6 Ağustos 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

6 Ağustos 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 AĞUSTOS — 198, 25 yıl hapisanede kalan Gönüllü Mahpus Hatıralarını anlatıyor Pu kadar yıldan sonra beni bir tik- *, sonra da tuhaf bir korku sar - Yağa başladı... rumu miğnds bulu mö'oldü- 8 anlamaksızın, öldüğünü gördü - Ta ta öleceklerini bildiğim adamla- bl ali beni acındırıyor ve bende ha- tan Sonra için bir kardeşlik duy - Bi Uyandırıyordu. bei idam hâdisesinde, ölüm sanki e kaplar ve beni odayanıl | 1 lam güçle köndine doğrü çekerdi. e mahkümunun damarlarıda o zg $ elektrik cereyanı dolaşırken uza Şavallmın elini tutmak için kendim Yanılmaz bir istek duyardım.Bu İs m güçlü bir hal alırdı ki, ken - m İ tutmak için tırnaklarım avucu - #n İçine batıncaya kadar yumrukla- SE anl ve ölüm iskemlesinden İçin ün olduğu derecede uzaklaşmak £eri geri giderdim. . ag hitler sırasma sığınmış olduğum tü de gene ölümden ancak irademin e kurtulabilmiş olduğumu an - m, azn bu korkumu, — çektiğim bu Kaş arkadaşlarımdan birine anlat - ân * Sözlerim nasılsa kızımın. kula - a Kitmiş; bunların doğru olup ol- dığını gelip benden sordu. tiraf ettim, Bunu üzerine Sing - Sing hapisha - torluğundan istifa edeceği - ME düür benden söz aldı. Ayrıldım. İşte bumu içindir ki şimdi Yorum. i “Ray Sing - Sing, çok iyi bir adam- *r. 0 bir'elektrik, ve çabuk ölüm mü- endisidir. ©, ellerini kirletmiyen bir adamdır. Evet mahkümlarına hiçbir vakit el- li Sürmez. Bü zaf mahkümü gör - 9k bile istemez; şimdi anlatacağımız hapishane idaresi de, öldüreceği a mi ona göstermemek için lâzım o » tedbirleri almıştır. Her idam kendisine bütün vergiler mta sonra 150 dolar para getir - te ktedir. Bu çok bir şey değildir. İş , Pek yorucu değildir. Mösyö Sing -| tiş İn mesut olması için nesi eksik| Sanki? | makat herhalde bir şeysi eksik ol -| yi bu adamların sonü hep acı o-| 45998 Sine Sing lâkabını taşıyan iki “İ tanıdım, aze Singin ilk elektrikçi cellâdı w Davis Nevrasteniden, haydi da - Baza söyliyeyim çıldırarak Su u. miixlefi Jon Hilbert daha vakti gel - >en tekaütlüğünü istemişti. Sonrâ a e maaşı cüzdanını cebine kor öl 2 bir mağaraya inmiş ve orada bulunmuştu. biz den Mister Sing Sing herhangi Ta in sabahım saat beşi ile altısı 2 - rinin çalışırdı. Bugün ise çalışma Yin bir düzene koymuştur. Per - e de e iyorlar, 1 a daima saat yirmi üçte olmak- Zününden başka çalışmamakta. Mahpuslar bugüne “kara pergem- oy Ahküma bir evvelisinden mümkün manda kadar geç haber verilir, Ha - Fy son gün öğleye doğru başlar. Kete ölüm odasının yanı başındaki “lik hücreye götürülür bu hücre © yal doğruya elektrik sehpasına ir, ? hem mahkümu, kendi sıralarını hin *mekte olanlatın hücrelerinin ö - den geçerken bunlar kendisine ce- *t verici şakalar yaparlar: hag, Vkadaş, az sonra görüşürüz. O - 2 bize de iyi bir yer saklat, > Koltuğu kırayım deme ha|.. de ime yahu;! Çabucak olup bi- — Başmı öyle eğme.. Erkek olduğu- Vu eöntert, Vesaire, vesalre,, ti,” #ecede bir çok mahkümların Yanları üeliyorma essareti en az Kenter; çabuk kurtulanlar diye is önes oturturlar, Sing Sing ha Çabuk öldüren mütehassıs , kibar bir elektrik mühendisidir! İ elektriği gayet iyi maklederler. İdam İ hamı gelir. pishanesinde ayni gece (Üstüste yedi kişi öldürdüğümüz vardır, Saat on dörde doğru mahpusu ban - yoya sokarlar, yüzünü traş ederler, saçlarını keserler. y Elektriğin daha iyi geçmesini temin için kafasmı ustura İle traş ettikleri zannı doğru değildir. e Çünkü saçla sandalyesine verilen cereyanın hapis - hanede elektrik lâmbalarını kararttığı da yalandır çünkü idam koltuğu için ayrıca bir motör çalışır. Mahkümün hücresine berberin girişi daima acıklı bir saniye yaratır. Bu a- dam her gittiği yere berber koltuğu - nu da beraber götürür. Bu masum ve zararsız koltuk öteki- ne çok benzediğinden mahküm buna otururken idam provası yapılmakta ol duğunu sanır. Bundan başka sabunlu suratında dolaşan ustura, son kılları kesmek için gerdana doğru gelince za- vallı adam istemiyerek hafif hafif tit- rer, Bu tuvalet de biter bitmez mahkü - ma yakışıklı bir jentilmene yakışacak yepyeni bir takım elbise giydirilir. Bu elbiseleri hapishanenin terzisi dik miştir. Yok; kendi elbiselerini giymek için direktörlükten hususi bir izin al- mışsa, onları sırtına geçirir. Hapishane gardiyanı elbiseleri hüc - reye getirince daima: İşte sana pazarlık bir elbise, sakın. kirleteyim deme annen azarlar ha! . Gibi soğuk bir şaka savurur.Bu hemen hemen kudsileşmiş ananevi bir şaka - dır! Elbiseler giyildikten sonra “ya -| şıyan ölü,yü teselli etmek, Tanrının tükenmez merhametinden bahsetmek, mahkümla iskambil oynamak yahut ölüm saati gelinceye kadar vakit ge - çiştirmek için, katolik o papası, yahut protestan vâızı, yahud da yahudi ha- Mahküm o kadar heyecanlı ve sinir- lidir ki bütün vücudu ve elleri tirtir. ütremektedir; sandalyeye kabi! değil yalnız başına çıkıp oturamaz. Bir çeyrek asırlık müddette ben bu ölümü bekleme devresini rahatça ge- çirmiş bir mahküma rastlamâdım. Saat yediye doğru mahkümün aile- si gelir. Bunlar eh geç saat on sekiz- de hapishaneden çıkıp gitmiş olmalı - dırlar, Birçokları cesaretlerini kay - betmek korkusuyla nilelerile görüş - meği reddederler. Son vedalar “yapıldıktan sonra ye - mek getirilir. Mahküm istediğini 1s - marlamak hakkına maliktir. Eğer is- tedikleri gayri kabil olmıyan şeylerse derhal yapılır. Fakat ben iç dört Tok- madan fazlasmı yutabilen hiçbir mah- küma rastlamadım. Sofrasmda arta- kalan yemekleri, sefalet arkadaşları. na gönderebilir, Ölüme yakınlık çok sıkı bir kardeş- lik duygusu yarattığından hapisha - nenin bu köşesindeki zavallı, son ye. meği kendine değil, fakat (o boğazları henliz o kadar tıkanmamış arkadaş ve komşularının İsteklerine göre 1$ - marlar. Mahküm hiç yemek yemediği tak - dirde boyuna cigara içer; ancak ço - cuklarla, ölüme mahkümların ateşle oynamalarına müsaade etmek pek de ihtiyatlı olmadığından, cigarasımı yak mak istediği her defasında, gardiyan ona gteş uzatır. Zavallı adam hayatının tüttürmek - te olduğu duman gibi böyle eriyip git- tiğini seyrederken “Mister Sing Sing,, de boş durmaz. Motörü dener, Elek - trodların iyi çalışıp çalışmadıkları tecriibe eder ve sonra da (kendisine mahsus küçük daireye çekilerek bek - lemeğe başlar. Hapishane gardiyanları hattâ di - rektör bile onunla ancak vazifeye da- ir lüzum oldukça kunuşurlar. Bu, tek başına olan bir adamdır; or. tm çağlarda halta İle adam başı kesen eollâtlar kadar yapayalmızdır. Davis kendi dalresinde beklerken) HABER — Akşam Postası En büyük casus teşkilâtı reisi anlatıyor: Klemanso, hiddetle . Vilsonun gırtlağına sarılıp “yüzüne tükürdü! Zavallı Amerika Reisicümhuru Kle- mansonun elinden güç kurtulabildi Vilson Amerikadan sadece bir | hiktan terter tepiniyor, bana karşı | so aralarındaki soğukluğu dışa * seyyah gibi dönünce (o Klemanso yatakta yatıyordu, Bu sözüme balmumu Yapıştırın; evet Vilso - nun artık hiçbir önemi kalmamış» tı. Sadece bir turist, ne fazla ne de eksik anlıyor musunuz? Fran - sız Başbakanının yaraları ağırdı. Hasta kan tükürüyor, harareti de 40 dereceye çıkıyordu. Notlar burada sansür dairele » riyle Fransız (Dış Bakanlığında büküm süren çılgmlıklardan bah- setmektedir. Bu daireler Fransız Başbakanının sağlığı hakkında dı şarıya en küçük bir söz bile sız - lırmamağa çalışıyordu. Gazetele- re verilen haberler hep iyiliğe ve nikbinliğe dair basmakalıp yazı - lardı. Ben de sordum: — Pariste Loid Corca karşı da bir suikast yapılabilir miydi? — Hayır, gayet sıkı muhafaza altında bulunuyordu... Dedikten sonra şu hikâyeyi an- attı; — Bir sabah Majestik otelinde saat yedi idi. Beni o uyandırarak şüpheli iki kişinin Loid Corcu a- cele görmek istediklerini söyledi- ler. Onları otelin (o holünde tut - makla ibtiyatlı © davranmışlardı. Ben yataktan apar topar fırlıya » rak üstümde pijamalarımla aşa - ğıya koşunca, kimlerle karşılaş - tım, biliyor musunuz? !... İntellicens Servisin şefi devam etti: —O gün Cenevrede silâhları azaltma konferansının başkanı o lan Mister Artur Hendersonla bu- run buruna geldim. Yanında İn - giliz saylavlarından biri vaşdı, İn giliz Avam Kamarası encümen - lerinden birinde gayet acele bir tebliğ getirmişlerdi. Bunların hiç şüphsiz kılık kıyafetleri pot ye - rinde değildi; çünkü Londradan o kadar ücele hareket etmişlerdi ki ne traş olmağa, ne de üst değiş- tirmeğe vakit bulabilmişlerdi. A- damlarının nezareti altında bulu nan Mister Henderson kızgın - .m ekseriya flüt çalardı, Fakat Jon Hil bert musikiden falan o hoşlanmazdı. 10000 dolara bir fotograf Saat yirmi ikiyi otuz geçe, kanunun hükümlerine göre davet edilmiş on iki şahit, ölüm hücresine sokulurlar yan- larında fotoğraf âleti bulunmadığını tesbit için üstleri başları adam akıl h aranır, Yalnız bir defasında bir a - dam fotoğraf almağa muvaffak ol - muştu. Bu bir gazeteci idi ve Rut Smy derin idam resmini almıştı. Gazeteci baldırıma (bağladığı mini mini bir fotoğrafı gizliyebilmişti, Rut kadın ölüm sandalyesine (oturunca, gazeteci yaraş yavaş paçasını yukarı- ya doğru çekti, fotoğrafımı eline ge - çirdi ve sonra 10,000 dolara satmış ol- duğu resmi aldı. Üstleri başları (o arandıktan sonra gahitler (dam hücresine götürülerek burnda, kilise sıralarına bensiyen #i- raların üstüne oturtulur. var) savurmadığı tehdit kalmıyordu. Gene sordum: — Peki Vilsona karşı bir sui - kasdın imkân: varmıydı? . — Fransız umumi efkâı gün| geçtikçe onur aleyhine boyura ar- tan bir şiddetle dönmüştü. Evet; sabrı tükenmiş herhangi bir ada - mın çılgınca bir işe kalkışmasın - dan korktuğumu itiraf ederir. Bu nunla beraber çevresine sasmış ol duğumuz gözcüler kordonu çok sr kı idi ve bunu hergün biraz daha kuvvetleştiriyordum. Başkan Vil - son da, Loid Corç gibi iyi mu - hafaza edilmekte idi... Burada sözü yeniden kestim: — Demek ki Klemanso iyi mu" hafaza edilmekte idi. — Fakat bu şeytan adam' mu - hafaza etmek kolay bir iş değildi ki! Karşılığını alınca suikest me- selesini az daha derinleştirmek is- tedim: Notlarınızda yazilı olan sü giz- li cemiyetlerden birinin acaba Kottin suikasdında parmağı var - mıydı? — Hayır bunda parmağ" yok» tu. Fakat başkalarına bu cemiyet- lerin silâh dağıttığını çok iyi bili - yorum. Çünkü bir felâketin önü - ne geçmek için bunlardan bir ço ğunu tevkif ettirmiştik.. Sir Basil bana vaziyeti deha a - çık anlatmağa başladı: — Felâket!.. Hemen her taraf - tan gelebilirdi... Çünkü büyük ba- direden sonra Avrupa dehşetli si- nir buhranlarma uğramıştı, Sivil hayatta kendilerine hiç bir iş bul- maksızın ordulardan hergün bin - lerce kişi terhis ediliyordu. Hele bazı memleketler gerçekten açlık çekmek dolayısiyle çok daha acık lı bir duruma düşmüşlerdi. Mese- lâ Avusturya, Almanyada hiçbir bağ kalmamış, ahali tıpkı orta çağ larda olduğu gibi klân (aşiret) hayatına döner gibi o olmuş'ardı. Macaristanda birtakım sergüzeşt çilerden toplanmış bir çete #'keyi altüst ediyordu. Bir gayri mem - nun, gizli cemiyetlerin körükli - yeceği bir mülaassıp, en umulmaz işlere başvurarak Kottin ha eketi- ni tekrar edebilirdi.. Sir Basil bun dan sonra sözü gene Vilsonun şah- sına çevirdi: — Başıridari tacı düşen Vilson kendisini karmakarışık W: du - rum karşısında o buldu... Bu seferi milletleri idare etmenin öyle Va - şingtondak” odasında, o küçücük yazı makinesinin karşısın Ja dü - şündüğü gibi pek de kolay bir iş olmadığını artık anlamışt. . | Çelik yapılı olan kaplan (yani Klemanso) yataktan kalktı ve gü- rültü patırdı bu sefer daha şiddet. li, hattâ pek yabanice olarak baş- Tadı. Hiç şüphesiz Vilsonla Keman riya bildirmemek için, resmi me » murların ve gazetecilerin önünde gene öpüşüyor, kucaklaşıyor'ar - dı; ancak işin farkında olanlar, bunların her fırsatta biribirine sal dırmak istediklerini görüyorlar - dı. İşi dayağa kadar O sürülliyen yeni ihtilâf Sar meselesi yüzün - den patlak verdi.. Andre Tardi « yö arayı bulabilecek bir mulayas- sıt rolü oynuyor, Klemansoya bir az fedakârlık yapmasmı öğütlü - yordu. Bu öğütler Fransa için ger- çekten döğerli ve kazanç getirimi idi; Tardiyö yalnız (o madenlerin kontrol altma almmasını ve her türlü toprak işgalinden vazgecil - mesini nasihat ediyordu. Kaplan da nihayet onun görüşlerini kabu- le temayül ederek 28 mart celse - sinde, inadından vazgeçmez. de » diği dedik Vilsona bu esas üzerin- den tekliflerde bulundu. Sir Bazil soluk almak içinaz durdu sonra gözlerini tavana dike- rek: — Ve bu celse pek de öyle âdi toplanmalardan olmadı!.. Mister Vilsonun Bişoffayn otelindek çı"! kışını bir görmeli idiniz: Yz göz yanpırı; elin biri kravatın östün - de, ötekisiyle pardesüsünür. yaka- sının düzeltmeğe uğarsiyor; ko - şuşan uşakların yardımını redde- diyor; geçerken bir tek söz söy - lemiyor, hattâ gazetecilere bonjur bile demiyor; otomobilinin kapı - sına varır varmaz kendisini içeri * ye dar attı ve bitkin bir adam gibi yığıldı... «Şimdi Sir Bazilin dudaklarında hiç bir tebessüm yoktu bana: — Haydi karnene bir isto'vroz işareti koy, çünkü üçler itilâfının en yüksek noktasına vardık... Deyince: ben de; — Kavga!... dedim. . — Evet bütün çirkinlik ve kor- kunçluğuyla kavga!. Bakın vasıl oldu. Kleranso, Tarefyönün teklifini ileriye sür. dü. Daha sözünü bitirmemisti ki, Vilson gözlüğünü düzelterek aya- ğa kalktı ve buz gibi bir sesle, ma. denler üs:iinde her türlü im'iyaz. ları, hattâ şarta bağlı toprak işga- lini bile reddettiğini söyledi. Fran. sanın Sar da hiç bir işi yoktu. Sah- ne dramatik bir şekil aldı. Sura- tı kadavfaya dönmüş olan Kle- manso ayağa fırladı, ne söylediği anlaşılmaz homurtular yapı;ordu; hemen Vilsonun üstüne atıldı; bo- ğazma sarıldı; boğacakmı; gibi şiddetle sıkıyor, bir taraftan da boyuna yüzüne tükürerek: “Boş!., Boş!.. Boş!..,, diye bağırıycıdu. (Boş sözü mütarekeden sonra tahkir için bütün Almanlara ta- kılan addır).. Bunun üzerine ben de söze ka- rıştımı : — Bu adetâ Şekspir var! bir sahne!, Peki kavga nasıl bitti? (Devamı var),

Bu sayıdan diğer sayfalar: