Mağlubiyetin tedavisi yım işinden çekilmiş ihtiyar bir kasaba dok- toruydu. Yetmi şini geçmişti. Müşterilerini oğ luna devretmiş ti.. Lâkin hâlâ bacakları dinç gözleri kuvvetli Ava bile çıkar. Gene uzun ve yorucu bir avdan sonra, bir handa atış yakmış, din leniyorduk. Nasıl oldu bilmem. lâf doktorluğa intikal etti. — Siz, doktorları yalnız iki cep heden tahırsınız. Hastalandığınız zaman tedavinize gelen, reçete yazıp vizite alan adam... Zengin olup köşe başlarına apartımanlar diken adam... Halbuki, bütün 5 mürlerini, memleketin ıssız. ba kımsız yerlerinde geçiren doktor lar vardır... Hayatlarını ilme vak- feden doktorlar... Bir takım tecrü belere girişenler... “Ben, bundan kırk küsur sene evvel mesleğe başlamıştım. Kasa- balı hasta bir çocuğun tedavisi için çağırıldım. “Hastalığın menenjit olduğunu kestirmek güç olmadı. İnatçı baş ağrıları, kusmak'ar, kolların, ba- .cakların ve yüz adalelerinin takal. lüsleri, sonra yüksek hararet... “Evet, bu, menenjitti, lâkin han gi cins?... “O sıralarda yalnız iki türlüsü malümdu: Biri, âdi, diğeri esası verem olan... “Birincisi her ne kadar vahım bir hastalıksa da, mücadele edil mesi kabildi. Hastanın iyileşmesi mümkündür. İkincisinden kurtul mak ise mucize nevindendir. Bu, daha tehlikelidir. “Bunları birbirlerinden ayırt et mek bazan öyle güçtür ki... Çocu- ğun harareti 40 a varmıyordu. Lâ. kin buhran ansızın mı bastırmıştı? Eğer böyleyse menenjit âdi cıns- tendi. Fakat, buna dair malümet alamıyordum. Çünkü anneyle ba- ba, kasabalarda ekseriya olduğu gibi, dikkatsiz kimselerdi. Sade: ce şöyle diyorlardı: “Her zamani sakindi, hoplayıp zıplıyan, yara- mazlık eden haşarılardan değil- di!,, “Muayene ediyorum: Zayıf, so luk, halsiz... “.— Verem olacak! - diye teşhi. simi koydum. “Tedavimi de ona göre yaptım “Fakat, tedaviden sonra, akşanı üzeri, uğradığım zaman, yavru 6öl- müş... Anneyle baba izahat verdi. ler: — Hep böyle hastaydı.. Ay- lardanberi kulağı akardı... Sonra bu akma durduydu... “Öyleyse âdi bir menenjit... O- titten hasıl olma... Ah, ne etmiş- tim de, çocuğun kulağından | bir ağrısı olup olmadığını evvelce sor mamıştım ?... Eğer sorsaydım bel- ki bir çare bulurdum... Bir şey söy lemedim... Arabama bindim. Ha zin hazin düşünmeğe başladım: | “. Ahmak, Mesleğini. bilmi-| yorsun... İşte çocuğu öldürdün.. Katil... Katil... “Artık, evde, kütüphanem, ga- zetelerim, mesleki mecmualarım. âletlerim, her şey benimle alay e diyordu. Gerçi aslı verem clan O- ttler de vardır; lâkin nadir vaka- lardır... Yok yok! Her halde hata lı bir tedavi yapmış, çocuğu öldür- müştüm... İçim içime sığmamağa başladı. “Artık doktorluğu bırak malıyım! . diye düşünüyordum. - İşte beceremiyorsun, yüzüne gö züne bulaştırıyorsun...,, “Bazı doktorlar kendi kendile- rini teselli ederler: -— Yanıldımsa yanıldım... İsti. yerek yapmadım ya... Bu meslek- te hata işlememiş adam kimdir, zaten?... “İşte böyle azap'arla kivrana rak, sabahı ettim. Gün ağarırken kapım vuruldu. “Heyecan içinde bir adam içeri girdi. “— Çocuğum hasta, doktor! . dedi. - Can çekişiyor, boğuluyor Zannedersem, kuşpalazı... “Mesleği terketmeğ: karar ver- mişken, derhal giyindim, bir çey- rek sonra küçük hastanın yanın- daydım. O sırada difteri serumu henüz taammüm etmemişti. “Tra. cheotomie,, yaptım... Üç dört saat kadar uğraştım... Çocuğu kurtar dım... Ve kurtardığıma emin ola: rak geri döndüm... “Artık dünyalar bana verilmiş. ti. Kuşlar, böcekler bana zafer marşı çalıyorlar sandım. Hava, bulutlar, otlar, ağaçlar, o kadar güzeldi ki... Dünkü bedbinliğim. den eser kalmamıştı. “Bir hezimet bir galibiyetle te. lâfi edilir... “Bu söz, herkes için bir düstur olmalıdır. Ya maazallah çekilsey- dim, artık doktorluk yapmasaydım katil olmak azabı, daima ruhumu üzecekti... Yalnız o kuspalazlı ço. cuğu değil, kendimi de kurtarmış oldum... Nakleden : Hatice Süreyya İlergan pişecek mi pi taflıları» A a bu M3 la buldcdksı3 vYtRri 1 » ve etim 106 giri T an vi (ANKARA CADDESİ (5 HABER — m postası | BARBAROSTA © Tefrika numarası: 104 Yazan: (Vâ-Nü) Hasan, Anitaya dediki: “Eğer ikimiz de bildiklerimizi birbirimize anlatacak olursak, bütün esrar meydana çıkacaktır.,, Geçen kısımların hülâsası Hasanla Anita konuşuyorlar. Ha san esir düşmüştür. Anita da, düşman donanmasında, onu giz. lice istinlak ediyor. Hasan dedi ki: — Sizin de bana, benim de xize söyliyecek pek çok şeylerimiz ol duğunu, bu vasiyetnameyi oku . duktan sonra anlıyorum. — Ne gibi? — Evvelâ ben anlatmağa baş lıyayım ki, size itimad gelsin. O zaman siz de söylersiniz, birbirimi zin yardımına koşarız... İkimiz de milletimize hizmet ederiz... — Milletimize?.. — Öyle ya... Milletimize... Siz Türksünüz... Babanız Türk... Hele kızmızm babası da, büyük babası da Türk... Buna rağmen, ikiniz de Türk düşmanı kesilmişsiniz... Anita, önüne baktı... Gözlerini kaldırdığı vakit, ha * linde bir değişiklik vardı. Bakış ları alevlenmiş gibiydi... Sırtın dan ağır bir yük kalkmış gibi: — Oh.. - dedi. Sonra, Hasanım ellerine sarıldı — Anlatın... Anlatın bakayım. (5 — Hızır, “sizden kaçıyordu... Size yaklaşmak istemiyordu... Hat tâ, falcı kıyafetine girdiğiniz za !& nedir, biliyor musunuz?... — Nedir? SI... — Garib şey.. Niçin?... — Bu vasiyetnameyi okumam bana herşeyi anlattı. Biliyorsunu; ki, Hızırım Ağrıbos adasında Al bertino sarayını en son ziyaret et tiği gece, ben, mini mini bir çocuk tum, odada uyurken uyandım ve sizin aşk maceranızın başlangıç te rafımı öğrendim... Halbuki, siz beni bir şey anlamadım sandınız. “Hızır, size, yedi sene sonra geleceğine dair söz verdi. Bu ver diği sözde tamamile samimi idi. Hakikaten gelecekti... Sizi alacak tr, Fakat, felek müsaade etmedi. “Tesadüf bizi, Hacı Baba çift liği diye bir yere attı. Buranın sa" hibi olan zat, Gazanfer reisin ka ymbabasıdır. Gene beni çocuk te lâkki ederek yanımda konuştular ve Hızır reise Hacı Babanm tevdi ettiği bir sırrı öğrendim. “Hacı Baba: “— Oğlum, senin bir üvey kar- deşin vardır. Ona bakmağı unut ma,. - diyerek annenizi ve sizi Hı- zıra tarif etti. “İşte, bunun üzerine, reisim'zin sonsuz bir teessüre kapıldığını gör düm, Adetâ intihar etmek isterce sine muharebelere girişti. Vurdu. öldürdü. Fakat, alnmın yazısı şe- hid olmak değilmiş, ölmedi... “Başka kadınlarda £ tesellisini aradı. Düşes di Piti de bunlardar biriydi. Fakat, hiç birini sevmedi.! Dimağından sizin aşkınızı koğ - mak için uğraşıyordu. “Şimdi bu vasiyetnameyi oku- yunca öğreniyoruz ki, meğer, Ha | Fiyatı 100, ciltlisi 125 kuruştur.) cı Baba, meseleyi yanlış biliyor - muş. Daha doğrusu, ona mesele yanlış anlatılmış. B u da kasten ya pılmış. Zira, Gazanfer reisin ka - yınpederi olan bu adama, valde nizle olan münasebetini, aşkımı, bil dirmek istememiş. “Annenizi Hızırın babası Ya - kup Beyin sevgilisi diye tanıtmış lar. Siz doğmuşsunuz ve Hacı Ba- ba, sizi elbette Hızırın kardeşi san mış... Mesele budur... Ah, eğer şimdi Barbarosa (Prenses Anita! Türkmüş ve sizin kardeşiniz değil, Gazanfer reisin kızı imiş!) diye haber vermek kabil olsa kim bilir nasıl sevinir... Ve hele sevgili kı- znın şu hâli adada olduğunu söy- lesek... Gelse, ailesine kavuşsa... Anita: — Yarabbi... Yarabbi!.. - diye inledi. * Ben, ne yaptım... Hasan, sordu: — Ne yaptınız? — Evvelâ, Hızırın bütün düş manlarile birleştim... Nitekim, bu raya gelmem, Düşes di Pitinin ko- casile anlaştığım içindir... Burada! demin gördüğünüz kaplan Dük İloni onun kocasıdır. Kaçan karı sından nefretile Barbarostan inti- kam almak hırsı onda birleşti. Türkler aleyhine olarak gönderi" len donarimanın başına geçti Bu uğurda bütün servetini orlaya koy- du. Yılâinlı manastır baş papasıam delâletle ben de onunla keraber harekete geçtim... Fakat, şimdi 5y* le pişmanım ki... Bilhassa, kızım. Kızımı, babasına karşı düşman ye. tiştirdim... Ona Hızırı öldürmek vazifesini verdim... Delikanlı: — Böyle bir tehlike yok... - de- di. . Mademki Lidya bu adadadır., Onu tutturup buraya getirelim. Barbarosun donanmasında Anita, nasıl ikna ettiyse, kaptanı kandırdı. Aradan bir müddet geç tikten sonra, adaya bir müfreze çıktı. Bunlar, Hızırın kızını yaka- lıyacaklar, getireceklerdi... (Devamı var) DIKKAT TMEMMMMMMAMUNU KREM SOLEY Güneşin ve soğuğun tesiri ile husule gelen yanıklıkları, çat 58 man sizi koğdu... Bunun sebebi — lakirkları ve lekeleri izale eder ve cildin güzellik taravet ve leter Bi fetini temin eder. E Umumi > mahalli; ve Merkez nr msn Fiyatı: 50 li — Sizi, üvey bemişiteei omza; İN BAYRAM wYILBAŞI Hediyelerinizi Yüzde 75 tenzli ettiğimiz herkesin zevkle okuyacağı ve her keseye elverişli kitaplarımızdan verebilirsiniz Sefiller Küçük kadınlar erkekler Eyi zevceler Kızlar için hikâyeler Müsrif oğulları V. Hügo 100 L. Alkot 40 40 " ao 20 10 islanbul inkılâp Kitabevi Büyük tenzilât Kürk mantolarınızı 12 ay vade ile ve kefaletsiz BEYKO ticarethanesinden tedarik ediniz, Anadoludan ayni şeraitle sipariş kabul olunur. Mahmutpaşa Kürkçü han Tel, 21685 HABER AKŞAM POSTASI IDARE EVI Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu : Istanbul 214 Telgraf âdresi: Istanbul HABER Yazı işieri telolonu : 24 icare ve ân ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecnebi 1400 Kr. 2700 Kr. 720 400 Seneiik 8 aylık 3 aym * ayım İLAN TARİFESİ Ticaret ilanlarının satırı 12,0 Resmi ilanların 16 kuruştur. o Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKİT) malbaas; KUPON 346 0112-35