— Merak etme! Bu, yapmağa _——d— nni a eEiRI zi lle KiRdLa Li ai 4 TEMMUZ — 1985 ğ y “h .. . iş Kııllıı.ın Müz'iç Istirabınıza — m ıîll'îkı etli | Umum yaralarda,yanıklarda,baş ve vücut çıbanlarınakarsı SİKATRİN JI vir tedevi tatbük etmiş olursunuz. Deposu iş Bankam rkasında 12No:lu MANZON ve BOTTON ecza deposu, HABER — Akşam Postası Türkiye Çümhurîyet—_ MERKEZ BANKASI 29/6/1935 vaziyeti * ECZANESi Hüseyin Hüsnü AKTIF TERERÜR| PASiİF j — — Ü Galata, ıraEgz caddesi No. 5 K Lira çh BAA Altın: satf kilogram 16.095,106 |ı.ııuuouı :orıııyı 15.000.000 — ? Banknot.. 2 İL 18906062 — | İbtiyat akçesi - 1 026.750:67 g le: a rv |a zrsser.z8 | arız890050 ea Tedavüldeki Banknotlar: Deruhte edilen evrakı naküüye K. 158 748563 — Dahildeki Muhabirler : ZIRAAT | Kanunun 6 ve & inci madde- i 1 549 260. BAN KAS ı Tük drem e L["__i_”'ae ”I lerine tevfikan bazine tara !I y Hariçteki Muhabirler : fından vaki tediyat | 10.640580 - Altın: Safi klogram 4401301 — ( 6-190.794.93 | Derühte edilen evrakı naktiye Altına tahvili kabil Serbest Wul 1.230.573. 44 | — 7-421-367.37 | bakiyesi nnn — 148108 183 — | Karşılığı temamen alan olarık Hazine T t Birdileii tedavüle ilâveten vazedilen — JL 10.000.000.— 188108 183.— üt çünel Deruhte edilen eçrakı ç Karşılığı ssrakı gektiye Ye A ==m ":ı e ıı.ıı inci mad- ine an Hazine tarı: Ni 108 183— Üüdta veki mdiya « 10:640.880,— |148.108 183. — — 16.25435232 Senedat Cüz. ' senetli ke KT LA VıduiıM .A.._.—._-..'_.__ Ticart ler eu x LL302577.41 | 14530257741 i <AT A MLORAN 12 OA Esham ve Tahvilât Cüzdanı: K 3 65921| 124704 Derahte edilen evrakı nak- BOlİN eei yaşa ada 56433209863 A) tyenin kazşılığı esham ve tahvilât (itibart kıymetle) B) Serbest Esbam ve Tahvilit » 30491.4091.46 z ASISASSL | 35.150.927.64 2 Mart 1933 tâtihinden itibaren: ; Iskonto haddi yüzde 5 1-2 — Altın Üzerine avans yüzde 4 1-2 " Şişli Etfa) hastanesinde Göz mütahassısı doktor Rıfat Ahmed Gözberk DÜN ve YARIN külliyatı Avrupanın en canlı, örnek eserle- rinden alınır. DÜN ve YARIN külliyatı en modern fikirleri gös- terir. DÜN ve YARIN külliyatı sekmez bir intizam altında çıkar. —BiRik T iREN ü DAT-EDED 5 — Evet, Katerin!.. Ey kahra- man Lüdvig, sana ettiğim vaidi unuttun mu?.. — Diyelim ki unutmadım. Ne olacak.. Of, gene kafamı altüst ettiniz.. Ah bin ekü! —Her biri altı Paris frangı kıy- metinde.. Bununla da Yungfrav. da arazi satın ılı;lu.ıu. K.a: ksin. Mes'ut ©! N ı:':"'k;;;:ç küçük Lüdvig dün. yaya gelecek. — Mösyö Tribule!.. Gene zih- nimi çeliyorsunuz.. Z — Fakat hepsi bu kadar değil! Eski vadimde durduğumu da sa- na söylemeğe geldim. — Bin ekü ha!. — Hemen gel al. Sevincinden çıldırmak derece- lerine gelen asker: — Nereye? dedi. — Büyük Şarlman oteline.. — Ne vakit?... — Ne vakit istersen! — Ah, siz. hakikaten yüksek kalpli bir adamsınız. — Seni zengin etmeği zaten yadetmiştim. — Doğru, fakat istediğiniz hiz- meti yapamadım. — Zarar yok Lüdvig. Senden başka bir şey istiyeceğim. Onu yaparsın. Bu sözden pek de memnun ol- mıyan İsviçreli: — Yal!.. dedi. SERSERİLER YATAĞI razı olduğun ilk iş kadar tehlikeli değildir.. Bununla beraber seni de fazla zorlamak istemem.. Muhafız askerleri arasında bin Ekü kazan: mak için ufak bir iş görmeği göze aldıracak İsviçreliler pek goktur - — Evet, insanı darağacma gö - türebilecek bir iş.. . — Beceriksiz ve parasız olursan öyle.. Fakat Ludvig sen akılİr ol « duğun kadar zengin de olacaksın.. — Bin Ekü.. — İsviçreye, güzel İsviçreye, yeşil İsviçreye gitmek için.. * — Ne yapamk lâzım?. — İki dakika gözlerini * mak, kulaklarını :ıölııııı':. irlak — Mösyö Tribule.. — Haydi, düşün, bir karar ver.. — Gizlice şatoya mı girmek isti- yorsunuz?. — Evet, senden de bir şey sor- mak.. Fakat bu nıırlılııı:m ha- ricindedir. y — Söyleyiniz!.. — Kral gelmeden bir gün evvel şatoya getirilen bir genç kızdan bahsedildiğini işittiniz mi?. — Galiba Madam la düşes dö Fontenblö'yü kastediyorsunuz?. — Eyet.. — Zavallı kızcağız — çokye'isli — Sen kendisini gördün mü?.. — Şatonun yanında — nöbetçi bulunduğum zamanlar bir iki ke - re gördüm.. . — Yalnız mı idi?. — Ne vakit? Söyle ne vakit?. — Kral ne zaman ölürse!, . . * Jan Lö Piyetr deli gibi kaçarak ahırın bir köşesine gizlendi. Orada başını iki elinin arasma alarak düşünmeğe başladı. — Madlen seviyor.. Ömrümde bu kadar istırap çekmemiştim.. O Kralr seviyor.. Kalkıştığı çılgınlı - ğa bakılırsa bu aşkın çok büyük, düşüncenin üstünde büyük olması Tâzım.. Kralı zehirlemek için ken - disini zehirledi.. Fransuyayr mah- vetmek için güzelliğini berbad et - ti.. seviyor! Yaben; — ben onun indinde neyim? Menhus bir âlet? O da zaten bunu söyledi.. Ben de kabul ettim.. Evet, razı oldum ... Ve hâlâ da razıyım.. Kendisi be - nim olduktan sonra düşüncesi bir başkasında olmuş, ne çıkar?. Oh , © iki saat!.. Onun yanında geçir - diğim o iki saat!.. Ya o adam, aza- metli gülümseyişiyle geçen kral!.. Ölecek.. Madlen şimdi onu kurtar- mak istemiş olsa bile ölecek.. İş işten geçti artık.. Kalbimde taşı - dığım kin, vücudumda taşıdığım zehirden daha tehlikelidir.. Jan Lö Piyetr ayağa kalkmış, sıkılmış yumruklarını müthiş bir tavırla ileriye uzatmıştı.. Pek korkunç bir hal almıştı . Ahırın bir deliğinden — bakan Madlen Ferron onun hiç bir hare- ketini gözden kaçırmamıştı. Zavallı âşıkı böyle çılgm bir DÜN ve YARIN külliyatı seçme bir kütüphane teşkil eder. V Ş Tevzi Yeriz VAKIT matbaası — İstanbul — halde görünce solgun dudakların « da bir gülümseyiş belirdi. —S PARİS'TEN GELEN HABERCİ Fontenblö — şatosu geniş — bir bahçenin içinde bulunuyordu . Bu bahçe, yüksek ve sağlam du- varlarla çevrili idi. Birinci Fransuva şatoya geldi - ği zamanlar içeride duvarların bo- yunca nöbetçiler konuluyordu .. Aşağı yukarrı, her yüz adımda bir nöbetçi vardı. Tribule, Kral ile beraber bura - ya iki kere gelmişti.. — Onun için her köşe bucağını biliyordu... Zaten içeriye bu bahçeden girme- Ye karar vermişti.. Plânmı Ragas- tanla Manfrede anlattı.. Bu plân şuydu: Ne olursa olsun her şeyi göze aldırarak bahçeye girmek ve Jiyetin şatonun hangi tarafında bulunduğunu — öğren - mek. Bu öğ 2nilince dairelerin t-r-« tibatını iyice bildiği için karanlık bir gecede arkadaşlarına klavuz - luk edecekti. Önlerine çıkanları öldürerek içeriye girecekler, Jiye- tin dairesine gidip onu kaçıracak- lar ve İtalyaya gideceklerdi. Son derece basit ve basit oldu - iı_ıılııdıı- çılgınca — olan bu plân biricik muvaffakıyet çaresi idi. Fontenblöye vardıkları ilk ge- ceden itibaren Tribule arkadaş - Tarr ile beraber şatonun civarında dolaşmaya gitti. Bu gezinti esnasında Ragastan-