| ye rw Ça EE Mari » Antuvanet - Jozef - Jan! Habsburg - Sotring, 8 Haziran 1770 senesinde Parise girmişti. Neydi c günkü Paris? Neydi « günkü çılgm halk? Herkes avuçlarının derilerini sıcak suda| haşlanmış gibi kızartıp kabartır cıya kadar kendisini alkışlamıştı Parisliler, çılgın Parisliler henüz 15 yaşında bulunan kraliçelerine gönüllerini kaptırmışlar, kendisi: ni deli gibi alkışlıyorlardı. Ailahm takdiri ve papanın tak tisiyle Fransa kraliçesi olan dilbe: Mari bu baş döndürücü alkışlar altında bir güvercin gibi çırpınan kalbine iki elini birden bastırmış, heyecandan tirtir titriyordu. Bir kraliçe, henüz on beş ya şında bulunan güzel bir kraliçe i çin ne unutulmaz, ne mesut g'in! Hele Paris valisi Mareşal dö| Brisak, halkın kucak kucak att:.! ğı beyaz zanbakları çiğniyerek| bir kuş hafifliğiyle uçan sekiz ya ğız at koşulu yaldızlı saray araba- sında bembeyaz başiyle genç kra içenin kulağıma eğilip: — Kraliçem! İki yüz bin kişi bugün size âşık oldu. İki yüz bin kalb bugün sizin için çarpıyor. Pa risin, Parislilerin, Fransanın kal bini fethettiniz! dediği zaman saadet ve sevinci eliyle tutuyor muş gibi kuvvetli ve kendisine yakın hissetmişti. va İşte,16 Eylül 1793 senesinde yahut cumhuriyetin ikinci sene birinci ay, 25 inci gününde Kon siyerjerinin rutubetli ve küf ko: Kam'hapishanesinde bulunan Me ri Antuvaret bunu düşünüyordu. | O zamandanberi tam 23 zene geçmişti. 23 sene bu... Fakat hatıraları kafasında 23 saat kadar taze. Bir an oturduğu taşsediri, sekiz yağız at koşulmuş yaldızlı sarav arabası, uzaklardan taş duvarlar çarparak akseden uğultuları Pa rislilerin alkışları sandı. Kalbi ge: ne hızlı hızlı çarpmağa başladı. Ellerini gene kalbinin üstüne gö türdü. Heyecanı gittikçe artıyor du. Fakat bu sırada ayakkabr. ları demir çivili nöbetçilerin git tikçe yaklaşan sesleri onu bu bu lanık düyasından uyandırdı. Başından geçenlere bir türlü i- nanamıyor, kendisini korkulu bi: rüya görüyor sanıyordu. Nasıl o- labilir? Cedbeced asil, koca bir kra'içe, Allahın sevgili kulu bir takım asil olmıyan bayağı insan larm eline nasıl düşebilirdi? Hani etrafında omuzlarına ka- dar düşen lüle tüle peruka saçlı a- silzadeler, her oiri iki metre bo yunda İsveçli hassa askerleri, mu hafızlar ve nihayet canımı kral na- mına fedaya hazır olan ordu ne rede? Kral kelimesi aklına gelir gel- mez yüreğine bir iğne batmış gi- bi hıçkırdı. Kral, Allahın ve papa nın kendisiyle büleştiği adam, a- sil Fransa kralı, On altıncı Lui.. Heyhat, siyaset meydanında pk âdi katiller gibi kiyotinle kafası vurulalı Jokuz av olmuştu. Gözle. rinden sızan iki damla yaş siyah matem elbisesine damladt. Belki daha pek çok şeyler dü şünecekti; fakat kapının önünde duyulan ayak, zircir şakırtıları o- mu kendisine getirdi. Bir anda, kendisini topladı Yüzünde zaa- fını ve istırabını gösterecek sızgir) ler kayboldu. Ciddi ve vakur bir li Kafası kesilen kraliçe Son günlerini nasıl geçirdi? tavr aldı. Bu esnada da kapı a - çılmış, kafası kabak, sakallı bir gardiyan görünmüştü. Kapının i- ki yanında hazırol vaziyetinde bir! manga asker görünüyordu. Mari, kendisine boğuk bir sesle söylenen sözleri dinlemedi bile... Yavaş, fakat metin adımlarla ka pıdan çıktı. Ve doğruca kendisi- ni muhakeme etmekte olan heye- tin huzuruna çıktı. Mahkeme çok uzun sürdü. Ge ce yarısı clmuştu. Masaların üs tünde yakılan mumlar, hayaileri birkaç kat daha büyüterek titrek elli ressamlar gibi beyaz duvarla | ra çiziyordu. Bu hayaller durma: dan kımıldıyor ve tarihin bu asil| kraliçe için vereceği hükmü O ka- rarlaştırmağa çalışıyorlardı. Bü tün soruşturmalar, bütün tahkikat bitmiş, şahitlerin hepsi dinlenmiş»| ti. Ve artık hüküm vermekten baş- ka hiç bir iş kalmamıştı. Hâkim Herman jüri heyetine dönerek sordu: — Bu işte cürüm var mıdır? Jüri heyeti reisi cevap verdi: — Evet! — Bu cürümden dolayı Lui'nin dul karısı Mari suçlu mudur? — Evet! — Bu suçtan dolayı ceza gör. meli midir? — Evet! Bunun üzerine reis ayağa kalk: tı. Onunla beraber dul kraliçe ve salonda bulunan herkes ayağa kalktı. Hiç kimse başını kal lıra- mıyordu. Herkes çenesi göğsüne dayanmış, nefes almaktam:şekinir bir halde hükmü bekliyordu, Herman söylemeğe başladı: — Lui'nin dul karısı Mari ida! ma mahküm olmuştur, Malları hü kümet namına müsadere edilecek tir. İdam hükmü, Cumhuriyet mev danında xafası bedeninden ayrıl: mak suretiyle infaz edilecektir. Suçu şudur: Lui Kapet'in dul karisı Mari, cumhuriyetin harici düşmanlariy | le birleşerek Fransa cumhuriyeti: | ne suikast hazırlamıştır. Bunun neticesinde Fransada! dahili harpler olmuş, birçok va | tandaş ölmüş, yahut yaralanmış"! tır. Avusturyalı Mari, bu suçları işlediğinden dolayı mücrimdir. Ve jüri heyeti mahkemenin bütün suallerine “evet!,, cevabını ver miştir, | Mahkemenin kararı budur Lu-' inin dul karısı Slüme mahküm ok muştur. 38 yaşında olmasına rağmen | çok genç ve dinç görünen solgur yüzlü kralıçe kararı dinlediği za man yere yıkılacak gibi oldu Fa kat bu zaafı çok sürmedi. Bütün enerjisini sarfederek kendisin: topladı. Sarfettiği gayret yüzün- de şaşılacak kadar derin izler be- lirtmişti. Bir anda on, on beş yas ihtiyarlamış gibi göründü. Sonra, başı önüne eğilmiş, hayır, daha doğrusu düşmüş bir halde salon» dan çıktı. Sürüklenir gibi yürü yerek çıktığı taş merdivenlerden indi. Onu ölüme hazırlanması i- çin taş hücresinde gene yalnız br raktılar. Mari düşünüyordu. Onu tpki fırından ekmek çalmış âdi bir ka- dın gibi muhakeme (etmişlerdi. Kanun ne demekti. Başkası için suç sayılabilen geyler nasıl oluyor da ona da tatbik edilebiliyordu | Bir kraliçeyi, On Altıncı Luünün| İN ea | ri cerrah, biri berberdi. Diğerleri HABER — m postası. karısını bir takım âdi adamlar na sıl muhakeme edebiliyorlardı? Belki bu işleri yapan başka bi- risi suçlu sayılabilirdi. Fakat o, Mari Terezin kızı, Almanya - Ro ma imparatorluğunun torunu, A- vusturya granddüşesi, Allahın | nayetiyle Fransa kraliçesi bu iş-| lerden dolayı nasıl suçlu sayılabi- liyordu? Buna bir türlü aklı er miyordu. Birdenbire annesini annesinin geçirdiği gözler kamaştırıcı ha. yatı düşünmeğe başladı. Viyana sarayları gözünü önüne geldi. Et- rafında bir tebessümüne nail ol: mak için seve seve hayatlarını fe- daya hazır olan centilmenleri düşündü. Sonra birdenbire alnt daha ziyade kırıştı. Gözleri dol- du. Aklına genç, yakşıklı bir İsveç li asılzade olan Hans Aksel dö Fer zen gelmişti. Bu adam dilber kra liçenin biricik âşrkı idi. Kocası müstesna, bu adamdan başka hiç! kimse Marinin bal dudaklarını tat. mamıştır. Onunla geçirdiği fevkalâde ge- celeri düşündü. (o Fakatişteo dı kendisini kurtarmağa gelmiyordu Birdenbire herkese kızdı Ni- çin onu kurtarmağa gelmiyorlar» dı? Niçin Avrupa ayaklanmıyor? Niçin krallar ordularmın başına geçerek bu uğursuz ve delirmiş memleketin, Fransanın üstüne hü- cum etmiyorlar, kendisini kurtar mıyorlardı. Onu ölüme mahkünı edenler, bu salâhiyeti nereden buluyorlardı. Jüri heyeti deni » len adamilür kiwterdir?- Buna” ye dan biri matbaacı, biri ressam; bi . de bunlar gibi âd* insanlardı. Bastilin bombardıman edil » mesini müteakip pek tabil ola rak imparator kardeşine ve diğe! ahbaplarına müracaat etmiş, âsi - leri tepelemek için yardım iste * misti, Bundan tabii ne olabilir . di? Kanun, cumhuriyet, vatan, mil! let, o bunların manasını bilmiyor, ! İ bu kelimeleri anlamıyordu. Fakat| işte bu kelimeler için boynu vuru: lacaktı. 4 : Nihayet boynunun yurulacağı gün geldi. O gece sabaha kadar hiç uyumamıştı. Ve uyku için çinde zerre kadar bir arzu yoktu Sabahın ilk çanları onu dalmış ol- duğu uçsuz, buzaksız (o hülyadan uyandırdı. Sanki kalbi, “çektiği azaplardan dolayı iyice nasırlan mıştı, Hiç bir heyecan duymuyordu Yalnız boğazında bir yutulamıyan düğüm hissediyor, eli, boynuna değdiği zamansa bütün nasırlan » mış hislerine rağmen ürpermek - ten kendisini alamıyordu Bir ara kâğıt kalem istedi. Ve kâğıt üzerine acele bir yazı ile şu cümleleri yazdı: “Benim de bir zamanlar çok dostlarım vardı, o bana onla:dar ayrılmak imkânsız gelirdi. İstiyo- rum ki son dakikâma Kadar onla” rı düşündüğümü bilsinler. Şaye: bu mektup yok edilmez de meyda- na çıkarsa bu yazımla kimi kastet- tiğimi o anlıyacaktır. Ve hep e nu düşündüğümü bilecektir.,, Güzel Marinin bu yazısiyle ki- mi kastettiği meydandadır. O za: man Brükselde bulunan * İsveçli! sevgilisini... Halk daha geceden eski krali çelerinin geçirileceği yolları, ve, b a asili Scale ei ç e Aa iğ —ş m a aim | ŞUNDAN BUNDAN Hapisten çıkmak çi istemiyen adam Nevyorklu zenci Jeyms Rob- bins sahtekârlık suçundan tıkılmıs olduğu Vest Sile hapishanesinir! hücresinden bir türlü ayrılmak is tememiştir. Bu adam, haftalarca müddetle | hapishanenin kapısında durarak direktöre kendisini içeriye almas:| için yalvarmış, hiç olmazsa ha » psihane mutfağında maaşsız aşç' yamaklığı yapabilmek için üç de- fa istida vermiştir. Geçen hafta Kobbins kendi ha pishanesine gitmekte (o olduğunu zannettiği erzak kamyonunda sak lanmıştır. Fakat kamyon hapis hanenin kadınla * kısmına gitmis ve orada meydana çıkınca polis- ler onu ahlâksızlığa kalkışmak su- çundan mahkemeye göndermişler, Robbins üç ay cezaya çarpınca ge ne kendi hücresini boylamıştır Şimdi sevinç içindedir. Tavus kuşu hücumu Her şeyin fazlası usanç veri» yor. Avusturalyanın doğusundaki illerde çoğalmış olan tavus kuşları kargalardan da beter bir belâ ha- lini almış olmalı ki, bunlarla başa çıkamıyan köylüler hükumete baş vurarak asker gönderilmesini iste- mişler, eğer buna imkân buluna- mazsa, makineli tüfenk verilme - sini ileri sürmüşlerdir. Çocuklar ne olmak | isterler ? Çekoslovakyalı bir hoca çok eger. bir statistik ,yapmıştır. Ca ON yaşın 5 İİ kek ve beş yüz kız çocuk &rüsında bir anket açmış, hangi mesleği seç mek istediklerini çocuklardan sor- muştur. Çekoslovakyalı hocanın tut - eyi siyaset meydanını doldurmuştu. Her ihtimale karşı etraf sıkı bi” inzibat altına alınmıştı. Kendisi- ne hareket vaktinin gelmiş olduğu söylendiği vakit sakin bir tavurla ayağa kalktı. Dulluk ve matem i şareti olan siyah elbiselerini zıkar dı. Beyaz ipek elbisesini giydi Saçlarını bir makasla kendi ken- dine kesti. Cellât Samson yamaklariyle birlikte hücresine girdiği zaman onu tamamiyle hazir bir vaziyet- te buldu. Kolları kolaylıkla ar - kasından bağladı. Ve dokuz ay evvel kocası On Altıncı Luiyi kt yotinin başına götüren ayni kapa» lı arabaya hiç itiraz etmeden bin di. Ve belki de kocasınm doku? ay evvel oturduğu ayni köşede © turdu. Belki de ayni şeyleri dü şündü. Araba siyasetgâh meydanını geldiği zaman o artık kendisinde değildi. Buna rağmen rüyada yü rür gibi hiç bir vardım istemeden kendi kendine ilerledi. Ve başını! kiyotinin altına koydu. Halk çılgın hir halde: — Yaşasın cumhuriyet! diye bağırırken iri yarı cellât Samson eğilip kalkmış, Mari Antivanetir! kesik ve kanlı kafasını saçların | dan yakalamış, halka gösteriyor du. O akşam mezarcı Jül mabke- me reisliğine aşağıdaki hesap pu: sulasını vermişti Luinin dul karısı için tabut: 68 Livar. Mezar masrafı, ve mezar | cılara verilen 15,35 Livar, | İşte, bir kraliçenin sonu!.. | Murad SERTOĞLU| rik lb İsi | dırıyor. Meşhur Kremlin sara; tuğu bu statistiğ- göre, erkek ©! suklar teknik meslekleri tercih € mektedirler, Bunların yüzde pilot, yüzde 32 si mühendis olma istiyormuş. Bir çoğu da postaci 9 mak niyetinde im»ş. Pek azı şoför, orman bekçisi olacakmı#: Beş yüz kıza gelince, bunlar” da yüzde 401 terzi, yüzde 201 hoca olmek istiyormuş. Aşçı olmal istiyenlerin sayıs. da büyükmüf * En çok göze çarpan şey, kızlar hiç birinin sinema yıldızı olmak tememeleridir : Kırılan yumurtalar İngilterenin İslington ziraat #€ gisinde iki defa sampiyonluk W zanan 375 lira değerinde bir ” yaz tavuk, sergide bir tek yum“ ta yumurtlamıştır. Yetmiş beş Tİ ra kiymet biçilen bu İl tavuğun sahibi Femen kırmıştı”. Niçin? Çünkü mükâfat kaf nan kuşların sahipleri, kendil a ne rakip çıkmamasını isterler “ bu yumurta belki de başka bire piyonu ihtiva ediyordu. Sergide her gün yüzlerce Y8 murta kırılmaktadır. Teklif ö len yüksek fiyatlara rağmezili yumurtalar katiyen satılmak?” tadır. Çarların kartalları Sovyetler birliği Mosk çarlık devrinden kalma ne kadı” kartal sembolü varsa hepsini avlu kapusu üstünde 17 inci * danberi duran hartal indirilerek yerine Sovyet olan iki ton ağırlığında bir vi konmuştur. Gülhanede muayeneleri Gülhane tatbikat mektebi b hekimliğinden: Gülhane tatbikat mektep veb niği 15/10/935 salı gününden baren iedrisata başlamış old dan poliklinik medi ; terir cetvel aşağıya yazılmıştır * | hir halkının buna göre mür etmeleri rica olunur. Sabahları saat 10 dan 13 e“ dar. Pazartesi: Kulak, boğaz, bu hariciye, fizik. Salı: Dahiliye, nisaiye bevli3* | Çarşamba: Röntgen cildi asabiys göz. Perşenbe : Hariciye, fizik. saiye. Cuma: Dahiliye, göz cildiye cumartesi: Bevliye, asabiy*© lak, boğaz, burun.