1 Kasım 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

1 Kasım 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

127 — Jorj: — Bu meyveler çok büyüktür, Fa- kat yüksekte olduğundan ufak gibi görünürler. 190 — Acıbadem kokusunda ve lezzetli olan bu mayiden kana kana içtiler, 25 PARDAYANTLAR yeğeni ile evlenecekmiş. o Vekilharcın ismi Jil Yeğeninin ki ise Jillo imiş. ! Bu zavallı Janetelik bu Jillodan son| derece nefret ediyormuş! Bütün bun İarı öğrendim. Bunlar oldukça mü - him şeylerdi baba. Biz böyle başbaşa ermiş tatlı tatlı konuşurken birden. bire koridorda bir ayak sesi duyduk. Janet büyük bir dolap açarak kilerin kapısı tam açılırken beni buraya so - kup kapattı. — övet, tam sırası değil mi? Bahse girezim ki gelen bu ahmak Jillo idi. — Hayır, amcası. İ —Jil, vekilharç ha!, Allah bu heri- fi kahretsin. İsmi geçtikçe (tüylerim ürperiyor. Ne ise yeter, bu kepazenin kulaklarını keseceğim. Ah, zavallı, dostum. Dolabın içinde kimbilir he haller gecirdik? Oradan nasıl çıktın? — Onu #a şimdi göreceksiniz baba! Gelen vekilharçtı, Bunu da Janetin ilk sözlerinden anladım. İşittiğim söz leri size tekrarlıyorum. * — Janet, mahpus kadmlar bu sabah sana bir şey söylemediler mi? İhtiyar Pardayan boğuk bir sesle: — Mahpus kadınlar mı? diye hay- kırdı. — Evet baba! Vekilharem ilk sor . gusu buydu. Siz nasıl müteessir oldu- nuzsa ben de o anda dolabın içinde az kalsın çıldıracaktım. Kalbim o kadar şiddetli çarpıyordu ki bunu Vekilhar- cın duymamasına şaşıyordum. Sözün burasında şövalye bir bar. dak şarap içerek terliyen alnmı $il - di ve sözüne devam etti, “ 'anet cevap verdi: bana bir şey söyleme- ösyö roRu sabâh da öbür günler gibi na gecti. Bu kadılar çok yeis. lisirler. Size bundan bir şey söyliye « mem. — Bu kadınların konakta mahpus bulunduklarma dair kimseye, hattâ Jilloya bile bir şey söylemedin ya? — Oh Möyyü, kimseye &ir şey söy « lememekliğim için sıkı sıkı tenbih et - miştiniz. — Pekâlâ! Eğer akıllı ve itaatli o « lursan Monsenyörün sana büyük bir çeyiz vereceğini unutma! a — Monsenyör pek cömerttir. İtaat etmek zaten vazifem olduğu için bu - nu yapmakla mükâfat kazanmış ol mam, — Pekâlâ yarrum. Sen Jilloya kas rı olmağa lâyık bir kızsın. Ve onunla da evleneceksin. Akşam yemeğini gü « türdüğün zaman mahpus kadınların hareketlerine iyice dikkat et ve sözle. rine kulak ver! — Oh Mösyö, daima ayni hali gö - rüyorum. Bu kadımlar hep ağlıyorlar. Ve yemeği bile zorla yiyebiliyorlar. Bakınız benim bile merhametimi çekti ler. Onlara yemek götürdüğüm zaman pek fazla üzülüyorum. —Neyse, bugün artık sondur, Ja « net, yarın burada ( bulunmıyacaklar Monsenyör onları serbest o bırakıyor, Biliyorsun ya, bunlar Marşalin akra - basımdandır. Marşal genç kızı kibar birisiyle evlendirmek istiyor. Matma - zel de bunu istemiyor; Kızı kandırmak için Monsenyör çok çalıştı, Fakat bun lar inatçı olduklarından anailekız bir türlü razı olmiyorlar. Anlıyorsun ya, bu sözler aramızda kalmalı? — Merak etmeyiniz Mösyö Jil, bu kadmların gitmesine çok seviniyorum, — Hemen bu gece gidecekler. Mon 128 — Salamon Jorjun teklifi üzerine bıçağı nı ağaca sapladı. 131 — Bu mayiin bir nevi sarhoşluk overmesi Üzerine Salamon oynamağa, göbek atmağa başladı. 129 — Ağaç yumuşak olduğundan bıçak lıkla girdi ve ağaçtan süt gibi beyaz bir may mağa başladı. senyörün artık sabrı tükendi. Haydi Allahısmarladık Janet, akıllı bir kız - sın ve Jillo ile evleneceksin. İhtiyar Pardayan sözü keserek: — Evet, evet. İhtiyar budala, sen hâlâ öyle san. Bana kalırsa bu Janet Jillo ahmağiyle evlenecek kadar ap - tal değil, gayet kurnaz bir kızdır. Ah, seyisin de kulaklarmı kesebilsem. Ne ise, devam et oğlum. Hikâyen çok meraklı. Bu akraba, bu mahpus ka - dınlar kimlermiş? diye sordu ve yeni bir şarap şişesi açtı, — Baba, bunu da şimdi öğrenecek-! siniz. Şeytanın vekilharcı dışarı çı -| kar çıkmaz ben de dolaptan fırladım. Janet; — Haydi şimdi çabuk gidiniz eğer! hoşunuza gittiysem yarım sabah ge - liniz! dedi. Ben de; — Evet Janet, çok hoşuma gittiniz onun için burada kalacağım. Niçin git memi istiyorsun? dedim. — Çünkü nişanlımın geliş zamanı yaklaşıyor. Rica ederim gidiniz. Eğer Jillo sizi burada görürse, bağırmağa başlıyarak herkesi başına toplar sizin haberiniz yok, konak o kadar sıkı mu hafaza olunuyor ki.. Uşaklar bile biri birlerini gözlüyorlar. — Ben gitmiyeteğim Janet., — Ya Jillo şimdi gelirse? İhtiyar Pardayan: — Bu Jilloyu şeytan o nisim! Onu! bir ele geçirirsem! diye homurdandı. Şövalye, aJnet ile olan konuşması- ni ânlatmağı devam ediyordu. — Değil buradan çıkmak, hattâ be mi konağın daha içerisine götürmeni istiyorum, — Daha içerisine nereye? 197 — Bu mayi karınlarını doyurmadı. Aifekle bu meyvelerden birinin sapına nişanl PARDAYANLAR 29 — Nereye olacak? Vekilharcin : lediği kadınların, Marşalin akra olan mahpus kadınların yanına.. Janet: — Bu sefer artık o zırvaldın! bağırdı. Sonra, kim olduğumu, konağa £ geldiğimi sordu. Beni muhakkak | pusların yanına götürmesi için £ ettim. Şiddetle reddetti, Nihayet acele ettiğimi, kazandıklarımı bir da kaybetmek üzere bulunduğum ladım. Ümitsiz (bir haldeydim. * sevgilimin halinden bir şey anla yordum, Kızcağız acı acı: — Şüphesiz siz bu matmazeli $ yorsunuz. O da sizi seviyor. $ Monsenyörün teklif ettiği adamlı lenmemesinin sebebini anlıyorum. kat bu hususta size yardım edece, ummaymız, diye bağırdı. Bunun üzerine ığlamağı baş Aklımdan hemen bir düşünce g Janet beni kıskanıyordu. İhtiyar Pardayan: — Saf kızcağız! dedi. — O vakit onu yatıştırmağa ç trm, Kendisine yemin ederek, geni zın kihar takımından birini sevdi ve bü adamın beni gönderdiğini, o la bunun için görüşmek istedi; yemin ederek söyledim ve Monmo si ailesinden olan böyle bir kızın nim gibi bir fakir delikanlıyı, hir « ci karısının yeğenini, parasız pu bir serseriyi sevmesinin imkânsız! larmı anlattım. Bu son sözlerim minden çok tesir ettiler. Ve nihi Janet: — Çok doğru! dedi. Ihtiyar Pardayan gülmekten ki larak:

Bu sayıdan diğer sayfalar: