Doğu Anadoluda bir gezi (8) Bandırmada tek bir Ortamektep yok! Ankaradan gelenler için Istanbulun yadırganan bir hali: hiç değişmemek... İzmire gelirken çizdiğim programı tamamlamış kısa bir yönde hem şehir hem arsıulusal panayır hakkında kuş bakışı bir bilgi elde etmeğe o muvaf - fak olmuştum. Burada fazla kalmağa Jüzum yoktu. Bandırma yoluyla görü- şüme devam için sabuhım (yedisinde kalkan Soma . Bandırma trenine at » adım. Ankara - İzmir treninin Haydarpa- ga trenlerinden çok dün bir durumda olduğunu evvelce işaretlemiştim, So » ma - Bandirma treni bana İzmir hat - tını arattı, Bir kalabalık tasavvur e * diniz. Bu kalabalığı teşkil o eden bu bahisler iki üç tren memurunun ida - resi altımda koyun sürüsü gibi bir sa- ğa bir sola akın ediyor.Birinci sınıf yol cusu üçüncüde üçüncü sınıf (o yolcusu birinelde dert anlatmak kabil değil. Eğer fazla bir şey söylerseniz memur efendinin az çok sert (o muamelesine maruz kalırsınız. Vagonlar nisbetsiz bağlanmış; yol « cuların miktarı ile onların miktarı &- rasında hiç bir bağlantı yok. İstasyon” larda çan çalmak işi nadir. Ekseriya memurun “haydi vagonlara,, diye ba- Hırması ile yolcular birer köşeye sini- yor. Dahası var seyahati on dört saat süren trende bir tek lâvabo bir tek yüs numara yoktur, Her istasyonda halk istasyon lâvabosuna ve sıkışan > Jar dışarıdaki köşelere hücum ediyor. Konfor denilen şeyden bu kadarlığı olmıyan bir hat büyük harptenberi daha görmemiştim, Uzatmıyalım.. İtile kakıla İzmirden kalktık, Karşı yakanın güzel bahçeleri arasından geçtikten sonra Hacı Hüse- yinlere varıyoruz. İşittiğime göre de - mityollir-idaresi İzmirle Hacı Müse - yinler İstasyonu arasında (çifte hat yapmak istiyormuş. Buraya kadar ge- çilen istasyonların İzmir yereindedir. Hacı Hüseyinlerden son- ra İzmire gelirken aldığımız yolu Ma- nisaya kadar geriye doğru alıyoruz. Manisada Afyon hattımı < bırakıyor. Karaağaç tarikiyle Somaya doğru yol anıyoruz. Karaağaç. Artık kavun mıntakasmdayız. Bununla (beraber üzümü gene fazla sürüyor, Kehribar rengi salkımlar, bağın arasında wza - nıp gidiyor. Ayni gönül alıcı, ayni fe- rahlandırıcı manzara.. Somaya kadar, işarete değer çiftlik Vanhisarını buldum. Çiftlik bahçeler- ,Je dolu bir verimli mıntakadır. Akhi - sar ise buralarda görülen en güzel kasabalardan birisi, Kırkağaçta ka - vun mıntkasma tamamen girmiş bu - Tunuyoruz. Üzüm yerini şeftaliye ka- vuna karpuza yavaş yavaş terkediyor. Soma... Manisa ile Balikesir ara. sında geçilen mıntakanın en sevimli en hoş bir kasabası; istasyonda sa - tılan yiyecek ve meyvelerden burada hayatım gayet ucuz olduğu anlaşılı - yor. Yedi kiloluk bir karpuz beş ku - ruştan fazla etmiyor. Anadolu tarihi" nin en verimli bölgesinde olduğumuz m tor. . Somadan sonra tren bir takım ka * visler çevirerek ovadan vadiye doğru inmeğe başlıyor. Bu iniş Çukur Hü - seyine varırken en büyük meylini gös” teriyor. Nihayet Balıkesirde duruyo - ruz Durak zamanının fazlalığından do - layı güzel bir şehir olduğu anlaşılan Balıkesiri gezerdim. Artık akşam olu- yordu Susurlukdan sonra ortalık ta- mamen karardı, Aksakalda (meşhur bir kavun karpuz verimi Oolduğunu duymakla iktifa ettim, Geç vakit tre- nimiz Bandırma garma vardı, ... Asil Bandırma garı şehirden yüksek ona hâkim bir mevkide (bulunuyor. Gene içinde şehir, liman o ayağınızm altında yayılıyor. İstanbula hareket edecek vapurla motör ve sandalların ışıkları Marmaranın geceye bürün - müş çividi suları üstünde pırıldıyor. banliyo - sunda olduğuna göre bu fikir gayet; Burada trenin tekerlekleri muayene edildi, Sonra şehre doğru İnmeğe baş- ladık, Bandırma da Balıkesir gibi uzaktan görmekle iktifaya mecbur (kaldığım bir şehir olmuştu. Trenin geç varmış | olması ancak bilet almağa vakit bırak. muyordu. Şurasmı okaydedelim ki bu kısa temasımda Bandırma üzerimde iyi tesir bıraktı. İş için müracaat et - tiğimiz dükkâncılar olsun (hamallar olsun gayet terbiyeli muamele ediyor- lar. Bu da hangi memlekette yolduluk ederseniz ediniz memnuniyetle işaret lenecek bir vakıadır. Yolcular çok kalabalık olmakla be - raber vapura yerleşmemiz zahmetsiz oldu, Vapurda servis temiz, kamarot - lar terbiyeli idi. Yalnız bir şey mot ettim,”"Serviste kullanılan (takımlar “Nordayçerloyd., markasını taşıyor. Ecnebi bir firmayı “nev'ama,, propa - ganda mahiyetinde olan bu eşyanın münasibi düştükçe değiştirilerek Türk vapurlarınm ismi ile servisler temin edilmesi denizyolları idaresinin önem” li çalışmasından beklenir. , * * Vapur Bandırmadan tamamen uzak laşımca yolcular (arasında tabi bir dostluk hvası esmeğe başladı. Vapur kadar samimiyete yol açan nakil va- sıtası yoktur. Karadan ayrılanlar bi- ribirlerini eskiden tanırmış gibi çabu- cak bağlanırlar. Görülen şeyler alman intibalar hakkında muhaverelere yol alır. Bandırma vapurundaki yol arka daşları da bu samimiyet havasına ça» bucak kapıldılar. Dikkat ettim, Mükâ lemelerin büyük bir kısmı mektep me" selesine taallük ediyordu. Bandorma » da resmi ortamektep yokmuş, Bir hu susi orta mektep açılmış onün da mü- dürü işi bırakıp gitmiş. Mektebin res* mi hale sokulması için müracaat e » dilmiş aylarca yapılan (o teşebbüsler boşa çıkmış. Şimdi çocuk aileleri ev * Tâtlarını İstanbulda Ankarada mek » teplere yerleştirebilmek için çare a * rıyorlar. o Kolay Odeğil, (OEvve- Jâ çocuğun leyli verilmesi lâzım, Son va herhangi bir ihtiyacını karşılıya - <ak bir veli bulmak icap edivor. Bu düşünceler Bandırma ana br 4 armı © kadar sarmış ki bundan o başka bir şey konuşmıyorlar, İtalyan — Habeş! uzlaşmazlığı; İngiliz müdahalesi ve *| sair onlarca en son meydana atılncake hâdiselerdir. Onlar bugünün derdini yana yakıla tekrarlıyorlar ve “Ab mektep!, diyorlar; ne olur o Bandır - mada bari bir resmi ortamektep bu * cenneti 150 kişiden Ibaret ahalisi yalnız bir tek işle haftada iki saat çalışan Küçük bir adadır Bu adanın mes'ud sâkinleri arasın- da fakirlik, zenginlik Lord Hev adasından bir görünüş Yalnız on kilometre uzunluğun da, bir kilometre genisiğinde o lan Lörd Hov adasınm n nü fusu 150 kişidir. Bur:da herke | sin bir evi ve iradı vard. : yoksul luk burada bilinmemektedir. Hiç kimse haftada iki saatten fazla çalışmağa lüzum şörmez. Avysturalyadan 72) kilometre uzaxta ve Ti ind lunan bu ada bütün düsyaya.süş palmiyelerini temin eder Palmiye tohumu ada ahalisi nin inhisarı altındadı:. Bundan gelen irat da bütün ahali arasın da müşterek olarak ku/,anılmak tadır. * On sekizinci yüzyılı başlan - İ gıçlarında Amerikanın güney de nizlerde çalışan balına; gemileri Lord Hov adasını su almak içi! mükemmel bir yer olarık bulmuş larör. Burası bomboş ve Issız bir ada idi. 1840 da Avusturaiyenın Sid ney şehrini ziyaret eden balınacı: lunsa!,, bu konuşma asıl o mevzu saz benizli delikanlılar ve genç kızlarda kendi iştikballerine git bir görüşme leri endişeli bir dertleşme dinliyor - lar, Sabah ortalık ağarmış.. Yarı karan- lık içinde adaların tümsekleri belir - meğe başladı. Az daha. Azdaha.. Gü - neş ışıklarını yöyarken o Kızkulesine varıyoruz. Vapur son çark oküvvetini de sarfediyor. Tophane rıhtımma ram pa ediyor. Böylece beş günlük batı o Anadolu vin de ulhayet bulmuş odemek - ir. İstanbulu bir İstanbulluya anlat. makta mana olamıyacağını düşüne - rek yolculuk intibalarımı burada kes- meğe karar verdim. Yalnız son söz 0- larak şunu da İlâveye lüzum görüyo - rumu İstanbuldan ayrılalı tam on beş ay olmuştu. On beş ay insan ömründe oldukça mühim yer tutar Dürt yüz el- li günde nice değişmeler olur; nice yenilikler meydana gelebilir. Ben de İstanbula adım atarken (gözlerimi dört açmış göreceğim yenilikleri ha » fızamda kaydetmeğe karar vermişlim- Hayret Bağaziçinin hâkimi olan gü- zel şehirde hiç fakat hiç bir değişiklik bakışlarıma çarpmadı. Falan yerde “müşrife harıp,, olatak bıraktığım du var eski halinde; falan yerde maili lar bu adacığa dair hıker verdi ler. Haberleri duyan ki aile ge- micilere taze meyva ve sebze Ye 'tiştirmek maksadiyle kalkıp ada ya gittiler. Bunları başka famil- yalar da takip etti. 1850 de adada iyi yerleşmiş bi: komün vücuda gelmişti o Balına cılık düştükçe palmiye *ehumu ti careti inkişaf etti ve şimdi bu ti. caret ada ahalisini hiç “Je çalışma. ğa mecbur etmeksizin cennette ya şarmış gibi beslemektedir. Ahali inhidam,, olarak bildiğim evin bir tek taşı kımıldamamış; falan yerde bozuk kaldırımlı sokağın taşları on beş ay. danberi “istirahat neşin!, Ben ki Ankaradan; hergün değişen, hergün binlerce faaliyete sahne olan bir bölgeden geliyorum. İstanbulun bir statükoyu,muhafazadaki muvaf * fakıyetine hayret etmemek (elimden gelmedi. Düşündüm belki de “asari a" tika,nım bu şehirde (yokluğu onda Pompei ve Herkülâmon gibi mazinin olanca eserlerini tozlar altında sak - lamak zevkini yaşatıyor. Bilmem bu dşüinceme ne dersiniz? SON Gayyur BLEDA iyi, temiz kanlı, birbirine uymuş, sağlam ve uysal kimselerdir Adanın harikulâde güzel man zaraları buraya gelenleri efsun lamaktadır; deniz kıyısının zev. kine döyum olmadığı g'bi yemye şil dağların cazibesi odayanılmı- yacak kadar kuvvetli Iklim eşi olmıyacak derecede güzel top rak.çok verimlidi Adanın ahalisi mıştır: “Ortaklar,, ve * mıyanlar,, ... Ortaklar, adanın pal miye tohumu ticaretin3en elde e dilen gelirden pay alan'ardır. Ortak olabilmek için adada doğmuş bulunmak, ada" bir kızla evişnmis olmak, yahu: adada en azı on yıl oturmak gerektir, Ada- nın daimi ahalisi olan 1£0 kişini” ancak arısı ortak sınıfına dahi' dir Ortak olmıyanlar da adada muhtelif işler gören yabancılar ve burada zevk ve safatiçinde yaşa- mak için gelmiş insanlardır. Bunlardan bazıları adada sevi- ns sevine Biret ev yapmak isterler. se de, adayı idare etmekte olan kontrol komisyonu dai'n* sakinle rin artması yüzünden zaten mak. dut olan palmiye tohurcu ticareti bozulur ve sıkıntı çek'lir, düşün- cesiyle bunlara izin vesmemekte- dir. * Adada hiç kimsenin toprağı yoktur. Bütün ada, aha'nin malı- dır. Kontrol komisyomı .dalıların istek ve ihtiyaçlarma gore toprak tahsis etmektedir. Toprak, kullanılmak şartiyle bir resilden diğerine geçebilir, fakat satılamaz. Bir delikanlı evlenmek ve hir yuva kurmak isterse, gıdip kon - trol komisyonuna haber verir Ko - misyon da ona ev kurmak, bahçe yapmak ve otlak olarak kullan - mak üzere bir toprak parçası gös - terir. Adalı, kurmuş olduğu bi - naya da sahip (değildir. Fakat komisyon şimdiye kadar hiç kim- seyi evinden atmamıştır. Vergi usulünün de başka bir yerde eşi yoktur. Adal: olmıyan- lardan burada uzun uzadıya kal- mak istiyenler, umumun sermaye- farkı yoktur sine senede 35 lira para verirler, Palmiye tohumu ortakları em- lâk vergisi vermezler. Fakat bun- lar arasinda her hangi vaşku bir kaynaktan 134 liradan razla şeli- ri olanların senelik paimiye to humu payından sekizde bir nisbe- tinde tenzilât yapılır. 'şte bu sis- nde bütün adxlıların ge lir miktarı müsavi olmakia ve böy. lece sınıfların teşekkülüne, zen. gin, fakir diye ayrı gavrı insanlar yn önüne geçilmekte - Adada hayat gayet eğlenceli, rahat ve basittir. Burada yardım - cı ve rençber bulmak in:'kânı yok tur. Bunları arasıra Avusturalya - dan getirtmek mecburiyeti var « dır. Adalıların biricik sıkıntıları, farelerdir. Bundan yirmi. sene ey» vel Lor# Hov adasının kıyıların- da karaya düşüp parçalanan bir gemiden fareler gelmişt: oŞimdi bunlar bütün adayı tehdit etmek- tedirler. Kontrol komisyonu geti- rilecek her fare kuyruğu için on kuruş vermektedir. Bu gara umu mun hazinesinden verildiğinden kazanç vergisine de tâbi değildir. İşte böylece ayrıca bir de kazanç temin edilmektedir. Baz: zeki fa- re avcıları üç ayda bin kadar sr İ çak kuyruğu getirebiliyerlar. Adada nakliyat ayakla yapılır. Otomobil ve motörlü arsba yasak tır. Burada güzel görünüşlü atlar tarafından çekilen ancak birkaç araba ile bir iki kızak vardır. Adada hapishane yahut mah- keme olmadığı gibi jandarma vs polis de yoktur. Hatâ ilâç için olsun bir ayukat bile bulunamaz. Palniyeler her tarafta yabani bir halde büyüdüklerirden bun » ların ekilip biçilmesi için hiç bir iş lâzım değildir. 27 kilo tohum bir saatte toplanmaktadır. Hattâ bunun için iki saat bile hesap et- miş olsak, bütün mahsulü topla- mak için senede 3000 aaat kadar bir 2nman lâzımdır ki otuz kırk kişiye haftada ancak 'k; saatlik iş isabet eder. , Burada işsiz yahut liizumundan fazla işli kimse yoktur. ( Evlerin bazıları ötekilerden çok daha gü. zeldir. Ancak bu güzel!'k paranın çokluğundan değil, evde oturanıa iyi zevkinden ileri gelmektedir. Adada bir doktor bulunmamak la beraber umumi hazine, diplo- malı, bir hastabakıcıyı cutmukta dır. Bu kadın şöyle böyle hasta: lıklarla sık sık olan kazaları teda. vi eder, Hazine ayni zamanda bir de öğretmen tutmaktadır. Adanın ilk ve orta sınıfları olan bir mekteb” vardır. Daha yüksek tansil gör mek istiyen birçok kız ve erkekle. Sirneye gitmektedirler Adanır bir de Anglikan kilisesi vardır. Sinema, otomobil, gazete gibi şeyler yoktur. Hayat hiç engelsiz bir suretle akıp gitmeki'dir. Gü- rültü ve aceleye biç tesadüf edil. mez. Harici dünya bu.aya yalnıs radyo ile bağlıdır.