AY EVEC OTOAM0. GİTTİLER. YAN "“”“'""1“” YARD TENBELİN GÜZEL ROMANI İKİ No. 9 / EYVAH AKŞAM OLUYOR. KARDEŞİNİZ #HALÂ MEYDA, DA YOK. Haziran HABER'in deniz gezintisi gü- nüdür 226 — RAGASTANIN OĞLU — hiş bir hastalık aşılamıştım. Bana dokunan ölüme, hem de en acı, en müthiş, en iğrenç bir ölüme mahküm- | du! Gözlerinden ateş saçarak ve kol- larımı göğsünün üzerinde çaprastyari kavuşturarak, korkunç bir rüya gör- | düğünü zanneden, saçları dimdik ©- lan Kralın üzerine yürüdü. Sön derece tatlı bir sesle: — Şimdi, güzel üâşıkım, — Fransa Kralı Birinci Fransuva, hâlâ maske- mi çıkarmaklığımı istiyor musun? İşte. Elinle çöz! dedi. Başını eğdi. Kral şiddetle geri çekilerek hay- kırdı. İki eliyle yüzünü kapadı. Acı ve alaylı bir kahkahadan son- ra bir ayak gesi işitti. Başımı kaldırarak etrafına bakın- dı. Madlen Ferron kaybolmuştu. O vakit bir sarheş gibi sallanarak ve korku ile inliyerek kapıya doğru koşup açtı ve kendisine doğru gelen Laşatenyeri ile Esse'yi gördü. —-İ — TRİKO GAYESİNE YAKLAŞIYOR Yukarıda, Kokarder ile Fanfar'ın konuşuşlarını işitmiştik. Kokarder. Argo Kralmınm fikrini sormuş o da kat'i bir cevap vermeden meyhane- den çıkmıştı. — Eğer Mösyö dö Loyola bu iki ahmağın kendi sözlerini işittiklerini öğrenirse herhalde bazı tedbirler a- lır.. Kokarderin Lanteneye — bütün duyduklarını analtacağını da bilme- Hdir.. Fakat bu muhterem papazı ne- rede bulmalı?.. Triko Tru Püneze giderken yolda böyle düşünüyordu. Loyola Trikoyu Dolenin tevki- finde kullanmıştı. Lanteneden nefret eden Triko, bu delikanlıyı sevenlerin hepsinden de nefret ediyordu. Loyolaya hizmet ettiği zaman güösterdiği gayret de bundan doğu- yordu. Fakat papaz bu serseriye nerede ,* “duğunu söylememişti. Bunun için Triko, Tru Püneze vardığı zaman tereddüde düştü. Acaba bu evlerin hangisine gire- cekti. İçeriye girince hangi kapıyı çalacaktı. Serseri bunları bir kaç dakika ka. dar düşündü. Bir çare bulamayınca işi polis mü- C“>üne anlatmağa karar verdi. Ve yolunu değiştirerek hızlı & z'1 Baslil tarafıma doğru yürümeğe — başladı. aat on buçuğa doğru polis müdürü- nün konağına vardı. Herkes uykuda idi, Bütün pencereler karanlık bulu- nuyordu. Fakat Triko, polis müdürünün ko- nağına resmi ve gayri remsi suretle girebiliyordu. Gizli memurlar arası- na girdiği için kendisinden çekinen hizmetçilere biraz sözü geçerdi. Triko araba kapısının sol tarafın- da bulunan küçük bir kapıyı munaye yen bir surette çaldı. Bir kaç dakika zarfında bir delik açılarak sert bir ses: — Siz kimsiniz? Bu saatte ne - isti- younuz? diye sordu. Argo Kralı alaylı bir sesle: — Mühterem kapıcı!. Size hizmet etmekle iftihar duyan Triko kulunu- zum. Acele bir iş için polia müdürü. nü görmek istiyorum. dedi. Kapı derhal açıldı. » Kapıçı: — RAGASTANIN OGLU — 207 — Giriniz Mös&yö Triko, Bekleyiniz. | Gidip sizi Monsenyörün yanma götü- recek hizmetçiyi bulayım, dedi. Triko, on dakika kadar — bekledi. Nihayet bir uşak gelip kendisini al- dı. Tün Kralı: — Monsenyör uyuyor muydu? diye sordu. Uşak omuzlarını kaldırarak: — Monsenyörün ne vakit uyuduğu belli olmaz! dedi, Bir kaç saniye sonra serseri, polis müdürünün odasına giriyordu. Monklar, ateşin kargısında otura- rak derin bir düşünceye dalmıştı. Triko içeriye girdiği zaman polis müdürü başını ağır ağır kaldırarak yaklaşması için işaret etti. — Söyleyiniz Triko, ne var? — Monsenyör, Haşarat Yatağın- dan iki serseri gece hırsızı, Hüşet so- kağı ile Tru Pünez'in birleştiği köşe- de Loyola ile Lüben ve Tibo arasında gesen bir konuşmayı işitmişler. Bu konuşmadan, Etyen Dolenin matbaasında bulunan muzır kitapla: rın oraya Loyolanın emriyle konul- duüğu çıkar, Bu iki hırsiz bunu Lan- teneye haber vereceklerini bana söy- lediler. Triko polis müdürüne havadisle- rini her zaman böyle kısa, rapor şek- linde verirdi. — Bu iki serseriyi bunu Lateneye haber vermekten menetmeli! — Monsenyör bu benim işim değil- dir. Çünkü foyamın meydana çıkmak #htimali var.. — Pek âlâ Triko! Çok sadıksınız.. Şimdi gidebilirsiniz. Faydalı hava- dislerinizden yarın istifade edeceğim. — Bir haber vermekle beraber bir de tavsiyede bulunmama müsaade o- hunur mu? Polis müdürü kaşlarımı çatarakı — Söyleyiniz! dedi. — Monsenyör, ben Lanteneyi bi- lirim. O yarına kadar beklemez. Mös- yö dö Loyola'nın nerede oturduğunu ben bilmiyorum, fakat belki Lartene bilir! — E« Ne olacak?. — Bizim iki hırsız duyduklarını ©- na söyleyince Lantene hemen Loyo- la'nın evine gidecektir. Eğer Mon- senyör işe yarın başlarsa pek geç kalmış olacaktır. Hattâ şimdi bile belki geç kalmıştır. Polis müdürü: — Siz hakikaten değerli bir adam- sınız Triko.. diyerek ayağa kalktı. Triko bu söze hürmetle eğilerek teşekkürde bulundu: — Monsenyör, bana ettiği valdi hatırlıyor değil mi? — Evet.. Merak etme, hiç unutmı- yacağım.. Monklar Argo Kralına kendisini takip etmesini emrederek konağın avlusuna indi. Bu avlunun nihayetinde, ahırların sağında ve kapıcemın oturduğu küçük binanın gerisinde yarım bölük kadar tüfekli suvarinin bulunduğu bir ka- rakol vardı. Monklar bu suvarilerden dördünü yanma aldı. Trikoya bir at vererek kendi de atmma bindi. Önde elinde bir meş'ale bulunan bir uşak olduğu hal* de Tru Püneze doğru yollandılar. Polis müdürü önde, dört suvari bunun arkasında ve en geride Trik0 gidiyordu. Argo Kralı, meş'alenin AY" dmlattığı sahadan mümkün — olduğü kadar dışarda bulunmağa - çalışıyo'” du. Triko, kendisini bu adamlarla 8Ö rerek hemen Haşarat Yatağına habef