4 “AY'N —- 1983 HABER — Akşün Postâsı Türkçeye Geçiren : i NA-Bİ CEBİi Ali Cengizin İğcececerenscecanıreecanceRİ 'DELİKLER. Cebidelikler Şahı Açıkgözler Padişahı — Gİ — Ali: — İşte burası, dedi. Şimdi ta- nıdım. — Yahu biz buradan yirmi de- fadan fazla geçtik. O vakit tanı- yamadın mı? — O zaman bu ev bu sokakta yalnızdı. Şimdi ise biri karşıda di- ğeri yanında iki ev yapılmış. Ali kapıya yaklaşıp baktı. Ka- pı sıkı sıkı kapalıydı: — Şimdi içeriye girmek için ne yapalım.. Kuvvetle içeriye gir- mek de doğru olmaz. Bundan baş- ka belki daha Yekta Bey de içe- ride yoktur. Onları iş üstünde tut- mak lâzım. Tam bu sırada sokağın köşe- sinde duran bir arabadan birisi indi. Genç arkadaşlar gözünme- mek için köşelere sindiler. Adam doğru bu küçük kapıya ilerledi. Koca köpek kapının yanında bü- zülmüş kalmıştı. Adam cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açıp da gireceği zaman köpek havlamağa, başladı. Yekta Beyin çok iyi tanı- dıkları sesi: — Haydi mel'un köpek nere- den çıktım, dedi. Az kaldı üstüne basıyordum. Ali Cengiz, Yekta Beyin içe- riye girdiğini görünce Naciye seslendi. Yavaş bir sesle konuşu- yordu * — Ben Müzeyyenin babasına gidiyorum. Onu buraya alıp geti- receğim. Kızını vereceği erkeğin Acolduğunu anlarsın., a Ali, Nacinin cevab vermesine Wmeydan bırakmadan uzaklaştı. — Ali Cengiz, koşarak gitti. Bi - raz ötede bulduğu bir arabaya at- layıp Müzeyyenin — evine - gitti. Babasile mühim bir iş konuşaca- ğını söyliyerek ihtiyarın odasına damladı: —Efendim, dedi, size kızımızı vereceğiniz adamın mahiyetini öğ retmek ve sizi ikna — etmek için geliyorum. Onun ne işler yapa - Tak zengin olduğunu bilmediği - hizi sanıyorum. Zahmet olmazsa benimle beraber — geliniz, bu Zahmetiniz kızınızın — müstakbel zevci hakkında size kat'i bir fi - kir verebilecektir. Sonra gene is- terseniz istediğiniz gibi hareket ilirsiniz. İhtiyar irkilerek sordu: — Bana — göstereceğiniz ne- dir?.. Paralarını ne yaparak ka- Zanıyor? İll— Pek telâş edecek bir şey de- Onun para kazanmıya ihtiyacı Yok.. Çünku sarfettiği — paraları — Eh... zannedersem — sahte :::ııe:ıpıp sürenlere — kalpazan — Pekâlâ... Haydi gidelim.. İhtiyar, alr alma, moru moru - Da Ali Cengizle beraber arabaya ı':“ıdl Gençlerin bekledikleri so - u—’h ihtiyara iyice anlatılın - — Ya, dedi... Şimdi — Yekta Bey bu evde mi? — Evet., H— Gürültü yapmadan şimdi i- Si Ye girip Yekta Beyin ne yaptı- z A'lnlıınılı li Cengiz cevap verdi: — — Evet, dedi... Bu gerçi tehli- A S S D LA YO CDT P EE KA N EYU . PN A CT NRE AA SF RRE ASN RRRR N G SAD Y başında onlarla — birleştiler.. keli amma, eve girmek — lâzım... Fakat kapıyı nasil açtırmalı. Bu sırada kapı arkasında bir patırtı duydular. — İçeriden kapı şiddetle vuruluyordu. — Bunu ya- pan da dışarıya çıkmak - istiyen Bobi idi. Köpek ayaklarile iterek, başile dürterek kapımın mandalı- nı kaldırmaya muvaffak - olduğu için açmıştı. Kapının açıldığını gören genç- lerle ihtiyar çeriye daldılar. Ali geriden gelenlerin öne geçmeleri için yol veriyordu. Nejat: — Haydi sen yürü... Bize yol göster, dedi. — Hayır.. Siz önden yürüyün.. İzsetiermesimezeeirm: d ST Arkadan size daha iyi yol göste -| ririm. Yavaş, — yavaş, ses çıkar- madan yürüyün... Küçük bir avluya geldiler. Bir mahzenin kapısına geldikleri za - man içeriden — çekiç darbelerini andıran bir gürültü işittiler. Her ihtimale karşı tabancaları- nı çıkardılar ve kapıyı bir tekme ile açarak: — Teslim olunuz. — Ellerinizi kaldırınız diye bağırdılar. Bu baskın boşuna gitmemişti. Yekta Beyi kalp para basarken bulmadılarsa da bir çok — kaçak oldukları bir bakışta — anlaşılan eşyalarla baş başa buldular. Yekta Bey şaşırmıştı: İhtiyarın sorduğu suallere ce- vap veremiyordu. Bunun üzeri- net olmadığınıza memnun oldum. Fakat bir kaçakçıya kızımı ve- remem, Yekta Bey, kalabalık arasında Ali Cengizi de görünce, işin ne- reden patlak verdiğini anlamış- tı. — Anladım, dedi, — bunu size kimin haber verdiğini anladım. İhtiyar cevap verdi: — Evet... Fakat size zararımız dokunmıyacak.. Sizi polise haber vermiyeceğiz, diye cevap verdi. ıı Rıfat Ahmed Gözberk —SON— Bundan on beş gün sonra, Na- €i Müzeyyenin kocası — oldu. Üç genç arkadaş da evlenme mera- siminde hazır — bulundular. Ali Gengiz,Nacinin teklif ettiği işi anladı. İlk günleri şöyle — böyle çalışan Ali Cengiz, biraz zaman geçince işe alıştı. İnsanın meşgul olduğu zamanlarda canmın sıkıl- masına vakit bulunmadığını an - Asipin Kenan Halis ve hakiki tabletleri sıh- hatinizi soğuktan ve bütün ağrı- lardan korur, —A A Yangın kulesini yiyebilir. miyiz? Ortada bir mevzu var ki, insa- nın hatırma bu garip sorguyu bile getirebiliyor. Yediğiniz pastaların — her biri- nin ne garip adları olduğunu bili- yor musunuz? niz. Yahut, “şundan verin!,, “Bun- dan verin!,, diye parmağınızla işa- ret ederek istediğiniz biçim ve bü- yüklükte pastaları alıp midenize indirirsiniz. Halbuki pastaları isimlerile ça- ğırmak yalnız züppelerin işi değil, Geçen gün gayet — aklı başımda gibi görünen biri, bir pastacı dük- kânımda şu müthiş suali sordu. — Sizde — “Sumaren,, xar mı? Ver bir tane, yiyeceğim! “Sumaren,, tahtelbahir demek- tir. Adam, tahtelbahir adlı bir ne- vi pasta istiyordu, Alıp yiyecekti.. Diğer pastaların da türlü türlü adları var. Meselâ “Piramid—Eh- ram,, pastalarına ne dersiniz!7.. Bilen bilir. bilmiyende sizi Mısırın ehramlarını yiyeceksiniz sanır.. Bir zamanlar “Yoyo,, pastası çıkmıştı. Bugün “tahtelbahir,, çık- tığına göre, yarın “zırhlı,, “tayya- re,, öbür gün, kara ile deniz ve ha- va arasında minare gibi bir şahsi- yet olan “yangın kulesi,, pastası i- cat edilebilir.. Fakat bunu neresinden yemeğe başlanacaktır, pek — kestiremiyo- rum.. - Hikmet Münir iş arıyorum 25 yaşındayım, lise son sınıftan tasdiknamem vardır. — İngilizce, fransızca bilirim, hesap ve türk: çem bilhassa kuvvetlidir. İstenen miktarda kefalet gösterebilirim. Ayda net altmış liradan aşağı ol mamak üzere iş arıyorum. Gün - düz vazifeyi geceye tercih ede- rim. Adres: Kadıköy Poste Restan: te A 22 ŞRDAEPLROTATRSNU V Ü ga çLT YAK ga CPT a v AAT ) Şişli Etfal hastanesinde £ Göz mütahassısı doktor C. Halk Fırkası sırasında kız li-; w”sesl karşısında 32 numarada, Mua- , yene saatleri saat 15 ten 18 e kadarğ | HABER Akşam Postası 1IDARE EVİ ISTANBUL ANKARA CADDESIİ Telgraf Adresit İSTANBUL HABER 'I'M- Yazıt 28872 — İdare: 24310 enka erbenenerererALLeREAN î thNE ŞARTLA 6 Baylık ! İ ıwmnn uo 680 1250 Kırg- î Benebir. 180 445 840 1610 ; ILÂN TARİFESİ K Ticaret Hânlarının satırı 12,50 Resmi ilünlar 10 kuruştar. 'N.;ı-l':'ı:::î::"?am;dwu HASAN RASİM US Basıldığı yörı — (VAKIT) Matbaası | ezylân derisiyle on bulaç çadır do- | ğin yamacındaki büyücek bir ku - kımar-. kübenin önüne geldiği zaman: Tugay bu belâları bir an ev-| — — Panço!.. Panço!. vel savmak istiyordu : Diye bağırdı.. — Hepsini vereyim, fakat doku- Evin kapısı açıldı ve bir çocuk mam yok... göründü.. Dedi.., . — Ne istedin Tugay?. — Yalan!. — Baban nerede ?. Dediler — Derede atmı yıkıyor... f yalan söylemez.. Karım ölmemiş ULUS KIZI F Yazan: Vi | Tarihi âşk vei ;Kıdlteın Kıflı' No. 13 ı savaş roıııııııı ı Herif Ulcay'ın gözlerine baktı, |sırıttı; o da gülümser gibi oldu.. “ Bana bir pasta verin!,, dersi- Kadın kıçkırıklar arasmda, inliye | ayağa kadar süzdü.. Kalın ve aç inliye yeminler ederek bağrıyor - | dudaklarının üstündeki uzun bı « du: yıklarımı srvazladı.. — Ben nereden bulayım? Ko - Gerek Tugay, gerek kızı, yaşa - — camı siz öldürdünüz.. Çocukdarım | 4, kları anların ne kadar - korkulu — | zeten oÇ ve çıplak., Acıym!.. | olduğunu anlıyorlardı: ..zr..o;kyı.n adam acımı- | —. Babam hiç bir zaman yalan yordu. Durmadan, daha hızlı vu- | Şöylemez. Ben de... | Diye kekeledi: | 4 ruyordu.. Tugay bu yüreksiz adama yak - Öteden birisi bağirdir laştı: siieii u — İyi yal.. Madem ki öyle, ara- — — İstedildlerinizi — onun yerine TEELd İEET L ! ben vereceğim.. Benimle geliniz.. Fakdk” büdl l. b üü j D"'îi' aa el yeni susturdu.. Kırbeçli adam Tugayı - | — Son defa Ulcayın gözlerine bak- — yağa kadar süzdü. fk’ı“d"ı'f' tı, sırıttı, Ulcay da zorla gülüm - — Pekâlâ!.. Versin!. Haydi gi- dot gi yeptuz delim... Dediler ve hep baraber mağa - raya doğru yürüdüler. remıa &üne geldikleri za- Tugay, Hazar Hanın adamla- Böyle yapmasaydı, onlar ateşi görecekler, söndürecekler, babası- n ve onu kimbilir. ne yapacaklar- dı. -Artık yoksuül ulusa iyi gütler göstermek — ülküsü de doğmadan rına: ARRE 3 ölmüş olacaktı. . ıir;i:ı'- Barada slan ge - Palabıyıklı adam Tugay'ın ver- Dedi...'. mek istediklerinden yarısmı aldı . — Yarısın tona bıraktı.. Genç kızı selâmladı.. Arkadaşlarını arkası- ha takarak uzaklaştr.. 'Tugay kızımı bağrma basıyor : — Sen olmasaydın, ben de bü- Artık, ateçi, bülyasını ve her şe- yi unukmuçtu.. Yakbız, zavallı dul kadını kurtarıcış olmanımı - sevin - ciyle sarboş gibiydi.. Ci a tulî:r—:?l_., YN “:ıw(îknll ve zavallı ulus da, — — Tugay çok zengin.. 8| '?" ik... . —Cüzel kürkleri, dokumaları, | — Piyordu.. " hayvanları varmış.. ğ &a | — O da bacrı alalım,. Karar — Alelsşir Teğiy iüzme dadi Kit ) — Ben hemen gidiyorum.. Ay - kadaşlarla görüşmek ve bir an ev- vel bu işi başarmak gerek. Mağa - raya kimseyi sokma... Olup biten- leri de söylemezsin!.. — Peki babacağım, sen — hiç merak etme!... Kalın ve bol tüylü bir koyun postunu atının sırtına attı ve bin - di, Çamlı orman kenarlarımdan, ta- ze yapraklı söğüd — dallarının al - tından geçti... Çiçekli bir tepeci - Tugay sordu: — Ne istiyorsunuz? — Dir at, Lir inek ve beş tane b letelünl eli dün llli zsleğe 6 ei BÜC Ğ — Doğru söylüyorum.. Tugay | — Tugay atını dereye doğru sür - dü ve büyük bir çınarın gölgesin- olsaydı o da bulunurdu. de hayvanımı sulayan ve yıkayan ÜĞK llti ddi nlltla G CU Ha yalla ğt eS AA EDRRER Ğ EE G g e lünl btaleenal b lll he Bdi Ğ, eee L A d Ai ĞÜ A A — Bu sırada — Ulcay uyanmış ve | Pançoyu buldu. babasının yanmma gelmişti.. Hazar | — — Hoş geldin Tugay!. . Hanım adamları bi kaç saniyel — Hoş bulduk Panço!.. Sana şaşırmış gibi baka kaldılar. çok mühim bir haber getirdim.. — Ne güzel kız!.. — Hazar Hanım baç toplayı - Diye mırıldandılar... cıları, dört yanı kasıp kavuruyor. Biribirlerinin - gözlerinin içine | — Bu eskiden mühim bir şeydi. baktılar « Fakat bundan sonra rastgele bir Başkanları: haber bile değildir. Zira son ge- — Mağarayı arayacağız.. lişleri olacak... . Dedi. Panço güldü: O zaman Tugayın kafasma bir| — Bu bir olagandır.. tokmak inmiş gibi oldu. Kendisi - Panço sordu: ni toparladı: — Nasıl?. — Bana inanınız!.. Tugay, ateşi yarattığını söyle - Dedi.. di... Ulcay, eklediz Hazar Hanm ulusdan - esirge - — Babam yalan söylemiyor.. —| diği şeyi, Tugay dağıtmak istiyor- Başkan, genç kızın güzel göz - | yordu... lerine baktı. Bir defa daha baştan (Devamı var) ERMCKLA ei üaüi b » a