28 Ağustos 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

28 Ağustos 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

y” l i 78 AGUSTOS — 1953 ——— Aşk ölmedi m ŞE A HABER — Akşam Postası Yirmi Iki yıl ayrı yaşadıkları halde sevgiler! eksilmemiş bilâkis artmıştı. Fakat tam buluşacakları zaman kadın öldü! Sadık sevgilisine 188 bin lira miras bıraktı Londradan yazılıyor: Asyanın çok uzak bir bucağı olan yukarı Burmada yüzbaşı Vi- vlan Godvin Robert bu yıl lagil - tereye dönecek ve kendisini yıl - lârdanberi uzaktan uzağa sev - mekte olan Matmazel Norah Ce - cilio ile evleniecekti. Kadın yirmi| iki yıl bu sevgilinin geriye gelme- sini beklemiş ve tam evlenecekleri bir sırada öbür dünyaya göçetmiş-| “İİ tir, Fakat göçederken de vasiyet- Bamesinde sevgilisine (188.500 Türk lirası bırakmayı unutmamış- tır. Böyle sevgili, dostlar başına doğrusu! Yüzbaşı hatmalarmı anlatır - keh: İz bırakır da çirkin olurum kor- kusu ile önce ameliyattan çekindi. Sonunda buna muvafakat etmeğe Pi mecbur oldu. Ameliyat masasma yatarken de; — Yaşamalıyım | Vivian'ın aşkı için yaşamalıyım!... Demişti, Z Ameliyat yapıldı, fakat fayda» sız! Çünkü kadın bir iki saat son- ra öldü. Üç gün sonra vasiyetnamesini i tatbike memur arkadaşı Matma « zel Alis Martin bir telgraf çeke - rek Burman yabanlarında İngilte- reye döneceği günü bekliyen yüz- başiya acı haber verdi. Roman bitmişti! — 1913 de Madera'da tanış | SUNDAN BUNDAN Bir eşeğe karşılık Uiştik ! Diyor, 1913 ile 1935 arasında tam yir- mi iki yıllık bekleyiş ve ümit. Bü- Munla beraber kadm, paranın sa- tın alabileceği bütün saadeti top-| İyacak kadar zengindi. Roçiltle - rin akrabasiydi. * Matmazel de Vahl yüzbaşıy- le Maderada bir otelde tanışmış ve sevişmişlerdi. Kadın hemen ev- lenmelerini teklif etmiş, fakat yüzbaşı züğürt olduğundan buna yanaşmamıştı. Yüzbaşının memuriyeti dünya » Üin'varılması en güç yerlerinden biri olan yukarı Burmada İrrava- di ırmağının kenarındadır, Zen - #in kadın sıhhi sebepler dolayı - *iyle oraya gidememiş, fakat sev- gisimlen de kat'iyyen vazgeçme - miştir. Hattâ onun hatırı için Ya» hudi dininden vazgeçerek hıristi- Yan olmuştur. Fakat bunun da bir faydası gö- tülmemiştir. Çünkü yüzbaşı zen- #inleşmedikçe evlenmemeğe az - Wetmişti, İşte bu zenginleşme için #eçen devre tam yirmi iki yıl sür-| Müş ve bülün bu esnada kadının Sözü başka hiç kimseyi görmemiş gönlü yalnız yüzbaşısma bağlı kal Muşta, Son görüşmeleri bundan iki yı! Ünce İngilterede olmuştu. Yüzbaşı artık askerlikte son senelerini ge- Şiriyor, yakmlarda tekaüt olup ge- 'Zini söylüyordu. İzni bitip de yerine döndüğü Zaman bu kadar zamandır ağzmı| Açıp da aşkına dair bir tek söz söy *miyen kadın birdenbire coşmuş Ve şoförüne; P — Bundan böyle yüzbaşı Ro - beri'ten emir almağa kendini alış- brabliecek misin? Yakınlarda ev- eniyoruz! İ Demiştir, Yeni bir otomobil ısmarlamış, #vini baştan başa tamir ettirerek Yeniden döşetmişti. İstikbal için artık korkusu yok- W Bir yıl önce vasiyetnamesini ile yapmıştı. Artık evlenmsi o l dar yaklaşmıştı ki... hı Akat talihin vasiyetnamesi ise ia tin başka imiş... Bir sabah k dmcağız boğaz iltihabından $i- Âyet etti, Yataktan kalkamıyor - 'u, İltihap gittikce -'şledi, a - liyata lüzum görüldü. Çinin Çungvu şehrinde çiftini çubuğunu işletmek için eşeğe ihti- yacı olan bir köylü, dilediğini sa- tım almak için parası olmadığın. dan, bir eşek mukabilinde kızkar- deşini vereceğini eşe dosta söyle- mişti, Günün birinde eşeği olup, karısı olmıyan bir adam gelip köy. lünün kapısını çalmış, eşeğin yu- larmı verdiği gibi kızı istemiştir. Köylüyeşeği izlediği gibi güç- lü kuvvetli bulduğundan kızkar- deşini kapıya kadar sürüklemiş, fakat eşeğin sahibine bir türlü te3- lim edememiştir. Çünkü kız ya bancıyı hiç beğenmemiş avazı çık tığı kadar bağırmıştr. Komşula” işe burunlarını sokmuşlar ve ge- rek eşeğin sahibi, gerekse köylü tevkif edilmişlerdir. Yaşasın kurşunkalem / Fransız tiyatro artisti Sesil So rel “hatıralar,, ın yazmağa baş lamıştır. Yakm geçmişteki Paris eğlence âlemlerinin içyüzüni ve orada yaşıyanların birçok özellik- lerini anlatan artist: “Yaşasın kurşun kalemi,, diyor ve ilâve adi. yormuş? “Mürekkepli kalemin, yalnız parmakları boyadığı için, düşma. nı değilim, Ben ormanlara gidi- yor, çayırlara oturuyor ve gözleri- mi kapıyarak geçmiş günleri ana ana hatıralarımı yazıyorum E - ğer ben düşünürken elimde kur . şun kalemi yerine mürekkepli ka . lem olsa, hiç olmazsa, ucu kurur - du. Tatlı dakikaları düşünü-ken sinirlenmek neye?,, Yaşasın kur . şun kalem!,, Moskova tramvayları Moskova tramvay yolları bı. gün 538 kilometreyi bulmuştur. Bu yollar üzerinde 2238 araba ça. lışmaktadır. Bu arabalar 1934 yılında, 1.919.000.000 ve 1935 yı- linm ilk altı ayında da 946 mil- yon kişi taşımıştır. Ne günleri çalışılıyormuş Berlinin Teknik kolleji öğret- menlerinden profesör Valter Mö- de'nin tetkiklerine göre, insanlar ençok çarşamiba günleri çalışır mış. Haftanın en tenbel geçen gü- nü de pazartesi imiş.. bir genç kız veriyor! Bu netice nasıl bulunmuş, bu- nu bilmiyoruz! Vapurda kaç tane saat bulunacak İngilizlerin şimdi tezgâhta o- lan “Kraliçe Mari,, adlı gemisi ge- lecek yıl tecrübelerine başlıyacak tır, Bu gemi Normandiden de bü- yüktür. Ve tam anlamıyla yüzen bir şehir olacaktır. İçinde koca koca çarşılar, sinemalar ve yüzme havuzları bulunacaktır. Gemi techizatının en mühimle- rinden biri olan saatlerden de; Kraliçe Maride tam 596 tane var- dır. Şimdiye kadar bir gemide bu kadar çok saat bulunduğu gö- rülmemişti. Bunların 307 tanesi birinsi mevki kamaralarda; (102 tanesi gezinti güverteleriyle zabitan ve tayfa koğuşlarındadır. Hususi surette yaptırılmış 54 saat, hususi salonlarda ve gene hu susi surette yaplırılımış 39 saat da umumi salonlardadır. Ayrıca ko- caman yaptırılmış 3İ tane saat gii- vertelerden içeriye olan methaile- re aslmıştır. Buhran ilânı Budapeştede çıkan Az Est ya. zetesinde gördüğümüz bir ilâr- dır: ş “İşi olmtyan diplomalı bir mü- nevver lokantada veya müzihhol- de çok yemek yeme rekorunu kır- mağa hazırdır. “Boş karın,, adına, gazeteye başvurulması.,, .Sarlok Holmes 3 Büyük Hikâye Bir arada 210 Sayıfa Fiatı 40 kuruş Ankara caddesinde “ Vakit, kütüphanesi İ ünya güzelinin peşinde... Fahrünname adlı eski Farisi Nâkleden: >çin (Hotice Süreyya) — Haydi! Şu kızı alın! Boğdurun! romanından alınmıştır No.4$ Cesedini denize atın. Hurrem denilen şu herifi de darağacına çekin! Adeti oradan bir kere geçme! olduğu halde, tahtırevanıma em - retti, Geri döndürdü. Hurremin ö- nünden bir kere daha geçti. Gü - zelliğine baktı. Baktıkça bizim delikanlı sultana zararsız görün - dü, Nihayet, tahammülü kalmıya - rak, göz ucu ile, Hurreme küçük bir selâm verdi, Hurrem, herkesin beğendiği, şehzadelerin, padişahların bile e- İegeçiremiyerek, buralara kadar gelip dizildikleri sultanın kendi - sine meylini görünce, artık, da - yanamadı, Kendini tutamaz oldu. Gönlü, dizginini kopararak do- ludizgin aşk vadisine saptı! Artık anlıyordu: Ne matem, ne vazife... Hepsini de unutabilecekti, Şu - uru ile şuursuzluğu arasında müt- hiş bir mücadele başladı. O gecey' azap içinde geçirdi. Sultan, elindeki turuncu hâlâ at- mamıştı. Sabahı beklemek icap e- diyordu. Dilküşa sultan da önce, hep Hurremi düşündü. Her halde de likanlı, onun gönlüde hayli esaslı bir yer etmişti. “— Dünyada kimseye gönül vermezken buna mı verdim aca. ba?,, diye düşünüyordu. Sabaha kadar hayallere daldı Yatakta, bir yadandan bir yana | uykusuz, döndü durdu. Sabahleyin, gene, âşıklar mec- lisi toplandı. o Üçüncü günde sul- tan acaba ne tavur takınacak diye düşünüyorlardı. Hurrem, heyecanla bekliyosdu. Dilküşa, mütattan evvel gelerek tahtıravanla dolaşmağa başladı. Delikanlının gene önünde du rup ona iltifatkâr nazarlarla ba kınca, Dilküşanın beğenildiğ'nde hiç şüphesi kalmadı. Hattâ, civardaki birçok kimse- seler de meselenin farkma va'dı- lar. — Acaba sultanın herkese (bü tün padişanlara ve şehzadelere tercih ettiği) bu delikanlı kim'lir? Onu hiç birimiz tanımıyoruz! di ye düşündüler, Şımarık şehzadeler, ağlamağa başlayınca, lalaları onlara teselli! verdi: -— Sen dururken hiç başkasın tercih eder mi? Korkma, üzüime.| | aslanım! Onunla alay ediyor! de- di. O gece, bütün şehir halkı artık | Hurremden bahsediyordu. Sultan, daha o gece, bizim de- likanlıyı davet edeckti. Konuşa: caklardı. Fakat: — Eğer kendiliğimden bu işi yaparsam ve bunca şehzadeler a rasında bunu #eçersem babam| Sincir şaha hoş gelmez! diye dü şündü. Ertesi gür de âşıklar arasında dolaşarak geri döndükten sonra adetâ hasta gibi olmuştu. Yatağa girdi. Dadısını yanına çağırdı: — Dadıcığım |! Benim halim ha- rap! Kendime birini beğenecek - tim, koca diye alacaktım.. Beğen « dim! dedi. — Kimi beğendin? Sultan tarif etti. -— Nerenin şahr, nerenin şeh- zadesi imiş? — Hiç bir yerin olmasa gerek. Çünkü halinden bir devrişe ben- ziyor, — Eyvah, kızım, oldu mu ola- caklar?.. Bunca şehzadeler, şah - Jar arasında sen kimseyi beğenme, beğenme de, tut bir devrişi be » en. Dilküşanm ağlamağa başladığı nı görünce, dadısı teselli etti: — Üzülme,, Sen kimi beğenir. sen, baban elbette seni ona verir. dedi. Ertesi gü, artık, “ne olursa ol- sun,, diye, sultan, altın turuncu at. ta. Turunç, Hurreme vurdu. Deli- kanlı da, yere diz çöküp teşe «kür etti, Münafıklar, derhal, koşarak İşi Sincir şaha yetiştirdiler. — Damadmızı tebrik ederiz... Seçildi! dediler. Şah: — Kimdir? diye sorunca, der- hal: — Devriş kılıklı bir adam... de- diler. — Vay... Asil bir adam deği) mi? — Hayır efendim... Gönül bu... Kızınız onu seçti, Sincir Şah, hiddetli bir adam- dı. Küplere bindi: — Getirin bu herifi buraya... Göreyim! dedi. Hurremi görür görmez, padi « şahın yüzündeki hiddet alâmeti zail oldu. Fakat elbiselerinin dev- riş elbisesi olması, onu hâlâ tes kin etmiyordu. (Devami var). HABER AKŞAM POSTASI İDARE EVİ İstanbul Ankara Caddesi İl Telgrat ödresi 15TANBUL HABER İf Telefon Yazı 23872 idare: 24376 ABONE ŞARTLARI Türkiye © | Ecnebi Senelik 1400Kr. 2760Xr, & ayık 730 . 1480 3 ayl » wo 1 syik (O 180 0 200 İLÂN TARİFESİ Ticaret ilânlarının. satırı 12,56 Resmi ilânların 10 kuruştur. Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbaası

Bu sayıdan diğer sayfalar: