1 İLKKAÂNUN — 1485 , Herkesin garip garip illetleri Yardır. Lâkin dostum Adilin ille- ti, havsalanın almıyacağı derece- de gariptir! Hem garip, hem Je <an sıkıcı! Adilin bir cep defteri vardır. muhtıra yazar, durur. Bir arkadaşının yanına gelir gelmez, cebinden derhal karnesi- ni çıkarır, kaçta buraya uğradığı- ni ve kaçta ayrıldığını noteder, bir dükkâna, bir gazinoya girişi de, noter dairesinden vesika alı- Mırcasına yazılır!... Kendisiyle ne zaman alay et: sem, Adil,der ki: — Sen beni deli sanıyorsun am- Ma, aldanıyorsun, çünkü, ben hiç de deli değilim! Belki sen kendi İş aklından şüphe edebilirsin. Neden? — Çünkü, asrımızın ahvali ma- NS lüm... En umulmadık bir vaziyet- te, insanın başma çorap örebilir- er. Her an bir iftiraya uğramak kabildir. İşte bu muhtıralarım sa- Yesinde nerede bulunduğumu, hiç cinayetle alâkadar olmadığı - Wir isbat edebilirim... Hâkim so - tar: “Falanca saatte, cinayet işle- hirken neredeydiniz?,, gazeteler- 8 okumuyor musunuz? Masum Maznımlar, kabahatsiz oldukları- Mr ekseriya isbat edemiyorlar. Hal- : ie i, ben, defterimi çıkarırım. İş- , İşte, Adil, bu düşüncede olduğu birdenbire, cebinden defteri- sıkarır: ; — Hey... Çocuklar... Öğleden- eri, hiç bir not almadım... Sizinle birlite, olduğumu şuraya imzala- Yin bakalım... Bir gün, kocam, meyhanede o- i ke raslamış. Apostola diyormuş > dia, Azizim... Şimdi beni öğren- ya... Adım Adildir.. İşte bu- a ke buçuk saat meyhanedey- Unutma ka... ortama müstantikliğe celbe- diği günkü kadar mesut oldu- asla raslamamıştım... Beni uzaktan görünce: >> Tamam... - dedi. - Faikay: ... t Bu kadın, kendisiyle birkaç ay dyan hafif meğreb bir kadın- > Esrarengiz bir cinayet, azi - diy Gazeteler, (Aşk macerası) Ye Yazıyor... Polis, Faikanın mü- a, peyda ettiği erkekler ara- k, da bir ipucu arıyor... Tabiatiy- ie meyanda beni de yakaladı- t di, Görüyor musun? Aldığım uş? On sene müddetle, Garip illetli adamın başına gelenler .İs bindim. 22.07 dö- Galatasarayda- elimde kurşun kalem, dolaşmam gerçi çok müşküldü amma, işte şimdi yakayı kurtaracağım... Cinayet, ayın 1 -2 tarihleri arasındaki gece zarfında on bir buçukla on iki arasında işlenmiş. Sen, bu sirada nerede olduğunu söyliyebi'ir misin, bakalım?... Çok meraktayım: Benden başka temi- ze çıkacak adam bulunabilir mi? Hâkime meselâ şöyle söyliyecek- İerdir: (On birde yattım. Sabaha kadar uyudum!) “Fakat, ben, işte şunu isbat €- diyorum! vi “Deftere yazdıklarıma bakın... “— 21.35 de evden çıktım. Ka- pıcım beni kontrol etti. “21 545 geçe Harbiye . Fatih arabalarından 449 numaralıya yım. 22,15 dön 2345'e kâdür bi- lârdo oynadim. Üç kadeh bira iç- tim. Eiheme bir cigara ikram et- tim. Biri 8 geçe, klübe uğradım 1.53 de epeyce para kaybederek çıktım. 2.20 de eve döndüm, yat- tım.,, İ İşte, azizim, bütün yaptıkla:| Sum. » e » Lâkin bunlar, gelmedi... Hâkim soruyor: — Demek ki 23,45 de bilârdo oynadığınızı söylüyor ve garsonu şahit gösteriyorsunuz? — Evet... Bunu o da hatırlıya- caktır. Zira, kendisine bir sigar ikram ettim. — Pek âlâ... Bunu anlıyacağız. Ethemi içeri getirin... Ethem, kendisine sigar ikram €- den şişman Zatı mükemmelen ha- terladı. Fakat, işten saat on birde çıktığını sandığını, binaenaleyh. ondan sonrası için şahadet edemi- yeceğini söyledi. Arkadaşım haykırdı: — Yalan! Yalan! Ben, bu sigarı garsona, bililtizam, şahadet için faydası olsun diye verdim. — Şahadet için faydası olsun diye mi?... Hımmm.. Fakat bü- tün bu tedbirleriniz, hatıra defte- riniz, aleyhinize dönüyor... Bu def ter, sizin, uzun zamandanberi ta- ammütte bulunduğunuzu gösteri yor! Metresinizi nasıl öldürdünüz Anlatın bakalım... Zavallı Adil, beyhude yere çır- pındı, dövündü, inkâra kalktı. Fa- kat tevkif olundu. Neden sonra, bin bir müşkülât- la arkadaşım tahliye edildi. Me- ğer, o gün, kış saatinden yaz saa- tine geçilmiş... Adil, saatini dü- maalesef kâfi “faydası var 'ziymış, şaeltmemiş.. . .... 5. Nakleden: (Hatice Süreyya) | HABER — Akşam postası Tefrika numar BARBAROSTAJ ası: 82 Yaza NE tV8 - NO) Eniştemden bir gececik kurtulmak mı istiyorsun, abla... sen onu bana bırak... Her halde hallederim... Meraklanmea.. Geçen kısımların hulâsası Venedikte büyük Markiye Tür - kiyedeki son siyasi vaziyeti an. latıyorlar. Bu mecliste iki kap- tan, ve Markinin o baldızı genç, güzel ve çok ahlâksız Düşes var. Büyük Marki gürledi: — Öyleyse, vaziyet, yine de - gişti. Türkler, Akdenizde korsan lığı nihayete (o erdirmiyecekler... Yeniden bir kuvvet sevketmek lâ- zım gelecek... Bu kuvvet de, es - kilere nazaran pek daha ehemmi- yetli olmalı.. Emir veriyorum! “Genç kız,, , içinden: “— Bu fırsatı kaçırmamalı - yım... Gemilerle ben de gitmeli - yim... Asıl macera, Venedkiteki gemici meyhanelerinde ve umum- hanelerinde değil, Akdenizde!.. Hızırın yanında!... Yılanlı ma - nastırda!... Gazanfer reisin hazi - nesinde...,, diye düşündü. Ve düşüncelerine devam ede * rek: “- Yeşil kaplı kitapta...,, diye, eniştesile hemşiresinin hususi da- iresine doğru gözünü çevirdi. Tam bu sırada, kapın eşiğim de, Cülyetoya benziyen bir ka belirmişti. Onu görünce kaptanlar da a - yağa kalktılar: — Markiz! « diye yerlere kadar iğildiler. Genç kadın, kocasmı ve mi - safirlerini selâmladıktan sonra, hemşiresine çevrildi: — Döndün mü?. Gel bakalım.. Seninle komuşalım.. - dedi. Cülyeto, eniştesinden müsaade aldı. İki kızkardeş, - masüm iki me- lek gibi - yanyana yürüyerek içe- riki odaya girdiler. Burası, penbe döşenmiş, kutu gibi bir odaydı. Kapıda, iki nöbet çi bekliyordu. Markiz: — Haydi, siz gidin! . dedi. Nöbetçiler uzaklaşınca: — Şimdi yalnızız.. Anlat ba - kalım... Neler yaptm? — Her zamanki gibi.. - diye,| Düşes beyaz dişlerini gösterip gü- lümsedi. - pek eğelendim doğru * su... Fakat gayet garip bir hadise | oldu... Bugün bana, kıtlıktan çık! maş azgın kurt gibi bir bahriyeli! geldi... Meğer kimmiş, biliyor mu sun?... Bütün macerayı anlattı. Markiz: — Şimdi ne yapacaksın?. Ya genç Marki herşeyi amcasma an latırsa?... — Bunu umuyor musun ?., Ben ve sen eniştemden ne kadar çe kinirsek, o da ayni suretle çekin- mek mecburiyetindedir. e Çünkü, anha minha, o da, amcası tarafın dan pek sofu olarak tanılıyor. Bir Markinin gemiciler umumhanesi- | ne gitmesi ne demektir? Amcama göre, bu da, benimki derecesinde bir suçtur... Değil mi? — Tabit... — Öyleyse; genç Marki- Fer - nando, benim sırrımı da kendisi- i ŞehirTiyattosu « i Oo Müzik: Sezai ve Seyfeddin Asaf ninki gibi saklamak mecburiyetin- de kalacaktır. Üstelik, bu hadise ikimizi de birleştirmiş demektir. Ah, kardeşim... Yeni âşıkımdan nasıl istifade edeceğimi bir bilsen #aşarsın.. Onun sayesinde emin ol | ki, tâ Hızır reisin yanına kadar se- yahat edeceğim.» Markiz şaştı: — Ne müthiş şeysin... Hızırm yanma mı?... Orayada mı gide - ceksin?... Sen, dünyanın en kurnaz kızısın öyleyse... Markiz, iç geçirdi. — Halbuki ben, dünyanın en ahmak kadınıyım. — Niçin? — Seninle kardeş olduğumuz halde, ben, sevgilimle bir kerecik başbaşa kalamıyorum.. — Zavallı. Arzun bu mu?. Sana hemen temin edeyim.» — Nasıl? — Basbayağı... — Ah, onunla bir saat kala - bilsem... — Bir saat değil, bütün bir ge ce bile kalabilirsin İstediğin bu olsun!... - dı, — Bunu bana yapabilirmisin? — Elbette... — Fakat ya yakalanmsam.. Düşün ki, kocam, her gece, kütüp- hane odasmda geç vakte kadar ça İrşır. Ondan sonra benim yatak o- dama girer... Bu şerait altında, ne yapabilirsin? — Ne mi?.. Eğer bu suali bana soruyorsan beni şimdiye kadar anlıyamamışsın demek! Şimdiye kadar neler yaptım... Yakalandım mı?... Yine yakalanmam.. Seni de yakalatmam .. Haydi, bu geceden tezi yok... Sevgiline haber yolla: “Sana geleceğim!,, de... Ötesini bana bırak,.. Senin yerine, odaya ben gireceğim... — Nasıl? Markiz, dehşetle baktı. — Kocam senin yanına mi ge lecek? Düşes alay etti: — Ay, kıskanıyor musun yok- sa?... — Aklımdan bile geçmez.. De- limisin?.. Kocamla ne şerait al - tında evlendiğimi biliyorsun... Sırf, servetimizi korumak için... O, bütün ihtişamile bizim saraya taşındı. Artık, hiç bir eksiğimiz kalmadı... Venediğin en zenginleri arasma girdik... İşte, izdivacımın sebebi budur... Böyle bir kocayı senden mi kıskanacağım... — Öyle ise anlaştık... Sevgili- ne haber gönder... “Bu gece ge - leceğim!,, de... Ötesini bana bı « rak... Bu sırada, kapı vuruldu. Eşikte ihtiyar Jala göründü. — Küçük Düşesimiz? — Ne var, bizim sarhoştan mr haber getirdin? Lala, göz kaş etti. a — Biliyor, biliyor... Ablama herşeyi söyledim... — Genç Marki uyandı.. Yüzür nü gözünü yıkadı. Bir elbise iste- di... Giyiniyor... Nerede olduğunu kendisine söyledik... Düşes, hemşiresinden müsaade aldı; — Aman, öyle ise, ben yanma gideyim.. Çünkü müthiş bir yan * lışlık olabilir... : (Devamı var) Naşit — Ertuğrul Sadi HALİDE Şehzadebaşı TURAN Tiyatrosunda Bu gece saat 20,30 da Donanma Gecesi Vodvil $ perde, Matine 15 te KILIBIK Meşhur vodvil 3 perde Her tarafa tramvay. Telefon: 22127 İstenbul Belediyeyi | Pugün saat 10 da Çocuk tiyatrosu 15 te ve akşam 20 de Saz, Caz, Yazan: Ekrem Reşit | | Muzik Cemal Reşit HU 1 lm Fransız tiyatrosu HALK OPERETİ p, p an e Büyük fantezi HALK OPERETİ Operet 3 perde Gişe gündüz açıktır. Telefon: 41819) Fiyatlar 25 - 50 . 75 * 100 Loca 400. 500 Pek yakında TELLİ TURNA Yazan: Mahmut Yesari Bugün matine (4 Ankara caddesi Mesirret Sant 16 da oteli Karşısı numrara (88) Bu akşam 2030 da Haan W X SEVDA OTELİ | HABER AKŞAM POSTASI 'DARE Evi Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu : İstanbul 214 Telgrat adresi: istanbul HABER Yazı işleri telofonu : 22872 idare ve Nân 24970 ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecnebi Senelik 1400 Kr. 2700Xr. 6 avı a oyik “ayık İLÂN TARİFESİ larının satırı 12,50 ınların *O kuruştur. Sahibi ve Neşriyat Müdürü; Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbaası agestense0 gps raz2eştnmı etesere SESEESELOEE MEME MELEN! Diş hekimi Ratip Türkoğlu öy gi sil ilğn 2 ilime İLİN Mİİ ima az LİN alüele - sk Hünüğesi in öğlen sök ümliiiiirce , <i “laililnndEİk Tezli, e AN