3 Haziran 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

3 Haziran 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

3 HAZİRAN — 1933 HABER — Akçam Postası INGILIZCEDEN EDEB HİKAYE KAFESTE âpağan bir çığlık kopardı. İçki tezgâhının başında duran adam yerinden k.- mıldıyarak kafesin yanına doğru gitti ve kuşa bakmağa başladı. — Güzel Pol, dedi. Güzel Pol.. | Parmağını kafesten içeri sok- tu. Fakat papağan kızgındı. Pen- çesiyle ona doğru bir atılma ha- reketi yaptı. Adam, içki tezgâhının ardında hizmet eden genç kıza sordu.. — Konuşuyor mu? Kız cevap verdi: — O kadarçok değil... “Ga!,, diyor. Siz bir şey yerken “önünde- ki nedir?,, diye — soruyor. Bazan #arkı söylüyor, da onunla beraber gülüyor. Adam; — Papağanlar diye başını salladı. Genç kız: — Doğru!.. 3 tuhaf şeyler! dedi. » * dam, birahanenin bu, yu-| karı kat kışmındaki ma- salardan birine oturdu.. Ve salona — yeniden bir sessizlik Çöktü. Göze çarpan — biricik şey papağandı. Üzerine kırmızı ser- pilmiş yeşil kanatları ve kuyruğu, gözlerinin sarı — çevresi, ve diğer türlü renklerile papağan, biraha- nenin tezgâhı ardında içki veren | genç kıza güzel renkli elbiseleri parlak ışıkları ve sonsuz bir saa- deti düşündürdü. Genç kız sevdiği — delikanlı ile tiyatroda dansediyor.. Ve | birinin güldüğünü işittiği vakit o | birlikte geçen hafta 'i— gördükleri dansözü hatırladı... O- | Anun çağlıyan gibi elbııelemu ha- O tarladı. Fir dansör olmağı i: du. Bir film yıldızı bir tarkıcı #'mağı... Papağan tüneğinin üzerinde u- Yukluyordu Deşardan gelen tram- Yay otomobil seslerine içeriki oda- dan duyulan hafif radyo mırıltı- ftına ve birahanenin alt katındaki Benel salonda içen — müşterilerin Uğultularımna kulak vermeden uyuk luyordu. Bir ara, potin düğmesi gi bi gözlerinden birini açtı. Ve kıza baktı... Yeşil bir rob dö şambr giymiş Şok bilen bir yaşlı adam gıbı oııı 'aşını iğdi. tanınmış Salondaki adam mınııudın | kalktı, ve elirdeki boş bardakla tezgâha, genç kıza yaklaştı. Ayak- | rı cilâlı linolyun üzerinde kıtı- tir sesler çıkarıyordu. Kız: — Ayni içkiden mi 'edi. — Evet... Beyaz bira. Acık biranın kehribar gibi ren- ti bardağa boşalırken kız ken - '_f’den geciyordu. Papağanın kü - Sük siyah gözlerinin çevresindeki Ygn sarıyı andıran — renk... Ve bu lnıçuk gözler!... Kim bilir bu Rözler neler düşünüyor, neleri ha: Yalinde canlandırıyordu? Papa . fanlar ne düşünüyorlardı acaba.. t boş kalmağı mı? Afrikezın 'ıf:k güneşlerini mi?.. Papağan - Di Üüyorlardı? * vereyim? . * dam yeniden kafesin yan- na gitti. Ve kafese yak - laştığı sırada papağan ye- h d"! toparlandı, hi Aühdın hoşlanmıyordu. İr - tüylerini ka - ereden geliyordu, ve ne dü - | İ ve sonra tüneğinin üzerin - ileri geri, sanki hiç durmiya - KUŞ., cakmış gibi sallanmağa başladı. Hem sıra ile pençelerinden birini kaldırıp adama doğru tutuyordu Genç kız güldü... Genç — kızın güldüğü vakit ağzında avuç dolu- su inci varmış gibi görülüyordu. Bu incilere ışık vuruyor, ve parlıyor - du. Güldü ve papağan icin: — Çarliston yapıyor, deli. Adam: — Kafesten dışarı çıkmak isti - yor, dedi. Onun isteği bu... Kız: — Hiç te değil, diye — cevap verdi. Eğer kafesten dışarı bıra - kırsanız tekrar içeri gelmex - için yapmadığını bırakmaz.. — Benden hoşlanmadığı anla - şılıyor... — Hiç bir mez. yabancıyı — seve- Adam, elinde bardak — olduğu halde sessizce ve kımıldamaksı - zın papağanı seyrediyordu. Ve pa- pağan salıncağı üzerinde ardı a- | rası kesilmeden sallanıyordu. O ı dada büyük saatin — rakkasındav başka kımıldıyan biricik şey pa -| pağandı. Papağan ileri geri salla -| nıyor ve gölgesi de duvarda ayni kımıltıları çiziyordu. Dışarda (çan çan!) diye sesler çıkararak bir tramvay geçti, Tram vay telleri pencerenin dışınıla bir iki defa hızla sallandı, sonra tek rar durdu. Tramvayın gürültüsü caddenin alt yanına doğru gitti, silindi... Salonda papağana bakan müş - , keri,kısaca; <0 ga uu — Burası çok sessiz... Dedi. Kız cevap verdi: — Her zaman böyle değil... Fakat birahanenin alt kısnım - daki kaba gürültüyü de aklıra ge- tirince, bu sessizlikten memnun görünüyordu. Birbirine küf-eden ağır ağır şakalaşan, hattâ &ra sı- ra tezgâhm üzerinden kendisine el uzatan gelişi güzel müşteriler le uğraşmak zorluğu burada yok- tu, Buraya gelen müşteriler daha seçme.... Centilmendirler. Fakat böylece, şimdi kazşısn - | da duran — adamın bir centilmen| olduğunu düşünmüş değildi. Ve bunu kendisine sezdirmek te is - tiyordu.. Bu adamın anlaşılmıyan bir hali vardı. İnsanı durup du - rurken rahatsız eden bir hal . Ters huysuz bir adama benziyordu. Ve bu tersliği insana dokunacak gi - bi idi. Genç kız bu adamın çekilip git- mesini istiyordu. Adam: — Çok sessiz bir yer diye tekrarladı, böyle berbat eder.. Kız: — Sonraları iyileşir, dedi. Sonraları daha — kalabalık ©- luyor... Kız birdenbire durdu. Ve ada mın doğru söylediğini anladı, bu- rası, gerçekten sessiz bir yerdi. Sessizlik ve bu adamın burada olması, kızın birdenbire - sinirine dokundu, adeta haykırmak iste . di. Alt kattaki salondan boğuk bo. ğuk gelen sesler buradaki durğun- luk ve sessizliği daha sıklaştırıyor gözönüne koyuyordu. Ve papağan | burası, yer, bew | nüyor, adam kendi gene salıncağı üzerinde durmak - /h / j “Papağanlar ne- veden geliyor, ne düşünüyorlar aca- ha?!,, rak, dünyada bilinmeğe değer ne! varsa bilen bir varlık gibi başım kıza doğru eğip duruyordu. .. 4: & encereden — görülen — bir P tramvay daha geçti. Ve papağan gene uyuklamağa başladı. Adam — bir sigara yaktı. Kibritini çakışı salo- nun sessizliği içinde bir tabanca gibi patladı. Fakat papağan göz -| lerini açmadı. Bundan sonra, ar - tık yandaki salondan gelec rad - yonun hafif tıkırtısı, saatin tik ta kından başka hiç bir ses duyul - muyordu. Ve kımıltı namma adamın si - garasından bir burgu halinde yük - | selen mavi dumanlar görülüyor- du. Papağan, asılı duran perdeler ve sağır düvarların ötelerini düşü- düşünceleri ve genç kız kendi düşüncelerile oyalanıyordu. vb Genç kız,, sevdiği delikanlıyı düşünüyordu. (Acaba bu akşam | gelecek mi?) diye kendi kendine soruyordu. Elbette, sevdiği adamı bu akşam gelip kendisini görür- dü. Ve eğer gelirse tam kapanma | saatinde gelir, daha erken gele - mezdi. Ve geldikten sonra onunla birlikte çıkarlar ve otlar arzsında kumlar üzerinde otururlardı. Delikanlı ipi sapı olan bir a - dam değildi. Fakat bu genç kız onu seviyordu. İpsiz sapsız olu - şu, bu kızın onu sevmesinin önü- ne geçememişti . Dün gece gene beraberce kum - lar üzerinde ve otlar — arasında uzanmıştılar, kız eve döndüğü za- man saçlarında otlar vard:. Deli - kanlıyı düşünmek onun yü-eğini hoplatıyordu. Delikanlı onun ka - nımda oynuyordu. Bütün günv yal- nızca vakit geçirmek, uzun boylu tek başma kalmak , nihayet sev - diği delikanlı ile bulssaak talü.. Evet buluşmak tali... Çünkü bu bir kumar gibi idi... Papağanın birden çığlık kopar- ması kızı ürküttü, Papağan yeni - den uyanmıştı. Her şeyi anlıyor - muş gibi gene sarı çevreli gözle - rile kıza bakıyor, tüneği üzezin - de çırpınıyor, sesleniyordu. — Kız, papağanır, adeta kendisine güler gibi açılan ğağasının ında si- | şey şaklıyacak ve kız çığlık ko - yah dilinin oynadığını görüyordu. | Papağan güler gibi bir ses çıka - rıyordu. Bu ses odayı — doldurdu. Ve sonra hava icersinde eridi, git e ... h bu delikanlı ile —vlene—ı bilseydi. Bu delikan: h bu gençkızıyak nızlıktan çekip — götürebilseydi!.| NAKLEDEN: & Y Y alabilirdi? Önce kız, işin aslını bil miyordu... Delikanlı — kendisine söyleyinceye kadar bu delikan - nın zaten evli olduğunu öğrene - | memişti. Fakat ondan sonra da al- dırmadı. — Aldırdığı bir şey var- sa, o da delikanlı ile beraber ol - maktı.. Başka bir şey istemiyor - | du... Başka bir şey için — yer ol- madığını düşünmek kendisini yıp- ratırcasına mesut ediyordu. Papağan eni konu huysuzlaş - tı. Bir ay çiçeği çekirdeğini gaga- sile kırmağa, çatlatmağa başladı. Kırılan kabuklar kafesin gazete | kâğıdı serilmiş dibine keskin bir | sesle düşüyordu. Papağan ay çiçeği çekirdekle - rini kırıyor fakat içini yemiyor - du. Çekirdekleri kırıp kırıp atıyor- du, Sanki canı sıkılmıştı. — Vakit geçirmek için bir şey yapmak is - tiyordu. Bir müddet sonra bu çekirdek kırmaktan yoruldu. Tüneğinin bir kenarına yanaştı.. Başını bir ya - na çevirdi. Gagasını kafesin telle- ri üzerine sürlerek sildi ve başmı yeniden döndürerek kıza — baktı. Kızın gözü papağanın palıyan gözüne ilişti ve oturduğu yerde o- na baka kaldı.. Salon içersinde - ki adamdan başka her şeyi unut - müştu. Salon içersindeki adam a - deta dengi bozan, derinden derine rahatsız eden bir varlıktı. Kız, tuhaf ve uçarı bir korku duygusile yeniden sevdiği deli - kanlıyı hatırladı. Vakit yaklaşı yordu. Kapanma saatine pek kalmamıştı. Delikanlı elbette ge - lecekti. Elbette bu akşam kapan- ma saatinden önce gelecekti. Onu saran bu bunaltıcı halden yalnız sevdiği delikanlı kurtarabilirdi. Eğer gelmezse sanki içinde bir parmağa başlryacaktı. Ve bir ke - re çığlığa başladı mı, onu hiç bir şey durduramıyacaktı. Haykıracak, papağanın haykır dığı gibi ne için haykırdığını bil meden haykıracaktı. İçersihde silik, korkutucu, öy - le adsız şeyler — vardı ki kurtul -| mak , meydana çıkmak için çır: pınıyorlardı. Bu şeyler, kendisi -| nin bir parçasıydı. Bununla bera | ber bu içindekilere yardım edemi-| yordu. Kuvvetsiz ve yardımsız - dı. Canlı bir cevher, vücudundan HiKMET MÜNİR papağanın yeniden bir. kahkahı atışı büyüyü bozdu... , “ v alondaki adam, elinde boş bardakla tezgâha yaklaşarak: — Papağanlar, tuhaf Dedi. Kız, dalgınca: — Evet... Dedi. — Ne düşündüklerini hic bil - miyoruz. — Acaba düşünüyorlar mı? — Düşünmeleri lâzım... Onla - rın da bizim gibi düşünceleri, hü!- yaları, istekleri vardır. diyebili - rim. — Öyle mi diyorsunuz? — Elbette... — Şaşılacak şey... Fakat kız bunları söylerken al- dırmıyordu. Yalnız bir şeyin farkındaydı ve bundan bir kurtu- luş sevinci duyuyordu. O da bu a- damımn nihayet gitmek üzere olu- şuydu. Papağan yeniden güldü Papa - ğanın gülüşü bütün salonu doldur du. Ve diğer odada akisler yaptı. Genç kıza yaptığı tesire gelince; onun da ruhunun karanlığını da- ğıtmış ve bu adama — karşı olan korkusunu gidermişti. Bu adam sadece geçerken uğ - ramış, soğuktan kaçmak için bir saat kadar oturmağa gelmiş. ol - dukça hırpani, gözleri epi yorgun, aşağı yukarı acınacak bir adam « dı. coğru şeyler! Adam papağanı göstererek: — İşte... Dedi. — Söylediğimiz her sözü kapıyor. Kız: — Yok canım.. Diye cesaretle cevap verdi.. Yıldızların altında bu kadar kahkaha varken, u ka- dar başı boşluk ve kahkaba... Ne- den korkacaktı. Adam: — İnan bana... Dedi. Papağa- na doğru uzandı ve parmağını ka festen içeri soktu. Papağan bu de- fa — ona atılamıyacak kadar yor- gundu. Adam papağana : — Güzel Pol, dedi. Güzel Pol... Sonra sesinin çalımını değişti- rerek: “Zavallı Pol!,, dedi. Genç kız, dirsekleri üzerinde olduğu halde: — Ne zavallı diyorsunuz? De di, Adam: — Bilmem... Diye cevap verdi. Nasıl bir papağan olmak is'ne ge lir mi? Genç kız güldü. Bu adam tu - haftı. Belki — biraz da sarhoştu Genç kız. yeniden mesuttu. Gül - dükçe küçük dişlerine ışık vuru - yor, ve bu ışıklar ağız doluu in ci gibi parlıyordu: — Ne? Ben mi? bu kafesin içinde ha.? —SON— tezgâhın Dedi. Ben sessizliğe doğru bir kan çekilme-| !_ si halinde sızıyor, ve bu sızma art- tıkça kendisi daha yardımsız dü. şüyordu. O kadar ki bağırmak is- tediği zaman bağıracak kuvveti kendisinde bulamıyacağından üıl:l sızın sallanarak, gözlerini kırpa - | Fakat bu delikanlı bu kızı nıııl] meıe başladı. Bu sessizlik içinde Istanbulun en çok satılan ha-; kıkı akşam gazetesidir. İlânl İ rmı HABER'e verenler kâr e -i derler ; KA Na lel

Bu sayıdan diğer sayfalar: