Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
—i Yalnız şimdi deği/. Şöfor ÇU RNe T zeer b Müller İşekir dıişında söy- â"g!% /iyzce g rrr. Beni ora: Daroa P SER AY ' nin Sih. İarını Söyle- meyi | On bEs dakık €;dz;Mgle’ror- | Teda yok! Polis hafiyeşi (OX<:9)un lpazanl eşinde harikulâde macera_ları İ t ; Y Yi ş : _.:&XX *N NoO: 3-— ü Viise Ç tuller mi gönder. ğa kaladılar a di. Yoksa Mulleri | |. | dım. Şirmoli Ğ; mâlfaeah. hidinin> LlMcıhr-esı' aN #hherşey î_neya’d Bune.Treh yon furt ada bir O. Ffomobil ya- /MiYOPr, - -. Çi Zar —T Tren, Aröprüodl'en geçerken YuüVarlanan OTomobili Pa çalamış. ölen soförun adı da Muller.. v e A ..... / A enirm konlu. Parfran Öd'beri YOk. Bunu paf. Fon bilin. lugazetesi Sahibiyirri . Belediyeile kün Turalınızı gö eceğim 218 SERSERİLER YATAĞI < yakta durabilmek için son derece bir gayret sarfediyordu. — Madam lâ Düşes dö Fonten- blöyü de ben getiririm.. Kral bu manalı ve lâstik'li sözü işitmeyip dışarı fırlamış ve sevin- cinden ne yapacağın bilmeverek: —Ah şevketmaab, sülâlem için ne büyük bir şeref!.. Bundan sonra bu ata hiç kimse binmiye- cek.. Diye bağıran bir civar astlzade- sinin atına atlamıştı. Birinci Fransuva kaba ve esabi bir neşe ile: — Mösyö, siz hayvanınıza lâ- yik gördüğünüz hürmeti ifa ede- bilirsiniz! Artık bu bahsi kapıya- lım! dedi. Jantiyomlar gülmekten bayıl- ma derecelerine geldiler ve 2aval- İr asilzade şaşkın bir halde kala- kaldı. Bu esnada Düşes Detamp Jiye-| tin elinden tutmuştu: — Zavallı yavrucak.. Şimdi ar. tık bana itimat edecek misiniz?,, Haydi bakalım.. Ata binecek ka- dar kendinizde kuvvet hissediyor musunuz?.. Bizimle beraber gel- mezseniz başka tehlikelere de uğ- rayabilirsiniz.. Çünkü kral her halde sizinle yol arkadaşlığı et- mek istiyecektir. sözlerini mırıl- dandı. : Jiyet: — Ben hazırım. dedi. Mağaradan çıkınca saf ve serin hava sinirlerini yatıştırdı. Birkaç âakika sonra Fontenblü- ye dönülmeğe başlanıldı. KRALIN EMİRLERİ Diyan Aö Puvatyeyi gey'ği ya- kalamaktan başka bir şeyle uğraş- mıyarak ava devam etmekte bıra- kıyoruz. Jantiyomlariyle konuşa konuşa yola çıkan kralı da terkederek gö- zümüzü Fontenblöye çevirelim. Marjantinin şatonun önüne gel- diğini görmüştük. Nöbetçinin biri de: — Alarga!.. Ateş ederim.. diye bağırmışti. Dedi durdu. Bunun'a beraber — göreceğini | görmek için parmağlığa yanaşma- ğı pek ziyade istiyordu. Fakat Marjantinin (Güze! Ma- dam) ismini verdiği Düşesin söy- lediklerini unutmamıştı. Düşes kendisine sabrı etmişti. Bunlari pek güzel hatırlıyordu. Yanından geçen bir askere: — Kral ava gidecek mi? diye sordu. — Âva mı7.. Güzel kadın kral ava çoktan gitti. Geç vakit geri dönecek.. — Yal!.. Avda ha!.. Jiyet de ya- nında mı?.. Asker şaşırıp kaldı. Çünkü Ji- yetin Düşes dö Fontenblö olduğu- nu biliyordu. Kralın kızı mı, metresi mi ol- duğu belli olmıyan bu büyük dü- tavsiye SERSERİLER YATAĞI 219 e- şesten bu fakir kadının böyle tek- lifsizce bahsetmesi hoşuna gitti. Birkaç lâkırdı söyledikten sonra sarayın içinde peri hikâyelerinde- ki melekler gibi hürmetle anılan bir düşes hakkında acaip acaip sözler söyliyen bu kadınla daha fazla konuşmağa çekinerek ora- dan uzaklaştı. Marjantin neferin gidişine al- dırmayıp kızını oturduğu bu bü- - yük şatoya gözlerini dikerek bek- lemeğe başladı. Birdenbire arkasından: — Yaşasın kral! diye bağrıldı- ğını duydu. Başinı çevirip- bakınca rengi sapsarı oldu. Titremeğe başladı. — Kral.. Kral!.. Evet, odur. Fransuvadlır. diye mırıldandı. Şatonun demir parmaklıklarıma| doğru bir takım atlılar ilerliyor-| — du. : Buların en ilerisinde yürüyen kırmızı kadife ceketli bir atlıydı. Deli, kunıldamadan, ağzından bir söz çıkmadan onun geldiğini seyreltti. Bu atlı, bir zafer ve şeref sem- bolü (timsal) gibi kendisine doğ- ru geliyordu. Marjantin gözlerini bu muhte- şem alaya dikmiş duruüken kâlbin- de bir değişiklik, kafasında bir başkalık cimakta olduğunu hisse- diyordu. * * * Aşığı, sevgilisi tarafından ter- kolundağu lohusa döşeğinder kal- karak yarı çıplak ve kan içinde olduğu halde Fransuvanın kadın- ların kucağında eğlenceye daldı- ğı salona girdiği andan sonra Marjantin son derece sevdiği a- damı bir daha görmemişti. Pariste iken kralla hiç bi man karşılaşmamıştı. Gerçi bir gece Etyen Dolenin e- vinin yanında onu görmüşse de gecenin çok karanlık olması onu tanımasına engel olmuştu. Hayır.. Kral, deli kadıma ken- disini hiç göstermemişti. Lâkin Marjantin sevgilisinin ha. yalini muhafaza etmişti. Gerçi kral değişmiş, ihtiyarla- mışsa da gene güzelliği, büyüklü- ğü, biraz alaylı gülümseyişi. par- lak gözleri ayni halde bulunuyor- du. " ; Daima tski âşığı idi. Deli gene eskiden gördüzü gibi gördü.. Eski halinde bulunduğunu zan- nediyordu. ) Onu tanıdı. Bluvadan, felâkete uğradığı o meşum şehirden Fon- tenblöye kadar geçeni hatırlamı- yordu, Acaba o anda nasıl bir teessürle zihni altüst olmuştu. Senelerdenberi aklını kaplayan karanlık bulutlar nasıl olup da Za- yırtılmıştı. Marjantinle kendisini yirmi se- ne evvelinde buldu. Bu geri dönüş krallığının en in- ce noktalarına kadar yayılmırşştı. *