HABER “İstanbulun en çok satılan hakiki akşam gazetesidir iânlarını HABER'e verenler kâr ederler» Kuponlarımızı saklayınız Bunlar size hiç ummadığınız menfaatler temin eder. z ZE ; 7 ENE sana i alayım.d0ı ele, dolayı seni #. şok Fehhikeli bi? 257 a hırsızdır VE un sırlarını” bilir misin? ve bunu yapan 7 Yalnız ÇŞop meceliş ozasın ; Pr/ USTU 2eglan irketle. 705 pal Debanım-alâla sını anlıiyama. | dim . en iyisi Hasan kolonyasını Fransa, Almanya ve İngiltereye beraberce götürüyorlar. Orada bulunan ecnebi dostları bu müstesna kolonyanın bütün dünya piyasasında bir eşin€ tesadüf edilmiyeceğini birlikte beyan ediyorlar. Esans fabrikalarından, meşhur Sanderson bile bu hususta kat'i olarak “Hasan kolonyası kadar nefis bir kolonya yoktur demiştir. san kolonyası istimal ediniz. sg KO) İşte bu suretle Jiyet, bahçeye 206 SERSERİLER YATAĞI Ayni masum tavurla söylenen bakan ve tek penceresi bulunan! bu sözler baş nedimeyi hiddetin- bir odada yaşıyordu. Bununla beraber genç kz aklı- nm yattığı kadar kendisin" tehli- kelerden sakınmağa çalışıyor vak- tini de iplik bükmekle geçiriyor- du. Ömrü çok birteviye (yeknasak) geçiyordu. Sabahleyin güneş doğmadan uykudan kalkar, kendi kendine gi- yinir ve kapının sürgüsünü pek geç açardı. O vakit baş nedime içeriye girerek emirleri olur ölma- dığını sorardı. Jiyet ise bu soru- lara (sualiere) cevap ölarak o günlük bi: şey olmadığını ve erte- si gün için de, o gece düşüneceği- ni masum bir tavurla söylerdi. Öğle vakti, ayni nedime tekrar gelerek: “Madam lâ Düşesin kül. bastısı yernek odasında hazırdır.,, haberini getirirdi. O vakit Jiyet yemeğin odasına gr 'irilmesini isterdi. Akşamları ayni hal tekrar eder- d Gündüz baş nedime arasıra gelip Madam lâ Düşesin kendisine kitap okunmasını yahut öbür nedimeler- le konupşarak vakit geçirmek is- teyip istemediğini sorardı Buna da Madam lâ Düşes oku- mak isterse kendisinin de gözleri bulunduğunu ve sözlerinden hiç bir şey anlıyamadığı saray kadın. lariyle konuşmanm canını çok sıktığını söylerdi. den deli ediyor ve bir revarans ya- parak homurdana homurdana çe- kilmesine sebep oluyordu. Jiyetin biricik eğlencesi i.ahçe- ye çıkmaktı. Bunun için de akşam olmasını beklerdi. Bir akşam, bahçenin yüks.k du- varları boyunca uzayan bi. yolda yavaş yavaş gezinirken, nöbetçi- lerden biri kendisine dikkatle baktığı için Jiyet onun yanına yaklaştı. Askerlerden bazılarına 52 söy- lemek âdetiydi. Ve bu görüşme- ler her defasında bir para hediye- siyle sön bulurdu. Bu akşam da kendisine bakan bu nöbetçiyi görünce Jiyet onun da bir şey istiyeceğini sanarak ya- nına yaklaştı. Zütün zavallıları kendisine bağ- İıyan tatlı sesiyle: — Benimle konuşmak istiyor. sunuz, değil mi? diye sordu. Nöbetçi hemen etrafina hakıma- rak yavaş sesle: — Mösyö Tribüle Fontenhlö'de bulunuyor. dedi. Bu sözler üzerine Jiyet bir hay. ret çığlığını tutamadı. Askerin belki daha başka şey: ler söyliyeceği sırada nedimeler Düşesin yanına koştular. vi Jiyet askerin daha birçok söy. Tiyecekleri olduğunu anladı. Fakat işişten geçmişti. i Taklitlerinden sakınınız. "Hasan namından istifade etmek istiyenlerden sakınınız. Hasan deposu: Ankara, İstanbul, Beyoğlu. SERSERİLER YATAĞI an Baş nedime: — Yoksa bu adam bir kabalık- ta mı bulundu. Zabiti çağırtayım| . mı? dedi. — Hayır! Ayağım burkuldu da onun için haykırdım. — Büyük bir düşes bütün mua- şet kurallarını (kaidelrini) çiğni-i yerek böyle adamlarla konuşmak isterse her şey umulur.. Jiyet nefere teşekkür dolu bir) - bakış fırlatarak uzaklaştı. Ertesi günü bahçeye indiği za- man boş yere o nöbetçiyi aradı. Jiyet, o nefere artık itimat o- lunmadığını zannederek şüpheleri silmek için bahçeye inmekten vaz» geçti. Duyduğu heyecan çok şiddetli idi. Terkedilmiş olmadığını, aranıl- dığını, kendisi için uğraşıldığını| - rada size hürmet etmek için bulu- nuyoruz. cevabmı verdi. — Öyle değil, beni güzetlemek için deyiniz.. Çünkü elinizde bir mahpustan başka bir şey değilim.. Heyhat!.. N Jiyet bir pencereni yanına otu- rarak bakışlarını Fontenblö şehri- ne dikti. Aklı fikri Tribule ve Manfredle uğraşıyordu. Sonra, babası olduğunu iddia e- den kralı düşünerek dehşetinden sapsarı kesildi. Bu anda bekleme salonundan bir ses: — Kral geliyor! diye bağırdı. Birinci Fransuva içeriye girdi. | Jiyet, nedimelerin salondan çık. tıklarını ve kapıların kapandığını görünce etrafına korku ile bakın. dı. Ve hiddetinden titriyen bir ses- öğrendiği zaman duyduğu sevinçl »le: pek büyük olmuştu. Kralın gelip kendisini görece- ğini haber verdikleri zaman genç kız bunları düşünüyordu. Jiyet bu haberden pek sıkıla. rak sapsarı kesildi. İlk defa olarak nedimelerin bu- lunduğu büyük salona indi Bunlar düşesi görünce ayağa kalkıp bir reverans yaptılar. Jiyet susulduğunu görünce: — Sizi rahatsız etmiyeyim. San- ki ben yokmuşum gibi işinizle, ko- puşmanızla meşgul olunuz. dedi. Baş nedime: — Tören kuralları (merasim ka-| ideleri) bunu menediyor, Biz bu-| — Şevketmaab! Kapıları açtırı. nız.. Yoksa bağırır ve öyle bir re- zalet çıkarırım ki; bir daha yanı- ma gelip beni göremezsiniz dedi. — Merak etmeyiniz.. Kral masaya vurdu. İçeriye bir jantiyom girdi — Kapılar niçin kapandı? Lü. zumu yok, Madam lâ Düşesin ya- nında ancak birkaç dakika kala- cağım, Sonra Jiyete döndü: — Görüyorsunuz ya Jiyet, size itaat ediyorum. Fakat bana karşı göslermiş olduğunuz bu güvensiz- lik nedir?. Kralilk defa genç kıza Jiyet di-