18 Temmuz 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

18 Temmuz 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| © etikçe arkadaki filler de ayni şe - * kilde yavaş yavaş ilerliyorlardı.. ,bürünmüştü.. Çok titiz hareket e- li ORMANIN KIZI i Vahşi hayvanlar arasında ve Afrikonın balta girmemiş ormanla” rında geçen aşk ve kahramanlık. heyecan. esrar ve tetkik romanı BN“: 57 mn Yazan: Rıza Şekib Karşa fildişi peşinde koşan yabancıları, filler mezarında sıkıştırmıştı, artık kurtulmala- Karşa da filler gibi kendisini — kayalarm (arkasına saklayarak| yavaş yavaş ilerledi. Dar yol git - | tikçe uzuyor ve sğa sola kıvrıntı- lar yapıyordu. Şerif Karşayı takib Bora, genç kızın yanmdan ay- rılmıyordu. o Usta bir av köpeği gibi bazan karnını yerlere sürerek bazan sıçrayarak yol alıyordu. Karşa yol alırken böyle, - ihti- mam göstermesine rağmen nereye gittiğini bilmiyordu. Bu yüzden garib bir his içindeydi. Boraya dikkat etti. O, düşmanlarının ü- zerine atılacağı zamanki line diyor, ara sıra durup etrafını kol- İuyordu. rına çare yoktu Bunlardan bir çoğu yerlilerdi .. Arâlarında beyaz insan da vardı. Köşedeki yüksek kayanm üzerine tırmanmış olan bu beyaz adam si- yah çember sakallı ve şişman bi * risiydi.. Yerlilerin üzerine saldıran Bo- raya elindeki tüfekle nişan almış- tı., Azsonra (mağara, patlayan tüfeğin sesiyle çalkandı ve zaval - kı Boranın bir at gibi şahlanarak acı bir haykırışla geriye yıkıldığı görüldü. Boranın belki de ken - disini ölüme götürecek bir yara aldığı muhakkaktır, Bu mağara fillerin mezarıydı . Öleceklerine yakın buraya gelen filler son nefeslerini bu mağarada verirler ve kendi kendilerini me - zarlarına gömmüş olurlardı. Ö HABER — Akşam Postası Çocuk esirgeme kurumunun çocuk bakıcı okulu Çocuk Esirgeme Kurumunun An » karadaki (Çocuk Bakıcı okulu) na ta- lebe yazılmasma başlanmıştır. Çocuk hakıct okulu yatılıdır ve pa - rasızdır. Öğretimi iki yıldır. Dersler hem teorik (nazari) hem de pratiktir. Okulu haşarıkla hifiverek diploma a- Janlar hasta bakım evlerine hasta ha. kre, aileler yanmda çocuk bakıcı ve çocuk esirgeme kurumlarına atanır - lar. Okula yazılma ve şunlardır: 1 — 18 yaşından aşağı olmamak. 2 — ilkokuldan diploma almış olmak ortaokulu ve liseyi bitirenler üsteri - lir (tercih edilir.) , 3 — Uzgidimli Chüsnühal sahibi) ve sağlıklı olmak. Okula yazılmak istiyenler (Anka - rada Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezi başkanlığına) yazı ile başvur malıdırlar. Yazılma için gerekli olan belgeler: Okul diploması, özbelek (nüfus kâ- gıdı), uzgidimli kâğıdı, sağlık ve aşı raporları, Üç fotoğraf. Okula yazılma işi temmuz ayı sonuna kadardır. Not: Bu okul yalnız bayanlar içindir. Çağırışlar İsinbul Halkevinden: 18 - 7 - 1935 perşembe Ogünü saat (17) de açılacak olan Ye- alınma şartları , 'dıkları zaman gökü bile - parça görüyorlardı. İnsan bu sarp © kayalıklarda ; © bülün ihtiyatlarını takınarak yü- © ce bir kalabalığın O geçtiği mu - © sında da bir filin ayak izleri ka - “liğin ne olduğunu anlar gibi ol- İ mana doğru sürüklüyordu. ii Karşanm dikkatini çekti.. Bu du - - rusla alâkadar olması lâzımdı. - kadar koştu ve burada i | Bulundukları yerin iki tarafın - © daki kayalar o kadar sarp, o ka - 'dar korkunçtu ki başlarını kaldır- parça böyle bir © yolun mevcudiyetini bile düşünemezdi. Bu dar yolda belki on beş yirmi dakika kadar bütün titizliklerini, rüdüler, Bir ara yol kumluklaşı - yordu, man Karşanın gözü ba kelli bir takım izler bulunduğunu kolay - Irkla farketti. Buradan, daha ön- bakkaktı.. İnsan ayağı izleri ara- rışmıştı, . Karşa, karşılaşacağı fevkalide- muştu.. Filler, kendisini bir düş - Boranın birdenbire (durması Filhakika, geriden gelen filler de durmuşlar, hepsi hortumlarını | © birer semte çevirerek koku alma- © ya çalışıyorlardı. Boranın duruşu çok sürmedi ... Ani bir hızla atıldı.. Sekiz, on a- dım ilerideki dönemeç noktasına ufak bir duruş sırasında ağzmı — toprağa .yaklaştırarak kulakları urmala - . akisler uyandırarak yan, kayalarda dakikalarca süren kökredi ve sonra saparak gözden kayboldu . Karşa belindeki, babasından kalma hamçerini sıyırmıştı.. Ter - den yapış yapış olan uzun saçları- nı kulakları arkasına tutturarak © sıçradı. Köşeye vardığı zaman ö- o nünde bir Jenbire genişleyen, ba: zı yerleri karanlık, bazı yerleri aydınlık bir mağara ağzımda bu - lunduğunu anladı. Üstü tamamiyle kapalı olan m va ya be - ğuşmakta olduğu, mağara ağzın - © dan taşan seslerden ve bunla - “Ta karışan kökremelerden anla » > şılıyordu. İçerisini daha iyi göre - © Bilme kiçin üç adım daha atarak ongun budama gö mağaradaki (kalabalığa © saldırıyordu. Karşanın gözü karanlığa alışıp | dinci Yerli Mallar sergisinde Evi- da muhtelif yerlerden içeriye sı - | miz sosyal yardım kolu tarafın - zan ışıkların da yardımiyle etra - | dan düzenlenen pavyonda yoksul fını iyice görmeye başlayınca ha - kikati ve bu yabancıların bu fil mezarında ne yapmak istediklerini anlamıştı. Karşa, ne yapacağında müte » redditti, Borayı öldüren âlet onu hayli hayli öldürürdü. İçeriye a - tılmaktan ziyade (o filleriyle yolu kapamak ve adamların dışarıya çıkmalarına mâni olmk lâzımdi . İçeride günlerce kalamazlar, nasıl olsa teslim olurlardı. Yalnız bilmediği bir şey vardı. Ya mağaranın başka bir yerden, daha ağzı varsa?. O zaman ne yapardı?, Boşu ko- şuna beklemiş ve avlarını elinden kaçırmış olurdu. Karşa, fillerini yola kapamakla kalmıyarak bu ciheti de öğren - mek için kayalıklara tırmanarak arka tarafı da gözden geçirmeyi ihmal etmedi. Mağaranın başka bir ağzı ol - madığına kani olunca fillerinin yanıma döndü. Mağaradaki yabancılar, fildişi peşinde koşan adamlar olacaktı .. Her sene fillerinden bir kaçını ortdan kaldıran bu O adamlarm böyle kıs kıvrak bağlı kalmaları Karşayı çok sevindirmişti. — Şimdi diyordu, bana öldür - dükleri hayvanlarımın o hesabını versinler.. Fil öldürmenin ne de - mek olduğunu bunlar şimdi anla- yacaklar... . Karşa mağaranın ağzını sım- sıkı kaplayan fillerin yanına git- miş ve Şerifin iki ön ayağı dibine çökerek oturmuştu. Yeri çok ra - hattı, Karnı toktu, Onların çıkış! nı ferah ferah bekleyebilirdi. Sonra kendisi görünür bir yer de değildi. Dışarıya ilk çıkma! isteyenler fillerle karşılaşacaklar. dı. o Belki de ayaklarma kadar arayıp da bulamadıkları hayvan- | ların gelişine sevineceklerdi. Fa - kat sonra?.. Sonra istediklerini! kolay kolay yapamıyacaklarını anlayınca kimbilir ne kadar ü-| züleceklerdi. Düştükleri çemberden kurtul - malarıma imkân yoktu. Ergeç tes- | lim olacaklardı.. aradıklarını, ne (Devamı var) | kadınların el işlerini (o satmak ve kendilerine sosyal yardımda bu - lunmak maksadiyle açılan bu ser- giye Evimize kayıtlı üyelerimizin de ün vermelerini dileriz. bk Türk Mürettipleri Cemiyetin - den: İstanbul gazete ve kitap, mat baalarında bulunan cemiyetimize yazılı arkadaşlar namına bir mü- şavirin 20 Temmuz 1935 Cumar « tesi günü saat 14 de Ankara cad» desinde Bürhaneddin o matbaası üst tarafındaki 50 numaralı cemi» yetimiz yerinde bulunmasını dile- riz. ihsan Yavuz Şık giyinen- lerin terzisi orada bulabilirsiniz ISTANTUL Yenipostahane karşısında Foto Nur yanında Letafet banında Her hafta Tepebaşı Belediye bah « Kisebuf Belediyesi çesinde — Sah, çar. Diğ iri attamZideDE. 4 DOLU Oöperet3 srde yazan: Ekrem leşit, Resteliyen : 'emal Reşit Dikkat <adıköylülere vapur tarına yetişebilecek . lerdir. Ee) Rıfat Ahmed Gözberk (İC Halk Fırkası sırasında kız ik sesi karşısında 32 numarada. Mua- yene santleri saat 13 ten 19 e kadar, ii 650 binlira Yıllık 18 TEMMUZ — 1935 vergi ödiyen fabrika Nansıl çalışıyor ? gördüğü işler nelerdir? “— Bizim Kolin Valiye Gİ maliye tah- silâtmın yüzde birini teşkil eder . Devlet bütçesi yüz doksan mil - yondur. Bizim bütçemiz de bir milyon dokuz yüz bin liradır, Bir yıl içinde gümrük, istihlâk ve mu- amele vergsii olarak 650 bin lira- ya yakın bir para ödüyoruz. Hal - kın rağbeti sürerse, bu sayıyı ge - lecek yıl içinde de böyle tesbit e- debileceğiz.. Muamele ve istihlik vergileri arttığı halde Başbakanı- mızm değerli irşadları (oüzerine köylüye (beş lira) ya bir elbise satabilmek imkânını temin ettik . Bu ucuz elbise yapısında o kadar muvaffak olduk ki, köylüye elbi - yetiştiremiyoruz. Bunun için tez - gâhlarımızı, işçilerimizi de art - tırdık.,, — Anadoluya mal gönderiyor musunuz?, —Şüphesiz, fakat, bu satışı İs- tanbul piyasası vasıtasiyle yapı - yoruz, Satışyarımızı bir kaç elden yaparak meselâ şehirde tüccarla- rın, küçük kasabalarda da esna « fın kazanmasını daha faydalı bu - luyoruz. Bu yıl: Ayda (yirmi beş bin) yurtdaşı (o giydirmekteyiz.. Halkımızın yerli mallara rağbeti arttıkça, bu sayı da artacaktır . Fabrika direktörü sözü hükü - metin tutuğu endüstri (sanayi) sistemine getirerek şöyle söyle - di: — Hususi fabrikalarda devle - tin takip ettiği endüstri (sanayi) programmın faydalarmı (daha canlı ve esaslı bir şekilde görmek mümkündür, Fabrikalarımın va - ziyeti gösterir ki, hükümetin ta - kib ettiğie ndüstri sistemi, yalnız fabrikacıları değil, halkımızı da refah ve saadete götüren bir yol- dur. Son yıllar içinde Avrupadan gelen kumaşlar yüzde on nisbeti- 5 İ ne inmiştir. Çok yakında bu yüz - da onun dahi kalkacağını ve ni - hayet bütün memleket halkının yerli kumaş giyeceğini umuyoruz. Yerli kumaşlarımız daha şimdi - den memleket ihtiyacımı karşıla- maktadır. I — Fabrikanın kuruluşunda kaç tezgâhla işe başladınız?. — 1928 de sekiz tezgâhla işe başladık. Geçen yıl sonunda tez - gâblarımız sekseni bulmuştu. “ — Kaç işçi çalışıyor? — Fabrikamızda altı yüzden fazla işçi vardır. Ayda on sekiz bin liradan fazla işçi ve memur ücreti veriyoruz. Memlekette yüz elli bin İngiliz lirası hariçten var - dır. Yıllar geçtikçe ve yerli mala rağbet arttıkça, bu tasarrufumuz i şüphesiz daha (fazla olacaktır .. Bütün bu paralar memlekette kas | lıyor, endüstrimiz de bu hızla ilerliyor. i Bu sırada fabrikaya kamyonlar dolusu sabun getiriliyordu. Direk- "tör bunların nerede kullanıldığı - nt anlattı: İ © — Fabrikamızda ayad iki ton - | dan fazla sabun sarfiyati vardır . Kumaşları, yıkama tezgâhların « da sabunla temizleriz Bir okadar miktarda da zeytin yağı sarfedi - lir. Yapağılar makinelerde hrpa- lanmasın diye zeytinyağı süreriz. Gördüğünüz makinelerin hep « si de elekirikle işler. Devlete ay - da bin liradan fazla elektrik ver gisi veriyoruz.. Süreyya Paşa fabrikası iptidai maddeleri daha temiz yıkamak için Almanyadan geçen yıl dört havuzlu büyük bi ryıkama maki - nesi getirtmiştir. Yapağılar bu havuzlarda yıkandıktan ve ma - kine ile kurutulduktan sonra ta » rak makinelerine verilmektedir. | Bir dokuma makinesinin gün- de en az 10 - 15 metre kumaş do- kuduğunu görerek, bu işçilerle de temas ettim. İşçilerden biri yaklaşarak; — Bizi arayan ve derdimizi s0- ran HABER gazetesine teşekkür ederiz, dedi. Bir derdimiz çalarsa yazar.. SEE, PA Acele ile 3312 numaralı otobüsün bilet « çisi Etem oğlü İbrahim otobüsün kapısını acele ile açarken Sivasir Ne yapacakt, Kadıköyünde Altıyol ağzmda oturan Uzunköprülü Mustafa Ka- racaahmed Mezarlığı civarmda dolaşırken çevrilmiş, üzerinde bir bıçak bulunmuştur. Arabaya binerken Tophanede Lülecihendek soka- ğında oturan İsak (o Şişlide Etfal hastahanesi önünde bir arabaya binerken yere düşmüş, yüzünden yaralanmıştır. Beyanname vermemiş Floryada Solaryom palas oteli müsteciri Tevfik oteline gelen mi- safirleri için vaktinde beyanname vermediğinden hakkında kanuni takibata geçilmiştir. Otomobil çarptı Hamalbaşında oturan Antuvan kızı sekiz yaşında Françeska As - malı Mesçid caddesinden geçer « ken, 1770 numaralı otomobil çarpmış, sol ayağmdan yaralamış- tır, Şoför kaçmıştır. Aranıyor , Dolandırılmış Arabcamide oturan Aslan za» bıtaya baş vurmuş, Reşad ismin de birisi tarafından 15 lirasının dolandırıldığını iddia etmiştir. —o— Lübnanlı bir kadın ubarrir şehrimizde Lübnan Kadm muharrirlerin den Selma Sayeg şehrimize gel * miştir. Türkiye hakkında tetkik yazıları yazmak isteyen Lübnan * Ir muharrir, Ankaraya da vi < cektir, Türkiyede kadınlığm ilerleyi ği şinden büyük takdirle bahsetmek * tedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: