9 AĞUSTOS — 1933 By Esrarlı yollar vasıtasiyle, kovuştan Ovuşa, kısımdan kısıma romantik hi- kâyeler yayılmağa başlamıştı: ES Hep yassı o elbiselerini giyiyor. akat gecelik entarisi gül renginde ve olsuz! Kolsuz entari!.. Ah kollar!, Kadınm yumuşak kol - arı ve omuz başları, kaybedilmiş ve bir daha kavuşulmıyacak cennet!.. Anna Buzzinin o hayali böylece en kalin duvarlardan geçerek gelip mah- ömların eşiğinde oturuyordu. Zavallı “Anna,,nın idam edildiğini hiçbir mahpus istememektedir. Bana bir gün, idamına ancak bir e kalmis oran bir o mahküm dedi — Eğer onu öldürürlerse, hepimiz Syan edeceğiz! Bu hikâye, Sing Sing'de geçen ma - eeralar arasında pek nadir olmakla raber iyi bitmişti. G Madam Buzzinin avukatları idam ükmünü temyiz etmeğe muvaffak ol- dular, Jürinin karşısma çıkan kadm / Serbest bırakıldı. Bu haber bizim mahpusların kula - Mâ varınca, hapishanenin içinde baş tan Aşağıya kadar o çılgın bir sevinç firtina; esti, Ne gardiyanların ba - vrmalart, ne de en şiddetli ceza teh - itleri bu sevinç feryatlarını sustura- Mâdr Hücrelerinde mahpuslar en his- Sİ Ye içki türküleri çağırarak madeni tabaklariyle tempo tuttular. Zindan - arda bulunanlar bile ayni duyguda © iler, Fakat çok geçmeden bu büyük se - VİNÇ dindi ve söndü. Herkes kendi 8€8- Şöliğini yeniden ele aldı fakat bu se - #rki sessizlik daha ağır ve daha ko- Yu oldu, Güzel Anna artık orada de - ldi, Onun hatırası bir daha erişil - Mez maziye geçmişti, onun dün hemen da olan varlığı artık yoktu;'il - m kaynağı elden gitmişti! Kadın, dışarının tatlı hayatına ka - Tişmıştı. Bu hayatın erişilmez düşün- €si bile mahpusu yürekleri kanatan T Beçmişti: Madam Antonlonun bahtı yar ol - Mâdı.. Kocasını Vincent Saetta ve Sam Pam adlı iki hayduda öldürttükten ai idama mahküm olmuştu. Suç ğ takları kendisiyle birlikte ayni gün- © idam olunacaklardı. Bu kadının tam üç defa ölümden — kurtulmasına kalmıştı, Sanki ölüm kendisinden Sıyordu. İlk defasında çocuklariyle vedalaş - MIŞ, berber saçlarını kesmiş, cellâds be manivelâsının obaşma geçmişti. > tam bu kertede o Vincent Saetta Mia ne direktörünü (çağırtarak, am Antonionun bu suçta hiçbir ili ia olmadığını yeminle söylemişti. X Teuvis E- Lauves iu Aaziyetinin ciddiyetini adam akrilı a Teuvis E, Lauves Nevyork vali - 5 telefon ederken, Madam Antoni- hücresinde dua ediyordu. Kadın aşağıda neler geçtiğinin far- 25 yıl hapisanede kalan Gönüllü Mahpus Hatıralarını anlatıyor 6 Eğer onu öldürürlerse hepimiz isyan ederiz » Süng hapishanesinin şimdiki di rektörü Leviz Lâves beyünlerde Lond “ radadır- İngiliz hapishaneleri ni tetkik ediyor- i ölecekti. | kında bile değildi. Diz çökmüş harıl harıl Tanrıya yalvarırken ölüm saa - tinin kendisini alıp (o götürmeksizin çoktan gelip geçtiğinin de farkında değildi. Kadın gardiyanlardan birisi omuzuna dokunarak: — Sactta sizin masum olduğunuza yemin etti, Vali de idamınızın gecik - tirilmesini emretti. Deyince Madam Antonionun göz - leri patlıyacakmış gibi açıldı. Kolları- nı yukarı kaldır ve sırtüstü düşerek bayıldı. . Kendine geldiği zaman: — Zaten emindim. Artık beni öl - dürmezler! diyordu. Anvatları işe girişerek yirmi dört saatlik bir talik daha aldılar bundan sonra bir daha ( geciktirmeğe muvaf - fak oldular. Ancak her işin bir sonu vardır. Sa - etlanın sözlerinin yalan olduğu mey- dana çıktı. İdam hükmü geri alınma - dı. Madam © Antonlo iki suç ortağiyle Ancak kadın şimdiye kadar hep mu- cizelerden istifade etmiş olduğundan artık ölüm sandalyesini düşünmez o0)- muştu. Hücresinde bütün gün üç çocuğuyla beraber kendisi için elbise dikiyordu- Birgün, tek başına kalmış bütün in- sanlar gibi kendini avundurmak için bir şey aratken, direktörün gönder - miş olduğu radyo aklına geldi ve düğ meye bastr. Radyo dinlemeğe başladı. Birdenbire gaz durdu ve spikerin se- — Alboniden son haber: Vali, ma - dam Antonionun yeniden muhakeme - sini reddetmiştir. Kadın bu akşam e - lekirik sandalyesi üstünde ölecektir, Gardiyan hemen radyonun üstüne atılarak, makineyi söndürdü çok geç kalmıştı, Çünkü mahpus artık mukad. deratını biliyordu. Güzel mavi entari Kardeşeini, görümcesini ve evlâtla - rından en yaşlısını kabul etmedi. Bü - yük kızının tam o gün on yedinci do. Zum yılı idi. Madam Antonio bunlar yanına getirilirse gözyaşlarını ve huç- kırıklarını zaptedemiyeceğinden kor - kuyordu. Bunun üzerine (çocukları - nın en küçüğünü yalnız Frankısını ge tirdiler. Veküçük bir çocuğun billur kah - kahaları ölüler evinin duvarları ara - sında boğuldu. Çocuk gittikten sonra Madam An - tonio artık ölümden başka bir şey dü- şünmez oldu. Fakat iskemleye oturmak İçin şık ve zarif olmak istiyordu- — Ölmek için güzel bir entari isti. yorum. Bana mavi robumu veriniz... Bu, Habishanede kendisinin yaptı - &ı bir roptu; mavi ipekten, dar yaka- lı ve dantel kollu bir top... Madam Antonio sanki baloya gide- cekmiş gibi giyindi. Gardiyan kadm elektrodun teması - HABER — Akşam Postası En büyük casus teşkilâtı reis reisi anlatıyor: “ Diplomasi tarihinde hiç görülmemiş bir küs tahlık!,, Almanya başkanının galiplere ilk sözü odacıların hizmetini teklif etmek olmuştu — Dokuz Alman murahhas: Versaya vardı. Halk bunlara kar- şı düşmanca nümayiş ve gösteriş” ler yaptı. Murahhasların muhafa- zasına memur edilmiş olan polis komiserini, kâfi derecede tedbir- ler almamış olduğu bahanesiyle azlettiler. Fakat bu delegeler hiç birşey | temsil etmiyorlardı, Ellerinde hiç- bir salâhiyetname yoktu. Acaba Berlin bunları niçin göndermişti? Kimse birşey anlıyamadı. Gene - ral Naudant tarafından imzalan- mış bir mekutp Berline gönderile- rek salâhiyetli murahhaslar davet edildi. Sir Bazil az durakladıktan son- ra anlatmalarına devam etti: — Bu muhtıra cevapsız kaldı!.. Beklediler, hiç karşılık gelmedi! Dokuz murahhas büyük bir s0 - ğukkanlılıkla hiçbirşey bilmedik- lerini söylüyorlardı, Bunlar belki de oraya Üçler arasında çıkacak son bir kavgaya müşahit olarak gelmişlerdi. Uzun bir teehhürden sonra nihayet Mösyö Brokdorf - Rantzau'dan bir nota geldi. Bu zat da elçi Mösyö Hanel'in memu- riyetinin bu iş için kâfi bir salâhi- yer teşkil. edebileceğini, diğerleri- nin ise... Sir Bazil sözün alt tarafını ge- tirmeden durdu. Yüzünde anlaşı!- maz bir ifade vardı. Alay mı edi- yordu? Yoksa şaşkmlık ve hiddet mi ifade ediyordu? Anlıyama - dım... Gene söze başladı: — Diğerlerinin ise... Artık ya- zıhane odacısından başkasma lü» zum kalmadığını mı anlatmak iş- tiyordu ne? Diplomasi tarihinde bu ağırlıkta bir küstahlığn bulu » | namıyacağını sanıyorum. Berlin | başkanının galip müttefikler mu- rahhaslarına ilk sözü, birtakım o- dacıların hizmetini teklif etmek olmuştu, Klemansonun bu nota - dan haberdar olduğu zaman yazı» hanesinde kopardığı fırtınayı her halde tahmin edebilirsiniz. Mos - mor kesilmişti ve kızgmlıktan kö- HABER TT AY RM SİRİ ETME RA İİ li POR TT YE YEYM ERA -nı daha iyi etmin için © gelip de ipek goraplarından birisini yırtarken o bo- yuna: — Ölümden korkmuyorum, Ben hiç bir vakit hiç kimseye fenalık etme - dim! Diyordu, Fakat az sonra başka şey ler dişünecekti, Acaba kimi düşüne - cekti? Tanrıyı mı, çocuklarını mı, yok sa çorabının yırtılması dolayısile bo- zulan tuvaletini mi? Sandalyeye kadar sağlam adımlar- la yürüdü. Entarisi o kırışmasın diye dikkatli dikkatli oturdu. : lirmi saniye sonra da bir esürü bal arısı gibi vınlıyan elektrik (ocereyanı onun hafif gövdesini yerinden sıçrat- tı, hayat ışığını söndürdü. pürür bir halde mağlüp Almanla- rın kâğıdını elinde Yavaş yavaş sükün buldu. Fakat Mösyö Brokdorf - Rantzau da ta- rihe geçmiş olan lâkabmı Mösyö Klemansonun ağzından aldı: — Meydan okuyucu! (* — Bana bu meydan okuyucu - nun portresini çizebilir misiniz? — Az sabırlı olunuz; barış ro- manının komik saatlerine o gel - dik... Şimdi artık sahnenin son perdesi açılıyordu. Sir Bazil, komik barış romanı” nm sonuna varmıştı: — Mösyö Brokdorf ei Ver- saya gelmeğe karar verdi; çevre- sinde müttefiklere büyük bir küs- tahlıkla teklif etmiş olduğu oda - cılar değil, fakat Vilhelmştrase - nin altmış memuru vardı... Geliş gizli bir trenle oldu. Ta- rife, katarı Fransız toprakların - dan geceleyin geçirecek biçimde tertip edilmişti. e Bismark kadar talihli olmıyan 1919 murahhasla- rı Versaya, gece herkes derin uy- kudayken vardılar... Alman murahhaslarmın geldik- lerinin ertesi günü Klemanso bu gizli trene yolda kendini tanıt - mak istemiyen bir adamın atla - mış olduğunu işitti. Sordu: — Bu adam da kimdi? Ona karşılık vardı: — Yüksek rütbeli bir Amerikan zabiti!... Ben de Sir Bazile sordum: — Peki bu havadisi Klemanso- nun kulağına kim ulaştırdı? — Gizli trenin bir köşesine gizlenmiş Entelicenş Servis adam: larmdan biri belki de bu haberi u- İ laştırmıştır. Gene sordum: — Yani sizin adamlarınız mı? — Harbın başlangıcındanberi beraber çalışmakta olduğumuz ikinci şube böyle bir haberi Kle - mansoya resmen verebilir. Fran - sız Başbakanın yeni kızgınlık ve yeniden kükremesi görülecek $ey- di: “İşte yeniden hiyanete uğra - dık!,, diye bar bar (o bağırmıştı. Derhal başkan Vilsonla bir mülâ- kat yaptı. Bu görüşmede hiçbir nezaket ve samimiyet olmadığına sizi temin ederim. — Demek ki Vilson işi biliyor- | du? — Tabi' değil mi ya! Kleman- soya kendi emriyle bu zabitin tre- ne atlamış olduğunu itiraf etti. Zaten başka türlü de olamazdı çünkü trene atlıyan adam, hususi emir zabitliği yapmakta olan ge neral Conger'di... Bu itiraf üzeri» ne Klemansonun yerinden fırla - yıp yeniden ( Vilsonun buğazma sarılmadığına ri ağn doğru - sa. — Peki Vilson im karşı ne gibi sebep gösterdi? — Gayet masumane bir sebep: Versaya doğru yol almakta olan (Devamı var) o Alman murahhaslarını bütün tek» buruşturdu. ! çe muvafakat etmeleri için kandırmak istemişmiş!.. Sir Bazil kıs kıs gülüyordu. — Tren konferans yerine doğ- ru koşup gelirken Conger ile Brokdorf arasma ne sözler geçti » ğini bilemiyorduk. Bu hususta hiç bir fikir edinemedik. Zaten Al - manlarım bütün tekliflere boyun eğmekten başka yapabilecek bir işleri olmadığı halde, onları kan- dırmak için ayrıça uğraşmağa ne- den lüzum görülmüştü?! Sir Bazil artık gülmez olmuştu; şimdi de ağır bir ciddiyetle devam etti: he > i — Bu kadar önemli bir hareke tin arifesinde tuhaf bir teşebbüs, doğrusu! Çok ciddi ve tehlikeli âkibetler doğurabilmesi ihtimali , olan bu küçük psioklojik hadise « nin tarihte bir yer tutması lâzım- | geldiğini sanıyorum. Bu iş, Vilso- nun son saçmalaması oldu; âdeta fikri sabit halinde olan değişmez ve deva kabul etmez iman ve dü- şünceleriyle Vilson, bu son düşün- cesini meclise vermekle daha akıl k davranabilirdi, Bu müdahalenin Almanlar tas dilmesi gecikmedi. Onlar kendile- rine imza edilmek üzere bir mua- hede uzatacak olan müttefiklerin arasında birlik olmadığını pek sü zel biliyorlardı, Klemansonun: “yeniden hiya » nete uğradık!,, demesinin manası vardı. 1918 birinciteşrininde, mü; tarekenin kararlaştırılmasından bir ay evvel, Alman ordusunda ibtilâlin çok kötü âkibetler hazır- lamakta olduğunu gören Luden - dorf savaşı sonuna erdirmek iste- di. Kayser ikinci Vilhelm bütün bu ihtilâl hareketlerinin Enteli - tens Servis tarafından kotarıldı » ğmı söyleyip duruyordu. ! Ludendorf barışı aklma koydu; fakat bunun için kime başvurma- 1r? O günlerde imparatorluk baş- bakanı olan Prens o Maks dö Bad Londra, Paris ve Romayı hiç kale almıyarak yarattığı on dört um - desini henüz ilân eden o Vilsona başvurulmasını muvafık bulmuş « | tu. Başkan Vilson da idealizmin saf politikasının ne olduğunu bü- tün dünyaya göstermek için müt- tefiklere hiç bir haber vermiyerek müzakerelere girişti. Kendi nef » sine olan itimattan ziyade, birer İ mektep çocuğu © yerine koyduğu Ayrupa devlet adamlarma ders vermek istiyormuş gibi bir durum takındı, Tam bir ay pazarlıklar ya pıldı ve böylece Almanların “a - man,, diye bağırmasına engel o « lundu... Sonra tabiidir ki Prens Maks dö Bad ile Ludendorf yaptıkları hatayı anladılar; ancak Vilsonun bu tehlikeli teşebbüsü Amerikalı» lara cephede yüz bin yaralı ve ö- lü, diğer müttefiklere de üç yüz > bin yaralı ve ölüye malol- lu, © (Devamı var) rafından fena bir surette tefsir e