9 HAZİRAN — 1935 Bir çizgi çizene 30 kitap veriyoruz! Aşağıda 30 rakamınımn yanlarındaki noktaları bi- ribirine öyle bir çizgi ile bağlamalısınız ki, belirecek şekil bir insan başı olsun. Dün ve Yarm Tercüme Külliyatı'nı edinip okuyan İş- te böyle yetişkin bir insan kafasına sahip olur. Bu ki tın şimdiye ka » dar otuz kitabı çıktı. Bu ka - dar zengin bir kütüphanenin abonesi bir miktarı — peşin olmak ve her ay bir lira öde- mek üzere 16 lira 80 kuruş - tur, o O o Yıılıı'ııdıkl rakamlar arasını bir çizgi ile biribirlerine bağlıyarak dediğimiz yetişkin insan kafasını çizebilenler, bu çizdiklerini adresle - tiyis birlikte İSTANBUL ANKARA CADDESİ, VAKIT YURDU ad. resine yollarlarsa, gelen doğru haller arasında çekilecek — KUR'Ada kazanan: Birinciye Külliyatın otuz kitaplık bir takımı, İkinciye Külliyatın 20 kitaplık bir takımı, Üçüncüye Külliyatın 10 kitaplık bir takrmı hediye edilecektir. ——— ——— 15 Haziran 1935 saat 12 de kur'anın çekilişinde herkes bulunabilir. Bel soğukluğu ve Frengi'ye lııııaıııık için en iyi çare, 21 senedenberi bu hastalıkların - tedavi- | '."o uğraşan Dr. A. KUTİEL'in tertip ettiği (NEOPROTEKTİN) ilâcıdır. Akında piyasaya çıkarılacaktır. GRIPĞ&&BA’Ş V)a NEVROZİN HABER — Akşam Postası Kai aati aç a Büyük Tayyare Piyangosu Binlerce kişinin yüzünü güldürdü 2.ci keşide 11- Haziran -1935 tedir x2mrmimr Kanzuk eczanesi müstahzaratından: BALSAMiİN EKSiRi | Yüzdeki çilleri ve lekeleri alır. Si- vilceleri yok eder, Tıraştan sonra cil- de lJâtif bir tazelik ve serinlik verir. Dermatolog, Venerolog Dr. HAZIM Beyoğlu İst. cad. Bekâr s. No. 9 gemmmmaes Diş Tabibi <ummmuz Mehmed Rifat Atay İstanbul Belediyesi karşısına aa — Dakletmiştir. —mumaml nakletmiştir. — sızmam Büyük Ikramiye : Ayrıca: 15.000,12.000, 30.000 Liradır 10.000 liralık ikramiye lerle ( 20.000 ) liralık bir mükâfat vardır... Postasındadır. ı iIstanbul | Muvakkat teminatı senelik | muhammen kirası 5,40 72 0,45 Cildiye ve zühreviye gEN Cildiye ve zühreviye mütehassısı BERİ l[!_D'r. Bahattin Şevki ıq Bahçekapı Taş Han 2 inci kat Saat 9 dan 7 ye kadar ğ p Pazartesi fıkaraya meccanen 4? BUiCK ve STUDBAKER “Markalı 2 otomobil ucuz sa- tılıktır. Ayaspaşa'da MODERN garaja müracaat. ; 3,60 Yukarıda senelik kirası, semti Belediyes! NMT Reayınsl!!. | SPOR POSTASI | , Spor Postası pazartesi günleri çıkacak En yeni haber, en bitaraf yazı ve en güzel resimler Spor Yurdun en çok okunan bu spor mecmuasını Pazartesi gün- leri mutlaka alınız. 5 kuruştur. ——— ilânları l Arnavutköyünde Lütfiye mahal - lesinde Elçi sokağında 32 — 61 ye- ni numaralı 2 katlı 4 odalı kârgir hane, Kapalı çarşıda Takkeciler soka - ğında 16 yeni numaralı ahşap bir dükkân, Fatihte Kirmastı mahallesinde Ca- mi avlusu sokağında bir dershane, bir küçük adayı havi bahri kütüphanesi, ve muvakkat teminatı yazılı olan sefit |mahaller 936 senesi mayıs sonuna kadar pazarlıkla kiraya - verile - cektir. Talip olanlar şeraiti anlam ak üzere levazım müracaat etmeli , pazarlığa girme k için de hizalarında müdürlüğüne , göşterilen muvakkat teminat makbuz veya mektubu ile ihale günü-olın 10—6— 935 pazartesi günü saat on beştedalimi encümende bulunmalıdır. (©) — (2917) 228 — RAĞASTANIN OĞLU - verccek bir kaç serseri gece hırsızına rastlıyacağını biliyordu. Böyle bir gördü.. Kiğıda bir kaç kelime yama> elbisesi giyindiğini gördüğü halde| ——— ——— — RAĞGASTANIN OĞLU — 225 aşk yuvasının anahtarını kocama şey olursa uğrayacağı felâketi de pek Aâlâ kestiriyordu. Süratle Hüşet sokağına varıldı, Tru Pünez'de polis müdürü müf- rezeyi durdurarak yere indi, Bir işa- retle Trikoyu —da yanma çağırdı. Meş'aleyi söndürdü. Ve bu çıkmaz so- kağın nihayetine doğru gitti. Loyola nerede oturduğunu polis müdürüne söylememişti. Pariste ka- hacağı müddet zarfında resmi adres olarak Benediktin manastırlarından birini göstermişti. Fakat Monklar her şeyi düşünen bir adam olduğun- dan ve Kralın bu İspanyol papazına karşı iyi bir fikir beslemediğini bi diği için belki bir gün onu tevkif & deceğini hesaplamıştı. Ondan dolayı 'Tru Püneze bir adam koydurarak ©- nun evini öğrenmişti. Polis müdürü Triko ile beraber doğruca Loyolanın evine girdi. Merdivenin yukarısında hafif bir ışık süzülen aralık bir kapt gördü. Monklar parmağıyle yavaşça — bu kapıyı iterek içeriye girdi. Tlk anda gördüğü şey yerde ölü Kgibi yatan Loyola idi. Triko: — Dediğim çıktı Monsenyör! dedi. Monklar yarayı muayene etmek İçin eğilerek: — Bu darbenin Lanteneden geldi. ğine emin misin? diye sordu. — Monsenyör, sizi buraya getirdi. #imi haber alırsa Lantenenin beni Gldüreceği ne kadar muhakkak ise bu da o kadar muhakkaktır. Hele şu Yüra benim için her ispttan üstündür. Monklar: rak imzaladı ve Trikoya verdi; — Git bunu bir güvariye ver. He - men Luvr'a götürsün, Kralım cerra- hını uyandırıp buraya getirsin. Monklar bir sandalyaya oturdu. Ve gözlerini Loyolaya — dikerek — dü- şünceye daldı. Aradan bir saat geçti. Nihayet merdivende ayak — sesleri işitildi. Triko, yanında sık sık nefes alan şişmanca bir adamla beraber içeriye girdi. Bu, Birinci Fransuva- nın cerrahiydi. — Mösyö 18 Kont.. Emrinizle gel- dim. Monklar sadece: — Krala ait bir hizmet! dedi, — Ne yapılacak. Monklar parmağıyle İspanyol pa- “pazı göstererek : — Bakmız! dedi. Cerrah sordu: — Bu adam kimdir?,, — Tanımıyor musunuz? Daha iyi, Yalnız bu adamın gördüğünüz gibi bir kılıç yarası aldığını bilmeniz kâ- fidir. Cerrah artık dinlemiyordu. Loyolanın yanma diz çökmüş ve yarayı muayeneye başlamıştı, Yaralı © kadar derin bir dermansızlık için: deydi ki muayene çelik sondalarla yapıldığı halde ağzından bir inilti bi- le çıkmamıştı. Muayene tam on — da- kika sürdü. Bu esnada Monklar gene bir koltuğa oturmuştu. Triko ise lâm- bayı elinde tutarak cerraha aydınlık ediyordu. Nihayet cerrah: — Her ne olursa olsun, bu adamın çanı vücuduna çiviliymiş? Şansı da pek iyi.. Yaklaşımız Kont.. dedi. hayret etmek aklına bile gelmiyordu. Fahişe devam etti: — Bana hayatını veren, beni bütün hayallerimin hakikat olduğu bir deh- debe ve ihtişam içinde yaşatan — za- vallı adamı aldatmıştım. Azap duy- madım. Yahut duyduğum azap, aş- komm girdabında boğuldu. | — Nihayet 0 sevdiğin Jııııliy(ını| seni terketti. Öyle değil mi? — Evet.. Bu sizi güldürüyor mu?.. — Ağlayacak bir şey yok.. Ne tuhaf şey.. Tıpkı onun gibi söyliyorsunuz! Bu sefer fahişenin sesinde öyle bir ahenk vardı ki Birinci Fransuva titredi ve zihninde müphem bir şüphe doğmağa başladı. — Beni yalnız terketmekle kalsay- di bu eheramiyetsiz bir şey olurdu. © zaman yalnız kederimden öülürdüm. Fakat yaşıyorum. — Sana daha ne yaptı? dedi. — Bir gün üşıkım benden hevesini alarak bıktı. Buluştuğumuz yer sa- kin, sevimli, süslü bir evdi. Hayatı- mun en tatlı ve en acı günleri burada geçmiştir.. Aşıkım benden usandığı gün beni terkedecek yerde. — E. — Gidip kocamı buldu.. Karyolanın kenarında oturan Bi- rinci Fransuva bir sıçrayışta yerin- den kalkıp bu anda aynanın karşısın- da başına siyah kadifeden bir şapka koyan fahişenin yanına giderek: — Ne diyorsun? diye bağırdı.. — Ahlı Ah! Hikâyem sizi de mü- teessir etmeğe başladı değil mi?.. Fa- | kat henüz bitmedi. Azıcık sabırlı olu- | nuz.. Usak vürekli Prens. serseri hir verdi ve buluşacağımız vakti söyledi! Mosmor kesilerek, yere çivilenmiş gibi, bir hareket yapmağa iktidarı o mıyan Birinci Fransuva: — Madlen Ferron! diye mırıldandı, — Alçak, son defa olarak 0 gece bana geldi. Sonra okşayışlarım'a hayvanca hislerini tatmin ederek gi- derken kocama Trastladı. Evet, o ta- lihsiz adam oradaydı. İçeriye girdi. Üzerime atılmak istedi. Aşıkımı im- dada çağırdım. Fakat onun kahkaha ile güldüğünü işittim.. Durunuz, du- runuz! Hepsi bu kadar değil. Kocam yanında bir başkasını da getirmişti. Bu cellâddı anlıyer musunuz? Beni Monfokona götürüp astılar. Sersemleşmiş, şaşırmış, korkudan tüyleri diken diken olmuş olan Kral: —Asülar mı? diye dehşetle keke- ledi.. — Evet astılar. Durunuz.. Dahası var, ben tekrar o aşk yuvasına dön- düm.. Vücudu korkudan buz Kral: — Dönmüş! diye mırıldandı. Madlen Ferron artık sesini değiş- tirmeğe lüzum görmeden devam etti: — Evet döndüm.. Oruda kocamı buldum. Öldürmeğe mecbur oldum. O vakit son dereceyi bulan bir acı ve yelse kapılarak alçak âşıkımdan inti- kam almağa yemin ettim, İntikamım da pek dehşetli oldu. Onu bir eve celbettim. Kendimi tanınmıyacak bir şekle koyarak şehvetni uyandırdım.. Dudaklarımdan öptü ve benim koy- kesilen | mnumda iki saat, iki uzun aşçk santi yaşadı. Halbuki ben kendimi zehirle