g a?saggmfakre/nn y X- /Gılıqı'b :n/an/ce;ıî. * ürm . Sihirboh YA -« elten Fimelı. ; Üa e ğERESLA SİSETBASIK B VERE A Fi dar yanmadan karon. lıklar açılmaz, J Siye yazor r B bir /70;/& yYam. yamları iyileştir. iklen sonra ğgmy_arn/oır 4en. ilerini adarına ST o L Cfmış/ero/î" e (X:9) HABER'in deniz ge - zintisi için İstanbula gel - mişti. . Gezinti günü akşamı A- merikadan bir telgraf al - dı. Amerika polisi bir tür - lü başa çıkamadığı bir: KALPAZAN i için kendisini Ame - |/ kobile rersi' SİZE 1Y1 YOZCUTUR. ebalarınız size borçi || sizden ayrılalığır î:l::ıylııççı—:ıin;';nl:ı?ı bi :ğşnilkeerr'â"' Bu muzları Ida İU!*'O_,/ch'k ve Lülfü- 'S'âgd,;u'fğsıçıgk ba. ( Yaye, (X:9) ÜER OU bediye alın ! VWüÜzÜ unufmıyacak |İŞimer Ralacağım. h . Telgrafı alır almaz de:- kal Amerikaya hareket et- ti. Ve giderken de — çok sevdiği HABER okuyucu- larınma bu — macerasını da anlatacağını vadetti Ö h —— Yazının hulasası Şu: inse haydudlara para vermezse z ah davulu yazıyorUr Za İZNteyecanlı haber. kü gâze. Tede Mi. 1 İmza - ğ'ıle Ğ:y dudlar Gleyhin, İr Yazı 'Çıktı 120 SERSERİLER YATAĞI Benim cezam, hakkımda bes - leyeceğin nefreti düşünmek ola - caktır. g”. Bak gene yumuşadım.. Halbuki hiç merhametli olmadan yapacak daha uzun işlerim var, Ne ise, sana söylediğim gibi ilk günden itibaren çocuğu, anasını , babasını görmeğe muvaffak ol - dum.. Hem kendimi hiç gösterme- den.. ; Anasiyle, babası hakikaten ço- cuğu atparcasına — seviyorlardı. Bunu esasen bildiğim için hiç şüp- he ve tereddüde kapılmadım. Çocuğu nasıl çaldığımı burada sa- na anlatmak pek uzun olacak! Yalnız şunu söyliyeyim ki, mak- sadıma muvaffak olmak için Monte Fortede oturan Napolili genç bir a damın yardımını istedim.Ve bu sa yede beşinci gece sen kucağımda olduğun halde Monte Forteden çıktım. Mantudan Monte Forteye sekiz günde gitmiştim. Monte Forteden Ferrara yedi günde döndüm Tam yirmi gün geçti.. Lukre- sin bana verdiği mühletten — on gün evvel işimi bitirmiştim. Ferrara gelir gelmez seni Luk - res Borjiyaya götürdüm. Lukres seni dikkatle süzdükten sonra: — Odur! dedi. © vakit bana vadettiği gibi beş yüz değil sekiz yür. Düka altını werdi. İki şaat sonra da oğlumu mu Mntudan Ferrora getirmiş - ti. Seni Parise götürmekliğim ve İ- talyaya bir daha hiç dönmemek - liğime karar verildi. Lukres sözüm de durup durmadığımı anlamak için de Parise geleceğini söyledi. Seninle oğlumla beraber Fer - rardan ayrılarak Marsilyaya ge - lip kocamı buldum. Sonra dolaşık yollardan Parise geldik ve Haşarat Yatağında yer- leştik. Heyhat, bu cinayetim hiç bir i -« şe yaramadı. Çünkü: Ney ise.. Sana alt tarafının lü - zumu yok. Manfred, ilk zamanlar anneni arıyarak çok ağladın.. Sonra İtal- yayı ve her şeyi uuttun,. Ötesini bilirsin. Baban Şövalye dö Ragastanla annen Prenses Beatrise gelince, bugünlerde onları görüp kouştun. Nersde olduklarını bilirsin. Manfred, artık — söyliyecek bir şey kalmadı. Sana veda ediyorum. Ara sıra beni düsündükçe hatıramı istersen lânetle an, Fakat unutma ki seni bir evlât gibi bağrıma — bastım. Sana fenalık etmeğe hiç bir za - man razı olmadım. Sana bu mek- tubu yazan ihtiyar — kadının çok acı çektiğini de unutma! Elveda Manfred!,, İşte Manfredin titriyerek bir kaç kere okuduğu tuhaf — mektup buydu SENRSERİLER YATAĞI 131 Mektup Jipsinin kötü bir cina - yet işlediği ni meydana koyuyor - sa da bununla beraber tamamile fena bir kadın olmadığını da aw latıyordu. Mnfred bu mektubu okuyunca son derece heyecanlanmıştı. Yarasının acısnı artık hisset - . miyordu. Jipsiyi düşünmüyordu. Geçmiş olan — vakalar aklına gelmiyordu. Bu harap, fakir kulübenin oda- sında hızlı hızlı geziniyor ve Mar- jantin de onu seyrediyordu. Manfred Sen Denis sokağında kısa bir müddet gördüğü, fakat güzelliği, kibarlığı üzerinde bü - yük bir tesir bırakan Prenses Be - atrisi gözünün önünde canlandır * mağa uğraşıyordu. Sonra düşünceleri ortu Şövalye dö Ragastana götürüyor gözlerin- den yaşlar akarken şiddetle yum- ruklarını sıkryordu. — Hücum gecesi Haşarat Yata- ğgında bana sorduğu suallerin ma- nasını şimdi anladım.O oğlunu arı yordu Ah baba, oğlun karşınday- dı halbuki.. Bu anda deli ona yaklaştı: — Beni dinle! dedi. Daldığı tatlı hayalden uyanan Manfred yavaşça: — Benden ne istiyorsun? diye sordu. — Jipsi bana kızımı senin bu- Tacağını söyledi. Oh, unutmadım.. Bana bunu söylemişti. — Kızın mı .. Zavallı kadın! — Evet, sarı saçlı, altı yaşında kadar.. Küçük bir kız. Sen onu gördün mü? Marjantin ellerini bitiştirmiş ol- duğu halde yalvarıyordu. Bu sırada ayak sesleri işitildi ve kapı açıldı. Kokarderle Fanfar içeriye gir « diler, 4 Kokarder: — Hele seni bulabildik! Ne ol- du biliyor musun? — diye bağırdı. — Ne bileyim.. Dündenberi hümma nöbetleri ile uğraşıyorum. — Lântene asılacak! Yürüye - cek halde misin, “Bu vaziyette dünyayı bile unur tan Manfred; — Haydi gidelim! diye homur- dandı. Üçü de dışarıya fırladılar. Marjantin : — Oh.. gidiyor!.. Artık hiç gel- miyecek! diye ağlamağa başladı. PAPAS TİBO İLE LÜBENİN TEKRAR MEYDANA ÇIKIŞLARI Etyen Doleyi kurtarmak üzere Sen nehrini yüzerek geçen serse « rilerin Mober meydanında şid « detli bir taarruzun ateşile karşı - landıklarını görmüştük Bu sırada Kokarder — yanında bulunan Fanfarın yere düştüğünü görünce o da hemen yattı, Fanfar hafif hafif inliyordu. Ölmemişti. Kokarder onu omuzuna aldı. Çün kü arkadaşını kat'iyyen - terket -