Beni ee “ Akrabalarını işe yerleştirmek ahlâksızlık mıdır? | Yeni ahlâkın nasıl olmasını ta-! savvur ettiğime dair, bir seri ma- Yaş meyve ihracatımız kale hazırlamıştım. Fakat, araya, Bu yıl ilk defa olarak Ramazan, Bayram gibi “eyyam mubareke,, girdi. Doğrusu, bir vâız manzarası takınmak isteme-| © dim. Bayramla yılbaşı aralığından istifade ederek, bu makaleyi de bugüne srkıştırıyorum. ,. » Bir baba, oğlunun kendi meş. leğinden olmasını ister. Bütün es- ki devirlerde, san'atlar, babadan oğula intikal ederdi. Sonra, mese- lâ; Ben, muharririm, Rüzeteciyim. Tabil, ister istemez, evimde de, mesleğimden bahsediyorum. Bir- gok arkadaşlarım, bana gelip gi diyorlar. Onlarm da fikirleri, bi- zim evin dört duvarı arasında yüksek sese inkılâp ediyor. Şayet bir erkek çocuğum olsay- dı, bu muhit içinde yoğrulacaktı Ve şayet yazı yazmağa istidadı var. sa, tabiatiyle, oğlan, bir gazeteci- nin oğlu olmasından istifade ede- cekti, Ve ben kendisine husust bir alâka gösterecektim. * Başka bir cihet daha var: Falanca Fransa şehrinin kadın kumaşı yapmakta birinci olmasına sebep, ora halkmm, nesillerce bu işle meşgul olması, tecrübe sa- hibi bulunmasıdır. Demek ki, hr sım, akraba, konu, komşunun ay- ni mesleği yapması faydalıdır. Bu cihetler, muhakkak... Onun için, oğlunu, akrabalarmı, tanıdığımı kendi müessesesine yer-| genet ütrekrör bâym ileri! sürebileceği itirazları, biz, daha şimdiden önlemiş oluyoruz. ». . Fakat, bir büyük memurun, ken- di dairesine bıstmımı, akrabasını doldurması, tavsiye mektupları gönderip tavsiye mektupları kabul etmesi kadar, milli noktadan za- rarlı hiç bir şey yoktur. Bu, hak yemektir, hırsızlıktır, diğer değerli vatandaşların ümit- lerini kırmaktır! Tahsilin, emeğin yerine iltiması koymaktır! ». » . — Öyleyen yukarda söyledikleri: mizle aşağıdakiler arasında bir te- nakuz yok mu? Bir umum müdür, mesleğine, kendi maiyetine Oğluna, basma, tanr dığına ne ar L Şimdiye kadar, bildiğimiz, bun- lara karşı mülâyim © davranması, diğer vatandaşlara güçlük göste- onlara kolaylık göstermesi- ir, Bence, yeni ahlâkın icabı nun aksini âmirdir: suplarına güçlük Fakat, onlar, muhitlerinden yuka rıda anlattığım tarzda istifade “- mişlerse, herkesten ziyade bir sey. ler biliyorlarsa, babalarınm yahut akrabalarınm göstereceği müşkül- lere rağmen, kapıdan atsanız, ba-' cadan girecekler, o meslek içinde! bir yer tutacaklardır. Aksi takdirde, - hattâ müsavı şartlarla - birini bir işe (umumi is *e, devlet işine, devletle alâkadar! İşe) kayırmak, ahlâk kaidelerine! uygun olmasa gerektir. İ Efkâr: umumiye, bu şeraitin dışında iş Yerenleri, işe girenleri, gözleriyle yemelidir. İltimasın haksız tavsiye mektubunun önüne geçilmelidir. , bu Kendi men- (Va-Na) iyi netice verdi Yaş meyva ihracatımızda bu yıl ilk defa olarak muvaffak olun- duğu alınan neticelerden anlaşıl- maktadır. £ Yalnız yaş sebze ih- racatı bu yıl da inkişaf edememiş- tir. Manmafih gelecek sene için kuvvetli ümitler vardır. Yaş meyva ve sebze ihracatımız 929 yılında inkişaf göstermiş, fa- kat ondan sonra süratle düşmüş- tür. 934 yılmda ise gene ehemmi- yetli bir yükseklik görülmüştür. 935 ihracat miktar ve kıymetinin ise 934 yılına nazaran çok daha yüksek olacağı muhakkak görül mektedir. 929 yılında 889.000 liralık 11.350.000 kilo yaş meyva ve zeb- ze ihraç edilmiş iken bu miktar 932 de 381.000 liralık 5.800.000 kiloya düşmüştü. Fakat 934 de 450.000 liralık 8 milyon kiloya yükselmiştir. 929 yılmdan sonra bu düşüklü ğün başlıca sebebi her memleke- tin koyduğu tahdidat olmuştur. Bu yıl yaş meyva ve sebzelerı- mizi alan memleketler sırasiyle Almanya, Mısır, Filistin, Suriye- dir. İhraç ettiğimiz mallar da ge- ne sırasiyle elma, portakal, üzüm, armut, mandarin, kavun ve pek az karpuz, kayısı ve patlıcandır. Yaş meyvalar İçin bir ambalaj şekil bulundu Yaş sebze ve meyvalarımızın gönderildiği yerlere ekseriya bo - zak olarak gittiği ve bu yüzden birçok şikâyetlere yol açtığı öte - denberi yazılmaktaydı. Ekonomi Bakanlığı uzun zamandanberi bu işle uğraşmakta ve yaş ihraç mad-i delerimiz için iyi bir ambalâj şek- li araştırmaktadır. Bundan birkaç gün evvel şeh- rimizdeki İngiliz gazetecilerinden! J. Walten Türkofise müracaat e derek yaş meyvaları koruyabile- cek bir ambalâj şekli bulduğunu ve bu şeklin İskenderiye demiryol- ları idaresi tarafından da kullanıl- makta olduğunu söylemiştir. Gazetecinin bulduğu formül Karba buzu denilen madde ile meyva veya sebzeleri ambalâj yap maktır. Bu soğutucu madde ga- yet az bir yer tutmakla beraber e- ridiği zaman su haline değil, bu- har haline gelmektedir. Türkofis bu usulü tecrübe için İskenderiye- deki şubesine, içine balık koymak şartiyle böyle bir ambelâj yapma- larmı ve İstanbula göndermeleri-! ni yazmıştır. Paket yarın şehrimi- ze gelecek ve Ofisten bir heyetle gazeteciler önünde açılacaktır. Umumi harp seneleri içinde Almanyaya sipariş ettiğimiz zeplin ne oldu? Yüz bin altın ödenen bu işe dair bir vesika bulundu Öğrendiğimize göre hükümet, Osmanlı hükümeti tarafından sa- tın alınma teşebbüsünde bulunu- lan bir zeplin meselesiyle meşgu! olmaktadır. Osmanlı hükümeti hazinesine ait alacak ve borglar tetkik edilirken birçok siparişlerin yapıldığı, fa- kat sipariş edilen şeylerin alınma- dığı öğrenildiği gibi umumi harp senelerinde Almanyaya bir zepli- nin de sipariş edildiği elde edilen vesaikten anlaşılmıştır. Bu sipariş o zaman İstanbula gelmiş olan ve bir komisyoncu ol- duğu tahmin edilen bir Almana Iş var mı? Eminönünde İzmir sokağmda 10 numaralı dükkânda terzilik « den Antiranik meşgulken seyyar terzi Saffet dükâna gelmiş, iş var mt? diye sormuş, bu sırada duvar- da asılı bulunan ceketin iç cebin- deki dokuz lirayı almıştır. Tramvay -çarptı Hamalbaşında oturan Dimitri. nin oğlu 9 yaşmda Koço Meşruti- yet caddesinde bir taraftan diğer tarafa geçerken 299 numaralı vatmanın sürdüğü tramvayın sad- mesine maruz kalmış, yaralanmış- tır. Oldü Haliç vapurlarından biri Ka- sımpaşa iskelesine yanaşırken yol- culardan 50 yaşında İsak Leyi bir- denbire fenalaşmış, yere düşerek başı zedelenmiş, bir otomobille Beyoğlu hastahanesine kaldırıl mışsa da biraz sonra ölmüştür, Taşla vurdu Asmalı Mesçitte oturan sekiz yaşmda İsak ile beş yaşında Bahri oyun yüzünden kavga etmişlerdir. İsak Bahri tarafından bir taşla ba- şından yaralanmıştır. Alacak yüzünden Beyoğlunda oturan Aristi ile Aleko bir alacak yüzünden kavga etmişlerdir. Aristi arkadaşı Ale- konun başına taş atmak suretiyle yaralamış, yakalanmıştır. Yangın Fatihte Mollaşehit mahallesin- yapılınıştır. Bu Almanın adı Her Farol'dur. Ele geçen vesikaya gö- re Farol'la Almanyada bir fabri- bık kalındığı ve bu zepline muka- kaya bir zeplin siparişi için muta- bil ilk taksit olarakda 100.000 Osmanlı altını da verildiği anlaşıl- mıştır. Sonradan her nedense bu zeplin ne aranmış, ne de sorul muştur. Şimdi ele geçen bu vesika üze- rine tahkikata girişilmiştir. Aldı. ğımız malömata nazaran Her Fa- rol o vakit adres olarak sadece perapalas otelini göstermiştir. Bu adamın bulunması için Berlin se- faretine yazılmıştır. Istanbul Millet mekteplerinde dersler Şehrimizde bu yıl millet mek- teplerine devam edenler geçen yı- la nazaran azdır. Buna sebep ola- rak İstanbulda okuma yazma bil- miyenlerin çok azalmış olması! gösteriliyor. Şimdi millet mektep lerine devam edenler ekseriyetle İstanbul haricinden gelmiş olan. lardır. Geçen yıl İstanbul millet mek teplerinden mezun olanlar 1500 kişidir. Muvaffak olamıyanlar bü seneki derslere devam etmekte dirler. ———— Balık ihracatımız çoğalıyor Yunanistandan bir balık gemi- siyle birkaç motör balık almak ü- zere limanımıza gelmişlerdir. Fa- kat son zamanlarda Yunanistana buradan çok balık gönderildiği i- gin orada fiyatlar düşmüştür. Bu Milletiter Cemiyeti ————— ıle yanlış yapmış Yunus Nadi, Milletler Cemiyeti. nin iki hatâ işlemiş olduğunu söylü. yor: Biri, Avusturya ve (Macaristan gibi zecri tedbirlere iştirak etmemek için sürüden ayrılan oyun bozanların hiçbir ukubetsiz bırakılmış olmaları, İkineisi, İngilterenin yalnız Akde- niz milletlerine sual sorması, elli Iki milletin hepsine birden sormaması, Böylelikle, tesanüdden gereği gibi is- tifade edilmemesi.. Müşterek (oemni- yetten en fazla istifade etmek istiyen şimal memleketleri, ne gibi bir feda- kârlık gösterebileceklerini söylesin ler bakalım! — diyor... * Bayan gitti, bay kaldı Hikmet Feridun, tramvaylardaki yeni nizamın komikliklerini şöyle tas- vir ediyor: Tramvay duruyor. Bay ve Bayan, ikisi birden ön tarafa doğru yürliyor. lar, Vatman bayana kapıyı açıyor. — içeriye geçiniz o efendim, di. yor. Lâkin Bay basamağa ayağım atar atmaz vatman; — Yoo. Siz arkadan diye şırak ka. pun kapatıyor. Bayanın müthiş bir caka ile mit. hiş bir azametle içeriye girişi var ld görmeğe değer. Hu vaziyet karşısın. da insan farkında olmadan kadın « erkek miisavalını hatırlıyor. Lâkin bazan bu küçük eğlenceli sahne bir faciaya da tebeddüll ediyor. Bayan önden bindikten sonra Bay re fikasile aşık atamıyacağını anlayınca arkaya hücum ediyor. Lâkin arka tık- tım tıklım. Tramvaya binmeden ara- ba kalkıyor. Aman. Bayan içeride, Bay yerde . Eğer bu hal bizzat Hikmet Feri- dun arkadaşımızın başma (geldiyse geçmiş olsun! » Kediler ve çi ler Ercüment Ekrem Talu, (Ek-Ba) imzasile kedilerden şikâyet (o ediyor. Bunların şehrimizde niçin bu kadar çok olduğunu ve belediysce niçin top» lanmadıklarım hayretle tetkik ediyor, Nihayet hakikati keşfediyor: : Kediler çöpçülerin yardımcısı! 3 sebeple gemiler piyasanın yüksel'İKarada iyi de niçin denizde tena? Ma Akşamcı, “Voli,, hakkından şikâyet mesine İntizaren burada mektedirler. Dün de iki metörle Bulgaris- tana torik ihraç edilmiştir. Yarm da Italyadan iki balıkçı gemisi gelerek buradan İtalyaya balrk götüreceklerdir. bekle- ralı evden yangın çıkmış, itfaiye gelmeden komşular tarafından söndürülmüştür. Şakağından yaralandı Birbirleriyle top oynıyan Kâ- mil ile Haydar koşarlarken birbir- lerine çarpmışlardır. Haydar sağ de Kâtibiadil sokağında 35 numa- şakağımdan yaralanmıştır. ŞEHRİN DERDLERİ üniversite duvarları Bundan bir hafta on gün kadar önce Süleymaniyede Üniversitenin bulunduğu eski Harbiye Nezaretinin dış duvarlarından birinin çatlamış olduğu yazıldı. Belediye fen memurları da bir tehlikenin mevcut olduğuna inan- mış olmalılar ki duvarın etrafına bir tel örgü gererek kimsenin buradan geçmemesini temin Ve iş böylece kaldı. Aradan bu kadar zaman geçtiği halde ne buraya is- kele kuruldu, ne de tamirata başlandı, ettiler. Eğer bu duvardaki çatlak hakikaten bir tehlike do- ğuruyorsa neden tamirata başlanmıyor? Allah göster. mesin, bu duvarın yıkılması, arkasındaki Teşrihanenin de yıkılmasını intaç edecektir ki bunun ne kadar büyük bir ziyan ve felâket olacağı meydandadır. Yok, bu çatlak tehlikeli değilse, duvarın yıkılmak ihtimali yoksa o halde bu tel örgü neden Kaldırılmıyor? malıdır. Ya bu, ya o.. Fakat bu iki işten biri muhakkak yapıl. ediyor. Bu hak, deniz kıyılarında ba- lık tutmak için, sahil parçalarma ba- tapu tasarruf etmek hakkıdır. Akşamer, bunun, topraktaki mil kiyet sahiplerine zarar getirdiğini an- i Jatıyor. Fakat, sahilin kara (O kısmmdaki milkiyete itiraz etmeyip de deniz kıs. mındakine itirazı anlamadık. Bu şekil ya vardır, ya yoktur, Milkiyet iyise karada da, denizde de, havada da iyidir, fenasa, fenadır, (Hat — Sür) Akay pasoları Akay idaresi Ekonomi Bakan- lığından aldığı emir üzerine şim. diye kadar vermiş olduğu paso » ların hülemünü ilga etmiştir. İda- re tarafından şimdiye kadar sene de 400 paso veriliyordu. Bundan sonra yalnız valiye, Istanbul kumandanma, Akay mm takasmdaki kaymakamlara birer, matbuata üçer ve matbuat cemi » yetine de bir paso verilecektir. Haliç şirketi esasen belediyeye geçtiğinden beri pasoları lâğvet- b miştir. Şirketihayriyedeki pasolar ol - değu gibi bırakılmıştır.