i CAMBAZHANEDE —Art oyaklarımdan bir — tezkere geldi, Çok hasta olduğu için bu akşam ki temsile gelemiyecekmiş! (Ji ç | Aşk Aşktan bahsediliyordu. Herşe-! yin gönül rizasil ve karşılıklı ola- İ bileceği söylenince biri buna iti “| i raz etti ve şöyle bir delil göster-| idi: — Ben elmaya bayılırım. Fakat elmanın da beni sevmesini iste mek hiç aklıma gelmez! | Dans ve cazband Cazband bir tango çalıyor, bir- birine sarılmış çiftler dansediyor lardı. İhtiyar adam, yanmdaki gence sordu: — Dansın bittiğini muzikacıla- nereden anlıyorlar acaba? Uzun süreceki Mahkemede: Hâkim — Kâtip şimdi bütün sabıkanızı okun:ağa başlıyacak. Maznun — O halde oturmama müsaade etmenizi rica ederim! — Ölorobii kazası mı? — Erek, bir boksöre çarptım! > Bugün ziyaret günit., dl ediğimiz birisi ver mı? > Yok ama, çilingiri — Epey çok kitabın var. — Hepsi kitap (değil, bir kısmı da ödemediğim borçların senetleri! çağırsanız Ta, £ 2 a Kasın — Biraz ( doğrulsana ca — Bu iskemleyi kabul etmek tüt - In bir türlü yetişemiyorum! X « memurunu canından bezdiren müşteri — Şimdi de bir mektep çocu - berilecek bir hediye seçelim ür .. Çocuğa para verseniz daha iyi olmaz ma? | | #ünde bulunur musunuz? Çalışkan memur! Patron, memurlarından birini çağırdı: — Daireye iki günde bir gel - diğinizi öğreniyorum, bu ne iş? Memur boynunu büktü: — Ne yapayım efendim, hiç gellmezsem evde canım sıkılıyor! Hizmetçinin yardımcısı Bayan Fatmanın evinde neden» | se hiç bir hizmetçi tutunamaz. Son aldığı hizmetçi kız da geçen gün işini bırakmağa karar vererek bu kararımı Bayana söyledi. Sonra & vin köpeğine kocaman bir but et verdi. Ev sahibi kadm sordu: — Bu ne demek? Köpeğe ne - den bu eti veriyorsun? — Giderken ona bu kadarcık bir iyilikte bulunmam lâzım, bana çok yardımı dokundu. Bulaşık - ları hep o temizliyordu! — Heykelin bacaklarını “kübizm,, msulile yapmuşlım, gövde o kısmında bundan vazgeçtim! Mübalâğa iki kasa fabrikatörü arasında: —Beni myaptığım kasalar oka dar sağlamdır ki hiç bir yangın - dan müteessir olmazlar. — Benimkiler daha sağlam - dır. Bir binanın dördüncü katm * daki kasalarmdan birine üç tane! canlı horoz koyduktan sonra bi - naya aleş verdik! Kırk sekiz saat ç İ sonra kasaları açtığımız zaman.. de| — Horozlar yanmışlardı, gil mi? —Yok canım, ötüyorlardı! — Benimkiler daha sağlamdır! Benim kasalarımdan birini sekiz katlı bir binaya çıkararak içine bes höroz koyduk. Yangın bir haf ta sürdükten sonra kasayı açtık.. — Horozlar ötüyorlardı değil mi? — Hayır! Soğuktan ölmüşlerdi! Ticaret fikri Bir Alman fıkrası; Bir balina balığı bir Yahudi, Kadın — Böyle senelerce otuz lira aylıkla mı kalacaksın? Erkek — Üzülme sevgilim, bu sabah oradan kovdular? Vasiyetname izak öleli otuz saniye olmuş. tu, Bütün aile efradı müteveffanın vasiyetnameşine hücum ettiler, tit” riyen ellerle zarfı yırtarak vasi - yetnameyi okumağa başladılar: “Bütün malımı, mülkümü ye - ğenim Salomona bırakıyorum. Fa” kat bir şartla; Beni on bin lira pa- ra ile birlikte gömecek!,, Salomon düşüp bayıldı. Güç be. lâ ayılttılar ve Salomonun babasi meseleyi halletti: — Üzülecek bir şey yok, herşe" yin bir çaresi vardır. — Peki ne yapalım? ği — Söylerim amma bana iki bin lira verirsen! — Hayhay veririm!. — O halde söyliyeyim. Mezara hâmiline tediye edebilmek üzere on bin liralık bir çek bırak! — Affedersiniz, santi söyler misi - niz? — Biraz bekleyin, şimdi o saatim yok, şu gelen yolcunun saatini alınca söylerim! — İpekli kumaş kısmının satış me. olarak| muru günden güne | sağırlaşıyor. Ne yapalım? — Gramolon plâğı kısmına verin! — Karın bayram hediyesi #üna ne verdi? — İşte sırtımdaki gömleği dikti! bir Çinli, bir iskemle ve bir çok| maahi in portakal yutmuştu. Ertesi gün ba- linayı avlamışlardı. Karnını aç * tıkları vakit içinde Yahudinin is- kemleye oturmuş Çinliye porta - kal satmakta olduğunu gördüler! Kasis Hasis sabahleyin uyandı, bir de ne baksın, karısı geceleyin ölüver miş! Hemen palas pandıras, gecelik- le sokağa fırladı, ekmekciye ha * ber verdi: — Karım öldü! Bize sakın iki kişilik ekmek getirme! | Hırsız — Korkma yahu! Tabanca tutmasını bümiyorsan bana ver de öğrete yim!