2 Ağustos 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

r'— YARTIT T f 2 AĞUSTOS — 1935 Bekimi çocuşum* ' Paraları topluyorlar işleri yapmıyorlar... ..Ve, bu da, ne yazık ki, kontrol edılmıyor cezasını gormıyor'? Kahbataş havuzu, Fakat bir de Şu manzaraya bakınız... İstan- bulun ne güzel şehir olduğunu göstererek seyyah celbetmek mak sadiyle tertip edilen propaganda kitaplarma dercedilmiştir... Cid - den güzel ve İstanbula has bir Manzaradır.., Ortada dikili duran taş, Sultan Mecit tarafından dikilen bir abi - dedir. Atın bulunduğu yer, dalga kırandır. Dalgakıranın arkasında kayıkların, yelkenlilerin fırtınalı havalarda barınmasına mahsus bir havuz vardır. Kabataş iskelesi, oracıktadır. İskele, vapurların, sefaret muşlarının, hususi motör - lehq, araba vo.purlarımıı yanaş - masma mahsus olduğu gibi, yaz günleri, halkın tıklım - tıklım do - luştuğu bir gazino halindedir. Ci- vardaki mahallelerde oturanlar, biraz nefes almak için buraya ge- lirler... Gene tam - iskelenin — yanında, gümrük muhafızları kulübesi var- dir, Sandalcılar nöbet beklerler. Istanbula gelen mahrukat bu is - keleden nakledildiği için, bu ha- vuz etrafında kalabalık bir işçi ve esnaf kütlesi vardır. Elli adım öte- de bir mahalle yükselir... Yirmi a- dım beride inhisarların yeni yap- tırdığı ve bahçesini zevkle tanzim ettirdiği dört büyük bina göze çarpmaktadır. Havuzun tam önünde tramvay durağı ve açıkta yiyecek şeyler sa- tan dükkân ve seyyar satıcılar vardır... . * » İşte, bütün bu dekorun tam or- tasındaki havuz, ne haldedir, bili- Yor musunuz?... Kavun karpuz kabukları, çöpler, leşler ve tabii, bu yaz gününde, bunlardan hasıl olan ağır ve mide bulandırıcı bir koku.., Kaç kereler, ben kendim yaz- dım: “Belediye, buranın temiz - lenmesile niçin alâkadar olmu - Yor?,, dedim. Hattâ, çöplerin res- Mmini de gazeteye bastırdım, Fa - kat, gene vızgeldi... Evim o civarda olduğu için, sandalcılarla konuşarak, bu te - Mmizliği yapmak üzere onları teşki- lâtlanmağa sevketmek istedim. Fakat, ne deseler beğenirsiniz: — Bu havuz evkafa aittir. Bu- Taya giren kayıklardan para top- we buna karşılık havuzun | temizliğine bakmak üzere bir mü- teahhide verilmiştir. Üç sene ev - veline kadar eski müteahhitler, işte böyle yanına yaklaşın... şalranedir... bir kayıkla her sabah adam do - laştırır, biriken molozları dışarı attırırdı. Fakat, şimdi para topla- nıyor bir şey yapılmıyor! * & * Bu iş, yalnız Kabataş havuzu meselesi değildir. Görülüyor ki, bütün evkaf, belediye, şehir, ce- miyet meselesidir. Ne bakan var, ne kontrol eden... Halk, parayı veriyor... İçtimai va- zifeleri görmesi icap eden makam lar ise, bu vazifeleri görmüyor. Mütevelli de, müteahhit de, o- nu kontrol vazifesi olduğu halde kontrol etmiyen de mes'ül tutul - malıdır. , Bu gibi paraları toplayıp işleri görmiyenler bütün çirkinliklerile (hile yapan esnafı belediyenin teşhir ettiği gibi) isimlerile, fo - toğrafları ile teşhir olunmalıdır! | Her türlü cezalara çarpılmalıdır- lar, Hatice Silreyya Bir Fransız gazetesinin Atatürk Türkiyesi Hakkındaki yazısı Pariste çıkan İntrancigeant gazetesi M. Marsel Sovaj'ın “Nikabını atan Türkiye,, namımda bir röportajını neş- retmektedir. Türkiyeden ve büyük şeften samimi bir lisanla bahseden bu yazının bazı dikkate değer parçalarını alıyoruz: Eskiden, heyecanımı birşeye bağla- mak için sahırsızlanan yolcuya Ayasof- ya kubbesini gösterirlerdi. Şimdi, uzaktan, Sarayburnunda, şeh- zadelerden millete intikal eden sedli bahçelerin altında duran — Atatürkün heykelini gösteriyorlar. Çanakkaleyi ve Marmarayı geçtikten sonra Halicin pek çok tasvir edilen kı- yısında, sultanların eski serayımın — eşi- ğinde, İstanbulun methalinde, şimdi si- zi, bronz ceketli bir adam bekliyor. Bu adam bacaklarını açmış, sol yum- ruğunu kalçasınd dayamış arkası Avru- paya, fakat yüzü, memlekete gelen Av- rupalılara dönüktür.,, M. Marsel Yeni Türkiyeden ve An- karadan bahsederken diyor kit Genç Cümhuriyet, Halicin zevklerini bırakmış, memleketin içerierine, yük- sek Anadolu yaylalarına çekilmiştir. Çe . tin Ankara hayatı Türkiyenin yüzünü ebediyyen değiştirmiştir. Ankara, istikbaldir. Daha — doğrusu Türkler, bunu şiddetle arzu ediyorlar. Ve bu uğurda çalışıyorlar. Kıt'aların, aleyhimize teessüs etmeğe meyleden yeni müvazenesinde, uyanan | Türkiye, günün birinde, terazinin şu veya bu tarafa eğilmesini temin — eden bir unsur olacaktır. istasyonları Büdcedeki tahsisatla yenileri yapılacak Bir müddettenberi memleket kıyılarında bir inceleme (tetkik) gezisi yapan can kurtaran (tahli- | siye) genel direktörü Necme ldin şehrimize dönmüştür. Can kurtaran genel direktörü bu gezisinde, bu yıl memleketin kıyılarının bazı yerlerinde yanmı1. ması kararlaşmış hulunan can kur- taran istasyonları ve deniz fener- Jeriyle, sis düdüklerinin yerlerini tespit etmiştir. Necmeddin bu hu- susta ekonomi bakanlığına bir rapor ve bir proje verecektir. Bu yıl bütçesine yeni car kur- taran istasyonları — vücuda getir- mek için tahsisat konulmuştur. Diğer taraftan hükümet şimdi özel (hususi) Lir idarenin e!'nde bulunan fenerler işini bu *Jarenin yakında bitecek olan imtiyaz müd- detinden sonra can kurtaran ge- nel direktörlüğüne vereceği için geçen yıl tahlisiyenin yeniden kur duğu fenerlere ilâv olarak bu yıl da yeni fenerler inşasr için tahsi- sat vermiştir. a İ eei gn Berlinden bir Türk daktilosu isteniyor Berlindeki Türk tecim (ticaret) odası İstanbul tecim odasına bir mektup göndererek Berlin odasın- da çalışacak türkçe ve almancayı bilir bir daktilo bayan gönderil- meşini istemiştir. Bunun için oda. la yakında bir topla.nl.ı yapılacak. tır. —- OÖO—— Halkevinin koro dersleri başladı Halkevinin kararı üzerine ge çen yıl olduğu gibi yeni Türk mu.- sikisinde bilgi sahibi gençler ye- tiştirmek ve ses sanatında istidat- Ir gençleri ayırmak üzere koro kursları kurulmuştur. Bu kurs- lar dün akşamdan itibaren Alay köşkünde çalışmağa başlamıştır. —— Ilân ve afiş resimlerini belediye topliyacak Anadolu ajansı ile uray (bele- diye) arasındaki ilân ve afiş mu- kavelesinin bozulduğu ve işin hak. yerine (mahkemeye) geçtiği ya- zılmıştı. Uray tarafından dün şubelere yeni bir yayım gönderil. miş, ilân ve afiş resimlerinin bun dan sonra uray teşkilâtı tarafın - dan toplanmasına karar verildiği bildirilmiştir. İ Ajansır. makbuzunu gösteren lerden resim alınmıyacaktır. | racatı yapanlara Yaş meyve ihracatı Hükümet bu iş üze- rinde büyük bir önemle çalışıyor Öğrendiğimize göre yaş meyve ve sebze ihracatı işine büyük bir önem (ehemmiyet) veren ve bun- da muvaffak olunduğu takdirde memlekete büyük bir gelir temin edileceğini yakından gören hükü- metimiz bu meseleye yeni bir veç- he vermeğe hazırlanmaktadır. Ziraat Barikasını yaş meyve ih- kredi açılması ve bu işin finansal (paraca yar - dını) edilmesi için salâhiyet ve - rilecektir. Tabit bu yardım, isti - yenlere yapılacaktır. Fakat daha ziyade zirat kredi kooperatifleri yaş meyve ve sebze ihracatı yap- mağa teşvik edilecek ve koopera- tiflere bu ihracat için mevcut im- kânların üstünde kolaylık göste- rilecek ve kredi temin edilecek - tir. &5 Dün bu hususta sık sık yaş meyve ve sebze ihra - catr yapan bir tecimenle görüş - tük. Bu zat diyor ki: “— Bence kooperatiflerin ih - racat yapabilmesi işi biraz güç - tür, Bilhassa dünyanın her yanın- da tecim işlerinin sıkı bir çember içine alındığı bu zamanda bir - çok zorluklara göğüs germek lâ - zımdır. “Bize gelince; evvelce Ofisin İstanbul şübesinde yapılan bir toplantıda fikrimizi — söyledik. Biz ne prim, ne de kredi istiyo - ruz, Türkofis bize Avrupaya ma - İrmızı gönderecek doğru ve ucuz bir vasıta temin etsin kâfidir.,, %_poıinq Yaralandı İstiklâl caddesinde Halâs otelinde kapıcı Mihal pencereden odasma girer- ken düşmüş, yaralanmış, Senjorj hasta- nesine kaldırılmıştır. Nara atmış Kasımpaşada Bahriye — caddesinden geçen Fethi nara atmış, memurlar tara- fından görülerek yakalanmıştır. Olur şey değil Taksimde Sakızağacı caddesinde o- turan sekiz yaşında Tanaş sokakta oy- narkeış burnunu drvara çarpmış, yara- lanmıştır. Zavallıhamal - Antalya anbarına gelen kanaviçe denklerini arabadan alıp anbara taşıyan hamal Urfalı Mahmut düşmüş, denk altında kalarak ağır surette yaralanmış, şehrimizden Fordun hesapları Iki sandık defter bir yılda tetkik edilecek Gümrük resmi kaçakçılığı yap- maktan ötürü sekizinci — ihtisas mahkemesine verilen Ford motör kumpaninin İstanbul fabrikası er- kânı muhakeme edilirken hakye ri (mahkeme) Ford fabrikasının son iki aylık hesabının gözden ge- çirilmesine karar vermiş ve bu tetkikleri yapmak üzere de yem'n- li bir heyet kurulmuştu. _ Feyetin gösterdiği lüzum üze- rine sekizinci hakyeri Forü fabrikasının kuruluşundan ber? kullanılan bütün defterlerinin ve bütün evrakının bu heyet tarafın dan tamamen kontroluna — karar vermiştir. Bunun için Fordun buyuk iki sandık tutan derterleri bir kam - yona yükletilerek getirilm?ştir. Bu iki sandık evrak ve defterlerin tetkikinin ancak bir yıld? tarna - men tetkik edilebileceği tahmi- e- dilmektedir. ı—ı—d——-—— Belediyeye 30 bin esnaf yazıldı Esnafın belediyeye yazılması için verilen muhletin bitt'ğini yaz. mıştık. Yalnız esnaf cemiyet e - rinde henüz muameleleri kitmiyen esnafın yazılması birkaç gün da- ha sürecektir. Şimdiye kada: o- tuz bin esnaf kaydedilmiştir. Bunlardan 2087 lokantacı, 1115 fırıncı, 4072 bakkal, 1473 şe- kerci, 1091 kasap, 511 terzi, 419 müskürat âmili, 808 garson, 1100 ekmek yapıcısı, 1123 bahçıvan, 1313 berber, 5143 müstahdem ve kapıcı, 1131 arabacıdır. Diğerleri de muhtelif esnaftır. çe ———0 Statistik drektörü - Nüfus yazımı için — şehrimize gelen İstatistik — Genel Direktör vekili Celâl dün akşam Ankaraya gitmistir. Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmıştır. Hamamda yangın Arapcamide Yeşil direk hamamında dün gece yangın çıkmış, hamam kısmen yandığı halde söndürülmüştür. Yangı- nın külhancı Hüseyinin ocağa fazla ta- laş atarak bacayı tutuşturmasından ile- ri geldiği anlaşılmıştır. Yakalandılar Küçük Pangaltıda oturan marangoz Mehmet dün çarşı içinde seyyar koltuk. çu Recep, karısı Hayriye ve arkadaşı Zehra ile bir ceket pazarlık etmiş, uyu: şamamış, ayrılmıştır. Bir müddet sonra Recep cebindeki 38 lirasmın yerinde yeller estiğini görünce zabıtaya baş vurmuş, suçluları yakalattırmıştır. ŞEHRİN: DERDLERİ Adliye sarayının enkazı İki sene oluyor ki Sultanahmetteki binası yandı. Koca binanın yerinde bir tuğla ve kül yı - ğını kaldı. O zaman iyi bir havadis duyuldu. Enkaz al- tr ay zarfında kalkacak, ve oraya yeni bir bina yapıla - | / cak. Enkazın kaldırılması işi müzayedeye kondu. Bir mü- teahhit buna talip çıktı- Zannedersem bir sene kadar çalıştı. Fakat enkazın onda birini bile kaldıramadı. Bu- nun üzerine konturatı feshedildi. Bu temizleme işini u- ray (lıelediye) üstüne alacak dendi. Kizacası bütün bu gürültülere rağmen enkaz halâ ye- rinde duruyor. Bu koca binanın bu sıcak yaz günlerin- Adliye sarayı he yoktur: de çıkardığı müthiş tozu görmedinizse bile tasavvur e- debilirsiniz. Etrafındaki yollar birer karış ince, kırmı- * zı ve yapışkan bir tozla kaplanmıştır. Bu tozların kışın da ayni şekilde feci çamurlara tahavvül edeceğine şüp- En münasip şehrimize gelen bütün seyyahların A - yasofya, müzeler, ve Sultanahmet meydanmı görmek i- çin daima buradan geçmek mecburiyetinde bulunmala- — rıdır. Bu çirkin manzara karşısmda ne düşündüklerini, — ne hissettiklerini bilmiyorum. Fakat muhakkak olan — bir şey varsa o da bu tozları yııtarken herhalde mem - | nun olmadıklarıdır. AYA L ğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: