22 Nisan 1935 5 vervecearaLeA LerAACAR Stellâ'yı ikinci hediye y Padişah ayağa hm_ t ;:Iı"mı- siyerek ona dotnı.ıılıyu: ö Ali reis birdenbire geri ılöıı ü. Haremağatı'nı gördü ve elini be- lindeki hançere götürerek bağır- dız — Ulan marsık!.. Pıdh.ıhıı.ım önünde olmasaydım sana bir Türk levendine arkadan :ohıııııııı ne olduğunu gösterir im' ama... Bou sözler ikinci S:Iimıın büsbü- tün hoşuna gitmiş gibiydi. Ne Kılıç Ali, ne de Sokullu bu- nu ummuyordu. : b İkinci Selim Ali reisin yan geldi. Onun iki omuzlarından tu- tarak: — Varo!, oğul!.. Yaptıklarını duydum ve sevindim... Deli. Ali rets gibi birçok yurtlar ge- zen, anlayışlı bir genç, ıı_ı'ıy. lerini pek çabuk öğrenebilirdi. İ':ı- kat o, ne Venedikte, ne de gezdiği nürces'ne celâm verildiğini görme- mişti. Aklına da ıidı-ııııyofdn. Her halde son araştırmalarda kar- deşini bulamaması ve yorgunluk da onün sinirlerine vurmuş olma- lıydı!... Alirciş padişahım güldüğünü ü üldü. Yeniden eli- -Biğ uaââdfaâı%%ml — Devlet uğrunda daha nicele- rini yapacadız padişahım!... Sizi görünce ben de çok sevindim. Yal- nız uşaklarınız mirafire nasıl mu- amcle edileceğini bilmiyorlar sa- nirim... Padişah bu sefer daha çok gülü- vordu. Sırtındaki samur kürkü çıkardı. Kendi eliyle Ali reisin sırtına koy- du. Sonra Sokulluya dönerek: — Bu yiğite lıuînınde'n yüz kise verilsin!.. Leventlerini saray mutfağından besleyin Y Ayşıeı onlara da bahşışlar dağıtılsın!.. Dedi. Ali reis padişahtan balışış dl l.l- mak istememişti. Türk erlerinin Türkün şerefi için döğüştükle- rini söyliyecekti. Fakat verilen ar- mağan da geri çevrilemezdi. Bununla beraber parayı gemisi ne döner dönmez leventlerine da- gıttı. : O gece ve ondan sonra Kılıç Ali paşanın yalısında kalacaktı. Ali paşa onu bahara kadar alı- ikoymak istiyordu. Fakat o havalar böyle iyi giderse üç beş gün sonra demiri kaldırmayı, yeniden Akde- dar H.Mıı.ıki bir iki güne kadar da padişahın iki kızı birden evleni- yor, iki oğlu sünnet oluyordu. Bur 'nun için sarayda ve bütün şehir- de büyük eğlence hazırlıkları var- dı. çA Herkes eğlence günlerini iple çektiği halde onunla Kara Yusuf düşünceli idiler. Bir çok zamanla- rını beraberce deniz kenarında, yahut AR paşa yalısının selâmlı- #ında ne — yapacaklarını konuş- makla geçiriyorlardı. 0 yıkamışlar, ahin'in_______ a| ÖCÜ Lci Selim de birdenbire bakakal- Selim Ali Reise etmişti ıiyıl'ıruiı)er. süslemişler ve kur- banlık bir kuzu gibi ikinci Selimin odasına sokmuşlardı. İkinci Selim kuştüyü yastıklara yaslanarak çubuk içiyor, sonra ya- nıbaşındaki sarışın bir. cariyenin verdiği Kıbrıs şarabmı içiyordu. Genç kızın içeri girdiğini göz ucuyla görmüştü. Henüz iyice bak- mamıştı. Zaten Stella da yüzünü örtüsünün ucu ile örtmüş, gözleri- ni yere dikmiş sessiz duruyor, ara sıra için için sarsıldığını seziyor- du. İkinci Selim böylesine hiç rast- lamamıştı. O zamana kadar bu e- HABER — Akşam Postası - Sebil ticareti | Bir teneke su kaç | yirmi beş kuruşlukl eder? / bu suale ancak bu ticareti yapanlar cevap verebilir on zamanlarda havadan para kazanmanın yolunu bilen ve bulan garip bir açık göz zümresi meyda- na çıkmıştır. Bunların mensupları kolayca para kazanmanın yolunu şu şekilde bulmuşlardır: Bilhassa. cuma günleri camiye gidenler muhtelif şekillerle bir ha- yır yapmak isteğinde bulunmak- tadırlar. İşte bundan istifadeyi bi- len açık gözler cami kapılarına yakın yoliara iki teneke su koy- maktadırlar. Bu iki teneke su te- darik edildikten sonra iş camiden çıkan müminlerin hissiyatını tah- rike kalmaktadır. Bu tatlı söz- ler bir çok kimselerin cebinden (ölmüşlerin canı için sebil yapıl- daya giren kızların hepsi de padi- | mak üzere) 25 kuruşlukları çıkart- şaha biran evvel yakın olmak için can attıkları, tecrübeli kalfaların öğrettikleri gibi göz süzdükleri, | cilveleştikleri halde bu kız put gi- biydi. I İkinci Selim yanıbaşındaki sarı- şın cariyeye bir işaret yaptı ve o, yerleri öperek gerisin geriye çekil- | makta gecikmemektedir. Bir hayır perver uzaklaşınca bu iki teneke su gene müzayedeye çıkarılmakta ve biraz sonra yeni bir talip suyun sebilini yapmak için teneke sahi- bine 35 kuruş vermektedir. Bu şe- kilde iki teneke suyu günde onli- raya satanlar vardır. di; odanın başka - tarafındaki bir |/ — stanbul Asliye 6 cr kukuk mahkeme bütün yerlerde böyle yerlere sürü- | kapıdan dışarı çıktı, İki harem ağası asıl kapının ö- nünde, iki zebani gibi dikilmişler- di; kalfalar — da padişahı kim- senin rahatsız etmemesi için lâzım gelen yerleri tutmuşlardı. Halvet zamanında sultanın lodasına gir- mek değil, yaklaşmak bile boynu- Genç kızın sesi pek yavaş ve cı- hızdı. Derinden gelen - bir iniltiye benziyordu. Bir şey anlamanın im- | kânı yoktu. Bununla bera' r ikin- mıştı. Genç kızın yanına sokuldu. O- nun elindeki ve yüzünü örtmeğe çalıştığı örtünün ucunu kaldırdı. Genç kız karşı koyamadı. İkinci Selimin yüzü durgun laştı: — Bâşını kaldır!... Dedi. Stella bu sesten titredi. Ve başını kaldırdı. İkinci Selim bir iki adım geri ledi. Durgunluğu geçti. Uzun u - zün genç kızin güzlerini, —alnımı,| yanaklarını, boyunu bosusu sey Teti. Beğenmiş gibiydi: — — Güzel... Sahiden güzel... Kı - lıç Alinin hakkı var li Diyeceğini, yaklaşarak kolları- na almak istiyeceğini düşünüyor, | buz kesiliyordu. Ne yapacağını| şaşırmıştı. Son dakikaya kadar kendisini tutabilecekti. — Lâkin o zaman.. İşte o zaman cellâda başı- ni verecek, fakat kendisini ağzı şarap ve tütün kokan, gözleri sü zük, vücudu yıpranmış olan bu a- dama vermiyecektir Böylece bir iki dakika geçti. Bu bir iki dakikalık zaman Stel- la için bir iki yıl kadar uzun gel- İkinci Selim eski yerine dön - sinden: Memnune tarafından kocası Istanbulda Şehreminin Melek hatun mahallesinde paşa bakkalı çıkmazın- da 5 numaralı hanede mukim iken i- kametgilının meçhuliyeti anlaşılan Mehmet adlı aleyhinde açılan ihtar davasının icrası mahkemesi icin ale- nen vaki tebligata rağmen mahkeme- ye gelmediğinden bittalep gıyabında Ka öi d:mekli- B mahkemeye Saşlanarak dav Ğa_luuııg Kİ Süün gel ae rr et istle olun. ':'ndm_ :ıııı:yilıünü H60 Fia ge arag' eti inukülüleden” Vahikte” gıyap li ve sordu: kararının 15 gün müddetle ilânen teb- — Kılıç Alinin getirdiği kız sen- | liğine karar verilmiş ve mahkeme gü- - Y nü 29 - 5 . 905 çarşumba snat 14 buçuk tayin ve bu baptaki gıyap kararının bir nüshası mahkeme divanhanesine talik kılmmış olduğundan mezkür gün ve saatda İstanbul. asliye mah- kemesi 6 mcı hukuk dairesinde isbatı vücut etmediği takdirde davacının id- dia eylediği vakıaları ikrar ve kabul etmiş addile gıyabında mahkemenin intaç edileceği tebliğ makamına kalm olmak üzere İlân olunur, HABER .-Kkçl_n_r_v? Postası IDARE EVİ ISTANBUL ANKARA CADDESI Telgraf Adreal: İSTANBUL HABER Tolefon — Yazı: 23879 — İdarer 24810 MrSeRra n eee cireyreaninn ABONE ŞARTLARI | iLAN TARIFESi Ticaret lânlarımın satırı 12,30 Roszal Hünlar 10 kuruştur. Sahibi ve Nesriyat' Müdürü: HASAN RASIM US Basıldığı yer: — (VAKIT) Matbaası KUPON 104 | dü. Sedire uzandı. Yeniden genç kıza bakarek mırıldandı: Türkçeye Geçiren : NA-BI Ali CEBiİDELİKLER Cebidelikler Şahı Açıkgözler Padişahı tiıı bdın geçenler GÖESİREİDDETEERENMELEN! —İ4. cümleleri Demirin bu sualina ce- vap verilmesine meydan bırakma- dı. — Evet..Dün bi basılacak ve bugünden itibaren de zaten birçok kısımları hazır olan tiyatromu hazırlamaya başlıyaca- ğım.. Piyesimin de oynananaca- ğından eminim.., Bir haftaya var- maz hazırlar ve götürürüm.. Ali Cengiz cevap verdi: — Şüphesiz oda beğenilecek ve oynanacak. Oyunda şen alkışla- mak için bizim de bulunacağımız- dan emin misin.. Demir ilâve etti: — Evet.. Evet.. Bulunuruz. Fa- kat Ali biz dün ne yaptık? Satranç onyamaya gittik, Daha evvel bira içtik... Sonra lokantaya gittik.. Nejat birdenbire: — Ne yaptınız, ne yaptınız?.. Dedi, cebinizdeki paraların hep sini sarf mr ettiniz.? Ali Cengiz: — Sen Demire bakma, dedi.. O ne söylediğini bilmiyor. Biz dün hemen hemen hiç bir şey sarfetme- dik.. Evvelâ bir birahaneye gidip içtik. Sonra bir kahvede oturduk, Satranç oynadığını rüyâsında gör- müş olmalı.. Akşam yemeğinden sonra da Ekselsiyor sinemasına git tik.. Sarhoştu.. Seyircileri rahatsız ettiği ve uyumaya — başladığı için oyun bitmeden — çıkıp eve geldik. İşte bütün yaptığımız bu... Demir: İ Nejadın biribirini — kovalayan — Garip şey, dedi. Ben satranç oynadığımı, bir adamın yüzüne şa- rap attığımı, bir — kelime ile çok para sarfettiğimizi dum. Fakat cebimi yokladım, hiç para sarfetmemişim.. Buna çok şa- şıyorum, — Biçare Demir!. Sen dün o kadar sarhoş ve o kadar serşem- din ki hiç bir şey hatırlayamaz- sın.. Sana bir daha az içmeni tav- siye ederim, İçkiyi kaldıramıyor- sun.. — Zaten — içki — ile başım hoş değil.. Bana fena — bir baş ağrısı verdi. Bundan sonra serserilikle alâkamı büsbütün — kesecek ve derslerime çalışacağım.. Çalışma - İryım..... Kaybettiğim vakti telâfi etmek lâzım... Nejad: — Ben de, dedi.. Ben de hemen gidip tiyatromu bitirmiye çalışma- lıyım., Nejadla Demir acele giyinirler- ken Ali Cengiz — yatakta rahatça uzanıp gerinerek: — Doğrusu insan yatakta çok rahat oluyor!, Temiz çarşaflar ara sında !.. Ha, hatırıma geldi, kom - şumuz bizi unutmamış, yatakları düzelttiği gibi pencerelere de per- de astırmış: İşte kadınlar böyle » ir. Hat teyi, Ker şeyi/ düşünür - | yemeği yedik.. Fakat hiç bir şeyi'e | | der.. Nejad: — Komşumuza dedi, vaktim ol- duğu zaman gider, teşekkür ede - rim., Ali sen kalkmıyacak mısın ? S tünsl.. Cok günel üma, ber Amma tembellik ediyorsun?. na yaramaz.. Kılıç Ali Paşa, be - — Şimdi kalkarım.. — Dizlerim nim esmerlerden hiç hoşlanmadı- de bir kesiklik var da onu için ya- ğrmi, sarışmlara düşkün o'duğu -| Worum.. . mu bilmiyor sanımım... Bilseydi bunu yapmazdı. (Devamı var) — Sen bilirsin.. Fakat Nacinin — Evet, evet hatırımda.. gördüm. | Tashihlerimi beğendi. Romanım | İki genç gittiler., Ali Cengiz de yatakta battaniyenin altına soku - larak kendi kendine: — Naci beklerse beklesin.. Ba - na daima bunu söylüyorlar. Oraya gitmekte acelem ne, sanki?. Hiç bilmediğim yazılar, hesaplar kar- şısında ter dökmiye mi — gidece - gim, Cebimde ne vakit para kal « mazsa ancak o zaman gider çalışı- rım. En doğru hareket bu.. Şim - dilik aceley lüzum yok.. Haydi bi- raz daha uyuyayım,.. . Ali Cengiz bir saat kadar daha yattıktan sonra istemeye istemeye kalktı ve giyinmeye başladı.. Ce- bindeki paraları — sayarak kendi kendine: — Dün bunlardan epeyce yu * varladığım oldu.. Fakat her gün böyle olmaz ya! — Ekselsiorduki kumral kız fena değildi hani.. Amma bizim komşu kızla boy öl - çüşemez. .Şimdi gidip dünkü zah- metinden dolayı teşekkürü bahane sayarak şöyle bir hulüs çakayım .. Ya yanında şişman Eleniye raşt - larsam.. Sinemada bayağı beni tanıdı.. Marikanm — yanında işe 'yayli hayli tanır... Lüzumsuz telâş | ediyorum, .Haydi şimdi komşuyu ziyarete.. Demirin ayakları altımna karpuz kabuğu koymaya çalışa - Üüi Ali Cengiz komşunun odasma girdiği zaman — matmazel işiyle meşguldü. Anahtar kapı üzerinde olduğu için doğrudan doğruya Berftlisi'a - çıp içeriye — girmişti- Çönkirteci kızlar, dostlariyle baş başa olduk - 'azı zamanın haricinde anahtar « larını kapının üstünde bırakırlar . Böyle yapmasalar, bir muziplik nelicesi sözleri yarım kalır ve in- san sözü nerede bıraktığını sonra- dan bummaz., Ali Cengiz Matmazel Marika - ya yaklaşarak: — Nasılsınız, efendim, diye sor- du.. — Safa geldiniz. Aayağa kalka- madığım için affımı rica ederim. İşim çok acele de.. — Rica ederim.. Çalışınız... Sizi rabatsız edeceğimi bilseydim gel- mezdim.., — Biy sandalya alıp oturunuz!. — Zarar yok.. — Maşallah dün akşam arkada- şınız çok keyifliydi.. Yukarı çıkare mak için iyice müşkülât çektiniz ,. — Nasıl? Sizin bundan haberi- niz var mı7, — Şüphesiz,. Henüz kapımı ka » pamamışlım.. — Geldiğimizi — gördüğünüz halde hiç ses çıkarmadnız?. — Beni çağırmazlarsa gitmem.. Münasebetsiz olmaktan çekinirim. Bahusus komşular arasında biri - birini gözetlemek fenadır. — Evet.. Dün güzel bir akşam miz aşırı dereceyi bulmadı.. Demi- rin içkiye tahammülü — olmadığı için fenalaştı. Zaton çok ihtiyatlı yaşamak mecburiyetinde bulunan bir çocuktur. Zayif — bir bünyesi vardır.. — Ah! Biçare genç! Çok acı » dım... — Ufak bir eğlenceden hasta düşer, göğsü zayif... — Sahi mi?. - (Devam var)