Kalpazanlar Peşinde Polis hafiyesi (X:9) un harikulâde maceraları e T Aa pedi ga 2 Fade 57 arş gün kale Zar Paranın OSİU Bu adam kim aca eien? Bilakıs.. İlona sıksık Faks / ba. ğı bende i- ö : di ” ME DE ilde YE AKİ ne med Güzel, bir. adam, k K ( ») a i 7 Erhalde ya.| kalayacağn Polisleri kan. o rdilar a- li ma beni al a//alamaz. Jar. > başkasına verildi; SERSERİLER YATAĞI len bir yarım çembere sağ ayağı- nı atarak güzel bir ata binmiş ol- duğu halde çok biçimli olan ba- caklarını, binicilikteki ustalığını göstermekten, Diyandan başkası- na bakmıyan kocası Veliaht Han- rinin her tahammül sınırını (hu- dudunu) aşan soğuk tavurların- dan bir sabah olsun kurtulduğu için, doğan bir sevinç ve saadet içinde gidiyordu. Krala gelince, o'da çok mem- nun ve neşeliydi. Uzun boyu, etrafındaki janti- yomların boylarını aşıyordü Ucunda altın kabzası kıymetli taşlarla süslü bir av bıçağı asılı bir kemerle belinden sıkılı koyu kırmızı renkli caketi ile pek güzel görünüyordu. Geyikten, açacağı harplerden bahsediyor, yüksek sesle söz söy- lüyor, gülüyor, kralın neşeli zama- nında nesilden nesile geçen kıy- metli bir hatıra olmak üzere geçen iltifatlarını kimseden esirgemiyor- du. Saadeti gözlerinden okunu- yor ve her halinde öyle bir neşe belli oluyordu ki etrafmdakiler: — Şevketmaab, yirmi yaş da- ha gençleşmiş! diyorlardı. Doğruyu söylemek lâzım gelir. se bu sözleri söyliyenler krala du- yurmak ve onun bir iltifatını, bir gülümseyişini kazanmak umudu. nu besliyorlardı. Ormana varıldı. Jiyetin istediği şey olmamıştı. Aradığı dost yüzünü göreme- miş, şatodan çıktığına pişman ol- mağa başlamıştı. Dörtyol ağzında alay durdu. Kralın etrafında büyük bir dai- re teşkil edildi. İkişer ikişer duran av köpekleri dairenin dışında kal- mışlardı. Borucular harp safı ni- zamında dizildiler. Bu manzarada büyük bir ihti- şam vardı. Kralın seslenmesi üzerine avcı başı dairenin ortasına kadar ilerli- yerek Birinci Fransuvayı ve sonra toplanan avcıları selâmladı. Ve ortalığı kaplıyan derin bir sessiz- lik içinde söze başladı. Avcı başının anlattıklarından, geyiğin yüz adım kadar ilerideki bir su birikintisinin yanmda ür- kütüldüğü, oradan yolların büyük ve vok dik bir yamaçla nihayet- lendiği, tehlikeyi hisseden geyi- gin geceyi, izlerini kaybetmek ü- zere uzun müddet dolaşmakla ge- çirdiği, şimdi ise yamacın niyetin- de saklandığı anlaşılıyordu. Avci başı sustu, Kral, gözden ayırmadığı Esse ile Laşatenyeriye manalı manalı baktı. Sonra avcı başıya teşekkür e- derek boruzancılara dönüp bir işa- ret verdi. Bu, av işaretiydi. Borular çalındı. Birbirlerinden ayrılarak bıra- >. ÇA Mar a SERSERİLER YATAĞI kılan köpekler, koklıyarak boğuk boğuk hazlıyarak fırladılar, Arkasından avcılar atlarını dört nala sürdüler. Yer titredi, orman sarsıldı. Kuş sürüleri korktular. Havalandılar, bağırmalar, çağırmalar, boru ses- leri ortalığı çınlattı. Bu parlak a- lay ağaçların arasından gözden kayboldu. Uzakta, pek uzakta, düşmanları olan insanların ve köpeklerin ko- kusunu alarak ince uzun, asabi bacakları titriyen endişeli ve me- yus geyik. son bir müdafaa çaresi arıyordu. Birinci Fransuva, belli bir te reddütle ilerlediği sırada bu man-| zarayı göze görünmiyerek seyre- den bir atlı, kendini göstermemek için iyice örtülü olduğu halde kra- lın hizasmda dörtnala gitmeğe başladı. Bu, saray halkından olmadığı gibi, ava davet edilen civar »silza- delerinden de değildi. Hızlı ve ustalıkla at sürüşüne rağmen yakından bakanlar onun bir kadın olduğunu anlamakta güçlük çekmezlerdi. Tam boruların çalındığı anda Laşatenyeri kralın yanına yakla- şarak yavaş sesle: — Son emriniz nedir şevket. maab? diye sordu. Kral; — Yarım saat sonra Papas ka- yasında bulununuz! cevabını ver) di. O vakit Laşatenyeri tekrar Dü- şes dö Fontenblö'nün yanına git- ti. Esse ise Düşes Detamp. oyalı- yordu. Papas kayası avcı başınm söy- lediği yamaçtan oldukça uzakta idi. Eskiden bazı keşişler burada o- turduğu için Papas kayası ismini almış olan bu yer bir kaya yığı- nından başka bir şey değildi. Yosunlârla yemyeşil kesilen, ve birbirleri üzerine dayanan kaya- lar arasında bazı oyuklar bulunu- yordu ki bunların en geniş olanı bir mağara idi. İşte Birinci Fransuva, yalnız kaldıktan sonra atını bu mağara» ya doğru dört nala kaldırmış, fa- kat siyah maskeli kadın da onun peşini bırakmamıştı. Şimdi, avcı erkek ve kaumlar köpeklerin arkasından gittikten sonra olan vakaları anlatalım: Düşes Detamp o zamana kadar hep Jiyetin yanmda bulunmuştu. Kıskanç bir kadın olduğunu ve Birinci Fransuvanın ruhuna çok iyi bildiği için bu avdan kralın maksadının Jiyete yaklaşabilmek olduğunu anlamıştı. Hakikaten, genç kız Düşesin sözlerine cevap vermemiş olduğu için Detamp da Jiyeti gözden ka- çırmamak şartiyle bir söz söyleme. den önün yanında gitmeğs karar vermişti. Bunun için ava başlandığı sıra da Esset — Şatonun seyisleri hakikaten pek rezil adamlar, madam, atını»