Erkek — Nasılsın sevgilim? Dar * ğin mısın, beni niye öp müyorsun? — Bu armonik beş kuruşa mı? U- cuz ama galiba kullanılmış, — Utanmıyor musun? Ayakla du > ramıyacık kadar sarhoşsun! — Niye utanayım? Ayakta dura - cak dezilim ki Yatmağa geldim! Mukavele İki yahudi, aralarında şöyle bir mukavele yapmışlardı: “Kim önce ölürse, öteki onun tabutuna yirmi lira koyacaktır. ,, Bu iki yahudiden — Morduhay isimlisi ölünce Jüjef onun tabu « tuna yirmi liralık bir senet koy - " —« Bu çiçek verişini bir ilânı aşk mı telâkki edeyim! NO NNLLI &x'“—x*'—ı e j İ — Otomobili kocanız mu kullanı - yordu? — Yok canım, o otomobil kullan - masını bilmez ki.. Ben kullanıyordum. | yanlışlıkla dört sağlam — dişinizi DŞ Dişicide — Ne diyorsun? Bir diş çek -» | mek için on lira almır mı?, — Ücret iki liradır. Fakat ben çürük dişinizi çekmeden — evvel daha çektim de.. . — Sen minyatürcüsün. minyatür olur mu? — Bir Amerikalı sipariş etti, dü - yanın en büyük minyatürü olsun isti: * eeDelil Kadın sordu: — Beni sevdiğinizi söylüyorsu- nuz, acaba inanayım m:? Meselâ.. Bu boyda Karınız ölse benimle evlenir mi - siniz? Erkek cevab verdi?. — Ne diyorsunuz?. Sizi o ka - dar seviyorum ki sizin için kay - bedecek yalnız bir karım olduğu- na bile üzülüyorum! Dalgınlık Çok dalgın bir adamdı.. Ötele girdiği zaman sabah olmuştu. Bir oda iştedi ve otelciye tenbih etti: — Beni tam saat altıda uyandı- TIN... « — Fakat saat altıyı yirmi geçi- yor. — Ne diyorsun, altıyı yirmi mi geçiyor? — Ne diye tam vaktinde uyandırmadın?, Yanmıyan kibritler Fiatlar ucuzlayınca kibritlerin, her nedense, yanmamağa başladı- ğını biliyorsunuz. Kibrit sosyetesi- nin bu müzilliği hepimizin başına geldiği gibi onun da başına gel- mişti. Onun için hizmetçiyi kibrit almağa yollarken sıkı sıkıya ten- bih etti: — Dikkat et! Bozuk kibrit ol-| - masın ! Hizmetçi, biraz sonra gelince sordu: — Bozuk değil ya inşallah! Hizmetçi cevap verdi: — Merak etmeyin! hepsini bi- rer birer tecrübe ettim! — Kaybolan kocanız bu havalide o lacak, Şu çocuğun rengine bakınız! MANEVRALARDA — Amiral! Karşı taraf sahici mer- mi kullanıyor! — Yarın hava iyi olursa biraz öte - beri almak istiyorum, Rasathane ra - poru ne diyor? — Dolu, fırtına, kar olacakmış! — Durun, berakın da - keşfedeyim, Kız mı, yoksa oğlan mı? — Doklor, bu mahpus evlenmek i * çin hapishaneden kaçmış. — Evlenmek için mi? altına almak lânm! — Şu genci görüyor musun? İşte o, İstanbulun en iyi giyinen gencidir! Gayet basit! Muallim, mektebe — geç gelen talebeyi azarladı: — Nasıl oldu da ilk derste sizi sınıfta görmedim?. Çocuk izah etti: — Sınıfta yoktum da ondan: El elden üstündür! Tek okuyucu İki arkadaş bir olmuş, bir ede- biyat mecmuası çıkarmağa baş - lamışlardı. Fakat işler hiç de yo - lunda gitmiyordu. Bir gün idare evi diye tuttukla- rı odanın penceresinden — dalgın dalgın sokağı seyrederlerken bir | cenaze geçtiğini gördüler. İçlerin- | den biri nükteyi sever bir adamdı. KDYN a ALİRU Npapr Ve Yi unulas » mızdan biri olmasa. Bekle, görürsün! Kendisine pek de zeki dene - mez.. Geçen gün bir arkadaşına sordu: | — Yahu pek merak ettim, bir | türlü halledemedim. Sen acaba bilecek misin? — Nedir? Söyle bakalım?. — Beyinsiz bir eşek acaba ne kadar yaşar? — Bekle görürsün!.. Hesab Lokantada garsonu çağırdı: — Hesab... — Ne oluyor? — Yüzme muallimi denize dü; d — Bil bakalım, sana ne getirdim! PazarlıK Postahaneye giderek sordu: — Altı kuruşluk pul var mı?. — Var efendim, kaç tane isti yorsunuz? — Kaçtan vereceksiniz? — O! göre... . — Bir çorba.. Bir biftek, bezel- ye. 80 kuruş, şarab yok değil mi? 90.. Peynir ve kahve de almadı - 110, nIZ.. Müşahede | 4 kapının arkastırla merdiven var sa - riyordum! — Affedersiniz. Evin yabancısıyım, | İç . Dalgıç, banyo yapıyor.