Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
| ..... - HABER — Akşam Postası Yazan: KADiRCAN KAFLI No. 89 Kızıl Kadırga geliyor.. Hüsmen Reis geliyor... Sonra ilâve etti: - — Fakat artık avımı ele geçir- dim ve bütün hızımla doğru İs- Panyaya gideceğim... —Beni'm ar- kamdan yetişemez... Kıç kasaranın üstüne koştu: — Dümer iskeleye... Batıya gi- diyoruz... Rotamız dosdoğru Va- lensiya ... Fernandonun kadırgası prova- sını batıya çevirdi. — Kızıl Kadırga!... Diye bağrıldığını duyan Beat- ris de çelikten bir yay gibi geril- mişti. Kendisini tutan iri yarı askerle- rin ellerinden kurtulmak iç'n sil- kindi. Çırpındı: — Âh... Ne fena!... Birax daha sabretseydim... Onu her hal?e gö recek ve dosdağru ona gidecek- dim. Silkindi, çırpmdı, — terindi... Kendisini tutanları yumruk'ayor, tırmalıyor, tokatlıyordu. Fakat bütün burlar o dev gibi İspanyollarıt yüzlerinde ve vücut- larında hafif bir meltem Tüzgâ- “Findan çök iz bırakmıyordu. Genç kız bitkin bir halde: — Hüsmen!... Dosdoğru buraya gel!... Ban.. gel! Diye inledi. İki İspınyol askeri onu kıç ka- saranın aitındaki küçük kamaraya götürdüler. Kapısını — kapıyarak kilitlediler. Önüne yalın kılıç bir nöbetçi diktiler. Sonra yukarı çı- karak anahtarı Marki Saleraoya verdiler. Fernando Kızıl Kadırga korku- sunu atlaitıktan sonra aşağı ine- cek ve artık ona karşı bir sevgili gibi değil, bir odalık gibi muame- le yapacaktı. Onu kilisede güzel- likle nikâh kıydıktan sonra değil, hemen, zorla ele geçirecekti. On- dan sonra Kontes Beatris gene ge- miden kaçsın, gene Hüsmenin ya- nına gitsin!... Hangi yüzla gide- cekti? Zaten Fernando, o zamana ka- dar böyle yapmadığma bin defa Pişmandı. Sahiden seven kzalbinin bu genç kıza karşı gösterdiği de- rin saygı onu bu felâketlere türük- lemişti. Artık gidişini değiştirmiş- ti. Güzellikle ve iyilikle varmadı- ği amaca kabalık ve zorluk'a va- racaktı. Bu kararı verdiği için yüreğin- de büyük bir sevinç duyuyor, ken- di kendini alkışlıyordu. j a &. & ikç Şi ALÇAKLIK ÂAhmet Reis önden gelen badır- Sanın rotasını kendisi için uygun muş, arkadan gelenin elinden de böylelikle kurtulacağını gör- Müştü. Hattâ önden gelen kadır- 8ganmn Beatrisi kurtarmak için bi- Taz daha iskeleye döndüğünü gö- Tünce daha çok sevinmişti. Hüs- Beni kurtar!... menin sevgilisini elden kaçırdığı için canı sıkılmıştı amma, işte o, kendisini fena bir halden kartara- bilen bir yemlik olmuştu. Lâkin bu sırada arka direğin çanaklığındaki vardiya sevinçle şöyle haykırmıştı: i — Kızıl Kadırga geliyor... Hüs- men Reis geliyor... Sesin geldiği yere baktı. Önde bir düşman, arkada bir düşman... Kızıl Kadırga sağda veya sol- da olabilirdi. Vardiya da sevin: cinden, Kızıl Kadırganın na yan-| dan geldiğini söyliyememişs.. Fakat çabucak bu eksği ta- mamladı: — Arkadan gelen gem' Kızıl Kadırga imiş.. İşte, tekne:! nastl parlıyor!.:. Herkes o tarafa baktı: — Yaşasın!... Yaşasın Hüsmen R.i.!.'l Ahımect Reis hem sevind: hem canı sıkıldı... : Beatrisi kaçırdığı ve hela şu ön- deki düşman kadırgasına kaptır- dığı için Hüsmen (Reise kar$r ne| kadar utanacaktı. Bu yüzden hiç yolunu değiştir- memeyi ve Kızıl Kadırgayı düş- man gemisiyle karşı karşıya bıra- karak rotasına devam etmesi dü- şündü. Fakat Husmen Reis buralarda niçin dolaşıyordu? Bu hiç şi#phe- ııııı O halde boş yere vakit kıybet- | tirmek dağru bir şey olamarzsı. O. na çabucak her şeyi olduğu gibi anlatır, genç kızı kurtarmızk iç: ne lâzım gelirse yapılırdı. — Reis!... Rotayı değişti-elim... Geriye dönelim... Kızıl Kadırga| geliyor... Bunu yanıbaşında duran bir ça- vuş söylemişti. Başka biri ilâve etti: — Kızıl Kadırga ile bir'estik- ten sonra şu karşımıza çıkan ka- badayıyı öyle bir haklarız ki... Ahmet Reis artık düşünmeyi br- raktı: — Geriye... Kızıl Kadırgaya... Diye haykırdı. Dümen cdöndü. & Türk kadırgası hızlı bir fönüş yaptı. Şimdi düşman kadı;ge sı o- nu keşki kovalasa da, biraz sonra karşılaşmak için çok yorulmağa lüzum kalmasa /... Ahmet Reis düşman kad-ygası- nın hemen rotayı değişt'ediğini, provasını batıya çevirerek uzak- Taştığını gördü. — Kaçıyor!... — Korktu... Ahmet Reisin canı sıkıldı Şimdi » Kızıl Kadırganın ya- nına varıp da her şeyi anlatıncıya kadar düşman kadırgası çok uzak. laşmış olacaktı. Deminki rotanın değiştir''mesi- ni söyliyen çavuş bu sefer de: — Bu bir İspanyol kadıygası- dır... Bayzak çekmemiş araıntı, ya- pısından, *çindeki askerlerıir kılık- larından belli... Eğer İspanyel de- gilse, bıyıklarrmı keserim ben... Dedi. Diğer askerler ona hak verdiler. Ahmet Reis onu dinliye-ek hal- de değildi. İspanyol kadırgası çok uzaklaş- madan Kızıl Kadırgaya yaklaş- mak ve Hüsmen Reise köra ha- beri vermek için ne yapmalıydı? Ahmet Reis kırk yedi yıl de- niz üstünde nice kurnaz'ılılar gö- ren kafasını patlatacak gibiydi. Birdenbire ihtiyar gözla:i par- ladı> — Hah!... Buldum... Diye haykırdı. Rotanın dosdoğru İspatyo! ka- dırgasına çevrilmesi için lâzım ge- | len kumandayı verdi. Türk kadırgası için bu işi yap- mak güç almadı, Askerler önce buna şastı'ar, Fa- kat anlamakta gecikmediler. — Yaşasın be... Bu yaşta bu ka- fa... Başkaları bu yaşta artık bu- nuyorlar... Dedi. Başka biri tamamladı: — Eğer anlamıyanın biri olsa bizim reisin de bunadığını sanır- dı. Ahmet Reisin manevrası çok gü. zeldi. Böylelikle Kızıl Kadırgayı her halde İspanyol gemisinin üstüne doğru çekmiş oluyordu. Hüsmen Reisin Beatrismnm deni- ze atıldığından, Fernando tarafın- dan M!'ll&flk klmm”n; ka- patıldığından haberi yoktu. Çün- kü o kadar uzaktan, İspanyol ka- dırgasının yaptığı en küçük ma- nevra ve işler hiç şüphesiz ceçile- mezdi. 4 O sadece, düşman kadırgasının bu Türk kadırgasını avlamak is tediğini anlamıştı. Türk kadırga- sında kendi sevgilisi bulur:masa bile ona hemen yardım etmek ge- rekti ve bunu da hiç düşünmeden yapardı. Zaten yolunun is tünde rasladığı her hangi bir —düşman gemisini hırakmak onun âl: ti de- ğildi. Bununla beraber roatsın. değiş- tirmedi. Düşman kadırgasının tatıya doğru yelkenlerini şişirerax uzak- laştığını görünce de ayni rotayı muhafaza etti." Türk kadırgasının geriye dön- düğünü garünce, sevgilisine hir an önce kavusacağı için büyütk bir sevinç duydu: — Aferir Ahmet Reise. 3anki ona Piyate Beyden götürdüğüm mektubu ve Beatrise kavusmak i- çin acele ettiğimi biliyor!.. Diye mırıldandı. (Devamı vart S —e T ee Cnmmzc —-. T Nakleden: (Hatice Sürevya) Dünya güzelinin peşinde... Fahrünname adlı &eski tarih romanından alınmıstır. N Farisi No.30 — e Hüma ile Ferruhun saadetleri sonsuz bir dereceye gelmişti, felek onları kıskandı: Bir ordu, onların aşklarını yıkmıya geliyordu! - Nihayet, fikrini açıkça söyledi. Dadısını yanına çağırarak: — Onsuz yapamıyorum... - de- di. Parsa'nın gözleri, az daha yu - valarmdan dışarı fırlıyacaktı: — Gene mi... Gene mi Ferruh... Ondan hani vazgeçmiştin... Nere- de kaldı?... - diye haykırdı. — Herşeye rağmen vazgeçemi- yorum.., Görüyorsun işte... — Düşün... Düşün ki, sarhoş ol- muştu... Şilteler üzerine yatmış - H — Değil beklememek, hattâ bı- rakıp gitse bile, onun peşinden yürüyeceğim... Ferruhu o de- rece seviyorum... Ünsuz edemi - yorum... Onun beni rezil ve rüsva edeceğini bilsem bile, ayrılamıya - cağım, dadı... Bunu bil de ona gö- re davran:.. Böyle birtakım nazlar ve İşvelerle onu kendimden uzak- laştırmıyayım... İhtiyar kadın: — Başımıza gelenler... Eyvah - lar olsun... Demek ki, gene yol göründü... - dedi. Saraydan çıktı. Usulü dairesin- de, Hurremi buldu... Vezir Kâmi- lin oğlu dadıyı karşısında görün- te ne derece sevindi, siz düşünün.. Halbuki, bütün ümitleri kırılmış - tr... Buna rağmen, hiç belli etme- di. Su sızdırmadı: — Bir emriniz mi var?,.,. - de- di. — Şu gençleri barıştıralrm diye geldim... Doğrusu öyle iyi sevişi - yorlardı ki, vallahi yazıktır... Hurrem, içinden: “— Bu aşkın mahvolmasına sen mi acıyorsun, ah, cadı...,, diye dü- şündü. Fakat, yüksek sesle: — Pek isabetli düşünmüssü - nüz... Muvafıktır... - dedi. — Fer - ruha haber vereyim... Doğrusu, bu haberin verilişi ha- kiki bir bayram oldu. Şehzade ha- zırlandı. Kasra gitti... Gene, mutat üzere, ickiler, yi - yecekler masaların üzerine sıra - lanmıştı. Fakat bir daha Ferruh bunlara el mi sürer?.. Tövbeler ol- sun... Yanlarına bile yanaşmadı. Nihayet, beklenilen sevgili gel- di. İki âşırk kucaklaştılar. Öpüş - tüler, Bir daha sitem etmemeğe, dargınlık çıkarmamağa, kendile- rini üzmemeğe ahdettiler. O gece de, sabaha kadar büyük neşe ve saddet icinde gecti... Ertesi sabah, delikanlı, ayrılır- ken: — Yarın gene gelecek miyim? - diye sordu. — Ah, Ferruh! Ben senin gel - meni istemez olur muyum hiç7... Can ve gönülden arzum butlur... Fakat her gece buluşmamız kabil değildir. Sarayın şeraiti buna mü- sait değil... Fakat ben her fırsat zuhur ettilgçe seni çağırtırım. Fe- lekten geceler çalarız... Bu vait üzerine de delikanlı memnun kaldı. Artık'hayatının gayesi, Hümadan haber bekle - mek olacaktı. zan iki tr.., Sızmıştı... Seni beklememiş - | Nitekim, artık, gam, kasavet dağılmıştı. Haftada bir, hattâ ba- üç kere buluşuyorlardı. Tamamiyle mes'ut olduklarını sa- nıyorlardı. * o ak Fakat, felek kıskandı... Ah, şu kambur felek!... Gençlerin bu saadetlerini çok gördü... Bir gün, ortalıkta şöyle bir ha- ber çalkandı: Hudutlara düşman gelmiş... Herkes, biribirine soruyordu: , - — Ne varmış?... Hindistan biz- den pek uzak olduğu halde, nasıl oluyor da Ardı Şir Şah, donanma yapmış, ordu toplamış da üzeri - mize geliyor?... Ve, bunun cevabını kimse ve «' remiyordu. Nihayet, mesele anlaşıldı. Hani, hikâyemizin baş tarafla- | rımnda bir âşık tacir vardı. Gemiye binmiş, koynundaki resmi kaptan görmüştü. Ondan da Şehlâ ismin- de bir şaha resim ve Hümanın aş- kı intikal etmişti... İşte, şimdi, bu Ardışir Şahla Şehlâ, bir ordu teş- kil ederek Hümayun Şahm mem- leketine yürümüşlerdi. — » o c Yavaş yavaş, mesele anlaşıldı. Meğer, 4000 gemi yapmışlar. 200 bin askerle yürüyorlarmış. Derhal münadiler geldi. Ve son aşk gecesi esnasında, delikanlı ile genç kız, gözyaşları içinde biribir- lerinden ayrıldılar. Ne olacaktı?.. Babasrı, kızı verecek miydi?... Ve- recek olursa encamları nice ola - caktı?... Çünkü, haberler, ortalıkta çal- kanıyordu: — Bu ordu Hümayı Şehlâya al- mak üzere gelmiş... Humayun Şah, bütün vezirleri- ni, şehrin büyük tacirlerini topla- dı. Meşveret kurdu: — Ne yapmamız lâzım? - diye sordu. (Devamı var) HABERa AKŞAM POSTASI İDARE EVİ İstanbul Ankara Caddesi Telgraf adresi: İSTANBUL HABER Telefon Yazı: 238872 idare: 243870 ABONE ŞARTLARI LA ğğğ Türkiye Eenebi Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. 6 aylık 730 , 1450 ,, a aylık 400 », 800 » 1 aylık 150 300 _'_ İLÂN TARİFESİ Ticaret İânlarının satı Resmi İlânların 10 ku':u',î':: Mahibi ve Neşrı'ı,-a; Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbaası İ KUPON 213 10 -8-935