ON ALTINCI YIL. No: 5144 Gündelik BİR MÜNASEBETSİZLİK F.R. ATAY Le Journal gazetesinde dışpo- litika bahislerini yazan Saint-Bri- ce Yeminli düşmanlarımız sırası- na girdi. Senelerdenberi bu ada - mın Türkiye'yi, uzaktan yakın - dan, ilgilendiren hiç bir yazısında vicdan serbestliğinden eser görül- mez. Esef ettiğimiz nokta, kendi - sine, Le Journal gibi yüzbinlerce satan bir gazetede sütun verilmiş olmasıdır. Bizi cevab vermeğe sevkeden sebeb de, Saint-Brice'in şahsiyetinden fazla, içinde yer bulduğu gazetenin satış - ehemi - yeti'dir. Saint - Brice, Savyetlerle ara - mızda dostluk andlaşmasının on yıl için uzatılmasından söz açarak diyor ki: “Bizdeki Moskova hay- ranları bu haberi fırsat bilerek hemen, — görüyorsunuz ya, Sav- yetlerle devamlı bir anlaşma kur- mak ve bu anlaşmayı tehlikesiz, hattâ faydalı kılmak imkânı da varmış... diyeceklerdir.,, Fakat işin aslı acaba böylemi- dir? “Eski Rus çarlığı ile osmanlı İmparatorluğu kadar biribirine su- sayan düşmanlar yoktu. Bugün osmanlı imparatorluğu parçalan- mıştır. Ondan artayan Türkiye ise, Küçükasya üstüne kıvrılmış, 16 milyonluk küçük bir devletten ibarettir. İstanbul artık bir köprü başından başka bir şey değildir. Boğazlar açıktır.,, Ve boğazları yeniden silahla mak istediğimizden bahsederek: *“Eskiden Büyük Britanya, Rusya- ran önünü kesmek için, osmanlı imparatorluğunu korurdu. Şimdi ise küçücük Türkiye Rusya narm- na Çanakkale'nin bekçiliğini ya - pıyor ve Büyük Rusya'nın vasiğli ği altındadır. Çünkü kuvvetle- ribu kadar nisbetsiz iki dev- let arasındaki ittifak, bundan baş- ka bir şey olamaz..,, Saint-Brice'in üstünde garez ve hınç köpüren bu düşüncelerine herze'den başka vasıf bulmak güçtür. Saint-Brice ne yeni Rus - ya'yı, ne de yeni Türkiye'yi, ne de bu iki inkılâb memleketi arasın- da, ancak barış ve insanlık hayrı- na devam eden, kuvvet ve sami- miyeti her gün daha artan, daha genişliyen dostluk ve yakınlığın hususi değerini biliyor. Yeni Rusya ve yeni Türkiye yalnız ken- dileri için değil, bütün dünya mil- letleri için hak eşidliği davasında (Soanu 3. cü sayıfada) Ogadğn“ ğephesinde Adımız, ıı_rıdnıııııh Habeş mukavemeti artıyor - İtalyan ileri hareketi devam ediyor - Uçaklarla habeş askerleri ıu'asmda_kanlı bir harb İtalyan askerleri cephe geristnite Ogaden cephesi, 19 (A.A.) — Havas ajansı aytarından: Dagga- bour ile Gorahai arasında habeş mukavemeti gittikçe şiddetlen- mektedir. İtalyan kollarının yan- larında çabuk hareketler yapan u- fak muharip grupları, italyanlara gece baskınları yapmaktadırlar. Itlyanların önemli zayiat vermiş oldukları tahmin ediliyor. Birçok efrat, mızrakla yaralanmıştır. Habeşler, henüz Daggadbouru ellerinde bulundurmakta ve silâh gereçi getirmekte oldukları ingiliz Somalisi ile olan münakale yolla- rıma hakim bulunan Cicigayı şid- detle müdafaa etmektedirler. General Nasibu ile general Ve- hib paşanın kumandaları altında ve Ciciga etrafında yüz yirmi bin kişi vardır. İtalyanların Ogaden- de ancak elli bin kişilik bir kuv- vetleri olduğu söylenmektedir. Yağmurlar, habeşlerin Ogade- ni müdafan etmelerine yardım et- mektedir. Askerlerin sıhhi durum- larr mükemmeldir. ——— Fevzipaşâ-Diyarbekir Açılış töreninde bulunacak olanlar bugün Diyarbekire gidiyorlar Önümüzdeki cuma günü açı- lacak olan Fevzipaşa - Diyarbekir hattının açılma töreninde buluna- cak olan çağrılılar bugün saat 12.45 ve 13.35 de kalkacak iki hu- susi katarla Diyarbekire hareket edeceklerdir. Trenler Diyarbekire saat 13.30 ve 14.30 da varacaklar- dır. Diyarbekir daha bugünden baştanbaşa donanmıştır. Diyarbekir istasyonunun Erga- ni cihetindeki makas başında bir tak yapılmış ve istasyonun bir ta- rafında söylev verecekler için bir kürsü kurulmuştur. Burada Bayın- dırlık bakanlığı, birinci genel ens- pektörlük, uray ve halkevi tara Yüzde yedi faizli Sıvas - Erzurum istikrazına yazılınız $ Döri buçuk milyon liralık ikinci tertib Sıvas - Erzurum demiryolu istikrazının kaydı bu ayın yirmisinde başlıyacak ve 5 birinci kânunda bitecektir. İstikrazın faizi yüzde yedi- dir. 20 lira itibari kaymetteki tahvilin ihraç fiatı 19 lradır. Kuponlar irfa olunüncaya kadar her türlü vergiden muaftır. $- Bu tahviller Sıvas - 'Erzurum YAARADARAAR AD Her türlü artırmalarda, eksiltmelerde teminat olarak i- tibari kıymetleri üzerinden başabaş kabul edileceklerdir. Paranıza hem emin ve çok gelir getirmek hem yurdun bayındırlığına büyük bir yardımda bulunmak için istekraz tahvillerinden alınız fından birer söylev verilecektir. Söylevlerden sonra Bayındır- lık bakanı B. Ali Çetinkaya takın altına giderek hat üzerine geril- miş olan kordelâyı kesecek ve çağ- rılıları getiren tren düdük çala- rak istasyona girecektir. İstasyon- da bir büfe hazırlanmıştır. Diyarbekirden aynı akşam iki katar saat 23.00 ve 00.01 de An- karaya hareket edecektir. Kıral Yunanistana geliyor Atina, 19 (A. A) — Dün deniz bakanı B. Rallis, Salamin tersa - mesine — giderek Elk — kruvazörü ile Hidra ve Psa- ra torpido muh - riblerini teftiş et- miştir. Bu gemi - ler — geceleyin harb - filosu ku - mandanı amiral Sakelaryu'nun ku- mandasında Bren- dizi'ye —hareket etmişlerdir. Ora - - Yunan Kıralı ya çarşamba sa - Yorgi bahı varacaklar ve cuma günü Elli kruvazörüne binecek olan kıralı bek- liyeceklerdir. Kıral Atinaya pazar günü sabah sekiz ile dokuz arasında varacak ve amiral Kavadias kumandasında dört torpido mühribi, iki denizaltı gemisi, iki torpitodan mürekkep bir filo açık larda kendisini karşılıyacaktır. Deniz | bakanı B. Rallis de Kunduriyotis tor- vide mubribiyle kıralı - karşılamaya yçıkıancaktar. * Z20 SÖNTEŞRİN, 1935 ÇARŞAdILA “Ülus,,un Son haberler | ikinci sayfada Heryerde 5 kuruş dil yazlarrı Çalap - Hudağ « Çalap ve Hudağ,, sözleriyle * ağaç, taş, ot,, kelimelerinin eti moloji, morfolöji, fonetik bakımından analizi (Dünkü yazımızda “Allah” hin analizini göstertmiştik. sözü ile “ilâh" ve ilâhe" tabirleri- Türkçede Lu anlama gelir denilen “Çalap” ve farsça sanılan “Hudağ” sözlerini bu yazımızla analiz ediyaruz. “Tanrı” ve “Rab” sözlerinin analizi de yarın çıkacaktır.| ÇALAP Kelimenin etimolojik şekli şu- dur: () () (3) (4 (ağ 4 aç 4 al * ap) (1) Ağ: (Allah) kelimesinde olduğu gibi köktür ve bu kökün anlamlarından — (1) incisi olan “kuvvet, kudret, büyük, sahip, ya- ratıcı, coşkun, cesur, diribaş, iyi- lik yapmayı seven” anlamlarına şamildir. (2) Aç: “. — ç. (dâhil olduğu kategoridı $ ©, İ, 2” gibi) ol- dukça geniş bir sahayı, bu sahada bulunan obje veya süjeyi, süje ve- ya obje ile bu şeyin münasebeti- ni gösterir. Burada obje veya sü- je esas kök olan (ağ) dır. Uzak ramtakada bulunan süje veya ob- je (aç) tır. Aralarındaki münase- bet, bu süjenin veya objenin, ken- dinden evvelki süje veya mefhum- ları temsil etmesidir. O halde: Ağ — aç — ağaç: “Büyüklüğü, kuvvet ve kudreti”, esas olan sa- bibinin (ki “ağ” dır) uzağında temsil eden bir süje veya objedir. AĞAÇ Not: 1 — Bu münasebetle bil- diğimiz (ağaç) kelimesi orijininin manasını da söyliyelim. (Ağaç), güneşin alev ve ateş vasıflarını on- :ııı uzakta temsil eder bir madde- lir. Türkler, ilk ateşi keşfettikleri zaman odunları birbirine sürterek alev çıkarttıkları gibi ondan son- ra da insanlar ağaç parçalariyle, odunla, ateş yakmaktadırlar. TAŞ Not: ! — (Taş) kelimesinin orijini de şudur: () (2) (3) (ağ H at * aş) Ağ — güneş, ışık, hararet At — kökün anlamını haiz olan obje Aş — ektir; objenin kökten u- zakta bulunduğunu gös- terir. O halde: ağataş — ataş —., taş — taş: “sıcaklığı, parlaklığı hariç- te yapan bir obje” dir. Hakikaten Türkler, ilk ateşin keşfinde ağaç gibi taşları da bir- birine veya bir demir - parçasına sürterek ateş yakarlardı. Demek -ki hakikaten (taş), güneşin vasıf- larından bazılarını temsil - etmiş- tir. Çakmak taşiyle hâlâ sigara ve ateş yakıldığı da malümdur. OT Not: ll — Bildiğimiz (et) un da orijini, güneş ve ateşe dayanır. Kelimenin etimolojik şekli: ÇA Cü) (COğ && ot) tur. (1) Oğ: Ana köktür. Güneş ve ondan alınan me! demektir. (2) Ot: Kökün anlamını temsil eden objedir. Onun için: OÖğ j ot — oğot — ot: döğrü- dan doğruya “ateş” demek oldu- ğu gibi, ateş yakmakta Türklerin pek mukaddes tuttukları bildiği- miz “ot” a da isim olmuştur. Malümdur ki Türkler ateşlerini hiç söndürmezlerdi (Belki senede bir defa ve büyük âyin münasebe- tiyle söndürürlerdi). Hiç sönmi- yen bu Türk ateşini ertesi gün ye- niden alevlendirmek için Türkler bir gün evvelinden en temiz otla- ri toplarlar ve ertesi gün için ha- zır bulundururlardı. Bu pek mu- kaddes tanınırdı. ğ ÇALAP Gelelim Çalap kelimesine ve o- nun (3) üncü ve (4) üncü ekleri- ne: (3) Al: (.—1) eki, yukarda söylediğimiz birinci anlamdaki ıııııe(.d-hnmhrlı. yani ana kökü tem- 8 “genişlik ve enginlik” mefhumlariyle, süje veya objeyi vasıflandırır. O halde: Ağaç * al — ağaçal: esas süje veya obje uzağında onun vasıflarının şümulünü gös- terir bir sözdür. (4) Ap: Son izah ettiğimiz va- sıfları haiz olan süje veya obje demektir. Ağaçal |- ap — ağaçalap — ÇALAP — kuvveti, kudre- ti, ulühiyeti hariçte temsil ettiği kabul olunan ve bun- dan dolayı kendisine tapı- lan şeydir (mabut). - Sayıfayı çeviriniz - Dil hakkında Etimolojik ve Morfolojik VI incı Anket 1 — $ark, doğu 2 — Şimal, nord 3 — Garp. batı 4 — Cenup, sud D Yukardaki kelü ilik asıl Wmm 'e ID Bu kelimeler nasıl teşekktil etmişlerdir? HD) Bu kelimeleri teşkil etmek için köke ilâve olunan ekler nelerdir ve eklerin her biri- nin maha ve farkları bakı- “ mundan rolleri ne olmuştru? IV) Bu araştırma neticesinde: A - Türkdili kökleri ve, B - Türk dili ekleri, ve, C - Türk sözlerinin teşekkü- lü hakkında bir kaide çı- karmak mümkün müdür? Yukardaki altırcı dil anketimi- ze okurlarımızın — verecekleri ce- vablar, gaozlemiz yazı işleri di rektörlüğüne göndermelerimi rica ederiz. Şimdiye kadar aldığımız ateş | cevabları sırasiyle koyduğumuz gibi bundan böyle de kayacağız. A N j