HABER — Akşam Postası —. TAĞUSTOS — 198. inde... Faprünname adu eski Farisi tarih romarından alınmıstır. No.27 Ferruh, hançeri çekti: — O bizi mahvedeceğine ben onu mahvedeyim! dedi. Bıçağını salladı, haremağasının - canını cehenneme yolladı — Ferruh Şehzadeyle mutlaka J büyük bir sadakatle dışarıda bek» uzun bir zamanımı beraber ve | ledi. Gözcülük etti, Ferruha ge « başbaşa geçirmek istiyorum. Bu | Jince, o geceki içme ve sevişme Â- senin elindedir. Ne yapmak lâ * lemi, bütün hayatınm en fövkalâ- zımgelirse yap. En muvafığı, bir | de gecesi oldu. Hüma ile zevk ve pes (Hatice Süreyya) —. Yazan: 'KADIRCAN KAFLI Bir levent için denizlere gömülmek kadar büyük saadet yoktur. Benden bunu esirgemeyin !.. Yi Artık bütün Akdenizde yalnız ürk gemilerinin yelkenleri Türk #emilerinin kürek şakırtısı ve Türk *ventlerinin çoşkun şarkıları du-! Yuluyordu, Kadırg- kaptanı Ahmet Reis İstanbula kadar hep böyle geçece- ine emindi. İsapnyol ve Ceneviz nanmaları, değil Sicilya kıyıla- Va, daha pek yukarılarda olan rsikanın batı taraflarma bile *okulamıyorlardı. Son günlerde mira! Doryanın İspanyadan ye- Ni irsdat beklediği ve ondan son- ta Türklerle karşılaşmak işin İ- *ri yürüyeceği duyulmuştu. Fa- at o da hiç şüphesiz Mesiradan Beçerek Yunan denizine, Mataban| menun fırtmalı, yalçın kıyıla "ia gidecek değildi. Bunun için hmet Reis, İstanbula gilinciye! dar hiç bir düşman gemisine ras Amıyacağına yüzde yüz emindi. Zaten bu inanç yal dad aten b ç yalnız onda de-| Gir; bütün Türk © dönmeme Vardı. Amiral Piyale Bey de bu- hun iin Türk kadırgasinın yanma ğer bekçi kadırgalar koymamış, Yalnız olasak göndermişti. yg linet Reis gençliğinde Oruç ve *zir Reislerin yanında, Cezayir yılarında savaşlar yapan eski bir! Svent idi. Sonra, Barbarosun der| Ya kaptanı olması üzerine o da di. * birçok leventler gibi "zmetine geçmişti. devlet Ondan sonraki hayatı, yazın Onanma ile Türk kıyıların: dolaş. A, savaşmak, kışın da Gelibolu- a baharı beklemekle geçmişti. aşı altmışa yaklaştığı için Pi- 8 Bey ona: kı — Sen sefere gelme... Artık yaş- m. Yol zahmetleri seri yo-| j T-. Devletten bir aylık bağlata- "m. Burada kal ve dinlen! Demişti, Pakat o, beyaz sakal taşıyan tik yüzünde büyük bir kederle <evabı vermişti: er: Ben deniz üstünde gözümü! im.Gene deniz üstünde kapa- de İsterim. Bir levent için de ere gömülmek kadar büyük Saadet yoktur. Benden buna esir. €meyin?... Ya; Unun üzerine Piyale Bey onu bina almıştı, riya kıyılarında toplanan ga- Paz etlerle esirleri uzun zaman fi Öğe arkasmda dolaştıramazdi. h arı bir an önce İstanbula gön- bak ve donanmayı daha ser- *t bırakmak gerekti. va Zaman aklına ilk olarak: do- ak, im bu en ihtiyar reisi gel- © ONU Çağırtmıştı. hmet Reis; N “vu Benim kadırgamı yük gemi- tin Pmayın!. Bu işi başkasna ve. b ve beni bağışlayın... Ben sa *A girmek istiyorum, çünkü bu savaştan sağ olarak çıkmıya, hk il iü A cağım. Son dileğime ereceğim... Dedi. Piyale Bey bu sefer ona karşı yumuşak davranmamıştı: — Vetilen her iş, değeri'dir... Sen daha, çok yaşıyacaksın!.. Yü- künü boşalttıktan sonra gene ge- lirsin. Biz de daha iki ay kadar buralardayız. Haydi, hazırlıkları bitir... Yarın sabah erkendeuw yola çıkıyorsun!... Ahmet Reisin canı sıkı'mıştı amma, o da her Türk kaptarı gibi nizam ve büyüklerin (emirlerini dinlemeyi en büyük borç bilenler. dendi. n v Dediği gibi eğer havalar böyle güzel ve biraz daha rüzgârlı gi-| derse en çok on on beş gün sonra gene burada bulunacaktı. Ahme* Reis şimdi kıç kasara- nın üstünde uzanmış, gene bu kr yılarda, Wu enginlerde yaptığı gençlik savaşlarını hatırlıyordu. mesnaya yaklaşıy..lasd, Gü zel Recyo kalesiyle kasabası, ye- şillikler içinde gülümsiyorda. Sağda Sicilya kıyıları da yem- yeşildi. Bu sırada kıç kasaranın altın: da bir çığlık, bir gürültü duyuldu. Ahmet Reis genç kızın söyledikler| rini iyice duymuyor ve anlamı! yordu, Bu gürültüler, Salernodan ay. rıldığı da ve ondan sonra da ol- muşta. Ahmet Reis doğruldu: — Bu inatçı kız kimdir acaba? Diye kendi kendine sordu Sonra aşağıya indi. Orada dört beş kişi, güzel ve genç bir kızı kıs: kıvrak bağlamak için uğraşıyor. lardı. Genç kız ise bir ceylan şevikli. ğiyle çırpınıyor, didiniyordu. Ahmet Reis: — Ne oluyor? Bu ne istiver?.. Diye haykırdı. — Bilmiyoruz!... Yalnız ikide! bir (Hüsmen Reis) in adırı söy-| leyip duruyor.... — Hüsmen Reisin adını mı? O. nu nereden biliyormuş?.. — İşitmiştir. Genç kız gene kendisini tutan- ların ellerinden kurtulmuş, bu se- fer Ahmet Reisin önüne koşmuş, onun kollarına sarılarak: — Beni götürmeyin!... Beni ya Hüsmen Reise götürün, yahut Si. cilya kıyılarına çıkarm!... Diye yalvarıyordu. Ahmet Reis italyanca bilen bi- risini arattr. Bulmak için zorluk çekmedi. Bu, yıllarca Türk kadır- galarında kürekçilik eden bir Si- cilyalı idi. Onun yardımiyle konuştular. Genç kız her şeyi anlattı. Ahmet Reis gittikçe şaşryordu. Ayni zamanda acıyordu — Bunları Piyale Beye söyle. medin mi? Hüsmen de orada ve gemisindeydi. Seni aramadı mı? Beatris Hüsmen Reisin onu ni- çin aramadığını sahiden merak e- diyordu. Fakat aklına hiç bir şüp- he gelmedi: — Arardı. Belki de arıyacak hal de değildi. Beni Sicilyaya çıkarın. Onu bulurum ben... Ahmet Reis buna imkân göre-! medi, Hüsmeni tanıyordu. Bu yeğit delikanlının, sevgilisinden ayrıl mış olmasma da üzüldü. Piyale! Beyin bu işte yaptığı yanlışlığa da| canı sıkıldı. İ Genç kız iri iri göz yaşlar: dö- küyor, Hüsmen sözünü söylerken! onu ne derin bir aşkla sevdiğini öyle kuvzetle anlatıyordu ki... Ahmet Reis, aşkın boş bir lâf olmadığını anlıyan, onu yaşamış olan bir ihtiyardı. Genç kızın başını okşad.. Elin-| dan tattı — Benimle gel!.. Dedi. Kıç kasaranın üstüne çık- tılar. Şimdi orada Ahmet Reisle genç kızdan ve bir de tercümanla. rındân başka kimse yoktu: — Sen çok güzelsin!... Sevimli. sin!... Türk sarayında gözde olur. sun!... Oraya gitmek, istemiyorsün!| amma, bu istek doğru mudur? Ahmet Reis bu sözleri, son şüp- hesini gidermek için sormuştu. Genç kız kızdı: — Ben onu seviyorum. O da be-! ni seviyor... Biz başka şey istemi-! yoruz. O ayni zamanda beni ö- lümden ve iğrendiğim bir adamın yanında cehennem hayatı yaşamak tan kurtardı. “Beni geri götürün,, diyemem. Çünkü bunu yaparsa- nız derya kaplanımın — emi-lerini dinlememiş olursunuz. Fakat Si - cilyaya çıkarın... — Bunu hiç Yapamam, Derya kaptanma haber verirler... Yalnız. Ahmet Reis bir dakika için dü-| şündü. Yüzlerce kızın bulunduğu İstan. bul sarayına bir kız eksik gitmek:| le ne olurdu?... Beatris: — Yalnız... Ne var?... Diye sordu. — Dosdoğru İstanbula gideriz. Seni orada gemiden çıkarmam ve saklarım, Dönüşte Kızıl Kadırga-| ya götürür, Hüsmene veririm, Fa-| kat bunların çok gizli olarak ya- pılması lâzım... Tercüman bu sözleri genç kıza söylemeden önce Ahmet Reis kü: rekçiye sordu: — Kaç yıldanberi forsalk edi- yorsun?... — Sekiz... — Vatanına dönmek ister mi- sin? (Devamı var) | de sana bildiriyorum ki, eğer sen | İ çıkmasına karar verdiler. | mağa başladr. Saatleri, dakikaları büyük tertibat alarak girdiler... Hurrem, gece, onu saraya almaktır. Ne oç lur? Benim de (dünyada biricik! arzum bu! Eğer bunu yapmaz - san, ne sultanlık, one servet, ne| mal, hiçbiri gözümde olmıyacak | tır! Hani sen bana hakkını helâl | etmiyeceğini söylemiştin. İşte ben | de bana bu işi yapmazsan hakkı - mı helâl etmiyeceğim. Onu sevi » | yorum, onsuz yapamıyorum... Ba- İ na mutlaka getir... | Dadı, susuyor ve düşünüyordu. — Niçin tereddüt ediyorsun? Evvelce, Ferruhun şehzade olma- dığını söylüyor, bunun için İtiraz ediyordun. Gene mi o kanaatta - sın? Görüşmeleri, bu çocuğun iyi bir aileden olduğu (fikrini sana vermedi mi? — Verdi, fakat... — Fakatı filân yok... Mutlaka bu böyle olmalıdır! | Dadı, çare (o olmadığını gördü. | İki âşığı bir gece birleştirmek lâ - zımgeldiğine kanaat getirdi. — Canım senin uğruna feda olsun! Seni mes'ut görmek, elbet- te beni de mes'ut eder! . dedi. - Bu iş çok tehlikelidir. Belki ölü - müme sebep olacaktır. Fakat her- şeye razıyım. Hurremi bulmak üzere sokağa çıktı. Onu, hanından aldı, Kıyafe- tini değiştirip saraya soktu, Sul - | tanın huzuruna çıkardı. — Sana birşey (o söyliyeceğim, sen benim arkadaşım; sır orta - ğrmsm, Hurrem! — Söyleyin sultanım... Sizi can kulağımla dinliyorum. — Bir gece Ferruhu saraya al - sak... Böylelikle buluşmuş olsak... Ne dersin?... Bu teklifin benim ta- rafrmdan gelmesi yakışık almazdı ammaâ.., Hurremi, sultanın ellerine sarıl- dı: — O, nasıl söz?... Bütün emirle- | ri ve müsaadeleri siz verirsiniz el- bette.., Benim isteyip istememe - me gelince, nasıl istemem, efendi- ciğim?.. Ben, aylardanberi, an « cak bu buluşmaya mevcudiyetimi hasrettim, bunun için yaşıyorum. Arada srrada sarayda buluşma- ğa ve sabaha kadar kalark, sa - bahleyin gizlice Ferruhun dışarı | Bu müjdeyle, Hurrem, Ferru * hun yanma gittiği vakit delikanlı- | nın ne derece sevindiğini siz ta - savvur edin. Artık, başı göklere e- rişti, İ O gece için tayin edilen mülâ - | katta bulunmak üzere hazırlan - iple çekiyordu. Nihayet, vakit geldi... Saraya her ihtiyata riayeten, yuçtular.., safa” bulutlarının en yükseğinde i Sy nsabah ışıkları, onları ayırdı. Hüma, sevgilisini ıya kadar wteşyilelmek istedi, Aşağıya indi - İer) Fakat,itam o esnada, genç kız,' bayret|ve “ korkudan donaâkaldı. Zira, sarâydaki bekçiler arasında YUA De nel e gayet aksij gayet mutaassıp , bir haremağası © vardı. “dam bahçeyi'kontrol ettiği sırada; ka pılardan birinin kilidinde bir 'sah- tekârlık olduğunu ve açıldığını farketmişti. ,Pürhiddet, küplere binmiş, pa- dişaha haber vermeğe ve ortalığı gürültüye salmağa geliyordu. Bir köşebaşında karşılaştılar, Haremağası, sultanı “görünce: —Bu erkek kim?.. » diye göz- leri döndü, Hüma, inledi: — Eyvah, mahvoldum! — Niçin, sultanım? — Bu adam bizi mahvedecek... Seni öldürtüp, benide rezil, bed . nam edecek... — Öyleyse dur... O bizim işi - mizi tamamlamadan ben onun işi» ni tamamlayayım... Delikanlı, bıçağmı çekti, Bir saldırışta haremağasının canını cehenneme yolladı. Dadı ile Hüma, korktu. — Biz şimdi ne yapacağız? Bu cesedi ne yapacağız?.. Telâş içinde düşünmeğe başla - dılar, Nihayet, dadının aklına, bahçenin tâ ortasında metdük bir kuyu olduğu geldi. Cesedi oraya kadar sürükleyip içine attılar, v.d fena halde “ (Devamı var) HABER AKŞAM POSTASI İDARE EVİ Istanbul Ankara Caddesi Telgraf adresi. iSTANBUL HABER Telefon Yazı 23872 idöre: 24370 ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecnebi Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. & aylık 3 aylık » aylık 200 İLÂN TARİFESİ Tisöret ilânlarının satım 12,50 Resmi İlânların 10 kuruştur. Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbaası