192 « o Nihayet geniş bir ağacın dalına hep be- raber kondular. Yarasa adamlar Salamona hay . retle bakıyorlardı. 193 — Bundan sonra gene hep birlikteuçma ğa başladılar. Şimdi büyük bir saraya doğru gi » 194 — Salamon yukarıda bir takım (fabriks bacaları gördü. 195 — Bir tünel genişliğinde olan bu bacadan baş aşağı içeriye girdiler, 196 — İki tarafda duvarlara asılı yarasalar bir takım tuhaf sesler çıkararak kendisine bakı . PARDAYANLAR PARDAYANLAN onu krala ihanet ve Dük Danjuya ha- karot etmekle itham etti, Kral sapsa. rı kesilerek Pardayanın yakalanma - sı için emir verdi. Daspermon iskemlesinden sıçrıya- rakı — Nasıl? Pardayan mi? diye ba - gırdı. Küçük odada ise ihtiyar asker tit. redi ve kulak kabarttı, — Evet, o delikanlınm ismi buy - du. — Fakat Pardayan ihtiyardır. Ken. dini tanırım, Hattâ kendisile vuru - şacağır. — Mösyö lö Vikont bu Pardayar gençi pek genç. Ah Monmoransinir doğrusu çok değerli adamları var. — Fakat.. Hayır! O Monmoransi İle beraber değildir. Damvilin maiye - tindedir. Siz yanlış görmüş yahut yar iş anlamışsınız. — Bayır, dosdoğru görüp anladım Fakat sizin sözünüz oPardayanların çift olduğunu gösteriyor. Siz kendi Pardayanımızı tanıyorsunuz, ben ise benimkini, Hattâ bugün değil, daha önceden de tanırdım. Çünkü (tahta köprü vakasmdaki mavaffakıyetsiz - liğe bu adam sebebiyet vermişti, Ne i se... Kralın Pardayanı tevkif oOemrin vermesinden sonra başta Kelüs ol - mak Üzere hepimiz birden üzerine a. tıldık. Fakat kudurmuş herif, Kelü - sün elinden kıl:cmı kaparak kırdı. Ba- şından saçlarmı yolarak şapkasmı 4. deta kopardı, Kargaşalık arasında bir çok tahkir dolu sözler söyliyerek pen eerelen atlasrp gözden kayboldu. Mo- röver arkasından tüfekle ateş ettiyse de isabet ettiremedi. Derhal bir taraf! tan Dük Danjunun genç nedimleri ö. bür taraftan Nansey İle askerler sa . raydan çıkarak sersoriyi aramağa ve nerede bulunursa bulunsun tevkif et- meğe koştular. Şimdi ben diyorum ki. Kruse hikâyesinin bu noktasına gel diği sırada küçük odanm kapısı şid . detle açıldı. Birdenbire telâşa düşen dört adam, Ihtiyar Pardayanm rengi uçmuş, bıyıkları dimdik olmuş oldu, gu halde karşılarmda (dikildiğini ve gülümsiyerek nazik sesiyle: — Mösyöler, lütfen müsaade edi « dinizde geçeyim. Pek acele bir İşim var dediğini görüp duydular, Hakikaten masa onun geçişine en. gel oluyordu. Hayrette kalan Ortes: — Mösyö dö Pardayan! diye bağır dı. Öbür fiç kişi de ihtiyar askere hay» retle baktılar. Pardayan: — Size acele İşim var diyorum, yol versenize herifler! diyerek geri » lip masaya bütün kuvvetiyle bir tek - me indirdi, Masa Örerindeki siseler ve yemek dolu tabaklar büyük bir gü. vültü ile devrildi. Ayni saniyede hid. detinden bembeyaz kesilen Dasper » mon hemen kılıcını çekerek: — Ahalçak herif! Ne kadar acele işin olursa olsun gene bu hakaretin hesabını vereceksin! diye haykırdı. Pardayan: — Dikkat et mösyö, acele bir işim aldufu zamanlar krlıcım pek fena dır. Sözüme İnanm, vuruşmağı son » raya bırakalım. Vikont Daspermon: — Hemen şimdi. Kılıcrmızı çekiniz müsyö, Yoksa şimdi sizi tepelerim, — Bu hareketiniz. Nezakete uy - gun değildir. Mösyö Ortes, Pekâlâ! istediğiniz gibi olsun. Nasıl olsa s0 . nunda pişman olacak olan sizsiniz. Hizmetçilerin : — Yangın var!. diye bağırdıkları, Lubenin barı dunlar okuduğu ve ma. dam Greguvarm bayıldığı, Lândrinin karakola haber vermek üzere koştuğu, ötede beride içki içenlerin kavgacıla rm etrafında halka olduğu $ırada ki düşman akışılıklı düello vaziyeti aldılar, Daspermon birdenbire İleriye atıl- dr. Ve bu dövüş kaidelerine aykırı hareketiyle Pardayanı sağ elinden ya. raladı, Ihtiyar ssker bir küfür (savurdu. Bizmetçi kadmlar daha fazla haykı - rışlarm o da yavaş yavaş parmak. larının sertleştiğini kılıcın elinde a ./ Zırlaştığını hissetti. Hemen kılıcı ol eline alarak biribiri arkasından öyle şiddetli hücumlarda bulundu ki Das. permon birkaç saniye içinde bir kaç masa devirerek duvsra kadar gerile - meğe mecbur oldu. O devirde sarhoşların bulunduğu meyhanelerde böyle kavgalar sik sık oluyordu. Bu sırada boşuna gittiği karakol - dan dönen ve sofra takımlarınm kı - rıldığımı görerek sacsız kafasını yol - mağa kalkışan Lândrinin feryadı, ve hizmetçi kadmlarm çığlıkları bir çok kimsenin Deviniyer önünde toplan. masına sebep olmuştu. Pardayan Daspermonu adam akıllı sıkıştırmıştı. Bu o kadar çabuk olmuştu ki top lanan halkın bilyük bir kısmı bir çok partltılar ve gıcırtılardan başka bir şey duymamışlardır. Son bir parıltı daha göründü. Ar - kasından Daspermon kan içinde yere yuvarlandı. Pirdayanm kılıcı sağ © - muzunu delerek arkasmdan çıkmıştı, Pardayan bir şey söylemeden kan. hi kılıcını yerine koyup dısarıya çıktı ve toplanan halkı yararsk okoşmağs başladı. Acele le Pipoyu unutmuştu. Fakat köpek belki de bir içgüdü ile kendisin! Iki yüz adım kadar geriden takip edi yordu. Bir çeyrek saat sonra ihtiyar kurt oğlunu bıraktığı meyhaneye vardı. Meyhaneye girince: , — Katu, Katu!.. diye bağırdı. Katu ismindeki kadın bu meyhane. nin sahibi idi: Eski fahişelerden olan bu kadn gençliği, güzelliği zamanında pek fa7- la meşhurdu. Çiçek çıkararak yüzü harap olduğu zamana kadar fnahi- şelikte âdeta bir kraliçe idi. Mey - hanenin ismi olan Martuki Kony ismi Katunun son aşığının bir hatırası idi. Çünkü herif onu o kadar dövüyor * du ki kadmcağız âşığını bir çekice ken disini bir örse beneztmişti, Şişmanlayan, fena giyinen, saçla rmı taramıyan, suratı delik desik olan Katu pek fena bir kadın değildi. Tu « hafı şu ki güzelken kimse onunla ev * lenmek istemediği halde şimdi bir mef hane sahibi olur olmaz günde bir dü Zine talibi çıkıyordu. Çünkü kendisini herkes zengin #8 nryordu, Deviniyere zabitler, Vikontlar, Ki bar kavgacılar devam ettiği gibi Mar - touki Kony meyhanesine de serseri - ler, yankesiciler, hırsızlar, serseriler gibi, karakollar ve devriyelerin dost * ları olan kimseler geliyordu. Kendi »