— 48 ve çifte spiralli OSRAM “D, ampullerini diğecerine tercih ediniz Bu lâmbaların çifte #piralli a» -e- reyanla çok aydıni'k vermelerini temin eder ışık neşvetme kabhili- yetleri elektrik sarfiyatları ile mukayese edilemiyecek derecede dir. #AHKHDAYANLARK Deposu: Bahçekapı, İş bankası arkasında 12 Aş karnına bir kahve kaşığı almdıkta Kabızlığı def'eder Yemeklerden birer saat sonra alınırsa Hazımsızlığı, mide ekşilik ve yanmalarını giderir. Ağızdaki tat sızlık ve kokuyu izale eder. . TEDAVULDEN VAY CANIN, Ap MBUNLAR N e, İNAN NİŞİ ÇEKİLEN PARANIZ HiÇ CİHETLE SiZi iLERLETMEZ . ONU BANKAYA YATIRIN UOLANDE BANK UN KARAKOY. PALAS ALALEMCİ vARDAYANLAR 45 — Bize etmiş olduğu bir haksızlık- tan dolayı tarziye vermesini istiyoruz.! Reddederse Allahın adaletine başvu -' racağız. Kapı aralık edilerek Damvilin za Gİ bitlerinden biri dışarıya çıktı. Ve Fransuvanım huzurunda eğilip: — Mönsenyör, size fena bir haber vereseğimden dolayı meyusum. Ko - | nak dündenberi boştur, Monsenyör dö Damvil, kralın emriyle hemen Parisi İ terketti, : Fransuva sapsarı kesilerek konağa Korkunç bir bakış fırlatı. — Monsenyör, eğer konakta İstira - hat etmeyi arzu buyuruyorsanız, uşak Yarın bulunmamasına rağmen size mi- safirseverlik vazifesini yapmak için emrinizi bekliyorum. Fransuva: — Ba teklifi kabul etmiyoruz. diyen #erise baktır. Bunun üzerine, zabit tekrar konağa girerek kapıyı kapadı, O vakit seyis borusunu öltürerek © üç kere yüksek sesle: — Senyör dö Damvil! diye bağırdı.) Sonra atından inerek kapıya yakla! Sip: i . — Hanri dö Monmoransi, Ağır bir | hakaret için senden tarziye istemeğe geldik. Ve bu akşam geleceğimizi de Sana daha evvel haber verdik. Sen ise alçakçasına kaçtın. Hain bir adam ol -| duğun için seni düelloya çağırdığımı-| 7a «alâmet olmak < üzere eldivenimizi birakıyoruz. Haklı olduğumuz da mey- dana çıktı, Bu söz üzerine Fransuva sağ elin - den eldiveni çıkardı. Seyis bu eldive- Mİ #arak eğerinin torbasından çıkar dığı hir çekiç ve çivi İle hüylik kapıya mıhladı. Sonra *ekrar atma hindi. Fransuvar dö Monmoransi, karde şinin konakta bulunmadığına inanmı. yarak bu ağır hakareti hazmedemeyip ! düello teklifine razı olur ümidiyle bir kaç dakika daha bekledi. Fakat kapı » nın kapalı kaldığını görerek hiç bir İ gürültü duymayınca tekrar geri dön. dü, Bu anda, şövalye dö Pardayan sw kağın köşesinde iki adam göründü, i Bunlar da: Şövalye İle Kont dö Ma riyyakdı, . 3 * Fransuva dö Monmoransi konağın- dan çıkar çıkmaz arkasından şövalye de çıkarak doğruca Betizi (o sokağına gidip orada kontu buldu. İki kelime ile Marşalin düşüncesini anlattı. Ma - riyyak, Fransuvaya karşı gösterdiği dostluğa rağmen ona yardım etmeğe o kadar hevesli değildi. Fakat şövalye nin hatırmı kıramıyarak kendisini O tel Dömemeye sürükliyen arkadaşını takip etmekte tereddüt etmedi. Pardayan: — Eğer Marşal konağa girer ve hiz de tekrar çıktığını göremez isek oraya gireceğiz. Herhalde onun ne olduğunu bize söyliyeceklerdir, dedi, Kont; — Sanmam ki girmiş olsun. Dam . vilin böyle bir görüşmeden o çekinen bir adam olduğunu bilirim, cevabını verdi, Ikiarkadaş bir köşeye (gizlenerek anlattığınız vakayı seyrettiler. Marşal geri döndüğü zaman Kont: — Görüyorsunuz ya, ben iyi keşfet. mişim, dedi, Bunun üzerine kont düşünce ve ş8. valye merak telinde oldukları (halde Kolinyinin konağına vardılar. Par - — Pek fazla! — Öyleyse söyliyeyim: Bu meçhül gahıs, karşmızda bulunan bu âciz şö - valyenin birleik oğlu olan Mösyö dö Pardayandır. Marşal: — Geliniz! diyerek ahırdan o çıkıp sakin bir suretle odasına çıktı. Merak tan çatlıyordu. İhtiyar Pardayan ise gülerek göz ucuyla Marşalı tetkik edi- yordu. Nihayet, Dük dö Damvil bir koltuğun üzerine kendisini atarak göz lerini arkadaşına dikti: — Evvelâ, Ortes ile olan düellonuza dair bana tafsilât veriniz. dedi. Başka bir sorgu bekliyen Pardayan titredi, Şeytan ve zeki olduğu için Marşalm düşünmek için vakit bırakmıyacağını anlıyarak hemen cevap verdi: — Monsenyör, bu pek basittir. Bura ya vardığım zaman Mösyö Daspermon bana biraz ağırena muamelede bulun «- muştu. Bunu kendisine söyledib. Ki bar bir adam olduğu için maksadımı anladı. Bugün ise o biribirimize karşı beslemekte olduğumuz sevgi ve say » gı (9) yı tatlıya bağlamak o fırsatını ele geçirdik, Duygularımızın daha te. sirli ve dostluğumuzun daha sağlam olması için sözü O kılıçlara bıraktık. Zannedersem biraz hızlr konuştuğu - muz için Mösyö Daspermon terleme - ğe başladı. Yalnız kırmızı ter döktü. İşte mesele bundan ibaret, — Demek kl aranızda bir kin yok öyle mi? Yani Ortesin bana anlattığı gibi Adi bir kavga... — Evet Monsenyür. — Pekâlâ, gelelim Calaora yani oğ - Yunuza... Bana yardım “ mi kurtaranın kendisi lemiştiniz, değil mi? — ispatı da, Monsenyörün ona tanım ması için bir işaret (olarak Galaoru vermesidir — Azizim! Oğlunuz hakikaten kah raman bir çocuk, Hattâ bugün bile bu kahramanlığının eserini gördüm. Ha- ni onu bana getirecektiniz? İhtiyar asker bir saniye kadar dü - şündü. Marşalın düşüncesini tamamen başka bir yola saptırmak şüphesiz bir pek mühim kararlar verilmesi lâzım « gelen bu dakikada çok lâzımdı. Bu - nun için de en müthiş bir silâh olan hakikate başvurmağa karar verdi. Hakikaten, biribirlerine yalan söy - lemeğe alışan ve yalanı bir düşmanı aldatmak için en âlâ bir çare olmak Üzere sayan insanları doğruyu söyle. mekle de daha kolaylıkla aldatmak mümkündür. Doğruyu söyliyen bir a- dam, en ustalıklı da olsa, yalan söyli- yen bir adamdan daha metindir. Pardayan da bu (sefer içgüdü ile doğruyu söylemeğe mecbur oldu: — Monsenyör, oğluma maiyetinize girmeyi teklif ettim. Daha evvel Mar. şal dö Monmoransinin yanına girmiş bulunduğu için teklifi oreddetti Ru hususta açıkca konuşalım Monsenyür, Ok tesadüfen müthiş bir sırrı öğ « renmis bulunuyor. Tabii siz bunu bil. mezsiniz, Simdi hen söyliyece”im. De. viniver otelinde (yapmış olduğunuz toplantıda bütün konuştuklarını; duymus, Onun icin sizden v larınızdan hulunan Mey dan Korkmı siz ken hakkı vardır. . Oğlum, eşirirseniz bir kere « sine tehaf hir surette cık ık aldrön ba n*ımıza emin bu ya gelmemik için bana