20 Ekim 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

20 Ekim 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hismat gin yazam: HALİDE EDİB dı. Gerdanlık, bilezikler, küpeler, yüzükler, hep zümrüt, es- vap da elmaslara uymak için ye- şil kadife, farbelâ farbelâ üstüne. Etek uzun ve yüksek ökçeli, yeşil atlas ıskarpinler giyiyor... Bu ıs karpinlerden biri, uzun eteğine ikide hirde hafif bir tekme vuru- yor ve etek bütün kırmaları, farba- uzun lâlariyle bir yılan gibi kıvrıhyor. Rabia ömründe bu kadar süslü, bu kadar karışık ve şaşalı giyinmiş bir insan görmediğini kendi ken» dine itiraf etti. Dürnev tuvaletinin ihtişamına rağmen kandil gecesi olduğundan haberdar değilmiş gibi, kaynana smı hiç tebrik etmedi. Hayli lâ- kayt ve resmi bir tavurla: “Maşak lah, renginiz bugün ne iyi!,, de- dikten sonra, avizenin altında durdu kendi düşüncesi neyse ona daldı. Düşüncesi ne olursa olsun, genç kadının bir oyuncu gib: kal- çalarını oynatması, eteğinin dal- galanması, kimbilir hangi resimli kitaptan taklit ettiği yüzünün dal. gın ifadesi, Sabiha hanımın sini- rine dokundu. İçirden: “Saygısız, halâyık eskisi, sonradan görme,, diye ho- murdandı. Fakat gene hayli süs künetle: —. » “Börü bir şey mi sormak isti- ahiöla yo:sun, kızım?,, dedi. Yoluk kaşlar kalktı, sesinde gizli bir istihza: “Nasil da bildiniz, efendim? Kanaryaya ait bir şey soracak- tım, Kadın efendimizin daveti ge Jecek hafiz değilimi?,, “Evet..,, “Bu akşam Kanaryanın oyunu- nun provasını yapacağız. Paşa, benim odama gelecek, siz de gel- mez misiniz? Ben piyano çalaca» ğım..., “Bu akşam mı dedin?,, “Evet, bu gece... Yatsıdan son- ra.,, “Amma da tuhaf... İşiten senin müslüman kızı olduğuna inanmı- yacak... Kandili unuttun mu? Bü- tün komşular davetli, kız hafız Kut'an okuyacak..,, “Hangi kız bafız?,, Gene bir çocuk gibi açılan kes- tane renkli gözler, yer minderin-. deki kızı yüksekten bir süzdü, son| ra: “Dairem konağın tâ öteki ucun- da, bizim prova yapmamızda bir mahzur görmüyorum.,, dedi. “Kanarya bana lâzım, hem mi- safirleri ağırlıyacak, hem de. son- ra dizimi ovduracağım.,, Sabiha hanım hiddetli memek için son gayreti; O gün oruç tutmuş; nafile nama-| zt kılmış, gelini tazib için yap- tığı son hareketi tamire karar ver- mişti, Fakat her tahammülün bir hududu vardı, Sabiha hanımın tahammülü çoktan haddini aşmış- görüm i sarfetti. ekli Bakka 10 ve İ küçük kızı işaretini görmedi. Göz- j | Dürnev, gene lâkayt avizeye bakarak devam etti: “Diz ovacak halâyık kalmadı mı? Nazikter bu işi daha iyi ya- par. Hem bir çocuk Kur'an oku» yacak, bu kadar külfete ne ha- cet?,, “Ölülerin ruhuna okünacak| Kur'anı ister çocuk, ister büyük| okusun!,, Genç kadm, ölülerin ruhlariy- le hiç alâkası olmadığını gösteren bir omuz silkmesiyle mukabele etti. Kaynanasını yüzü kalın düz.! gün tabakası altında mosmor ol- muştu. “Çerkes köylerinde hafız fa- lan yoktur:.. Senin ecdadının ruhu benimkilerden muhtaç...;, Sabiha hanrm lâkırdısını kesti, kahbeye, nereden çıktığını anlat- fazla rahmete mak için biraz fazla söylemişti. Fa kat yeşil etekli; atılmağa müheyya bir engerek gibi tekrar kıvranma- sını büyük bir hazla seyretti: Genç kadının gözlerindeki sun'i masu- miyet, çocukluk uçtu, yüzü ka- rıştı, cevap vermek için ağzını açarken, kâhya kadın kapıdan, “Paşa efendi geliyor,, dedi. Muhasamat derhal tatil edildi, fakat odanın havasıçok elektrikli kaldı. vr İçeriye giren üniformalı! ada- mın çok uzun bir boyu vardı. Ra. bia, iyi görebilmek için.başın: kal. dırdr. Düşük siyah bıyıklarına, sakalına pek az kır düşmüş olan Selim paşa, karısından çok genç görünüyordu. Kalm, tüylü kaşla! rının arasındaki derin çizgi yaş- tan ziyade sahibinin şiddetini ifa- de ediyordu. Gözleri gök elâ, uzun burnunun yukarısı munta- zam, fakat aşağı doğru çarpıla. rak yüzüne bir kartal heybeti ve- riyordu. . Bu yüz bazan çok haşin, ve'dürüşt bazan da mülâyim, dost,! hattâ rakik bile görünürdü. Bu| akşam mülâyim ve dost ifadesine bürünmüştü. Karısı, deyneğine dayanarak kalktı, karı koca kandilleştiler. Fakat karısının yeri ve yerdeki! lerini o gelininden ayırmıyordu. Gelinin bu akşam oyuncağı elin-| den alınmış, dargın bir çocu:: ha- li vardı. Paşanın hoşuna gitmiş- ti: “Nen var gürel kızim?,, Sabiha Kanım cevap verdi: “Güzel kızımız takvime bak- madan kararlar alıyor, bize danış- madan kandil geceleri eğlenti ter tibine kalkıyor.,, Dürnevin gözleri paşada, iakat ağzı kaynanasına: “Odamdaki sesler buraya gel- miyecek olduktan sonra sanli zararı var? Sizin mi ben bilmez miyim? kocakarı... Odanın içinde bile ço- üzerinde gezdirerek kaçakları a “ ken Kaya oğlu ile Çiğdem hızlı akıntı- cuğun sesini ya duyarlar, ya duy- mazlar.,, Kaya Oğlu Tabiatla, vahşi hayvanlarla ve birbirleriyle boğazlaşan insanların heyecanlı romanı , Yazan: Mosriy aln& * Türkçeye çeviren: Naciye İzzet No. 10 Çiğdem de dövüşmeğe hazırlanıyormuş gibi görünüyordu. Kendisi ile Kayaoğlu silâh kullanmaktii Gökırmaklıların en ustalarındandı | Bir topuzda adamı yere yıkabilirdi Hiç aldırmıyorlardı. Filoğlu boş yere kaçak sandalı araştırdı. Kaya oğ- Iu onlardan çok daha önce davran. mıştı.. Kaçan sandalın hiç görülmeme, si inatçı savaşçının cesaretini kırıyor- du. Kıyılar çok yakmdı. Eğer ortada Gökırmak savaşçıları “saklı olsaydı oklar, mızraklarla *saldıracaklardı. Şimdi Karaboğa oğlu yalnız bir, tek kişi ile uğraşacağım. iyice anlamıştı. Uçurumlar yavaş yavaş alçaldr. Kayalıklar çizgi gibi görünüyordu. Sonra büsbütün yok (oldular. Irmak gene bütün genişliğiyle ortaya çıktı, Dümdüz bir su üzerinde gidiliyordu. Sağ kıyıda kadmları kaçıran Yaban oğlu domuzlarının geçtikleri çayırlık görünüyordu. Sol kıyıda da . büyük bir orman alabildiğine uzanıyordu. İrmağm olanca genişliğiyle görün- düğü yere gelmişlerdi. Piloğlu geniş bir soluk aldır. Göz . lerini alabildiğine uzayıp giden sular Bir iz-görünmüyordu. —5— Sandal dar kayalıklar arasınday . lara kendilerini kaptırıp bir ayak ön - ce gözden silinmeği düşünüyorlar . dr. Kadınlar sandalı evvelce oldukça yenilemiş olmakla beraber savaşçıla » rım sandalı pek — sağlam, ve büyüktü. Kendilerininki'onlarınkinin yanmda pek çelimsiz, pek küçük kalıyordu. Sert, iri dalgalar sanki onu altüst €- deceklermiş gibi saldırıyordu, Erkek . le, genç kadın bütün küvvet ve çevik - Tikleriyle devrilmemeğe uğraşıyordu. İkisi de rrmağm azgin sularma alış -| kinlardı, onun dilinden anlarlardı. Hem sandalı yürütüyorlar hem de gözlerini sular üzerinde gezdiriyor - lardı, Suların geniş yüzünde hiç bir sandal, kıyılarda hiçbir gölge gözük - müyordu. Kıyılar Yâvaş yavaş ağıl - dı. Sol kiyı az görünmeğe başladı. So. nunda büsbütün gözden silindi. Bü »| yük ırmak eski görünüşünü aldı. Yaban Domuz oğulları belki san -| daldan. çıkmış, Kıyıdan yürüyorlardı. Şu halde sandallarını sırtlarında ta .' ştyacaklardı. Sandalsız onları kovalı - yamazlardı. Bu sandal taşıma ise yü- rüyüşlerini güçleştirecekti. Eğer ken. dilerini ırmaktan kovaladılarsa bü gecikmenin çok büyük bir sebebi ol - malı idi.. Yoksa kaçakları kovalamak-! tan vaz mı geçmişlerdi?.. Ne yapacak.| Tarımı kestiremeyip konuşmağa mı dal mışlardı?.. Kaya oğlu (şimdi gözden geçiriyordu: Papatyenin yüzü Yaban Domuz o arkadaşlarını | İ gullarının yassı yüzü, çâkal çeneleri, karga gözleri idi. Gövdesi iri, hantal dı. Bu biçimi Gökırmak a ! #enmezdi. Çiğdem küç | parlak gözleriyle, aslan tüyleri ve' | deki saçlarıyla, kıvrak boyile Gökir -! mwak kadınlarına benziyordu. Ru gö -| rüş savaşçının göğsünü tatlı tat çarp! tırdı. Çiğdem Yaban Domuz oğullarmın tıknaz gövdelerini, kızıl o renklerini, Devamı var) İ şu karşıki adamın pars gibi çevik, in âmtarı olsenkler. © İ ganlları, görülemiyecek, görülemiye -| ce, uzun boyu, tabtaze, . çocuğunkine benziyen pembe yüzüyle karşılaştırı - yordu. Genç adam Yaban Domuz oğulları. tün Gökırmak kadınlarını kaçırdıkla - rını anlatmaya çalıştı. Söz söylerken iyice anlatmak için ellerini Kollarını oynatıyordu. Çiğdem onu anladı. Ağ- zindan Yeşilgöl dilinin sözletine ben. zer tek tük sesler çıkıyordu. Yeşilgöl adamlarının dili de oldukça Gökırmak adamlarınınkine benzerdi. Her iki soy bir kökten idiler. Çiğdem de kendi başına (gelenleri anlatmağa uğraştı: Dağın titremesi, ölüm korkuları. © “ Kaya oğlu genç kız gibi güzel an . hıyamamış, yalnız onlârın o birleşerek biribirlerine yardrm edebileceklerini sezmişti. Onların adlarını da öğren - mişti, Kadinlar'da onünkini- biliyor . ardı. Söyledi: Çiğdemle Papatye Gökermak, ka Kaya oğlu onları koruyacak.. Irmak sandalı sürüklüyordu. Düş - man daha ortada yoktu. Kaya oğlu aradaki uzaklığı çoğaltmağa uğraşı . yordu. Çiğdem genç adamı şaşırtan kuvvetle ona yardım ediyordu. Sandaldan çıkmağı, sol kıyı orman. ları arasında saklanmayı düşünüyor - du, Yalnız sandalı, bu değerli sığınağı ellerinden geldiği kadar kaynağa yak. laştırmya çalışıyorlardı. Böylece onu taşımak sıkıntısı azalmış olacaktı. Bunun için Kaya oğlu düşman gö - rünceye kadar ilerlemeği © tasarladı. Gene sessizce kürekleri çekmeğe baş-! ladı. Beyni içerisinde bellisiz tasarla. malar dönüp dolaşıyordu. Sandal bir beşyüz metre daha yürüdü. Köpekler, kurt, çocuk arkada duruyordu. Çocu. Zu için köpeklerle kurttan korkan Pa- patye sandalın önünde oturuyordu. Bir savaşcı gibi keskin “gören çocuk gözleriyle ırmağı » araştırıyordu. Ir .; mağın bir dirseğini dönerlerken hay - kırdı. Gözlerini çayırlığa doğru çevi - rerek söyledi: — Yaban Domuz oğulları geliyor . lar. | Sandalı bir koydan geçirmeğe uğ -| raşırlarken Kaya oğlu, Çidem uzak- larda bir sandal gördüler, O kadar çok uzaklarda idi ki bir sandal olduğu anlaşılmıyordu. Bir kertenkele, sula . rın akıntısına kapılmış bir ağaç kütü. gü olabilirdi. Onların keskin gözleri bellibelirsiz. gözüken bü gölgenin adamlar olduğu- nu sezmişti. Kaya oğlu Çiğdeme bakarak söyle. di: — Yaban Domuz oğulları. | Kıyının bir dönemecinde olan san. cekti. Kaya Oğlu sandalı dirseğinin arkasma sallamaya çalıştı. Şimdi saz.! ların, kamışların'arasma dalan'san - dalı kovalıyanlar pek seşsmiyecekler. 0. a oğlu köseyi dörmeden önee bir göz attı. Yalnız bir san - dal üş . Öteki daha me. ya. vaş geliyordu? Yoksa gitmiş mi idi?! Bu: düşündelerle artık oyalar rak yapacağını kurdu: Üç yüf ötede bir çalılık başlangıcı vari düşman gelirse orada pusu kur tı. Kurt bir sayaşçıyı şaşırtarak re yıkabilirdi. Kurt kadar dinç yan köpekler bir düşmanı korku” lirdi., “Çiğdem de dövüşmeğe hazır gibi görünüyordu. Kendisi ile Bi lu.silâh kullanmakta Gökurmü en-ustalarındandı. Bir topuzla damı yete yıkabilirdi, Sandal Y# yavaş ırmağın köşeşini döndü. © hızıyla gidiyordu. Çiğdem yor? gibi görünüyordu. Doğudanberi limasr, didinmesi onu bitirmiştir Kaya oğlu Çiğdemin kürekle! dı. Papatye ile çocuğa birer kürü di. Çalılığa gelmek üzere iker kovalıyanlari gördü. Kiyıya doğru gelmeğe uğ! ranmaları sandallarının sağlar iyi yapılmış olmasından değildi dinç, etleri sıkı kürekçiye kar$! oğlunun yardımcısı yalniz bir bir çocuktu, Şimdi. bütün isteği Ifa yetişmekti.. Eğer sandal hızı düşmanların yarısı kadar dı yetişebilecekti. Dinçliği dah rinde idi, Ustalığı, elinin (o çabi” Papatyenin acemiliği ile gocuk limsizliğine karşı geliyordu. # Sw geçtikten sonra Papatye pek gl kürekleri bırakrverdi. Eğer Çiğ: dg ne kürekleri almasaydı çalılığ? * şilmiyecekti, z j Kaya oğlunun gözleri derin Li ğenişin parıltılariyle parlıyarak dı: & ii — Çiğdem bir savaşçı gibi # dür! pr Gençkiz onun ne söylediğini P # Tamaldı; ön baktı: Yüreği gizli Ef vinçle doldu. Sandalın gidişi get Tanmıştı: İki sandal arasındaki lık pek yavaş olmakla berabef mağa başladı. Kaya oğlu dü$! si, üzerlerine saldırmadan önce G lara yetişmek umudunda tdi onların ikinci sandallarının # mediğini kendi kendine sorW? Son zaman pek ağır oldu. dam bütün etleri gerlimiş bir le didiniyordu. Sevinçle'oh diye bağırdı: İşte çalılık oracıkta idi, yapti muz oğulları yüz elli metre öl“ İ muşlardı. Dalları yerlere kada” miş söğüt arının altındaki ırmaktân giden ti. Bu iki ağızlı il Gökırmağa dökülüyordu. sandalı yavaş yavas bu ırmsğf Irmağın sol kıyısmda iri örtülmüş bir yataklık vardı. Kaya oğlu genç kıza dönerek di: — Eter Çiğdem yoryldar## bıraksın, Sandal bataklığa girm

Bu sayıdan diğer sayfalar: