ölümü Sn Alma şu kartkarıyı evlâdım.. ir İ taze, körpe, bir kızla evler- vin m İstediğin gibi yetiştirir. Sile Anraciğim.... Niçin böyle ayı, sun. Ben, çocuğu ne ya - km? Mektep hocası değilim ki. Yu, “me bir hayat arkadaşı alı - Miş »« Kafaca, maddi ve mane- MİYECE, karım benim küfvüm ir, Esma Hanım güldü: > Küfvün!.. İlâhi. ş ir kaç kere “İâhavle, diye ba: - salladıktan sonra: Vin, 0, er değil, benim küf - Ayol... Saçlarının sarı oldu- ma bakma, boyalıdır... Teninip . tün olduğuna ehemmiyet ver: rberde masajla gerdirilmiş- .ö. Benç doktor alay etti: dağ Ah su kaynaalık... Sen de gelin sahibi olmadan buna demek, anne... ag zülmez miyim ya?.. Seni ia mi yetişdirdim? Kâşke “İukta da, baytarlıkta oldu Hai, dişlere bakarak yaşı anla- Rüy olsaydı... Doktorsun, o za » m Anne!, Anne!... iz Reşit, daha fazla söy pm Seviyorum.. Alacağım!.. İş- Ne laz - dedi Peki; nasıl istersens; “Bari m İYİ baksa... Şimarıklık etme- ç kocam var diye dört Sarılsa,, » 4 # ay in kaynana, ayni evde o ağu “lar, Fakat, Reşidin kork - yg kavga etmiyorlar. Düş- Re sâkin, için için.. gm uhu evlendirdikten sonra Sa büsbütün babaya - Ne porya böyle yara- diye dört peşli entari giyi- x ön oyalı yemeni bağlı - v. pall aşkm insanlar için en i Ne Zevk, nefis yemeklerden olmaktır!.. Zamanenin İk modasına güleyim bari! Mek börekleri, patlıcan del 1 atışı : terıyor , hep, gelinine taş... mü sonra, büsbütün çıt kı day, hiç Aştı. Otuzundaki kocasm - Kek içi değilse beş yaş eksik gö - in, miskalle yemek yi - ta Sürüp sürüştürmek, takıp ta R ak da başlıca meşgalesi... e müba b Koyu karanfil gi- diz dn m çiçeği burnun- Sir 3 .» Ay, AY, ay, ay.... va » şangırtılar.. o. çar iz Anneciğim, karıcığım... Ey onu * olsun, ne yaptım... Direk- ka, Basıl iler demedim. Fa- bir şey olma» Sen nasılam, Fileriye? Aman. Aman. A - Yü, ker, muayene etti, Fileriye, doktor Reşide! — Bir şeyin yok! - dediyse de, içinden: — “İki kemiği kırılmış... Hem bacağından, hem kolun « dan... Sonra, annesine koştu. — Ne var?.. Senin de bir yerin ağrıyor mu? — Anne!... Ses yok.. Telâş içinde, kalbini, nabzmı muayene etti. “— Yarabbi şükür... MİŞ. Esma Hanım baygımdı. Onun da bir çok kemikleri kırılmıştı!. Hastanedeler... Reşit annesile karısmı, karşı karşıya iki yatağa yatırdı, Annesi daha ağır hasta... Ayni zamanda dahilinde örselenmiş... En büyük tehlikeyi bu teşkil ediyor. Fikriye. nin ise yalnız kemikleri kırık.. Gelin kaynana, alçıdalar... Esma Hanım, bir aralık gözle- rini açarak sordu: — Oğlum... Ben, elli bir yaşm- dayım... Kemiklerim 51 gün son- ra kaynayacak, değil mi ... — Evet, anneciğim... İnsan kaç yaşında ise, o kadar gün zarfında kırığı iyileşir diye bir kocakarı sö- zü vardır ki, yabana atmamealı... Aşağı yukarı, doktorluğun tecrü - beleri de bunun böyle olduğunu gösterir... Hasta, yavaş yavaş, ıstırapla konuşuyordu. Yan gözle gelinine baktı. Fakat oğluna hitaben: — Kocakarı lâkırdılarınm ço- gu doğrudur, oğlum... Allah beni elli birinci günüme eriştirse de kemiklerimin kaynadığmı gör - sem, öyle ölsem... ». . Derin derin soluyordu. Doktorlar, konsültasyon yapı « yorlar: — Kalbi zayıf, dayanamıya - cak... (Üvil kanfre,, verelim. Hasta, gözlerini açtı: — Oğlum... — Me var anneciğim... — Fikriyenin kırıkları ne ol - du?..., — Herhalde yarın, öbür gün iyileşecek, anneciğim... — Ya.. Ya... Bak.. Benim ko- lam oynıyor... Bacağım da öyle... Fakat, göğsüm!... Göğsümde bir tıkanıklık var,.. Kemiklerim iyi - İeşti, amma, öleceğim... Anlıyo - rum.. — Anne... — Evet, anlıyorum... Bugün kazanın elli birinci (o günü değil mi?... Demek ki kocakartıların söy lediği trpatıp doğru imiş... Gelinine baktı. Fikriyenin saçları, tam mana - sile iki renkti: Boyalı kısım, üst yanda sapsarı ve boyasız kısım. altta bembeyaz... Pudrasız, al'ık- sra yüz, tamamile sırıtmış... Deri- ler pörsümüş... Kaynana: — Demek ki, kocakarıların söylediği doğruymuş.. - diye oğlu- na bir daha baktı; onun kolunu Anneciğim.. Ölme - srvazladı. . Fakat artık gam yemi-| lümsiyerek öldü... Hâlâ gülümsi - A e AN HABER — Aksam postası Karısını öldürdükten sora misafirlerine yedirmiş! Romanyanın bir köyünde olan bu feci hâdise meydana çıkınca Halk katili Budapeşteden yazılıyor: Bir adam sevgilisinin yardımile ka rısmı öldürerek, hatırı sayılır misa - firlere yemek diye yedirmiştir! i Bu işin bundan elli yıl önce Fizi adalarında olan bir vaka, yahut iki üç yıl evvel yeni Ginede yapılmış bir hâ. dise olduğunu söylerselerdi o herkes kolayca inanırdı. Lâkin hâdise son günlerde hem de medeni Romanyanın zengin bir köyünde olmuştur. Bu kor kunç bir rüya, yahut bir yazıcının ha- yalhanesinden çıkmış bir (omasalda değildir; mahkeme sicillerine geçmiş bir vakadır. Hâdise Romanyanın pa * yitahtı Bükreşten yüz kilometre ötede Onitkani şehrinde olmuştur. Bundan otuz yıl evvel köyün en zengin kızının Jon Nikola ve Novan Stançesku adlı iki sevgilisi vardır. Ne yazık ki kız Nikola İle evlendi. Kocası onun servetini idareye başladı, Ve bir denbire zengin ve ünlü bir adam olu - verdi. Ancak Nikola zirzop (herifin biri idi, Kızı parası için almıştı. Hattâ be. kârken köyün âdeta bir Kazanovası idi. Evlendiği gündenberi zengin ka - rısma hiyanet ettiğini herkes biliyor du. Arkasından koşmadığı kadın kal. mıyordu. Bundan birkaç sene evvel bir takım Rus muhacirleri Romanyaya girmeğe muvaffak olmuşlardır. Bunların ara. sında hanendeler, dansözler bir Bala; layka orkestrası vardı, İçlerinde Efra xina Gibov çok güzel bir kızdı. Nikola bu kızı görür görmez yüre . ğinden vuruldu, Rus kızı kolayen erz. dırabileceği bir sağmal İnek bulduğu nu görünce fazla mukavemet göster - medi ve herife kendisinin de âşık ol. duğu inanemi verdi. Çok namuskâr ve faziletli bir ka dın olan Nikolanın karısı, hain koca, nın otuz yıldanberi yaptığı bütün çap. kmlıkları bildiği halde hiç sesini çı * karmamıştı; nitekim şimdi de herif sevgilisini eve getirmiş, buna da İtirar| etmemişti, Köy papazı, muallim ve diğer eşraf| buna itiraz etmek istemişler ve utan . maz Rus kızını köyden sürmeği akılla. rından geçirmişlerse de Nikola bura - nm en zengin çiftçisi, en büyük vergi mükellefi ve bütün memurların en sr. kı fıkı ahbabı idi. İşte bunun için akıl. larından geçirdiklerini gerçekleştire * memişlerdir. Rus kızı büsbütün küstahlaşarak asıl evin bayanmı ahıra attıktan baş ka, evde açıktan açığa ziyafetler ter. tip ederek buna bütün memurlarla eş. rafı çağırmağa başlamıştı. Bir gün Nikola evinde çok (parlak bir ziyafet hazırladı, Sehrin belli baş W adamları davet edildi. Bunlar ara. smda Rum Ortodoks kilisesinin papa. zı, mekten muallimi ve nakiye müdürü de vardı. Her nedense karısına eskiden talip olan Novan Stançeskuyu da ça - girmeetr, Efrazina türlü türlü yemekleri ken di ellerile dağıttı. Madam Nikolanm taklarda hain hain bakıştılar.. Esma Hanım, gülümsedi... Gözlerini kapadı. Bir daha açmamak üzere ka- padr. Cenazesini yıkayanlar: — Ne nurani hatunmuş... Gü - yorum... Fikriye benim yerime ka-| yor! - dediler. im olur... Yazan : Hatice Süreyya Gelinle kaynana, karşılıklı ya-| bu sofrada bulunmaması ve Ras ka . dınının bu sofrada bol bol yiyip eğ »- lenmesine mukabil asıl para (sahibi karısının ahır köşelerinde kuru otlar üstünde kıvranması Stançeskunun yüre ğini parça parça ediyordu. Adamca * ğız sofradan kimse görmeksizin biraz sövüş etle birkaç pasta aşırarak Ma . dam Nikolaya vermek üzere yavaşça sivışıp ahıra gitti. Kadın orada yok- ta, Nikolanm her şey yapabileceğini bildiği için Stançeski dosdoğru jan - darma karakolunu boylıyarak ziyafe te çavuşla birlikte döndü, — Karın nerede? Hiç olmazsa sof. aya onu da oturtabilirdin! Bunu Stançesku sormuştu. Nikola karşılık verdi: — Karım Kişenevde hastaneye gitti. Belki de buraya artık dönmiyecek!.. Sormak sırası jandarma çavuşuna gelmişti: — Ne vakit gitti? Her nedense Nikola bir çok kekele- dikten sonra cevap verdi: — Dün gitti. Bu karşılık yalana benziyordu, çün kü çavuş: — Fakat ben daha bu anbah onun - la konuştam..! Deyince Nikolada şafak attı; hiç bir şey söyliyemedikten başka oracık ta düşüp bayıldı. Efrozina ise kaçma. ğa uğraştığı için hemen. yakalandı. Nikola ayıldığı zaman sıkı bir sorgu » ya çekildi. Artık kurtuluş oçaresinin kalmamış olduğunu görünce suçunu itiraf etti: döverek öldürdü Kadıncağızı bir balta ile öldürmüş lerdi. Çavuş gene sordu: — Peki, cesedi nerede? — Gömdük! Rus kızile herifi sıkıştırdılar; ce. sedi gömdükleri yerleri gösterttiler, Lâkin kadınım gövdesinden birkaç parça bulunabildi. — Bunun öteki parçaları nerede? Şimdi de Efrozina itiraflara başla. dı. Gövdenin öteki parçaları pişirilmiş ve misafirlere yedirilmişti! Bu sözler üstüne mektep muallimi muvakkat bir cinnete uğradı ve güç belâ zaptedildi. İnsan eti (o yedikten sohra artık yaşamak istemiyordu. Pa- paz vazifesinden İstifa etti, Misafirlerden soğuk kanlılığını mu hafaza edebilenler Nikola ile Efrozi - nanın köy hapishanesine götürülmesi İçin jandarma çavuşuna yardım. etik ler. Halkkızgınlıktan çılgma dönmüş . tü, Hapishaneye saldırarak Okapıları kırdılar, Nikolayı dışarı sürükleyip öl düresiye dövmeğe başladılar, Jandar ma takviye kıtaatı tam vaktinde yeti. şerek herifi linç edilmekten kurtardı ama katil aldığı (yaralardan fki gün sonra öldü. Efrozina Gibovu da İinç etmek icin köylüler bir teşebbüse daha giriştiler fakat jandarmanm müdahalesile bu . na muvaffak olamadılar, Romanyada idam cezası «olmadığı Için Efrozina Gibov ancak müebbet kürek cezasına çarpılabilecektir. .. Galatasaray : 10 Süleymaniye: 1 (Baştarafı 7 ncide) Bundan sonra Galatasaray hâ- kim oynamağa başladı. Süleyma | niyenin genç takımı da geçen haf- tadan daha iyi çalışıyordu. 12 nci dakikada Süleymaniye aleyhine bir penaltı oldu. Fakat Necdet kalecinin eline topu atarak bundan istifade edemedi. Beş da- kika sonra Necdetin ortaladığı to- pu Süleymaniyeli müdafi (Okendi kalesine yollıyarak Galatasaraya ikinci sayıyı kazandırmış oldu. Bundan bir dakika sonra da Gündüz Fazrla iyi bir pas verdi, Fazıl da köşede bir plâse vuruşla üçüncü golü attı. Bundan sonraki Galalasaray hücumlarında Süleymaniye kale- KAYIP Deniz askerlik terhis tezkerem le beynelmilel telsiz telgraf şaha detnamemi kaybettim. Yenilerini alacağımdan evvelkilerin hükmü yoktur. Kadıköy, İsmail oğlu Rıfat, ter- tip numarası 183. Tavuk kuluçka makinesi alırım Dört yüzlük bir tavuk kuluçka makinesi ana makinesi ve teferrü- atını satın almak isterim satan - ların ve son fiyatın Kurun ilân memurluğuna mektupla bildir- cisi çok iyi tutuşlar yaparak gol lerin ziyadeleşmesine mâni oluyor. du. 33 üncü dakikada Süleyma- niyeliler de bir akın yaptılar. Mer- kez muhacimleri kaleciyle karşı karşıya geldi. Herkes bu muhak- kak golü beklerken Ali topu avuta attı. Birinci haftaym 3—1 Gale tasaray lehine bitti, İkinci haftayma Süleymaniye» liler daha canlı başladılarsa da bu hakimiyet ancak beş dakika sür- dü. Beşinci dakikada Gündüz Sü- leymaniye kalesine giderken müs dafi topu elle tuttu. Hakem, penak- tı verdi. Necdet bu defa köşeden bir şütle dördüncü golü attı. Bu- nun akabinde Nihadın pasiyle Gün düz beşinci, bir iki dakika sonra gene Nihadın yerinde bir pasiyle Kadri, günün en güzel golünü ka- lenin üstüne çarparak kaydetti. İkinci devrenin bu kısmında Süleymaniye kalesi Galatasaray mühacimleri, muavinleri, hattâ mü dafileri tarafından abloka edilmiş bir halde sağdan, soldan şüt yağ- muruna tutulmuştu. Nitekim Gündüz, Fazıl, gene Gündüz sayı adedini dokuza ka» dar yükseltiler. Oyunun sonlarına doğru Gün- düz onuncu golü de yaparak bire karşı on golle sarı kırmızılılar ma. çı kazandılar. O.M.K