ea <SEREY EMRÇKUTYUY TEMÇAYUU vuz ** #pt4yE y 'Mp3oKNyo Mtkıy — “TPsp “1505 — zeçece yyg YAZOĞ TaNI *“HP4AOP YAYAY MIYALZ Vçç UNUNÇ Up wpay BND 1deTUYORANĞ TPETEL YALIRIII VA apinyo — dife3 vunmeK yodami HpyeA 0 “DERÇĞTEY UUT TTUNHAYZON “NPLOL mmnu—wwlu!w;:m YEŞEYEPİNMOY XOdOY “APTOSMTAENI Mrex tave TUrŞOdan UNPEN Iyg TAZN3 şeXup “amroLuyımuny — up numd duvur 0YASĞ TETEK — ygmıyaas “mığuya — "Np3OANSNE ÇUT Ha YTEPTERİRE ““IYA OygĞ ÇŞ AEK Opunien wrunduy ZŞes “devunoyASĞ zTUNTUR “IP »2epsoXye Geş vuUvE SA MOLLUŞUĞ SAIP “JEYN K STETMND0İ) AP3OKNINİ BayLAH Samjsndanı — apursadadöp LNÇ 'alN) “SIULrERDı SA Slruruya dS0919p UoS İAZ Topumuş — DAEU İNyeĞ URINA İZIUIPI ÇNUNY 2209 ÜYGT TU 1OK YUJO FaLIIĞ TYO idTEuNYaAYANĞ MUPUL1 ŞUĞ SAPUYZ — *1P9p “1599 — İJPLANSULIJ PULİA TdvBuUNyaY 228 yuz giğep ZAUNSLOLMAYRY TUNIĞIP AH93S03 SürgeY IıyaĞ diur)Şeg ayLal SIPUYE SUSIdey PESa UJMEN UNUUNE) “nun 9U33 apığ — Usjo Gym do reyzise YEepere v Si yığop ZaunsioLefuy EŞ ÇZŞURYOLULD YUŞ KU UAYAY 2997 -KO UAİ PF YETEYUÇZUĞ APUYE NO YUDT “ZIRPASA — ezao y SUN N3 vuma zis YEÇEA © “dWYNYOYAAĞ — IPALA KDU AY pısa derey iğpyaes UPDULZ YNANA Bi T EYRUYOS UND NIYZISTNGOKBUNU 1T “mppo pysca — manyıgi zaumproApSağ YAPIŞYOĞ NĞ TIS UNT IG “TBANA dUNE v0 İft ZaP TmunsroLıyINUŞ TAUUN Tdmmumyoyasğ — ümaoliyeyur NĞT — TERES0A3 öyneny Suşa >08 g ADGA TALYOP Uupan 3 A yaz Ğ OPWgLE N “IPYEA 0 YO —a O HPADye a vv0 NOLIL TEDİ SP PİPA DN tUrN “PETTEĞ PrOJzO3 uyUaYAGLAL TP -9p Urpruuş çıstu '9podU İpyta oU Ix “DÇ Tg “T9M0OYLOS YISYA OY TURSEIYOU T UYEŞ İŞeyue yuşsday vurg — 3TEDN yEyEA O "nprolrporlas yu “OÖRANANL HÇY UEĞLTOP APIEY NENP “10 Sruyığo 9u9 eg “Upmseyar prayra — eyinçeg a)g yasarmyağ ayaureyısur KIYÇUUYĞUY — YUTEYÇEY EZELE ÇpArğ THRLMUYLOB HLAY op BİPLAN İPİ TZOY UNT 3949f *g3aazış nunp “TOnA UMNA HUNİNP KA VAÇI3 tuNAY “TpUyzıs 'İ[dl.ll)ll Wgley uyuayuguu L “TPOp THUTLOS YE y — tarjguap )a TEry İZİUİSIZİN UiT “ADI 78 KIZTUYL SiyueL zçuosunânp nğ o yoa y “zamnsro<munsnp uznun ğ “TpÇO ZÇ 199 ZASOSUNA ZİŞ “ATUNRLAP 8U cUNGg o YE “YV İZTUTSİZIY UYEIN “TIŞ “DIYEELEYTEĞ YETEYO NISNE UÇTUYSULU “13 94 TaypdUN TMYSUK UTITE NÇ P ZUNÇ »0 UŞMD TOZEUNYEŞÇ TANYMIKŞI VDE3 Ayg yesue viye — Yeyded SA ZTLAY O AĞ “Pzn3 iepey O TUMPIoLNUNENDP aLASA ap eg TuMpIOAPassAY NUNG aP Usg YaJeZ “EUMWe3 — KBA ÇIZİI ÇUT — impioKnunsap onçgra L "ApıoLmş “eg IKOAYLLL, VOYGĞ TUNİN UNTLUYNUK “e *yereyo gısyok öa — YgadUmANP OŞATSA) JEYE TİYYELEK UYUYLAAAIYZ WETEY EPLEUA *arumşde wadnp — öğüzısmyum Temı "nprol “mçogley epursare Loyyupça5 İT Tayzos ng YğIParA0S 318608 299 YAZILI, 'Apzok ayğe vpTepyunyıy zissos SAĞ z - 0T90 NINVISYOYU — 26 RAGASTANIN OĞLU KS ö ae tubaea rerelilr a m Ve z ee a ei AĞA F GÜL SA ti. Birinci Fransuva, ilk hayreti geç- tikten sonra hakaretli bir tavırla: —Soytarı!, Bir daha böyle şey yap- mamak şartıyle seni dünkü hareke- tinden dolayı affediyorum. Haydi git, maskara kıyafetini takın da ya- nıma gel. Bu sabah çok - sıkılıyorum.' Beni eğlendireceksin! dedi. Tribule başımı önüne eğmiş olduğu halde titreyerek dinliyordu. Ufak bir sessizlik oldu. Sonra Tri- bulenin hıçkırıklı sesi acı bir şikâyet gibi yükseldi: — Şevketmaap! Kızım Jiyeti ne yaptınız! Kral ayağa fırladı. Şiddetle Tribulenin kolunü yaka- ladı. Hiddet ve gaşkınlıkla değişmiş yü- zünü Tribulenin muztarip çehresine yaklaştırdı.. Ve korkunç bir sesle gür- ledi: —Sefil deli! Ne dedin? Tekrarla bakayım! Bunu söylemeğe cesaret et- tin ha! — Şevketmaap!. Bir babanın yeis ve ümitsizliği cesaret hududunun ne olduğunu bilmez. Size — soruyorum Şevketmaap ve cevap bekliyorum!. Kızım Jiyeti ne yaptınız? Kral dişlerini gıcırdattı. Hiddetle Tribulenin omuzlarını sargtı. — Pis soytarı! Eğer söylediğin bu sözü başka bir kulak duyarsa, iyi bil- ki cellâdım satırı kafanı uçuracaktır. — Şevketmaap çocuğum?.. Ben ço- cuğumu isterim. Tribulenin sesi hıçkırıklarla boğu- Tuyor, yaşlı gözlerinde çılgın bir ce- saret parlıyordu. Kral; daha yavaş, daha acı ve da- ha hiddetli bir sesle: — Yalan söylüyorsun! Yalan söy- lüyorsun! Jiyet bir soytarmın kızı de- Bildir. Ve olamaz! Çıldırmak derecelerine gelen Tri- bule: — Niçin Şevketmaap! Niçin?, Diye inledi. — Çünkü o Kralın kızıdır! Anlıyor- musun sefil! Çünkü.. Çünkü benim kızımdır! Tribule sendeledi. Müthiş bir sevinç ve çılgın bir acı, yeis dolu kalbine ayni zamanda hü- cum etti. BSeviniyordu! Çünkü Jiyete hürmet olunacaktı.. Çünkü Jiyet temiz kala- caktı. Çünkü ona el uzatmak isteyen Kral, onun babasıydı. Acr duyuyordu!.. Çünkü Jiyet ar- tık onun kızı değildi. Çünkü Jiyet e- linden almıyordu.. Ve belki bir daha onu göremiyecekti. Tribule yere kapandı: —Şevketmaap! Oh Şevketmaap! Ce- nabıhak sizi takdis etsin! — Çocuğu- mun.. Zavallı masum meleğimin felâ. kete uğramamış olduğunu haber ver- diğinizden dolayı ne kadar büyük ve yüksek kalplisiniz! Jiyet temizdir.! Oh ben deliyim.. Gülüyorum.. Ağlıyo- rüm.. Bana bakmayınız Şevketmaap! Farzediniz ki bir mahküm xzindanda eellâdı bekliyor. Zindan açılıyor.. Cel- üt yerine affolunduğu haber - verili- yor! Hayatı bağışlanıyor!. Şimdi o mahkümun sevincini düşününüz! Şev- ketmaap, İşte o mahküm benim. Ah! sevinmeğe bile gücüm yetmiyor!. Bu beni boğuyor. Ne hayvanmışmm?, Bu- dalamışım! Ben Kralrmım kızıma doğ- Yü koşmasını bir heves bir aşk san- mıştım! Mel'un!.. Üç defa ahmak! Kral kızını arayan bir babadır! Bu da tabit değil mi! O temizdir. Ona v- Zzanan el bir baba elidir. Kurtuldu. Ah Şevketmaap! İnsan bu kadar bü- yük bir sevince nasıl ölmeden taham- mül edebiliyor. Müsu Çeryl, "İNIŞOP NOĞ ö — HPaçoyoy, UTAUNIÇ “pLusyo y *91K08 — yupauaa “eururenı geryı,, a ZApPıo AAGIDU WEE OYDULIYY UTUNSTEGAJ YIP *8S 1909 'TUYAUNLU INpnLu sijod vszemyo ÖH — ümpaodrumyığ tğirpyes vayuz ay ÜSU TÜNĞEY ŞEYUJ " YASALTUNAPI HTNİ -24 £98 yi Sy nangunzo weğop vay “XaAN3INYOĞ IZI ( dULUNAYAAŞ YY — “TPOP 1.D0lK “Pisd Dd — 391 39UT SĞ ZUYM) ÇUT 1493803 Ppvuyı aA yazır aNY NENPYO NLKT UZlUNGULUYONANE yügeğ Cinprop ördigerek vXvodang UWfO pyS9 TUPENY Nruto UrüNZIY iKUdAN gnye nö por iznununlaç apunınzrsu -99 YENLM0 EZNŞYOR NS U93)0'T “arı Na “S13A — Jadoğ Ii0 Ypago Vzruvego) yiptee Na Yatiğer adaydağde 1ŞİPURLEP aA tü “EREZ İN INPESA) )01041Z NŞT zrUTP “IJPUaYJAdaĞ YUNAŞI TdUEUNaAyYAAR — zIPSD OpyöRLANY DA SzNLEN EZRAV “Pop lt — 31079190906 YEYYNU yULU SOT T4ORIPTIZ Oyuyrur> uyu 0 EKtINA ULTETMUP V TayOT YAyaıN — TİPDYE 898 İZİPrum) Uyuap UpusroçT "“OPUOUUNAP DA Şöf “eps nğnpjo zmey vp O “uyğadapa )9K “EYĞ OÇEİN VEIS Y ZUNYE EzlMĞeE iziu “ENE GöğipuoyaA LAOKMAN 3 wdoz akpır -S3Y aA TOKMLUN Idt tp 1oLngo TISENN ge0)ıBres &p doknyo yıstu Hd ünu *epo I9 nysnurcu YopırLraX uyro UpryaĞğ Çaapıpnaya 20KNIO yYonmap aur nçf — HpayLey a) *S9S J99 PTIK ĞNUN UPLUIN 910T “9RıP 3 vuojus duyuup — XOS Tggr Aplde iduy Saşguap ı “pujğug ağ SU13) YÖÇ YEZUYÖ UPYUS UAULUNE) AZNA 'apinyo yazsışaai niğop vursiden YUN -08 NUN *HH TUYSAKÇUPUES yAYgOY KIG 8018910 UNUOÇLE TPEYTUS TUTĞEY TAVOR YayyApundnp Ayuts — ayg şuyuz “üP *uop NiğOp EaSTULU YYT APE KEŞLUĞ 02X2)996 yüpıg UUpuLrUyeyANI Suğu gömaı$i ünüores N9 “9yocl UA4 “TPZESOYANĞ EĞLDUTLENY TPRSTLE ALLII Sampes öyyln 909 pupy sdıy “TP3apa uzuzuY “Rr Eptna LTOTĞMIIN TIIDULLOA 1ZYSLA 9O0 TPLOK A9 ISwrepo sem g 'y5e 1d “EY AŞAO YETOLPYRN EUUEN A MOYYLA3 BABANP BİNOS *A99 POTESŞ TULTEYMUSAS EUPUY İN DELGYEYÇ *Tuyıpyua ALAY0 21TaNZO3 NJOp GENMEY Yaay ağı HOF “Tprurus yarS nıe ya4ıf “pumye) aplappıS Iğwuryoy unuduy vpue ıaı“ 1 £88 3)0 SyE YünzaeK wrLEUyLOY — TiÜLE YOK LĞ TI NESURLOY Twspoy çu ÇEğAP NLEH “1Y0 — “İZMİL VUNŞLON m2p 436 xyg SY yıyay Tummgas03 — TP9P TIPArpureKn Şarzan a xn4ng y ed apum5y tumaoAnyzoy wep “MUPU 6 YOĞ UY 1YÖ TUTEPE O MOAYDANA “ps dIKvENEL “U9p3 APAYEI Tuağ ayALI SHYITEY “OYANZOS *AT KIĞYUŞT *i Tayyız *7 O UD SAS SaŞGUAPANAT YO — tapıısaş TEYE afg ÇyPasA UNUN YAY JaLIP "Börungp tvo TrKaIz93 Y9> sUYÂNP 3A IPPP *O TPeYaOKLLE axv5 UPE YAmYa YESSAJ NU0 TEDE SI S0T “apdokimuyuma arLnğaysunyaoy unyma OPUYLUKUY YPRYS C yEA STUNNUZ O TPUET “M9 HOÇZZ ÇOZMO TPYRENKİ EiTlAr) ma gest 1913 ağapıo Hapt TUKANIEI yunŞeseArmeynun Syy nunçı *ıp TEpM W2P9NNIYOŞ K9 YALAĞ TUST "iT STEYHOP Iİ VENELİYEN YOĞ UraKapanı “UEZ ANPARAYİ HvZEĞ yeyEZ SN oK “we3 Poguspuyunap ziuyek nuo — FAPTOZİN YOKIÇ *12138 1913 Fay “TUY ŞG NU0 DUUY'İ “PAÇ AFPHLİYEN Zyt — I90 NINVLSYOVA — w -— RAGAS'LANIN OĞLU — 23 na!, Demc — unutmak hatasında bu- lundam. Birinci Fransuva: — Süs! Emrini verdi. — Metr Dole, sizi bundan dolayı ma- | zur görüyorum. Şimdi asıl meseleye | gelelim! Demin bir cZamm kısa hir zi aretini kabul ettiniz. Bu Manfred isminde bir serseridir! — Evet Şevketmaz >! O benim €-5- tumdur. —Dostunuz ha! Metr, çok tuhaf dostlarınız var, — Ah Şevketmaap! Anlıyorum. Bu delikanlı hakkında size fena şeyler söylemişler.. Onunki kadar yüksek bir kalp hiç bir kahramanın göğsünde çarpmamıştır. Ondan daha temiz fi- kirli bir adam pek azdır. İtiraf ede- rim, huyu biraz ateşlidir. Fakat ter halinin tistünde Kralı bile hayran e- decek bir tarafı varsa o da cesareti- dir. — Yetişir Metr! Bu.. Yüksek kah- raman polis müdürüm vo... Cellâtla hesabını gövecektir. Buraya bir genç kız getirdi mi?. — Evet Şevketmaap! — Bu genç kız hâlâ evinizde mi?. — Evet Şevketmaap! — Metr Dole! Onu hemen buraya getir! —Olamaz Şevketmaap! — Emrime karşı mı geliyorsun?.. — Hayır Şevketmaap. Sisi hiddet- lendirmektense hakaretinize uğrama. ği tercih ederim. Şevketmaap, bu genç kızın buradan çıkmıyacağına dair ye- min ettim. Sadık tebaasından biri, et- tiği yeminden dönerse onun hakkında Kral nasıl bir fikir edinir! Kral bir saniye kadar sustu. Vaziyetinin ne kadar fena, isteği- nin ne iğrenç bir şey olduğunu anlı- yordu. Kendini aşağı görüyordu. Sa- kin bakışı, muhterem yüzü ile kalbin- de bir nevi hürmet hissi uyandıran bu orta halli adamla, bu mathaacı ile istemiyerek kendisini mukayese edi- yor bu suretle nefsini küçültüyordu. Hiddetli bir ürperişle: — Metr! Sözleriniz bir kere daha eskiden — bildiğim biri — bana ispat ediyor ki o da, fena bir fikre saplan- * mış olmanız ve Kralm mukaddes & mirlerini de kilisenin muhterem nu- fuzu kadar dinlememiş bulunmanız- dır. Bununla beraber hangi hisle ha- reket ettiğinizi biliyorum. İşitmiş ol- duğum şeyleri unutacağım, bu genç kiz Metr.. Polis Müdürü muaviniyle askerler bır konuşmayı gittikçe artan bir hay- retle dinliyorlardı. Matbaacınım karşı gelişi Kralı kızdırmadığına göre nca- ba düşüncesinde nasıl bir değişiklik husule gelmişti. Dole: — Şevketmaap! Işitmiş olduğunuz şeylere ne bir söz ekliyebilir. ne de onlardan bir söz eksiltebilirim. Ceva- bını verdiği zaman onlar hiddetle tit- rediler. Ririnci Fransuva bağırdı: — Ev aransın bu adam tevkif edi- Hip Bastil'e gönderilsin ! Joli dehşetle bağırarak kocasının boynuna atılmak istedi. Fakat Dolenin etrafı askerlerle sarılmış olduğu için zavallı kadın şid- detle itilerek koltuğun üzerine yıkıl- dı, Bu anda gizli odanın örtüsü kaldı- rildi. Jiyet pek ziyade sararmış fakat son derece metin olduğu halde Krala doğru ilerledi. Birinci Fransuva, biribirine zıd bir çok duygu ve düşünceler altında ezil — miş olduğu halde ona bakıyordu. O —| kadar hafif bir sesle: