Polis hafiyesi X:9 yahut Dekster islahıhal yorkta bulunan Prens Abdullahın milyonlar kat Maroninin adamları Mişeli lar. X:9 Prens Abdullahı haydutların elinden aptallıkla X:9 u ele veriyor. X:9 kaçıyor. z i dan o da meyve satan bir #atrö-kıysfetine girerek üç kişinin ; ve bir eve hapsetmeğe muvaffak olarak. Prens Ahbdullahın imeğe karar vermiştir. Polisler bundan endişe y i Çer. endişelerini belli etmek istemiyorlar. * hapsedilmiş olduğu eve gelmişti. İki muhafız hırsız X: 9u İ hazinesini soymak için hareket ediyor. — 2 PARDAYANIN ÖLÜMÜ Şa Ba PARDAYANIN ÖLÜMÜ VE Ş — Bununla beraber seni affediyor ve zengin olmanı da istiyor. Rüya gördüğünü sanan Jillo: — Zengin olmaklığımı mı? sözle . rini kekeledi. — Evet, fakat bu müthiş ihaneti kendisine unutturacak hizmetlerde bulunmak şartile.. — Ah amcacığım, yemin ederim ki çok pişman oldum. — Pekhlâ, eğer sözün (doğru ise emin ol ki zengin olacaksın. (Benim kasamı gördün değil mi? — Evet, hâlâ da gözlerim kamaşı. yar. — Öyle ise, Monsenyöre iyi hiz. met edersen o paraların hepsi senin olacaktır. Jillo kulaklarının kesilmiş olma- smdan doğan noksanlığı gidermek is- tediğini anlatmak için gözlerini aç. tı, Evvelâ acıdan, sonra korkudan ba. yıldığı gibi bu sefer de az kalsın se. vincinden aklımı kaçırıyordu. Jillonun son derece hasis ve pa . raya düşkün olduğunu, hattâ bu yüz. den felâkete uğradığını okuyucuları . mız bilirler, Heyecandan titriyen bir sesle: — Emrediniz amca, İtaate hazı - Tım Monsenyörün emirleri nedir de. idi. — Evvelâ iyileşmekliğin . i — Peki, sonra? | — Senra, bakalım felek ne göste. tecek şimdi benimle beraber gel, Jil yeğenini kolundan tutarak o. dasına götürüp kendi yatağına ya - etmiş bir haydut olan Mişelden bir mektup alıyor. Bir haydudun Nev- değerindeki hazinesini çalmak üzere olduğunu haber vermektedir. Fa . öldürüyorlar. Ve sırlarını bilen Mişelin kız kardeşi Şilâyı da takip etmeğe koyuluyor- kurtarmayı kararlaştırıyor. Bunun için haydut kıyafetine girip onlarla beraber çalışmağa başlıyor. Fakat Şilânm hizmetçisi Mari © esPrens Abdullah da bu sırada müceyherat kolleksiyo - | YİYECEK BİR İEY VARMI? KEM COK AÇIZ fi VE SUŞUZUZ. BU ŞİLADIR.. $iLa... Ac, Şunun OLDUM: ŞU HALDE Şi X:9 xw BULABİLECEĞİ DEMEK... AH NEKApA) Çok YORULDUM». Halbuki Maroni Prens Abdullahın vekilharcı olan Aliyi de elde etmiştir. Şimdi X:9 u ortadan kaldırmak çarelerini a . raştırıyor. Oturduğu evin altına bomba koyarak onu havaya uçuru. yorlar. X:9 yanında şişman Jorjla birlikte (oparaşütle evin üstünden atlıyarak ölümden kurtuluyor. Fakat ölmüş gibi bildirerek haydutları kandırıyor. kendisini Bu esnada haydutlar bir tuzakla hem Şilâyı, hem şişman Jorju, hem de Şilâyı muhafaza eden polis hafiyesi Bili Mon- kov çiftliğine celp etmişler. Ve her üçünü de yakalayıp bir odaya hapsetmişlerdi. X:9 da uzaktan uzağa kendilerini takip etmiş olduğun. Hazinesi | Prens Abdullahın SİN BENDE “AYg ŞUPRELİ ABAMLA- EVİME ALAM. -GIDINAZ.... BAKIN NASILDA goLUK GİBİ VY YORLAR... tanıyamadıklarından hiylesine aldanıyorlar. 27 X:9 bir ham, lede ikisini de yumrukla yere sererek Şilâ, şişman Jorj ve Bili kurtarıyor. Bundan sonra Maroninin de içinde bulunduğu hırsızla rın otomobilini kovalıyor. Fakat Maroni kaçmağa muvaffak oluyor. Hattâ atılan hastaneye kaldırılıyor. kurşunlardan Bil de yaralanıyor ve Şimdi Şilâ kardeşi Mişelin eski arkadaşlarından oSmit isminde bir haydudun sözlerine kapılarak onu ıslahıhâl et , miş zannediyor. Ve Maroniyi tutmak için birlikte plân hazir. hıyorlar. Halbuki Smit Maron'nin adamıdır. Ve bu vasıta ile Maroni X:9 ile şişman Jorju esir etmeğe tırdı ve dikkatle tedavi etmeğe bağ « tadı, O vakit Jillo sandığı gibi kolayca iyileşerek Marşalin emirleri için he. men hazır bulunamıyacağını anladı. Çünkü yatağa girer girmez bir hum. manm pençesinde inlemeğe başladı. . dille iki günü sayıklamakla ge. çirdi. Ve bütün bu iki gün zarfında kulaklarını geri vermesi için amcası. na yalvardı durdu. Sabrı tükenen Jil nihayet yeğeni, ne, bir daha gevezelik ederse ağzını tıkayacağını söyledi, Jilin bu sözleri tesirini (gösterdi, yoksa humma mı hafifledi? Çünkü Jil lonun altıncı günün sonunda harareti düşmüş ve nöbet gelmemişti On gün içinde yaralar tamamen iyileşerek Jil lo oda içinde dolaşmağa ve on beşinci gün dişarı çıkmağa başladı Sokağa çıkar çıkmaz, ilk işi başını alnından ensesine kadar örtecek de - recede büyük külâhlar o satın almak oldu Evvelâ bu külâhlardan © birini giyiyor ve Üzerine de şapkasını geçi. riyordu. Aynaya bakarak gene (oldukça yakışıklı olduğunu gördü. O gün am, casile uzun müddet görüştü. Bunun sonu olarak pazar günlerine mahsus elbisesini giyinip giderken Jil: “ — Haydi şimdi git. Allah yardım. cın olsun! dedi. — Birkaç Wkü peşin verirseniz fe. na olmaz amca. Jil yüzünü ekşittiyse de çaresiz paraları verdi. Ve yeğeninin becerik sizliğini anlatmak ister yollu: Yalnız gözlerile, oğlu arıyor ve onu bulunca endişeli bakış. larile kolluyordu. Bu acı, bir âmiçin o kadar belli bir hal aldı ki, Hanrinin nişanlısı Margritin bile dikkatini çe. kerek kraliçeye yaklaşıp yavaş sesle: — Neden korkuyorsunu madam? Emin olunuz ki, benim nişanlıma kim se bir şey yapmağa cesaret (edemez, dedi, Jan Dalbre, Margonun kardeşi do. kuzuncu Şarl üzerindeki tesirini bil. diği için bu sözlerle rahatladı. Bu konuşma (sırasında, kraliçe kendisine yaklaşmak için nedimele . rinin ve jantiyomların teşkil etmiş ol. dukları daireyi yarıp geçmeğe uğra. gan Kont dö Mariyyakı gördü. Gülüm siyerek elini uzattı. Jantiyomlar derhal o çekildiler ve Kont da kendisine uzatılan bu eli öp- mek için sevinçle ilerledi. Fakat ayni anda, kraliçe elini çe. kerek evvelâ alnına ve sonra boğazı- na götürerek, yüzünden terler akıtığı, rengi mosmor kesildiği, gözleri ka - rardığı, göğsü boğuk hırıltılarla sık sık kabardığı halde arkası üstü düş - Katerin sapsarı kesilerek; — Hara! Hava!.. Kraliçe fena o . Tuyor, diye bağırdı. Bunun arkasından kadın çığlıkla. Tı, gürültüler başgüösterdi. Heyecan ile titriyen tatlı bir kadın Sesi: — Aman yarabbi, sevgili yeğeni. me ne oluyor? dedi. Bu sözleri söyliyen (oKaterin dö Mediçinin acele yaklaşarak şiddetli bir kederin bütün gösterileri ile Jan Dalbrenin üzerine doğru eğildiği gö- rüldü ve; Hanriyi | — Çabuk, çabuk! Doktor Ambru. vaz Pareyi bulunuz! Onu o birazev. vel görmüştüm. Orada. OBakımız!. emrini verdi, Yirmi kadar jantiyom doktora doğru koştular. Fakat Katerinin kok. lattığı küçük bir şişe sayesinde Na - var kraliçesi biraz kendisine gelerek$ — Bir şey değil.. Sıcaktan., Heye - candan.. Siz misiniz aziz (evlâdım? sözlerini kekeledi. Mariyyak acı bir sesle: — Evet haşmetpenah, Tanrı sizin yerinize benim canımı alsın! deği. Bu anda doktor da kraliçenin üze, rine eğilerek dikkatle muayene etti, Jan Dalbre birdenbire: — Ölüyorum.. Oğlum. Oğlumu görmek isterim. Oh. Yanıyorum. EL lerim yanıyor! diye haykırdı. Bir çok kimseler Hanriyi aramak üzere koşarlarken Ambuvaz Pare de kraliçenin ellerini tuttu, Bu eller bembeyaz kesilmiş olduğu halde ateş gibi yanıyordu. Jan Dalbre ikinci defa olarak ba . yıldı. Bu sefer Katerinin koklattığı ilâem tesiri olmadı, Hanri de yetişti, Annesini ölüm halinde gördü. Müthiş surette sârararak doktorun kolundan tuttu. Yavaş ve korkune bir sesle: — Doktor (o söyleyiniz an. nem ne haldedir? dedi, Zaten son derece heyecanlı bulu « nan doktor şaşkınlıkla hakikati sak, lamiyarak: — Ölmek üzeredir, sözlerini mı rıldandı, i Bunun üzerine Hanri diz çökerek j annesini kucakladı. Ve yürekler acısı İp şekilde hıçkırarak ağlamağa baş- adr.