Prens Adbullahın Hazinesi OL ÇOCUKLAR...! BENİM iŞİM 8)TTİ DEKSİ:- TER. KİZKARDEŞİMİ Bvi. | VE ONU KVORu PRENS ABDULLANIDA UNUTMA, EYİKI BENİ SuLOUMUZ .. Çömni SÜTÜN MAYOVTLA, BENİ KOVALAYORLAR ... — ikaz i ee 3 SN ie : ASLEN MuSIRLDIR. | İDERMAL NEVYORKA GIDIP MiŞLLİN AN Kİ PO NYANIN EN MIZKAADEŞİ ŞİLA'Yı BULACAĞIM ğin BAKALIM ONE BİLİYOR... ? 2zU İNEVvYO Aka GOTU RURKEN #MAARo Wi Ni i AvAmLA | Rı ŞiLAa İİ — nı TAKİ 8 EDiYol RLARO | — Ni 2 Polis hafiyesi X:9 yahut Dekater sişman dostu Corcu kabul etmişti, Corç ona bir mektup verdi. Bu mektup eski sabıkalılardan olup ıslahı hâl etmiş olan Mişel adlı birinden geliyordu. M $el bu mektubunda tanınmış haydut Maroni'nin Nevyorkta bulunan ve dünyanm et zengin adamlarından biri olan Mısırlı Prens Abdullahın hazinesini ele geçirmek üzere olduğunu bildiriy ve kendisile görüşmek istediğini ilâve ediyordu. Muayyen rândeyu saatinde ve yerinde X:9 ile Mişel buluştular. Fakat bu sırada Mişeli adını adım takip etmekte olan Maronlnin adamları bir şey söylemesine meydan vermeden öldürdüle ve j ri Simdi de gene bir çok şeyler bilen Mişelin kız kardesi Şilo'yu takip ediyorlar. X:9 harekete geçmiştir , p ASIL du $$LE) (BULDUK... NAZINEYİ SuLour.! BÜTÜN KasayaTN SENDE APPAL ME“ RE. HATAYI SEN Sİ NLÂRLA SON DEFA GÖRÜŞE“ REK ox KEDER ki OLDU LA RINI GÖRMÜŞDÜM. PARDAYANLAR PARDAYANLAR 393 ğirmusi, Jillonun doğru söylediğine! bir delildi, Ihtiyar Pardayan: — Koşalım! dedi. Fakat şövalye sapsarı kesilerek ye. rinden kımıldanamadı. — Bu budala herifin sözlerinden şüpheleniyor musun? Onu da beraber! ahrız. Eğer yalan söylemiş ise. — Hayır, Jillonun doğru söyledi - ğine eminim. Jille ellerini bitiştirerek: — Oh, doğru söylüyorum diye bağırdı. Şövalye, Alisle ilk konuşmasından sonra birkaç kere gittiği halde Lâhaş sokağındaki evin kapısının kapalı bu- Tunduğunu hatırladı. Fakat, bü yük. sek kalbde hasıl olan endişe yalnız bu değildi. Alisin hayatındaki bu karma- karışık ve çapraşık işlerin Deodaya da bir zararı dokunabileceğini düşünü - yordu. — Ne ise, eğer Alisi bulursam sor. guya çekerek doğruyu öğrenirim, diye! söylendi. İ İhtiyar Pardayan bu sözleri anlıya- madı. Fakat oğlunu takip etmeğe ha.! sırlandı. Ji) ile Tilloya: — İkiniz de canmızı | kurtardınız. Artık başka sefere asılırsmız, dedi. Vekilharç: — Heyhat, Monsenyör beni mu - hakkak asacaktır, cevabımı verdi. Şövniye Jili teselli etti: — Sadıklığınıza ben şahit olaca -; gim. Merak etmeyiniz. Bu fedakörca hareketinizi Monsenyör dö Damvile haber vereceğim.. — Mösyö, sözünüze inanır ve size teşekkür ederim, Çünkü ancak bu su. Tetle kurtulabilirim; I Mösyö. İhtiyar kurt — Cenazemi hiristiyanca gömecek yerde Sen nehrine atmak istiyen mel un bir şeytana bundan büyük bir iyi. Tik olamaz. Çok yüksek kalblisin şö- valye! Ben de senin ile beraber bulu - narak ahlâkımı bozuyorum, yörecek- sin ya, bu hâlin felâketimize sebep 0. lacaktır. diye bağırdı. Bu esnada Jillo gözden kaybolmuş tu. Şüphesiz ameasile yalnız kalma - ğı istemiyordu. Bir kütüğün üstüne 0 turarak başını elleri arasına alan Jil uğrıyacağı cezayı düşünüyordu. Her iki Pardayan, bunu bu halde bıraka « rak Lâhaş sokağına gitmek üzere kö nakan çıktılar. Babası: — Yeşil kapılı evde acabâ kim o turuyor. Şüphesiz bir kaç askerle bc raber Damvilin subaylarından birisi. dir. Belki de Daspermon.. Oğlum, ge- ceye kadar beklemeği teklif ediyorum. Gece olunca evvelâ ortalığı bir keşfe- deriz, Kuvveti anlarız. Sönra lâzım. gelen tedbirleri alalım. Ancak bu su. retle muvaffak olaruz, dedi, Şövalye bir saniye kadar tereddüt ettikten sonra: — Baba, bu işte tek başıma hare - ket etmem lüzımgeliyor. LAhaş söka. ğında ne subay ne de asker vardır. ce, vabını verdi, — Evi tanıyorsun öyle mi? — Evet, valmz bu evin artık boş ol- | masından korkuyorum. — Bir sey anlayamıyorum şövalye. Yalnız bu işte bir o sir bulunduğunu hissediyorum, -— Ba sır benim değildir. Bir kar. deş kadar sevdiğim bir dostumundur. Baba, dünyada sizden sonra en fazla onu sever ve hlirmet ederim. -- Kimbilir, belki mahzenden çık - —— ———— Bu da, kulaklarını : kurtarmak İçin mak çaresini bulmuştur, Çünkü kona.| saklanacak yer arıyan Jille idi. ğın her tarafını karış karış bilir, — Ya demin onun çıkmasma izin veren sen değil mi idin? Fakat mah- enden kurtulmasına gelince, emin ol. *ki buna imkân yoktur, Mahzenin her tarafını ben iyice tetkik ettim, Bununla beraber şövalyenin sözle - ri babasımı da endişeye düşürdü. Baba ile oğul koşmağa başladılar. Ve otel Dömemeye varınca bahçeden içeriye "girdiler. Birkaç saniye sonra, mahzen “ vekilharet Jilim. Mahzene kapısınm önüne geldiler. Ihtiyar kurt hemen kapıyı açmak istiyen oğlunu durdurdu ve âinlemeğe başladı. Şüp- hesiz Jil ile Jillo da içeriden ayak seslerini duymuşlardı. Çünkü baba ile oğul kapının önünde durur durmaz içeriden bir yalvarış yükseldi: — Allah aşkına açmız! Kim olur. sanız olunuz, kapıyı açım. İhtiyar Pardayan sesini değiştire. rekt — Siz kimsiniz? diye sordu. — Ben Mönsenyör dö , Damvilin bir sefil, bir serseri, bir İpsiz sapsız herif ta - rafından kapatıldık. Kahkahalarmı tutamıyan Par . dayan: — Yetişir ustu Jil yetişir! diye ba. gırdı. Jül, gömmek istediği ölünün sesini tanıyarak: — Mel'un Pardayan! dedi. — Ta kendisi benim işgüzar vekil harcım. Yeğeniniz nasıldır? Kulak - larmı kesmeğe geldim. Uzaktan bir inilti ve kımıldatılan içki fıçılarının gürültüsü (O duyuldu. — Usta Jil siz de sözlerimi dinle yiniz, — Sizi dinliyorum mösyü, — Size acrdım., Gelişimin sebebi de budur. -- Allah sizi takdis etsin mösyö. * — Evet, sizi böyle açlıktan öldür. menin bir hiristayana yakışır bir hal olmadığmı da düşündüm. 7 — Çok doğru düşünmüşslinüz mös. yö, — Bu da çok kötü bir şey olacaktı. — Çok kötü, çok... N — Ve size de çok büyük bir işken. Cem t — Heyhat, dünyada bundan daha büyük işkence olamaz, — Bunun ne kadar fena olduğuna bilirim usta Jül, Siz beni bu Omüthiş işkenceye uğratmak istemiştiniz. Fa . kat ben iyi kalbliyim, Onun için o size eriyet vermek istemem. Şimdi beni dinleyiniz. Pencereden İtibaren sağ . dan dördüncü kirişteki sağlam bir çi- vi gözünüze çarptı mi bilmem. Hayir değil mi, dikkat etmediniz ni? Hak sızlık ediyorsunuz. oHalbaki o çivi kurtuluş kapımızın anahtarıdır. Usta, Jil, Ben o çiviyi bilirim. Çünkü ken » dimi asmak istemiştim, Şunu da MU- niz ki yanımda sağlam ve yepyeni bir ip de getirdim, Bunun bir ucunu çi . viye öbür ucunu da sizin boynundze” geçireceğim. — Merhamet ediniz, beni âsmak mi istiyorsunuz? — Nankör,. Bunu sırf seni açlıktan ölmekten kurtarmak için yapıyorum, Yeğeninize gelinee, onun yalnız kulak