Çalınmış”çocuk'peşinde rikulâde maceraları No, 33 İRUM . BELKİ BU ANO JONA İŞKENCE BO/- YORLAR .NASIL YAPSAM)| OKÇ ARKAYOLD PARTİSİNİ TUT- CAIE’INTÜ Tüx H P Ü MIYARANK ONLAR- lrwıı;ı»lıf?ıv/ ALAYIM YARIN (Çi HAVADIS A MÜKÜNEİN NWASIL GAZETE. CİLİK YA PACAĞIİN #AYDUPD — LARLA MA- SIL ÇARPI- ŞACAĞIN BU ROMAN. DA GÖRE. CEKSİNİZ SERSERİLER YATAĞI SERSERİLER YATAĞI Madlen omuzlarını silkti: | Birsürüçocuk sevinçlerinden Madlen düşünceli bir halde pen- | nin üzerinde bile inkâr ederim, — Çabuk gel.. Bana yetiş! dedi. | kuşlar gibi cıvıldıyarak — ormana cerenin yanında duruyordu. Kralrm, Allahım sizsiniz Madam! Ve sonra atını tekrar — dört nala kaldırdı. Birkaç dakika sonra evin önün- de durarak attan indi ve atı bir halkaya bağlıyarak komşulara sez- dirmeden içeriye girdi.. On dakika sonra Jtn lö Piyetr de geldi. Madlen sordu: — Bir ahır var mı? — Evet madam. Atı oraya çek- tim, — Evi gezdim. Jan 18 Piyetr genç kadının yü- züne üzüntü ile baktı. — Çok güzel... Her tarafını be. ğendim. Yalnız sen nerede yata - caksın? Bu sözü söyler söylemez dikkat- le onun yüzüne baktı. Zavallının kızarıp sarardığını, renkten renge girdiğni gördü. Yavaş sesle: — Ahırda! dedi. Bu anda sokakta büyük bir gü- rülti ldi. Madlenpencereye — yaklaşarak kendisini göstermeden — dışarıya bakmak için araladı. Gürültü pek büyüktü. Fontenblö ahalisi pazar gününe mahsus elbiselerini giyerek soka - ğa dökülmüştü. Siyah elbiseli ve küçük — şehrin mühim ricali ile çevrili bir adam krala okumak için elinde üzerinde bir methiye yazılı bir kâğıt tutu - doğru koşuyorlardı. On dakika geçti. Nihayet halk — arasında büyük | bir hareket görüldü. “Yaşasın kral,, sesleri sarstı. Siyah elbiseli adamla yanında - kiler ilerlediler. ortalığı Madlen Ferron pencerenin cam- ları arkasında bekliyordu. Birkaçadım — gerisinde, Janlö Piyetr, gözleri parlıyarak onu sey- rediyordu. Sokakta şimdi büyük bir sessiz- lik olmuşlu. Herhalde siyah elbiseli adam yazdığı methiyeyi okuyordu. Sonra birdenbire tekray bir gü - rültü koptu. Ellerinde kılıç ve mızrak bulu - nan şüvariler geçtiler. Sonra arabalar geldi. Nihayet etrafında Jantiyomlar bulunduğu halde kral göründü. Pariste olduğu gibi ahalinin al. kışlarma ara sıra kayıtsızca bir işa retle cevap veriyordu. Madlen: — Jan! dedi. Genç adam bir sıçrayışta onun yanına geldi... — Bu adama bak... — Görüyorum. — Bu Fransa kralıdır. — Biliyorum madam. Kral geçmişti. Eşya — arabaları ve sonra tekrar — süvariler geçti. On dakika kadar sonra Ragas- tanla arkadaşlarının - geçtiklerini gördü. — Bu damları takip ederek ne- reye indiklerini gelip bana haber vereceksin o vakit seninle konuşa- cağım. Jan l6 Piyetr dışarıya fırladı. Bir saat sonra geriye döndü. — Atlılar Fago sokağındaki bü- yük Şarlman oteline misafir oldu- lar, dedi. — Pekâlâ... Madlen Ferron oturuyor Jan lö Piyetr karşısında ayakta duruyor - du. Genç kadın birdenbire onun yü- züne bakarak: — Demin ahırda yatacağını söy- lemiştin! dedi, — Madam... Sizi rahatsız etme - mek için... — Sana göstermiş olduğum adama iyi dikkat ettin değil mi — 7.. — Krala mı, evet madam... — Jan, sana onu öldür! demiş olsam ne yapardın!.. — Onu öldürürdüm madam.. Sesinde bir titreyiş vurdı. Elleri- ni bir yalvarış tavrile ileriye doğ- ru uzatmıştı: — Bana kralı öldür deseniz öl- dürürüm. — Papayı — öldürmek - Tiğimi emretseniz Romaya gider ve —Papayı gebertirim. Dinimi inkâr etmemi söy - lerseniz alev saçan — odun yığı - Bunu zaten bilirsiniz! Size bunları tekrarlamağa lüzum yok. Canım, vücudum sizindir. Yanmızda ge - çirmiş olduğum bir saat için ede - diyyen cehennemde kalmağa razı- yım, Siz olmadıktan sonra cenne - tin bana ne lüzumu vardır ki?.. Oh, O geceyi düşündüğüm zaman bilseniz kendimde neler hissediyo- rum. Her zaman — düşünüyorum. O hatıra benim hayatımdır madam. Hiç bir dakika yoktur ki hayaliniz gözümün önünden — silinsin... Oh Madam,bana bir daha merhamet e decek misiniz? Oh söyleyiniz, hiç olmazsa bir kelime söyleyiniz. Be- ni tatlı bir ümitle — yaşatmak için Söyleyiniz. Hattâ bu ümit, sonra- dan beni en müthiş işkencelere uğratacak olsa bile söyleyiniz.. Hattâ bu ümit mahvolarak kab- bimde derin ve unulmaz bir hic- ran yarası kalacak olsa bile söy- leyiniz. Madlen bu taşan dinliyordu. Bundan acı bir zevkalıyor gi- biydi. Ona belki yüzlerce kere güzel- liğinden ve kendisine tapıldığın- dan bahsedilmişti. Sayısız genç, güzel ve zengin ayaklarına kapanarak ondan aşk dilenmişlerdi. Fakat bu serseri, bu zavallı a- dam, müthiş bir hastalığın pençe- sinde inliyen bu talihsiz, Madlen için bir âşıktan daha yüksekti. duyguları