4 AĞUSTOS — 1925 25 yıl hapisanede kalan Gönüllü Mahpus Hatıralarını anlatıyor Dünyanın en büyük hapisanesi Sing-Sing nasıl bir yerdir? Amerikanın Sing - Sing hapishane “i bütün dünyada adı söylenmiş ve Ün Aniş bir yerdir. Bu adı işiten Amerikalı haydutların “üyleri diken diken olur, Tam yirmi beş yıl, bu meşhur Ame "İken hapishanesinin, baş doktorluğu. NE Yapmış olan doktor Amos O. Sgui « ?tin bugün neşrine başladığımız hatı- #aları hiç şüphe © götürmiyecek birer klan İşte biz bunları neşrediyo- iz, Geçen ay Amerikanın Lausing ha » deki maden kuyularında «- İtr hizmetlere mahküm üç yüz seksen #işi isyan etmiş ve ancak göz yaşı a - htter Bombalar kullanmak suretile bu Üyan yatıştırılabilmişti. Bu isyanı önce telgraf haberi olarak kısaca bil- dirmiş, sonra da uzun bir yazı ile bu- Dun nasıl çıktığını, ne suretle netice - lendiğini aritatmıştı. Hatıraları okurken bu ve buna ben- “ven isyanların içyüzünü daha iyi an- yasaksız. “Artık söyliyebilirim. Çünkü çıkı - Yorum, Sing - Sihg o hapishanesinde tam bir çeyrek asır yaşadım.,, İşte hatıralar böyle başliyor. O - satırlar size ölüler ve ya- "ölmüş insanlar ecinde müthiş yıllar Beçiren bir adamın hatıralarıdır. Size evvelâ bu kadar uzun yılları na *U olup da hapishanede geçirdiğimi anlatayım, Cebime doktorluk diplomamı kor - komaz, Nevyork vllâyeti dahilinde kü- Vieük Assining kasabasına yerleş - im, Assining?.. Bu addan hiç bir şey an- Yirmadmız değil mi? Fakat size Assi « İNE sözünün eskiden Sing - Sing ol» duğunu söylersem iş değişir değil mi? Çünkü Sing . Sinr köyü ile Sing - “ine hapishanesi Hudson ırmağının | kıyısında yan yahadır, Küçücük köyün ahalisi bu adın pek İçimsiz olduğunu gün geçtikçe daha fazla takdir etmişler, daima can sıka- “ak vakalarla karşılaşmışlardır. Me - lâ “neredö © oturuyorsunuz? diye “oran bir adama; — Sing - Sing'de oturuyorum!.. Dedniz mi; adamcağız hemen göz - Verini faltaşı gibi açıyor ve: — Ne dediniz; ne?.. Sing - Sing'de Mİ oturuyorsunuz? sorgusunu bastı - "yor. Siz istediğiniz kadar: — Yanlış anladınız. o Hapishanede değil Sing - Sing köyünde oturmak - Yam... Diye söyleniniz.. Bunu anlıyan kim? Karşınızdaki derhal buz gibi bir ta - WE alır ve biran evvel yanınızdan #i- “imak için fırsat gözetler- Ve Sing - Sing'in zavallı özgür yürt| taşı bir daha bu adamdan İltifat gör Mez, selim bile almaz. Bazı adlar var he yaparsanız yapınız bunlarm şe- 4mefini ortadan kaldıramazsınız.. İş- te bunu içindir ki namuslu insunların köyü, adını değiştirmek mecburiyetin. kalmıştı. Uğraşılmış, hükümete baş Vurulmuş ve Sing - Sing adı yerine bu köye Ossining adı tescil ettirilmişti. Fakat benim gibi küçük bir doktor İtin, Sing . Sing (duvarlarının arka - Bindal t Ossining köyünün takin sokaklarındakinden (çok daha Meraklı ve alâkaya değer şeyler gizli- iyordu, İlk firsatta ben de hapishanenin Meshur demirkapısından içeriye adı. Mr attım, İzin alıp uzun Obirse- Yahate çıkan baş doktora bir müddet Yekâlet ettikten sonra, hapishanenin doktor muavinliğine tayin | edildim. İhayet 1914 yılında da başdoktorlu - İn aldım, Bu ümitsizlik şehrini beraber do - ymak ister misiniz? Orada ne ge - ekte olduğunu daha iyi anlarsınız. yöne - Sing dört köşeli | ihtişamını Ppan Zes yarımadası üstünde kur - ke ğtur. Çevredeki manzara görülme- değer; o kadar güzeldir. Fakat burasının güzelliği için seçil. miş olduğunu sanırsanız o aldanırsı- nız. Burasını dünyanın en büyük ha » pishanesi yaparken gözetilen düşünce büsbütün başkadır: Yarımadada çok büyük mermer ocakları vardır. Mermerle: Tanrılar, mabutlar, süs- lü şömüne üstleri ve milyarderler için verandalar yapılır. Bundan başka du- varlar da inşa olunabilir. Daima cin fikirli olan hapishane i - daresi bir gün kendi kendine düşün - müş: — Hele bak hele. Taş ocaklarım mermer dolu; işliyecek eller ise had - dinden aşırı; hapishanelerim günden güne darlaşıyor. Amerikaya (yakışır muazzam bir “ceza sarayı,, yapmak i- çin elimin altında her (türlü vasıta var. Haydi iş başına! 14 Mayıs 1825 günü (bu kadar uzak lara çıktığımdan dolayı affınızı dile - rim, Fakat “büyük ev,, adı verilen bu kacaman hapishanenin nasıl kurul - duğunu anlamak lâzımdır.) o Auburn hapishanesinden getirilen ağır hizmet lere mahküm iki yüz kişiyi bir istim- bot bu ıssız kıyıya çıkarmıştı. Mahpuslar daha o gün çevrelerinde süngülü tüfekler ve gardiyanlar ol - duğu halde mermerleri yontmağa baş- ladılar. Üç senenin (sonunda birinci bina bitti. Bu bina (üç katlı ve altı yüz hüerelidir. Bina, çok geçmeden küçük gelme - ğe başlayınca, mahpuslara çatı kal - miyerek: —istediğimiz kadar büyük değiM Dedi. Mahpuslar yeniden iki kat da- ha flâve ettiler. Böylece (hücrelerin sayısı bin iki yüze çıktı. Mahkümlar aylarda çalıştıktan sonra, kendi ken- dilerine hücrelerine dönerek üstlerine demirkapıları kapattılar! Eski mermer sarayın İçi Daireler pek de rahat değildir, Her hücrenin yüksekliği iki buuçk metre, uzunluk ve eni birer metre yirmişer santimdir. Duvarlar, tavan ve döşeme kocaman mermer kalıplarından yapıl- mıştır. Öyle ki bunun (içinde oturan mahpus, kendini bir mağaraya gömül- müş sanır, Deliklere aydınlık veren hiç bir pencere yoktur. İşık ve hava, hücre - lerin bulunduğu koridorlardan gelir; fakat yetecek kadar değil; çünkü ağır ve demir çubuklardan yapılmış olan kapıların kafes (delikleri ancak üç pus büyüklüğündedir. Bin iki yüz hüereye bin altı yüz mahpus tıkılmuştır. Tanrının istirahat ediniz diye buyurduğu cumartesinden pazartesi sabahma kadar olan azma - na saygı göstermek için mahpuslar bu sağlık tedbirleri bulunmıyan delikler de kıpırdamaksızın otururlar. İçeride iki tane alüminyüm kap vardır. Birisi yemek kabı, öteki de... içindir. Evet tıpatıp doğruyu söylüyorum. Sabah - leyin delikten çıkan mahpusun bir e - linde pirinç çorbasını almak için ye- mek kabı, öteki elinde de dömek için oturak vardır, 1920 yılında Nevyork devleti valisi Al Smith hapishane vaziyetinin 1s - lah edilmesi lâzımgeldiğini sanarak, bayındırlık için büyük krediler açmış- tı. Hapishane arazisi beş misli büyü. tüldüğü gibi kâzirden iki kocaman bi- na daha yapıldı. bu yeni binalarda herşey mükemmel - dir. En son model bir hastane olduğu gibi, lüks yapurlarınki gibi mutfak - lar vardır. Birisi katoliklere, birisi protestanlara birisi de (yahudilere mahsus olmak üzere ayrı ayrı üç kısım hı bir mâbet vardır. Her üç İnantin papasları bu tapmakta ayni zamanda şarkılarını söyliyebilirler, (Devamı var) dırılttı ve iki yüz yeni hücreli bir dör- düncü kat ilâve olundu. Hapishane idaresi bunu da kâfi gör- HABER — Akşam Wostâsı En büyük casus teşkilâtı reisi anlatıyor: ar ge Amerika Reisicumhuru coğrafyanın karacahiliydi! Ukrayna mümessilleri 4 kendisini görmiye gelince onları muzikacı sanmıştı — Onun yokluğu belki de Üç - lerin kendine karşı birleşmeleri - | kırışıklıklar içindeydi. Pek nadir ; ne yaradı. Sinyor Orlando Roma da bir telgraf © bulacağını sandı. Telgraf yoktu. Belki de bir mek - tup gelir diye düşündü... Ne ge » len var, ne de giden!... Geri dön - mesi için onu kimsecikler çağır - mıyordu. Sekiz gün, ön gün,on beş gün bekledi durdu. Sonra da kendi kendine kalkıp Parise dön- dü, Uzlaşmaları imzalamak için tam da vaktında gelmişti... — Onu nasıl karşıladılar? — Mükemmel bir surette... Mösyö Klemanso İtalyan mu » rahhasına tok bir sesle; — iyibir seyahat (o yaptmız Mösyö Orlando? Odedi. Küçük gözleri sevinçten pırıl pırıl parlı - yordu... Boyuna çekişen, iki kavgacı a- rasında, Klemanso ile Loid Cor - cun ortasında başkan © Vilsonun yüzü ne biçim alıyordu? Sir Bazil (şimdi bu tanınmış şahsiyeti anlatmağa başladı: — Bu adam öteki iki kavgacı i- le fevkalâde bir tezat teşkil edi - yordu, Hayat sanki eğlenmek için bu tiği yaratmıştı, Ben onun yakı: nında yaşâdım; Thomas Widrow Wilson'u çok yakından tetkik et- meğe muvaffak oldum. Notlarını araştırdı; bir dosya açtı: <- Klemanso ile Loid Corçdan başka diyebilirim ki ben bu müte- reddit ahlâklı, kararsız adamı ya» kından tetkik (edebilen yegâne Avrupalıyımi. Entelicenş Servisin şefi burada derin düşünceye dalmış gibi dav- ranarak sanki kendi kendine söy» lenen bir fısıltı ile: — Tuhaf surat, acayip bir zekâ teşekkülü! Evet öyle bir surat ki zaman zaman bir hikâye kahra » manını andırıyor, sizin Piyer Be - nuvanın romanlarına © yaraşacak bir tip; daha doğrusu sizinla Bruyâre'de eksik olan “Peygam - ber tipi,po.. Vilson ortalığı felâh ve salâha eriştirmeğe kalkışan bir peygam - berdi... Fransa topraklarına ayak attığı zaman onu bir Mesih gibi karşıladılar. Ancak kendisi yeni çağların Mesihi olduğuna inan - mağa bir türlü (cesaret edeme - mekle beraber onun yeryüzünde bir ikinci nüshası, tenasüh etmiş bir şekli saymalarına da ses çı - Karmadı. O buraya kudsi ve el - zem bir vazife ile gelmiş olduğu- na nianıyordu: Avrupayı yeni baştan yarat - mak, bu şeytanlar ve habaset iz - besini temizlemek... Sir Bazil bana onun Parise ilk geldiği geceyi gösterdi: — Amerikadan geldi. Toprağa ayak bastı, Zafer âlayları, bağır- malar, halkın çılgm alkışları yeri gökü İnletti. Ben de onu kulis a- ralrından, (odasında tek başına kaldığı zaman (görüyordum. U - zun boylu, zayıf, yüzü sanki bı - çak izleri ( taşıyormuş gibi derin olarak güldüğü (zaman, zavallı günahkâr beşeriyete lütfen ibzal buyurduğu soluk tebessüm onun betonarme gibi sağlam dişlerini meydana çıkarırdı. Sesi keskin ve pürüzlü idi; hele Amerikan leh - çesi bu pürüzleri büsbütün arttı- rıyordu. Konuşurken hiçbir hareket ve işaret yapmaz, put gibi dimdik durur, neşe denilen şey onda gö - rülmezdi, İncelik hak getire! Kon feransta suç ortaklarından birisi kaba bir söz söyledi mi, yahut iki- si birden acı acı atışmalar yaptı mı, koltuğunda hemen dikilir ye buz gibi camit bir yüzle sanki &n- lamak istiyormuş gibi çevresine bön bön bakardı. o O çok acayip bir adamdı. Avrupanın ne oldu - ğunu bilmiyen nev'i şahsma mün- »us, bir eşine daha tesadüf edil « mez mutlak bir cehil içindeydi... Sir Bazil şimdi de (bir avukat tavrı takmarak: — Onun müdafaa edilebilecek yegâne taraf: şudur: Klemanso i le Loid Corç da coğrafya bilgisin- de kendisi kadar cahildiler... Me- selâ Suriye topraklarınm sınırları çizilirken birisi (o ayağa kalkarak birkaç güzel söz mukabilinde Mu- sul ile petrol kuyularının Suriye sınırları içinde bırakılmasını iste- di. Ötekisi de Musul hakkında pek fazla birşeyler bilmiyordu. Fakat neft kaynaklarını elden kaçırma" mak için bizim dış bakanımızın kendisine öğretmiş olduğu sözleri boyuna tekrar edip (o duruyordu. Fakat Vilson!... Sir Bazil ellerini kavuşturarak tekrar etti; — Bu Ukrayna meselesinin tu- haf bir talihi var. Ukranya dele - gasyonunun başkanı Paneyko ba- na Loid Corçla olan karşılaşmanın nı anlatmıştı. Size tekrar edivere- yim; Loid Corç, delegasyonu ka» bul eder etmez sormuş: : — Ukrayna bir müslüman ül » kesi değil mi?1... Zavallı Ukraynalılar, İngiltere Imparatorluğu o Başbakanının bu sözleri karşısında korku ile baş » larını eğmekten başka birşey ya » pamamışlardır. Bununla beraber, bu peygam » ber Vilson dünyayı (yeni baştan yaptı! Evet; yazı makinesi ile biz» zat kendisinin kâğıt üzerine yaz- miş olduğu meşhur on dört mad - deyi bavuluna koymuş ve berabe- rinde getirmişti. İşte şimdi de Vilsonun makine- İ si ile başbaşa ve yapayalnız kal « İ dığı ânları seyredeceğiz: — Gayet ağır ve ciddi hadiseler karşısında Thomas Widrow Wil « son odasına kapanıyor, ilhâm al « mak için yazı makinesinin karşı» san geçiyordu. Yanından hiç a « yırmadığı portatif yazı makinesi» nin dilsiz ve sağır harflerine zâ ve hayranlık derecesinde bir sev» gisi vardı, , v Tanrının yardımı ile yazmış ok duğu on dört madde! İşte bunlar kendi başlarma (Avrupa, Afrika ve Asyayı yerli baştan yaratıvere» ceklerdi. Koca koca kıtalar gözle Kaş arasında kurtulacak ve felâha erişecekti, (Evet Parise gelirken hep böyle düşünmüş © ve bunatâ canevinden inanmıştı. Bu sefer artık notlarıma bak « mağa ihtiyacım yok, Onunla bi »- rinci temasım bende sözle tarif e- dilemez bir şaşkınlık uyandırdı. O kendine sarsılmaz bir güvenç besliyordu, Çevresini kutsi bulut- lar sarmış olduğu halde Sina da - ğma inmiş melek Cebrail idi sanki mübarek!... Hem de size Ohiç düşünme» den ve sıkılmadan ne diyordu bi» liyor musunuz: Kendisi hükümet. | Jerin üstüne çikarak (o doğrudan doğruya uluslarla konuşmak, on- lara vaaz ve nasihat vermek için gelmişmiş; Avrupa halkı onu an- — Fakat Vilson, & yaşadığımız | lıyacak ve peşinden yürüyecek » çağın cehaletinin en güzel bir ör - | miş!... İşte konferansın ilk günle- neğiydi, Misal mi (istiyorsunuz? | rinde onun bütün ahlâki düşünce Günün birinde özel sekreteri Uk » | ve durumu!... raynadan bir delegasyonun (mu- Sir Bazil burada alaylı bi . rahhas heyetinin) kendisiyle gö - | vırla içini çülkürel; SY rüşmek istediğini (haber verince Vilson sordu: — Heyhat! Onu bu sevdadan vazgeçirmek için (Okaraya ayak — Bu bir mızıka takımı mıdır? | bastığından itibaren bir haftadan Koca başkan Ukrayna adını O- | fazla zaman geçmedi. Tören ve karina çalgıcıları adıyla karıştır » | incelik için olan boş sözler biter miştir. Buna ne buyurulur milyon (Amerikalının iradesini temsil ediyordu! Burada ben de #öze karışarak dedim ki: bakalım? | oturulunca kendisi Buna rağmen bu adam oturmakta | kararlar veren, olduğu sandalyadan, yüz on sekiz | sal politikada i şılaştı, bitmez ciddi ciddi konuşmak için kadar kesin fakat arsiulu » derin tecrübeleri dolayısiyle papaz zihniyetine kat' iyyen yanaşmıyan iki kişi ile kars İM var)