3 Temmuz 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

li 38 TEMMUZ — 1935 Bic göcüş: Dostumun tavsiye ettiği şair Rıza Ruşen'i tanırsınız. — Bir çok gazetelerin — Bursa aytarıdır (muhabiridir). Çok değerli bir arkadaşımızdır. Ne yazık ki dai- ma aramızda bulunmüyor, böyle r likle Babrâli piyasasının - en ileri gelen yazıcısı olmak fırsatını ... (eğer bu, fırsatsa) kaçırıyor.. Bu kıymetli dostum, bana ve benim vasıtamla Türk okuyucula- rvına yepyeni bir Anadolu sairi ta- nıtıyor.. Gerçi, benim bir kaç sa - tır yazmamı istemiş.. Fakat, ikin- ci elden tavsiye değerini kaybe - der.. Size, Riza Ruşenin mektu - bunu ve şairin bir şiirini naklede- yim.. Hükmünüzü kendiniz verir- siniz. — (Vâ « Nü) Kardeşim Vâ - Nü!.. Size, çok yakın bir arkadaşı - mın Bursada bastırdığı şiir kita - bından bir tane yolluyorum.. Ki - tabm adı (Kaynak Başında) dır . Ve şairi Tahsin Nahid Uygur adı - nı taşıyor. Kendisi Çankırılıdır .. Daha önceleri iki kitap bastırmış- Edebiyatı) dır. Gazete adıma — giden kitaplar için (Yeni eserler) başlığı altın - da dört satır yazmak — bir basın an'anesidir. Fakat ben bu mek - tupla (Kaynak Başında) için, bu ;l_l anenin biraz dışma çıkmanızı l'leyecîğim.. Gazete adına yol - âanan bir kitaba, bu mektubu ek- !e_yı!imîn sebeplerinden biri, şa - Ifin arakdaşım olması ise, ikincisi, bu kitabın başka kitab olduğunu belirtmek için — dikkatinizi çek - mektir.. Çünkü siz, (Haber) d istediğiniz kadar siyasal sekre - terlik yapsanız da, bizim nazarı - mızda hâlâ ve eski şairsinizdir .. Yolladığım kitap, kitapçı vit - rinlerini Suadiye taraflarının yeni anzı çeviren kübik apar- :m"f' tertibi, moda kitaplardan .:i“d" İçinde ve dışında, kübik ;îea;ıış:;- :î::îp mısralar yöktür - immdan fışkıran kay - nak suları Eibî, mülenzı’ fakat berrak akışlı bir $iir kitabı.. Okur: sanız beğeneceğinizi umarım. sam olmaz.. Çünkü —arkadaşlık duygum, her mülâhazaya üstün ge- lebilir.. Yalnız şunokatyı belirt - Meden geçemiyeceğim: Milli ege- | Menlik gibi, galiba milli şiir ve & | ebiyat da Anadoludan doğacak; i ediğimiz özlü ve gerçek şii - Fin tadını bize Anadolu çocukları fattıracaklar.. Yüksek yaylâ ha - vası.. Daha saf, daha temiz, da - ha taze esiyor ve galiba (mürtefi Yerdir, onun için rüzgâr eksik de- yerdir, anımçün ruzigâr eksik de - Şil) 1.. Rıza Yucer (Sabık Rıza Ruşen) GÜLLÜ Ellerine kimler yaktı kmayı? Kim büyüttü senin gibi sunayı? Geçmek üzre körpe çağın son ayı! Bir domurcuk gü! versene bahçenden! S kuwee- den istifade * Almanyadan bir mütehassıs profesör çağırıldı Berlin yüksek mühendis oku- lası profesörlerinden Adolf Adu yakmda şehrimize gelerek Anka- raya gidecelstir. Bu tanınmış pro- fesör bir müddettenberi üzerinde çok önemle (ehemmiyetle) duru- lan su kuvve'leri işini tetkik ede- cektir. Hükümet, su kuvvetleri arama ve istifade işini de Eti Banka ver- mektedir. Eti Bank maden işle- riyle beraber elektrik işleriyle de uğraşacaktır. Bunun için maden arama, altın arama ve petrol arama heyetleri kaldırılmakta ve bankaya bağlı olarak iki enstitü vücude getiril- mektedir. Bunlardan birisi maden tetkik ve arama enstitüsü, öteki de elektrik enstitüsü ismini alacak- tır. Bu iki enstitüde arama ve ted.- risat işleriyle meşgul olmak üzere bazı yabancı profesörler de geti- rilecek, ayni zamanda şimdiye ka- dar memleketimizde bu işle meş- gul olan mütehassıslardan istifade edilecektir. —o— Unkapanı köprü- sünde yankesecilik Unkapanı köprüsü üstünde yan- kesicilik, yapmaktan suçlu Şerefin duruşması, Sultanahmet. birinci Şeref, kendisinin para çarpma- dığenr ileri sürerek, şöyle diyor: — Köprüden geçerken, uzaktan bir kalabalık gördüm. Birçok kişi, koşuşuyordu. Ben de merakla koş- tum ve kalabalık arasından fırlı- yan bir çocukla göğüs göğüse gel- dim. Çocuk, bu sırada elindeki pa- ya çantasını yere atıp kaçtı. Çan- tayı yerden alıp vermek üzere sa- hibini ararken “vay, sen misin ça- lan?,, diye beni çalayaka ettiler!,, Duruşma şahitlere ve suçlunun sabıkası olub olmadığının öğrenil- mesine kaldı. Kokmuş mal gönderdiği için Türkofis tarafın- dan mahkeme- ye verildi Türkofis Karaağaçtaki barsak müessesesini, kokmuş barsakları Amerikaya gönderdiği ve bu da Ofisin Nevyork mümessilinin ra- poriyle sabit olduğu için adliyeye vermiştir. Riğer taraftan Ofis, son za - manlarda cereyan eden bu gibi vak'aları Bakanlıktan aldığı e - mir üzerine topyekün tetkik et - meğe başlamıştır. Bunlardan bu - gün için gizli tutulan — iki tanesi daha sabit olmakta bulunduğun - dan bunların da adliyeye intikali yakındır. 'Tetkik edilen meseleler arasın- da İzmirdeki bazı tecim (ticaret) evlerinin üzüm fiatlarını düşüre- cek şekilde elaltından, yaptıkları hareket de vardır. Bugün adliyeye intikal etmiş olan kokmuş barsaklar — meselesi hakkında yaptığımız — temaslara göre, bu barsak müessesesinin sa- hibi, barsakların İstanbulda iş- lenmediği, Anadoluda işlendiğini ve sıhhat raporunun almmış oldu- ğunu, barsakların bu vaziyete gö- re, olsa olsa yolda kokmuş olabi- leceğini öne sürmüştür. aĞ aa Genel direktör Faruk — ameliyat geçirdi Sağlık Bakanlığı (Sıhhat Ve- kâleti) sıhhat ve içtimai muavenet -genel direktörü Bay Faruk Hase- ki hastanesinde safra kesesinden bir ameliyat geçirmiş, iyileşerek bu sabah hastaneden çıkmıştır. —o— Güzal Sanatlar Akademisinde sergi | Güzel San'atlar Akademisi ya- kında Avrupa müsabakalarında kazanan tablolardan ve yıllık ça- İrşma içinde çıkarılmış en iyi e- serlerden mürekkep bir sergi aça- caktır. diyecek yok! RBelediye zabitası memurları halkın şikâyetlerini dinlemiyorlarmış! Beledîâre zabıtası memurların- dan bazılarının halk tarafından yapılan şikâyetleri dinlemedikleri anlaşılmıştır. Bundan başka şe- ker, tuz, ekmek gibi zaruri gıda| maddelerinin satışlarını da iyi kontrol etmedikleri ileri sürülmüş-| tür. Bu vaziyet, halktan bazılarının merkeze yaptıkları şikâyetlerden meydana çıkmıştır. Şikâyet edilen belediye zabıtası memurları hak- kında tahkikat yapılmaktadır. Marinetti gitti İtalyanların fütürist şairi Mari- netii dün tayvare ile memleketine dönmüştür. Elçilik binasındaki sergi de kapanmıştır. Taksim bahçesi garsonlarının şikâyeti Taksim bahçesinde çalışan gar- sonlardan onu, dün garsonlar ce- miyetine bir şikâyette bulunmuş- lardır. Bunların iddiasına göre bunlar bahçenin düzeni için üç ay hiç. parasız çalıştıktan sonra yeni gelen 36 kişilik artist grupuna ser- vis yapmağa icbar edilmişler ve) bunu yapmayınca işlerinden çıka- rılmışlardır. Mesele tetkik - edil- mektedir. 5 fAağ— Lütfi Fikrinin emlâki satılıyor Üniversiteye ve birçok hayir kurumlarına emlâkini bağışlıyan, parasının bir bölümüyle Avrupa- ya talebe gönderilmesini vasiyet eden eski osmanlı mebusan mecli- si üyelerinden avukat Lâütfi Fikri- nin Büyükadadaki dört köşkü ve arazisi Bayoğlu mahkemesi tara -; fından satılığa çıkarılmıştır. Satış sekiz Temmuz pazartesi günü ya- pılacaktır. gea vi O lAr Üsküdar vapur iskelsi 2 numarada şılıyor. masına bazı fırınlar dikkat etmiyor. Fırınlard nafından Mehmed Kalayer, İstanbulda bulunan hiç bir fırının belediyenin koymuş olduğu şartlara uygun hareket etmediğini iddia ederek diyor ki: — Firın tezgâhlarında sokakta giyilen ayakkaplarla dolaşmak yasak olduğu halde bir çok fırınlarda ek- meklerin konduğu yerlerde bile bu ayakkabılarla dola- İkinci olarak hamur teknesinin daima temiz tutul- Üçüncü olarak belediye talimatnamesinin 365 nci madilesine göre fırında çalışanların iş esnasında fırın sahibi tarafından temin edilmiş hususi çamaşırlar kul- lanmaları şarttır. Buna riayet edilmiyor. D Ç, Gi Dt e LA Mü> Ç Mğrüme ekmek yapıcı es- mektedirler. $ M r #ati YA y çf * « r..._,.ç a ltemizlik işleri Dördüncü olarak her fırında bir banyo yeri olması mecburidir. Halbuki bu hiç bir fırında yoktur. Beşinci olarak firın işçilerinin yatlığı yerlerin de çok muntazam ve temiz olması lâzımdır. Buna mukabil fırın işçilerinin ekserisi gayri sıhhi bir hayat geçir- Bu iddialar ne dereceye kadar doğru, bilmiyoruz. Fakat herhalde halkın en birinci gıdasmı teşkil eden ekmek meselesinde ne derece titiz davranmak lâzım ge- lirse o derece titiz davranılmalıdır. Ekmeğin temizliği Üsküdar vapur iskelesi 2 numarada için belediye kendi yaptığı talimatnameyi fırıncılara muhakkak surette tatbik etmelidir. — mesele olduğu Di YAK DA Syyyypypitliammyura dÜÜ Gür saçını kim taradı, kim ördü? Gül yüzüne penbe' gül mü el sürdü? Kaçma yavrum bizi burda kim gördü? Bir domurcuk gül versene bahçenden! —Kotülemare Emiri | şehrimizde Kütülemare Emiri Ahmet Ca- bir Han şehrimize gelmiş, görme- ğe değer yerleri dolaştıktan sonra İngiltereye gitmiştir. “Kurun, gazetesi Yazan: Kadircan Kaflı İN gypagolARİ İNi ygozüDEİLÜRKI aa opp NIN0 gggt P egi gö KA eyayıyel KOU z KÜRNR0Kag ç9 aa gğcsKAN a gopRKAN NO gp ao KUN ygyyyoN KA ayoyyyp ĞAL e tgygyyalYAN A ıgyyyıy A AL ö yaypyaya UAY ÜND ygapayıAAİ MA pp gapaklNARAş mm.lmuınımmınmımmmınmmmwmımımımwmıwnmımmmıııııımıııwutn"n—;nı_u;g Kara Kartal yılın bu enkuvvetli romanına başladı Türk Jenizeilerı'nin yiğitlikleyiyle doalu olan bu eseri hemen aoku maya başlayınız... | deniz gEHİN T gggi ÜNtf ÜÜT aa ÜTÜ UT eli Eem,mw Hapishanede bir başbakan! Son günlerde Macaristanda â- detâ salgın bir hastalık gibi dört tarafı sarmış olan siyasal düelle merakını ortadan kaldırmak için düelloculara karşı şiddetli hbü- kümler istenmeğe başlanmıştır. Bunurla beraber Macaristan- da bir vakitler düelloya karşı şid- detli davranılırdı. Hattâ birkaç kişi de cezaya çarptırılmıştı. Bu cezalardan birisi de dünya har- binden az evvel tatbik edilmiş, bu yüzden Avrupanın son günler ta- rihinde en tuhaf bir vaziyeti doğ- muştur. Çünkü bütün bir ulus bir hapishane hücresinden idare edil- — miştir. Macaristanın Başvekili Stefan Tisza'yı muhalif partisi li- deri ve sonradan Macaristanın ilk cümhur başkanı olan Kont Mi- hael Karolyi düelloya davet etmiş. ti. Başbakan Macar ordusunun yedek subay (zabit) larındandı ve askeri kanun onun döğüşmesini â- mirdi, Düelloda kazanmış ve Ka- rolyi de meydandan yaralı olarak — kaldırılmıştı. Ancak bundan evvel de birçok düellolar yapmış olan Kont Tisza halka fena bir örnek verdiğini an-« layarak, bu suçundan dolayı mu- — hakeme olunmasını istemişti. Mu- hakeme edilmiş, ve üç gün hapse mahküm olmuştu. Yatağı ile yazı masası Buda « peşte kalesindeki hapishaneye ta- şınmış ve başbakan — tam üç gün bütün devlet işlerini özgür (ser- best) olduğu günlerde yaptığı gibi — bu hapishane hücresinden idare etmiştir. Belki de Kon Tisza bu kisa''is« tHirahatten memnun olmuştur. Çün- kü o günlerde işler gerçekten çok sıkı idi ve parlâmentoda bir defa kendisine karşı ateş edilmişti. — Denizdeki hazine 1721 yılında Helsingfors'un a- çıklarında batmış olan Rus impa- ratorluğunun bir harp gemisini yirmi gündür araştıran dalgıçlar işlerini bitirmiştir. Bu gemide İs. veçten yağma edilmiş olan 6 mil- yon lira kıymetinde altın bulun- duğu sanılıyordu. Dalgıçlar de- nizaltından iki asırlık altın çıka. — racaklarına bir takım top mermi- leri ve kilise resimleriyle yukarrya çıkmışlardıfr. Eğer eski kayıtlar doğru ise, bu gemide gerçekten altın bulun- ması lâzımdı. Ancak eskidenberi hususi dalgıçlar gemiye gizli giz- li inmiş olduklarından hazinenin vaktile çalımmış olduğu kanaatine varılmıtşır. Nitekim bir dalgıç, bundan üç sene evvel gemiye indi- ğini ve paslanmış demirden başka a Kont aa Seşmkç GÜ gi e a B bir şey bulamadığını itiraf etmiş- — ğ Afgan elçisi Efganistanın Türkiye elçisi — Ahmet Han Ankaradan şehrimize gelmiştir. Akşam memleketine gi- decektir. Basın genel direktörü Dün sabah Ankaradan gelen (Basım (Matbuat) genel direktörü J H n | i. 'ı h | Vedat Nedim Tör gece Park Otel- |— de Türk ve ecnebi gazetecileriyle samimi görüşmeler yapmıştır. Vedat Nedit Tör bugün Avru- paya giderek Yunanistan, İtalya, )' Fransa ve Almanyada incelemeler (tetkikler) de bulunacaktır. ir Li Gezi (seyahat) bir buçuk ıygü_-_j recektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: