(Küçük Con'un Basından Geçgnler No:7 ETME ç Höri ELİKANLI'DUR! BU. gSEAı KENDİMİ RADA gs,vıî»ı ADAM, y K S/LİYORUM. İLK WÜ SÜNDENBERİ PE- (X:9) ZT A — 5 SAAT S$ONWAA Ki BURADAYIM HABER'in deniz ge - < zintisi için İstanbula gel - mişti. . Gezinti günü akşamı A- merikadan bir telgraf al - dı. Amerika polisi bir tür - lü başa çıkamadığı bir: KALPAZAN çetesi için kendisini Ame - rikaya çağrıyordu. CX: 9) 'Telgrafı alır almaz der- hal Amerikaya hareket et- ti, Ve giderken de çok sevdiği HABER okuyucu- larına bu — macerasını da anlatacağını vadetti, 114 3ERSERİLER YATAĞI dolayı delikanlı bu korkunç pa * pazın kin ve düşmanlığını üzerin- de toplamıştı. Loyola polis —müdürünün ka - nağına varınca askerlerin ve u - şakların avluda toplanarak yavaş sesle ve telâşlıı konuştuklarını gördü. Kendisi içeriye girince bu ke- nuşma birdenbire kesilerek hep- si hürmet vaziyeti aldılar. Loyola ilk bakışta — fevkalâde “bir şeyin vukua geldiğini anladı. Doğruca karakol kumandanı * na gitti.: — Ne oluyor? diye sordu. — Bir şey yok peder... — Kont dö Monklar nerede? — Biz de şimdi onu konuşu . yorduk, Polis müdürü zindana in: di. Mahpusla konuşuyor. — Lântene ile mi? — Evet,.. — Mühim bir şey mi var? Cavuş, askerlerie uşakların ko- nuztuklarını tekrar etmeğe cesa- Tet edemiyerek sustu. Cünkü bunlar polis müdürünün birdenbire delirmiş old “ından bahzediyorlardı. Tuhaf — tuhaf ve telâşlı telâşlı dolaşması, yuka- rı aşağı koşması, çingene karısını sürüklemesi; zincir sesine koşan iki zindancıyı kovalaması hep bu- na delâlet etmiyor muydu. Loyola birdenbire: — Beni polis müdürünün yanı- na götürünüz. dedi. Lantenenin zindanında na olup YAPDIKLARINIZI GÖRDÜN ÂARIL| |DELTSİNTZ. ZATEN VERMEK İçin Şig m%')"y_mş ”) SUU ALMAYALKARAR NERDİM. vo roamn İz SEN Bizi YEEMR YDELI M7 (a » İNSANLAR DELİDİRLER. #W#AYDiİ ARKADASINIZIN YANINA şlaELl'/w e ŞNY (IÇAZ y bittiğini anlamağa can atan ça- vuş: — Başüstüne! cevabmı verdi. Fakat ümidi boşa çıktı. Çünkü merdivenin en alt basa- mağına varınca papas onu savdı. Loyola merdivenin alt başında durmuştu. Kımıldanmadan, başmı açık ka. lan ve Monkların feneriyle aydın- lanmış olan zindana uzatarak din. lemeğe başladı. .. » Baba ile oğulun konuştuklarını duyarak Lantenenin artık elinden kurtulduğuna şüphesi kalmayınca papas korkunç ve kin dolu bir su- rette gülümsedi. Eski kahramanlık, silâhşorluk, hatıraları kafasından silindi. O şimdi yalnız, kan içici ve o- cak söndürücü bir canavardı. Yavaşça merdivenden çıktı. Ka. rakola gitti. Çavuşa bir kâğıt gös- terdi. Ona kat'i ve seri bazı emir- ler verdi, Sonra gene gülümsiyerek aşa- ğıya indi. v e'0 Lantene Loyolanın sesini İşitin- ca yeisle titredi. Alnından terler akmağa başladı. Ve eli, olmıyan hançerine gitti. Fakat Monklar sevinçle papasa doğru giderek: — Per.. Kavuştuğum saadetten dolayı ne kadar sevineceksiniz.. Ah.. Yüz kere, bin kere mükaddes A EPi: TDEBİLİR Do | ÖELERE ıMDİ GİDEBİLİR | Df.':ueı?ğ Miyiz ? ) y PZ PEŞİNDEYİZ. Bu MÜDHIŞ BİR RÖPORTA f OLACAK. SERSERİLER YATAĞI — 18 olunuz.. Hiç şüphem yok ki bu sırf Bir saniye içinde polis müdürü- sizin duanızın bereketiyle — oldu.| nü zindandan çıkararak — kapıyı diye bağırdı. — Kont dö Monklar, siz sayık- lıyorsunuz galiba!,, Bu ne hal, â- sileri siz mi serbest brrakıyorsu- nuz.. Bu adamın hain, kralma ve dinine karşı gelmiş olduğunu unu- tuyor musunuz. Sarayın içinde kra. İr vurmağa kalkıştığı aklınızdan çıkıyor mu?.. Kim olursa olsun o0- nu tevkif etmeğe tereddüt edecek bir Fransızın vay haline!. Ve onun yaptığı cinaytleri bildiğiniz halde, dinsizlere, âsilere, serserilere yar- dım ettiğiniz için sizi bile tevkif etmiye çekineceklerin vay haline!. Hayrette kalan Monklar: — Zannedersem unutuyorsunuz peder.. Bir kelime ile şimdi size her şeyi anlatacağım. dedi. Loyola: — Askerler, burada temsil etti- ğim kral ve vekili — bulunduğum yüksek din heyeti namına emre- diyorum.. Vazifenizi yapınız. di- ye bağırdı ve bir tarafa çekildi. Askerler mahzeni hemen — dol- durdular, » Kendisinden geçen Monklar: — Sefiller.. Amirinize el kaldır- mağa cesaret decek misiniz? diye bağırdı. Layola: — Çavuş, canınızı kurtarmak isterseniz itaat ediniz! dedi. Askerler bir an kadar tereddüt ettikten sonra Monkların üzerine atıldılar. Lantenenin üzerine kapadılar. Monklar: — İmdat! Imdat! Ah alçaklar, sefiller!. Oğlum.. Oğlumu çalıyor. lar! diye bağırdı. Kapıya atılmak istedi. Loyola bir işaret etti. Polis müdürü yakalanıp götü « rüldü. ! Yalvarmak, ağlamak, istedi.. Şimdiye kadar sayısız kimseyi tev. kif etmişti. Kimsenin göz yaşın- dan müteessir olmadığı halde şim- di ayni hal kendi başına gelmişti. Fakat boğazı tıkandı, — gözleri karardı... Bayıldı- .. » Monklar gözlerin açtığı zaman kendisini odasındaki koltuğun ü zerinde buldu. Donuk bir ışık pencereden içeri- ye giriyordu. Müthiş bir kâbustan kurtulmuş gibi iki eliyle alnımı sıktı. Evet, bu bir kâbustu. Çingene karısı.. Zindanadana inme.. Lantenenin sözleri.. Loyo- Tanın gelişi.. Bunların hepsi — bir rüya, korkunç bir rüya idi. O, iş masasında uyumuştu. Başladığı rapora gözü ilişti. “Şevketmeap,, “Dinsiz Dolenin yakılışında vıt. kua gelen hâdisenin tafsilâtını yüksek makamınıza bildirmekle iftihar duyar ve..,, ESKİ BİR SÖzDü! EDWEDİLMEK TE İNSANLAR ifİN |