KaraMaske — Polis hafiyesi ( X: 9 )un n seyreder manı bir sinema seyreder gibi taki; harikulâde mac No- 19 ea n S ! 3 BORGA HAN A ERİNE| a K BAKIN MARLON BOR. BK TEERTONN GEVEZELİĞ SADA PANİK BAŞLAMIŞ.. ÖÇ ADAM AL D GİT ONU SUSTUR. HLĞA AM d VURDUT. ' Ş “ KARA MASKEnin | hülâsası | Polis hafiyesi X: 9 Şikagoda Karamaske isminde — bir haydud çetesiyle çarpışmaktadır. Bu çete — Marlo isminde zengin bir adamı bir hile ile kaçırmışlar — ve $kul çiftliğinde kayalarım içindeki bir mağaraya hapsetmişlerdir. X: 9 işe evvelâ telsiz istasyonundan baş > ö ÇOCUKLA HPN FF C Dİ Y Ekİ BOBiİNİN YARIŞI: l;açlf'ğ“;'”" z;q"; MAT v #RECENİ AU $LU DANA NE 13. 7: Iw:muııı/ e .7,— ABA MİRTİŞTERLİRİ. MİZi öY oü;ı)pı./f DÜNMÜP (— 7 mABUL EDE | İsew çan Pa. #4 AAZANA: | ÇARSIN KP v ALDATACAĞIZ Vi n (SERAZACAĞIZ?. | İVER ÇELini ) lN”lDIYDlv/ — 4 'X,X ONALDE SABUL Edj. ı*' K ç W ASN (YoRum « .. P amak kara: İ pusuya düşüyor. 106 Tribule düşünüyordu. Jiyetin kalbinde bir başkasının aş- kı bulunduğunu öğrendiği zaman hiç | bir aet duymamıştı. Bu aşkın, kanunen menfur sayılan bir adama karşı beslendiğini düşüne- Tek müteessir olmağı aklma bile ge- tirmemişti. ” Onun en çok üzüldüğü şey Jiyet taraflından sevilen adamın büyük teh- like içinde bulunmasıydı. Bir haftadan beri bu Manfredden bahsedildiğini işitiyordu. Onun hakkında nasıl emirler — ve- rildiğini biliyordu. İşte asıl bundan korkuyordu. Ondan bahsetmek ihtiyaemı yene- miyen Jiyet, sessiz aşklarını, bekle- yişlerini, onun geldiğini görmekten doğan sevincini, geçtiği zamanki Ü- züntülerini, Manfredin kendisini na-| 811 kurtardığını, Dolenin muzmelesini, | - RAGASTANIN OĞU — O beni seviyormuş! O beni sevi- yormuş!.. Yarabbi, bu mümkün mü?.. diye mırıldanıyordu. , « B DÜŞES DÖTAMP Ayni gece, saat dokuza doğru iki kadın Luvr Saraymmın gizli kapısın- dan çıktılar. Bu kadınlar, biraz geriden, harbe gider gibi silâhlı ve zırh giyinmiş, el- leri hançerlerinin kabzasında, gözleri fırıl fırıl dönen üç Jantiyom tarafın- dan takip olunuyorlardı. Kadınlardan birisi Düşes Detamp- tan başkası değildi. Öbürü ise nedime- Terinden birisiydi. Ateş ve ışık söndürmek çanı çalın- dığı için sokaklar zifiri karanlıktı. Onun için Düşes gibi korkak, soğuk- tan müteessir olan, nazlir yaşamış bir kadımın kıymetli sıhhatini, belki de delikanlının saraya gelişini, cesareti- ni, kahramanca sözlerini birer birer anlattı. | Tribule bütün bunları derin bir dikkatle dinledi. Jiyet sözünü bitirin- ce sordu: — Demin onun seni şöylemiştin değil mi? — Heyhat babacığım! — Ben de diyorum ki o seni çıldıra- sıya seviyor. Bu delilikler yalnız aşk dğruna yapılır. Hazır ol çocuğum ! Y_ırrıı gene bu saatte gelip seni alaca- | Eim sen işi bana bırak.. Kaçacağız ve sen de mesut olacaksın. Bunu sana bütün mukaddesatım üzerine yemin ederek söz veriyorum, Hayrette kalan Jiyeti kucağında #on kere bir daha sıkan Tribule Ja- nın işareti Üzerine acele ile genç kı- zın dairesinden cıktı. Jiyet heyecanı son dereceyi bulmuş olduğu halde kalbi şiddetle çarparak: sevmediğini hayatımı bu suretle gece vakti tehlike- yekoyması herhalde mühim bir sebep- ten doğuyordu. ÜÖmründe kalın halılardan, kadife yastıklardan başka bir yere ayağını basmıyan bu kadın, adım başında çö- küntülerle dolu bu yolun çamurlarına bata çıka yürüyordu. Çünkü o devir- lerde kaldırım bir süs telâkki - edile- vek yalnız bazı büyük caddelere dö- şenmişti. Kralm metresi, nedimesinin kolu- na yaslanarak hafif korku titremeleri geçirerek yürüyordu. Düşes Detamp o sıralarda elli yaş- larındaydı. Rakibesi Diyan dö Puva- tiye yaz kış soğuk su ile banyo ederek düzgün kullanmağua tenezzül etmediği halde kendisi, vyücudunun en gizli nok- talarma varıncıya kadar, tuvalet ve düzgünle süslenmek san'atine vakıf- tı. Halbuki Diyan Yunanilerin av ilâ« — RAĞASTANIN OĞLU — hesi olan Diyanla mukayese edilecek kadar güzel olup idman yapan, her gün üç dört aaat atla gezen, ava me- raklı bir kadındı. Düşes ise kadım süs- | lerine, pudralara, kremlere düşkün, hava cereyanımndan vebadan gibi sakı- nır, uyumak için yüzüne maske ta- kar, ellerine kokulu merhemler sürül- müş eldiven giyer bir çıtkırıldımdı. Geceleri, ışık içinde çok güzel gö- rünürdü. Diyan gençliği ve tazeliği ile göz- leri kamaştırırken o da kibar ve nar- It jestlerle herkesi kendisine meftun ederdi. Bu iki kadın arasında büyük kin ve düşmanlık vardı. İhtimalki Birinci Fransuvaya da metreslik etmiş bulunan Diyan, zayıf iradeli Veliaht Hanrinin bütün haya- tına, bütün düşünce ve duygularıma hükim olmuştu. Hanri Diyan do Puvatiyeyi çıldıra- sıya seviyor ve karısı Katerin dö Me- dici bile bu kadıma karşı baş eğiyor yahut intikam için fırsat gözliyerek öyle görünüyordu. Hanri, istikbalin kralı, — saltanat tahtımın parlak bir yıldızı, Fransanın gözbebeği idi. Eğer birinci Fransuva yan Fransanın hakiki caktı. Onun için bütün gençler, yüksel- mek istiyenler, Gizler, Monmoran - siler, hükümete bir rol oynamak hat- tâ Hanrinin görünüşteki zaafından istifade etmek istiyen kimseler bile hep Diyanın tarafını tutuyorlardı. Krala sadık kalan Düşes Deumn; hergün hâkimiyetinin azaldığını gö- rüyordu. Fransa gsarayında, birinci Fransuva ölürse Fransuvanın sevgi- sinden-başka sığınacak bir yer bılı-l bir ölürse Di- kraliçesi ola- 10T mıyordu, Halbuki birinci — Fransuva hercai vefasızdı. Eamerden sarışına sarışından esmere koşardı; Düşes De- tamp ise, sarayda resmen bir. hâkimi« yet salâhiyetine sahip kalmak şartile bütün bunları affediyor hattâ bazan kralın birisine devamlı surette gönül vermemesi için onun tesadüfi aşkları- ni kolaylaştırarak kendi yerini bu gi- bi hizmetlerden dolayı — lüzumlu gös- teriyordu. | Kendisi ihtiyarlamaktan çok korkar dı. Gevezelik ve ihtişam yıldızı yavaş yavaş sönerek büsbütün kararmak ü- zere idi, Diyana karşı — kalbinde son- suz bir kin ve düşmanlık beslediği için kendi sukatunun ona büyük bir zafer kazandıracağını biliyordu. Jiyetin Luvra gelişi Düşesi yıldı. rımla vurulmuça döndürmüştü. Gözü- ne gecelerce uyku — girmedi. Ve böyle bir belâyı savuşturmak için bir cina- yetin lâüzım olduğunu uzun uzadıya düşündü. Acaba bütün erkekleri hayran ede« rek, bütün kadınları kıskançlıkla in- leterek, Luvr sarayını altüst eden bu güzel kız kimdi?.. Nereden geliyordu.. Lüşatenyeri ile arkadaşları bu hu- susta bütün sıkıştırmalara rağmen bir kelime söylememişlerdi. Düşes Detampı biraz yatıştıran genç kızın aklında bozukluk olmasıy: dı, Jiyetin soytarı Tribuleye babam demesi de bunu gösteriyordu. Üyle ama kral ona Düşes dö Fon tenblö ünvanını vermişti. Ayni za- manda arazi ve muhteşem bir saray da hediye etmişti. Kral onun ne zaman olürsa öisuk yanma girmesine salâhiyeti olduğunu öylüyordu. Hergün yeni bir sukuta, — yeni bir felâket darbesine uğrayan Düşes De- vertyur, Takar bir