Sinema hikâyesi Barnum, 19 uncu asırda çok meşhur olmuş bir adamdır. Dün yanın en garip mahlüklarını bir araya toplayarak teşhir — etmiş, böylece büyük bir servet kazan- mıştır. Bu adamın hayatına dair son zamanlarda bir film çevrilmiş, Barnum rolünü Valas Beri yapmış tır. Aşağıda bu filmin mevzuunu okuyacaksınız: — Ona karşı daima bir zaa- Tım vardı! Diye sakallı kadın Ve devam etti: — Ne kadar güzel adamdı! 300 kiloluk, dünyanın en - şiş- haykırdı. man kadını, sakallı — kadına ters bers baktı. General Başparmak, BO santimetrelik boyile bir is- kemle üzerine çıkarak : — Aziz arkadaşlarım diye ıö-' k ze başladı. Size tecessürle haber wermek isterim ki biraz sonra gö- |receğiniz Barnum, bizim eski tanı 'dığrmız Barnuma — benzemekten çok uzaktır. Zavallı o kadar de- | ğişmiş, o kadar bozulmuş ki ta- nımak bile güç oluyor. Evet, ken- 'disini , parkta bir sıraya oturmuş gördüğüm zaman doğrusu haline acıdım. | Ve içini çekerek ilâve etti: — Bütün bunlar — güzel sesli bir kadın yüzünden... Madam Zozzo — sakallı ka- dın — sesinin güzelliğine inandı- ğı için itiraz etti: — Her güzel sesli kadın önun gibi değildir! , Üiğerhîî:ghı—'hı sözüne aldı- rış etmediler. Hepsi “İsveç bül. bülü,, diye şöhret bulan — Jenni Lindi düşündüler. Cüce tekrar anlatmağa başla- dı: — Kabahati bu kadına yükle- mek te doğru değil... Unutmıya- İrm ki, Barnumun delicesine âşık olup bizim canbazhaneyi bıra - karak yalnız Jenni Lindle meş- gul olmağa başladıktan sonra fe- lâkete düştü. Bize, — kendisinin servetini temin edenler —olduğu - muz halde, canavarlar dedi. Fakat artık bunları unutalım. Daha iyi.. Barnum şimdi — bizim yardımımıza mühtaç bir hale gel- miştir. Biz büyüklük göstere- lim. Iskemlenin üstünde doğrularak etrafına gururla baktı ve devam etti: Jermi Lind, hakkında — tahki- kat yaptırdım. Canbazhanemi - zin bozulmasına — sebep olan o değildir. Boyu 2 metreden tam 13 san- timetre fazla olan “Dünyanın en uzun boylu adamı,, söze karış- t — O değil de kim?.. General — Başparmağın karısı atıldı: — Mösyö Valş'ın bu işte hiç a- lâkası yok mu? General Başparmak: — Kim bilir? Diye söze başla- dı. Valşın, eski dostu ve velini - meti Barnumdan ayrılarak Jenni Lindle beraber Avrupaya gittiği| muhakkak... Fakat ikisi arasında bir aşk macerası var mıydı? Bu- nu kat'i olarak bilmiyoruz. Jenni Lindin kaçtığı gün Bar- General baş parmak! | Karısı ile yeğeni Nans, anneleri - nin yanına çekildiler. Biz sahne- ye çıkmak istemedik. Canbazha- ne ortadan kalktı. Hepsi teessür içindeydiler. Dünyanın en şişman kadını gü- rültü ile burnunu sildi. — Sakallı kadın Madam Zozzo içini çeke- rek derin bir: — Ah! Savurdu. Sonra anlat- mağa başladı: — Siz Barnumun ilk canbaz- hanesini - — bilmezsiniz. O zaman bu işe daha yeni başlamıştı. Fa- kat dünyanın en nadide mahlük - larını bir araya toplamış olduğu için işleri çok yolunda gidiyor - du. HABER — Akşam Vostası Müthiş bir heyecan . içinde a- ğır ağır merdivenleri çıkıyorum. Daraçanın kapısına geldim. Bü - | tün vücudum raşe içinde... Allah yardım ederse bir kaç sonra bu belâlı yerden kurtula - cak, hasretime kavuşacağım. U - fak tahta kapıyı yavaşça — ittim. Kapı yarı aralandı. Ve — yıldızlı gök yüzünden bir parça görün - dü. , Fakat adımımı dışarıya atma - mıştım ki tuğla zeminin üzerine düşen bir cismin gürültüsile ye - rimde dona kaldım. Yere düşen şey kapının arka - , sına dayanmış — olan bir tüfekti. | Bir saniye içinde olan bu gürül- tü üzerine daraçanın bir kena- | rında tahta bir kanapeye — uzan- mış, bu ılık yaz gecesinde şeker - 4 | leme yapan nöbetçi zenberek gi- General Başparmak, Barnumla - barışmıştı. Bartam, karı koca her ikisini kucakladı. Bu yüzden işleri bozulan Skif isminde başka — bir canbazhane sahibi bir oyun oynamak istedi. Amerikanın ilk reisicumhuru Vaşingtonun süt ninesi olduğunu söylediği 165 yaşında bir kadın getirdi. Barnum bu kadını da teşhir etmeğe başladı. Fakat Skif, bir kaç gün sonra gelerek hilesini ortaya vurdu ve kendisine para vermezse işi ilân edeceğini söyledi. Barnum da o- nu kovdu. Fakat Skif, intikamını almak- ta geçikmedi. O sırada ben, işe başlamıştım, Sakallı bir kadın o- lamıyacağını, benim hakikatte bir erkek olduğum iddia edildi. Bar- num şehrin tanınmış ailelerinden üç kadının beni muayene etme - lerine razı oldu. Felâket te böy- lece başladı. Beni, para vererek, kandırmış- lardı. Yerime, benim — kılığıma girmiş bir erkeği koydular. Mua- yene neticesinde rezalet koptu. Halk canbazhaneyi kırdı, geçir - di. General Başparmak: — Çak fena yapmışsmız! Di- ye haykırdı. Fakat madem ki na- dim olmuşsunuz. Mesele yok. Zaten Barnum, kendini çabuk toparladı. Dünyanın en küçük erkeği olan benle — eşimi buldu, ikimizi evlendirdi. Tekrar bara kazanmağa başladı. Üçüncü felâketten sonra Bar- num, şimdi tekrar gelecek. Karı- sile barışmasını da temin et- tim, * Ü, Barnumu yeni bir sürpriz bek- liyordu. Valş birdenbire çıka geldi. Jenni Lindle — aralarında hiç bir münasebet olmadığı anla- şılmıştı. Canbazhane tekrar - ku - ruldu. bi yerinden fırladı ve kapıya doğ- ru atıldı. Bunu görür görmez ka- pıyı çektim. İç taraftaki kalım de- mir kolu — indirdim ve kendimi merdivenden aşağıya attım. Ka - ranlık içinde odayı buluşum bir mucize oldu. İçeri girer — girmez arkadan kilitledim ve yatağıma ! uzandım. | — Bir iki dakika sonra, han için- de gürültüler başladı. Yukarıdan aşağıdan İngilizce — bağırışmalar duyuluyordu. Çok geçmeden lâm- baları yaktılar ve kapıları vur - mağa başladılar. Ben bu gürültü- leri duymuyor gibi yatağımda kı- | pırdamıyor, hattâ horluyordum. Mehmet Ali kapının tekmelen - diğini duyarak uyandı ve koşa - rak kapıyı açtı. İşte o zaman ben de uyanır gibi gerinerek yatağım- da doğruldum. Odaya iki İngiliz polisi girmiş- ti. Bizi odamızda tamam görünce birbirlerine İngilizce bir — şeyler söylediler ve çıktılar gittiler. Meh met Ali telâş içinde idi : — Ne oluyoruz? — Böyle gece yarısı bizi neden kaldırdılar? — Vallahi bilmem. Ben de se- nin gibi uyuyordum. — Şunu bir sorup — öğrensen. Baksana dışarıda gürültüler var. Mehmet Ali, bunu söyliyerek kapıya «doğru gitti ve tokmağı çe- virerek açtı. Ben olduğum yerde duruyordum. Arkadaşım kapıyı aralıyarak başını çıkarmak iste - di. Fakat göğsünün üstüne yediği bir tekme ile döşemenin üstüne yuvarlandı. Herifler kapımızın ö- nüne nöbetçi koymuşlardı. Gece daraçada bir nöbetçi bek- şebüsü Arapyan hanındaki bütün mevkufların rahatını kaçırdı . Ra- hatını diyorum., Tabii bu herkesçe bilinen ve istenen mânada bir şey değildi. Orada dayak yemek, an- garya görmemek, ceza vermemek debirrahattı. Benim beceriksiz- liğim bu kabilden bir rahatsızlık oldu. büyük salonlarından birine topla- dılar. Her taraf süngülü nöbet letileceği ihtimalini düşünemedi - | ğim için suya düşen bu kaçma te - | «|Yakın tarihten — - kanlı yapraklar 12 HAZİRAN — 1925 | öRe ittihat ve Terakkinin eski Çankırı kâtibi | mes u!u Cemal Oğuz anlatıyor; No. 56 çilerle dolmuştu. Başçavuş elin - de mahut kırbacı — olduğu halde ortada bir aşağı bir yukarı dolaşı - yordu. Halinden çok asabi oldu - dakika| 3 belliydi. Hepimiz odaya doldurulduktan sonra bir yoklama yapıldı, sonra üzerlerimiz sıkı bir surette arandı. Ben, açık gözlük yaparak yatak çarşaflarından olan kuşağı bir pa- ket yapmış, onu münasib bir tara - fa atmıştım. Yedi yüz lira hâdisesinden son- ra yanımda bir liradan fazla para da bulundurmıyordum. Muayene sırası bana gelince, baş gardiyan,, bence ve hattâ şimdi sizce de bili- nen bir sebep altında bana doğru ilerliyen askeri itti; ve üzerimi biz- zat aramağa başladı. Fakat bu se- fer eline şişkin bir cüzdan geçire - mediğini görünce suratı ekşitti ve homurdanarak ortaya geldi ve bi - ze İngilizce bir konferans vermeğe başladı. Herif söylüyor, tercüman Ed - vard da Türkçeye çeviriyordu. On- lar söyledikçe bizde de şafak atı- yordu. Çünkü İngiliz çavuşu be- nim kacma hâdisesini de iztiamar etmenin yolunu bulmuştu. Diyor « du ki: — Bu gece yarısı içinizden biri- si daraçaya çıkmak — istemiş, her halde oraya çıkmakta bir maksa - dı olacak.. Kaçmak — mı istedi? Yoksa casustur da bir yere — işaret mi verecekti? Bunu mutlaka anla- yacağız.. Fakat evvelâ — içinizden daraçaya çıkan kimdir? — O şöyle ayrılsın !, Tabil bizden hiç kimse kıpırda- madı. Hepimiz biribirimizin yüzü - ne bakıyoruz. Çavuş bu hali görünce sözüne devametti: — Eğer daraçaya çıkmak iste - yen belli olmazsa hepinizi Kroker oteline göndereceğim.. Orada du- ruşmanız yapılacak. Elbette bül- bül gibi söylersiniz., Kroker oteli lâfını duyar duy - — Şekerleme yapan nöbetçi zemberek gibi yerinden fırladı ve kapıya doğru atıldı ne müthiş bir engizisyon mahalli olduğunu işitmiştik. Kroker oteli - nin alt katındaki bodrumlarda ya- pılan fecayiden haberimiz vardı. Ne kadar fena vaziyette kaldı » ğımı siz düşününüz., — Daraçaya çıkan bendim! de- sem, başıma neler geleceğini dü * şünmek bile istemem.. Bir şey söy- lemesem, benim yüzümden diğer masum adamların da başı belâya girecek., Nihayet şöyle bir karar verdim: Son dakikaya kadar bir şey söyle - miyeceğim.. Eğer Krokere gönde - rilmemiz tahakkuk ederse — o za- man her şeyi göze alarak vaziyeti itiraf edeceğim. İngiliz çavuşu o gün bizi — hayli sıkıştırdı. Fakat her nedense kır* bacından yardım istemek nezaket- sizliğini göstermedi. Bizi gene o * dalarımıza gönderdiler. Fakat bu sefer kapıları üzerimize kilitledi » ler. — İhtiyaç olduğu zaman kapı- yı vuruyorduk. Eğer biri duyar ve zahmet eder açarsa süngülü muha- fızlar refakatinde — gidip işimizi görüyorduk. Gelen giden olmazsa halimiz haraptı!. Bu hâdiso üzerine hes gün Kıwec” ker oteline sevkedilmemizi bekli « yorduk. Fakat, bir hafta geçtiği | halde hiç bir ses sada çıkmadı. Ve bu iş de baş gardiyanın sonturlu palavrasiyle kapandı, gitti. (Devamı var) Cazband arıyoruz - Gezintimiz için bir cazbanda ihtiyac vardır. İsteyenler gene a * yın 14 üncü cuma gününe kadar mürcaat etmelidirler. Kiralık büfe 23 Haziran 1935 pazar yapılacak olan büyük deniz gezin” * timize tahsis edilen Akay Şirketi * nin (Kalamış) vapurunun büfeleri kiraya verilecektir. Talip olanlar en çok ayın 14 ün* €ü cuma gününe kadar idarehane” maz hepimizde şafak attı. Oranın | mize müracaat etmelidir. Vaşingtonlu büyük Fabrikatör Veyer Havzerin küçük çocuğunun dutlar tarafından kaçırıldığını telg raf haberi olarak — yazmıştık: gelen haberler, çocuğun sağ salim ailesine teslim edildiğini hay” Sort bildi” riyor. Fabrikatör, haydutların isted ikleri 200 bin doları vermek say7 sinde çocuğunu ölümden kurtarmıştır. O gün öğleden sonra bizi hanın 'Çocuğu kaçıranların meşhur haydut Alvin Karpisin idaresinde ’“:: llcrı anlaşılmıştır. Resmimizde sold a T görülen bu hayduttur. uk görülüyor. ——— / . nAAP