10 Nisan 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

10 Nisan 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

j , | ——— — — (Fr.) Rellement, vraiment Hakikatgü — Doğrucu, doğru söz - lü — Veridigue Örnek: — Hakikatgü bir adam — Doğrucu bir adam: Karibi hakikat — Hakikatsı — (Fr.) Vraisemblable Örnek: — Bir romanın mevzmr az çok karibi hakikat olmalıdır. — Bir romanın konusu az çok hakikatsı ol-! malıdır. *3 Muvafıkı hakikat — Hakikata uy - gün — (Fr.) Vöridigue Örnek: Muvafıkaı hakikat bir ha - ber — Hakikate uygun bir duyır. Hakikatbin — Doğru görüşlü. Hakiki — Olmuş — (Fr.) Köcl Örnek: Bu romanda okuduğunuz şeyler hakikidir * Bu ramanda oku- duğunuz şeyler olmuştur. Hakiki (Şe'ni) — Gerçek — (Ç(Pr.) Röel “ Örnek kiki değildir — Rüyada görülen şey ler gerçek değildir. Hakiki — A«l — (Pr.) Vöritable Örnek: Bu yazının hakiki manusı şudur “ Bu yazının asıl anlamı şu - dur. Hakiki Tam — (Fr.) Vöritable Örnek: General. hakiki bir ku -| mandandır. & General « — tam - bir komutandır. Hakiki — Hakkatlı, candan — (Fr.) Vrai, sincere Örnek: — Hakilâ bir arkadaş — Candan bir arkadaş (hakiketli bir arkadaş). Hakiki — Doğru — (Fr.) Veritable Örnek: Bu yazı vaziyetin hakiki e- n e | hih edü | Engutte, instruction lüyada görülen şeyler ha-| | kat yapılıyor & Suçlu hakkında ger. HABER | tahlilidir — Bu yazı durumun doğru bir çözesidir. Hakiki — Sağici; hakikiğ — (Fr.) Vrai Örnek: — Bu elmas hakiki midir, değil midir? * Bu elmas sağici mi - dir, değil midir? Sahih — Doğru Tashih etmek — — (Fr.) Rectifier Doğurltmak — Örnek: Bu yanlış duyuğu Turgud doğrulttu. Tashih etmek — Düzeltmek — (Fr.) Corriger Örnek: Bu yazıdaki yanlışları tas. — Bu yazıdaki yanlışları düzeltiniz. Muhakkak (Bak: Şüphesiz) Muhik >> Hakkı — (Fr.) Juste 'Tahkik, tahkikat — Gerçin — (PFr.) Örnek : Suçlu hakkında tahkikat uçlu hakkında tahki yapılıyor çin yapılıvor. j 'Tahkik — etmek — Gerçinlemek :- (Fr.) S'instruire, se livrer â une en göte Örnek: Polis, bu cürmü kimin iş- Tediğini tahkik ediyor — Pölis, — bu suçu künn işlediğini gerçinliyor. Kabili tahkik — Gerçinlenebilir. — (Fr.) Verifiable Örnek: — Bu iş eldeki vesikalara göre kabili tahkik görünmüyor © Bu iş eldeki belgelere göre gerçinlenebi- Tir görünmüyor. Ledettahkik — - Gerçinlendikte (Fr.) Aprös engudte BORIJİYA -I I Tahkikatı adliye — Tüzel gerçin — (Fr.) Enguğte judiciaire preliminaire 'Tahakkuk -(Bak: sabit) — Gerçek- Teşme, kesinleme. Örnek: Vergi tahakkuku * Ver- ki kesinlemesi- Tahakkuk etmek — (Bak: Sabit ol - mak) — Gerçekleşmek — (Fr.) — Se röaliser. Örnek: Ümidim tahakkuk etti & Umudum gerçekleşti, Tahakkuk ettirmek — Kesinlemek Örnek: Vorgi tahakkule cttirmek — Vergi kesinlemek. Tahakkuk ettirmek — Gerçeklemek z (Fr.) Röaliser Örnek: Bu adam bütün düşünce- lerini tahakkuk ettirmişlir © Bu a - dam bütün düşüncelerini gerçekleş - mişlir. Tahakkuk - ettirmek — Varlaştır - mak — (Fr.) Realiser Örnek: Düşüncelerini tahakkuk ettirmek için her çareye baş vurdu * Düşündüklerini — varlaşlırmak — için her çareye baş vurdu. Kabili tahakkuk * Gerçeklenebi - lir — (Fr.) Realisable Örnek: Kabili tahakkuk tasav vurlar * Gerçeklenebilir tasarlar. Tahakkuk memuru — Kesinci, ke - sinleyici Katfi — Kesin — (Fr.) Definitif, ca- tögorigue Kat'ileştirmek — Kesinleştirmek Hukuk — Türe — (Fr.) Science ju- ridigue Hukuki — Türel — (Pr.) Juridigve ea a I -I ——— ——— Polis hafiyesi X:9 romanımız (10 ncu ııyfıdı)_ : İremmeeeeee e ree ee reKerA LA seeBekerek kekre c ARerARA YAT Ş Osn"ıa'mlıcadan Türkğîm Hukuku âmme — Kamulas haklar — (Fr.) Droit publie Hukuku müktesebe — Edinek hak - lar — (Fr.) Droits aeguls Hukuku tabiiye — Tabiiğ haklar — | (Fr.) Droits naturels Hâkeza — Böylece, böyle, gibi, gene Hakem — Yargıç — (Fr.) Arbitre Hikmet — ÜÖken, gizeyip Örnek: Bu işte benim anlamadı - ğım bir hikmet var * Bu işte benim anlamadığım bir gizeyp var. Hakim — Ökmen — (Fr.) Sage Hâkim —— 1 — Egemen & (Pr,), Souverain 2 — Hükümen — juge 3 — Hüküm süren — Rögnant, prd- dominant, prtpondtrant 4 — Başat — Dominant Örnekler: ! — Türkiyede millet| hâkimdir * Türkiyede ulus egemen- dir — En Turguie la Nation est sou- veraine. 2 — Adliye Vekâleti hâkimler için yeni bir kanun — hazırlamaktadır. — Tüze Bakanlığı hükümenler için ye- ni bir kanun hazırlamaktadır * Le Ministre de la justice est en train de prepaer un nouvean — projet de İ0i concernant les juges. 3 — Millçt Meelisinde hâkim olan olan kanaate göre & Kamutayda bü- bunun | küm süren kanaata göre — Selon le| conviction preponderante de la G. A A 4 — Ordu, bütün hâkim tepeleri ıııud_"OıJu.büıııbqı pele- BORJİYA ri ele geçirdi & L'armde s'est emp röe de tous les sommets dominanı Hükkâm :> Hükümenler. Hükümran — Hükümsüren « (F Souverain rögnant. Hâkim olmak — Başatmak — (F Dominer Örnek: İstiklâl duygusu” köklük lan bir millet kolay kolay kâkim lunamaz * Erkinlik duygusu Köl olan bir ulus kolay kolay başatıl, maz * Üne Wation gui a une con: ence profonde se son independar ne peut pas ötre facilement domimt ÖNERGELER Kılavuz sözleri üzerine, her lis nin (ULUS) ta çıktığından başları üzere bir ay içinde, istiyenler Y ni bir önerge ileri sürebilirler. Bır lar T. D. T. C. Genel Kâtipliğine | şekil altında gönderilecektir: (yahut: .ys;sr.);öınıuyonıı. Sebebi: (kısaca) .. ...e.uw.. ..ervovamarerA: Önergem şudur:* 3 * (1) İmza (1) Burada bir önerge gösteril miyen yazılar üzerine bir şey yapıla mıyacaktır. , 21 — Eğer bizi Lükresin yanına xgö- türmezlerse o zaman sen etralımızı sarmıs olan adamların üzerine hemen * hücum edersin.. Onları oyalarsın.. Bu sırada. caninı vermekten çekinmiye- ceksin! Orada Öl fakat herifleri bir müddet alakoy.. Beş dakika alakoy- san yeter. İspada Kapya.. Anladın mı?. Ispada Kapya Şövalyeye mahzun | mahzun baktı, sonra dedi ki: — Müösyö, yalnız benim dan yermek- Hiğimle iş olup bitecekse muvaffak o- Tacağımıza şüphe etmeyin!. Böyle mü- him bir işde hayatımın ne kıymeti ©- labilir. Uğrunuzda feda olsun.. İnsan bir kere ölür, o kadar.. Onün için bu aksamki emrinize hazır bulunacağım. | Sadık İspada Kapya bu sözleri göylerken içinden de: —Rittik, ikimiz de mahvolduk! Dü. şüncesini geçiriyor, ve bu İşin netice- sinden hiç ümitli bulunmuyordu. Ragastana gelince onun bu sörle- rinden fevkalâde müteecssir olmuş ol-| duğu halde sadık uşağını —kucakladı. | Gözlerinden sevinç ve teessür yaşları dökülerek alnından ve yanaklarından öptü, Bu heyecan Şövalyenin üzerine en samimi bir tesellinin doğuramıya- cağı neticeyi hasıl etmişti. | Ragastan ikinci günü birinciden dahı kederli ve daha düşünceli geçir- di. Hâttâ bir aralık intiharın böyle azapIı bir ömürden daha iyi olacağını | düştndü. Gece oldu. Rağastan artık düşün- celerinden, plânmdan bahsetmiyordu. Aklıma bundan daha iyi bir gey gelir ümidiyle bir gün daha beklemeğe ka- rar verdi. Ertesi günü Ragastan ateşli, nö- betli, ağır bir uykuya dalmışken ku-| lağına gelen insan sesleri onu birden- bize uyandırdı. İki kişi konuşuyordu. Şöyalye dikkat edince bu sesleri tanı- | dı. Biri Maganın öbürü Glılıouonnn-l du. & Maxa diyordu ki: — Sen hemen şatoya dön Giakome! Sonra ben de geleceğim.. Her şeyi öy- Te tertip et ki, şatoya girmekte güçlük çekmiyeyim.... — İşin her tarafımı iyice düşündü- nüz mü Senyöra?. — Evet Giakomo! Her tarafmı iyi- ce düşündüm. Şimdi dünyada hiç bir kuvvet Rodrik Borjiya ismini taşıyan Papa Altıncı Aleksandı'ı kurtaramaz. Sen hiç merak etme! Demin ne diyor- dun Giakemo, Sezar Borjiya buraya gelmek icin gemiye bindi mi?. — Yarın sabah binecek!, Yarın ak- sam veya gece yarısına doğru buraya yarır. Ragastan hemen karyolasından a- şağıya atladı. Gözleri fırıl fırıl - dö- nüyordu. Korkunç bir. hal almıstı. Şiddetle ihtiyar Maganın odasma gir- di. Ve Giakomoyu kolundan yakalı- yarak: « — Ne dediniz?, Ne dediniz?, Sezar Borjiya buraya geliyor mu dediniz?.. Söyleyin, cabuk söyleyin! Öyle mi de- diniz?.. Diye bağırdı. Giakomo SŞöyalyeyi görünce hay- rette kalmıştı : - — Vay &siz misiniz Mözyö Ragas- tan? Şövalye cevap vermeden onu ko- lundan tutup sarsmakta devam etti: — Söyleyin, cevap verin! Maga söze karıştı.. — Kvet Şövalye! Sezar Borjiya buraya geliyor. Giakomo o alçak he- rifi buraya getirecek olan geminin kaptanımı görmüş, Ragastan daha ziyade dinliyeme- di. Hemen bir iskemlenin üstüne düş- tü. Yeis ve kederi son haddine gelmiş, kuvveti kesilmişti. Ginkomo ile Mama Şöyalyeye acıdılar. Onu merhametle süzüyorlardı. Bilhassa Maga pek çok müfeessir olmuştu. Zavallı Şövalye iskemlenin üzerine de: — Sezar buraya gelecek !. Primve- | rin namusunu berbat edecek!, Haya- tını tehlikeye sokacak! Halbuki lı--ı nim elimden bir şey gelmiyecek! Sev- gilimi kurtaramıyacağım.. Ah.. Bu ne | dehşetli hal!, | Sözlerini mırıldanıyordu. Sonra birdenbire yerinden fıı-ııdı,! Maga atıldı: — Nereye gidiyorsunuz. Şöyalye?. — Şatoya!.. Ünüme geleni öldüre- ceğim.. Evet, kendim ölene kadar ha- na engel olmak isteyenleri yere sere- ceğim.. Ragastan bu sözleri öyle korkunç bir sesle söylemişti ki Maga — bütün vücudunum titrediğini hissetti. Bu ses ihtiyar kadınım içini, altüst etmişti. Ne söylediğini bile düşünmeden: — Bekleyin, gitmeyin! Diye haykı- rarak Şövalyeyi durdurmak istedi. Maganm bu sözü Ragastanın yü- reğine biraz su serpti. Ufak bir ümi- de kapıldı. Ateş saçan gözlerini ihti- yar kadıma dikerek — durdu. Mıgı.l kendisinin de şaştığı bir şefktale de- di ki: | — Beni yalnız bırakımız Mösyö Ra- gastan.. Ve siz de Giakomo!.. Bir suat sonra gelip beni görün!. O zaman si- ze şatoya giderek can vermekliğinizin lâzım gelip gelmiyeceğini söylerim.. Ragastan Ginkomo odadan çıktılar, İhtiyar Magayı yalnız bıraktılar.. Za- yallı Şövalye bu bir saati, bazan yeise düşerek, bazan ümide kapılarak, i-| hirbaz kadının kapısı önünde geçirdi. | Maga yalnız kalınca oturduğu is- kemleden kalktı. Senelerden beri â- det edinmiş olduğu vechile çenesini dizlerine dayayarak çömeldi. Kendi kendine söylenmeğe başladı: — Rozitayı, canımdan çok sevdiğim bu kızcağızı gerçi Ragastan kurtar- mıştır. Lâkin düşündüğüm fedakârlı- Ka karşılık Şövalyenin bu hizmeti kâ- fi bir sebep sayılabilir mi? Ben otuz seneden beri Rodrik Borjiyadan inti- edecek olduğum şeydir. Bu hareket, V4 : a AĞi kam almak sevdasiyle yaşıyorum. Bu olmasaydı şimdiye kadar çoktan ken- dimi öldürürdüm. Tİntikama kavuş- mak için bir saniye kâfidir. Bu bir sa- niye otuz senelik işkencenin doğurdu- Ku azaba son verecektir. Şimdi bun- dan ben sırf Ragastanın hatırı için nasıl vazgeçebilirim? Çünkü Şövalyenin isteğini yerine getirmek için Rodriğe canını bağışla- mak Tâzım geliyor.. Ben bunu nasıl yapabilirim? Hayır.. Hayır.. Yapamı- yacağım!.. Borjiyanın canmı bağışla- maktansa Ragastanın kederden ölme- sine razı olmak daha iyidir. Gerçi o benim Rozitamı kurtardı. Ben de o- nun Beatrisini kurtarmak isterim. Lâ- kin alçak Rodrik Borjiyanın canmı nasıl bağışlıyacağım.. İhtiyar Maga birdenbire iskemle- den kalktı. İki eliyle yüzünü örterek çılgınca devam etti: — Ah Rozita!.. Rozita! Seni niçin bu kadar seydim? Sana niçin öz evlâ- dımdan çok bağlandım?. Seni kurtar- meş olan Şövalyenin canını vermek üzere bulunduğunu düşündükçe yü- reğim kan ağlıyor. Ragastan senin ha- yatını kurtarmışken ben şimdi onun- kinin tehlikeye düşmesine nasıl göz yumabilirim?. Buna vicdan razı olur mu?. Öbür taraltan Papat.. İntikam aşkı!, Oh yarabbi, çıldıracağım !.. İşte zavallı Maga bu iki zıd düşün- ce altında eziliyor hangisine karar vereceğini bir türlü kestiremiyordu. Bir aralık kırık dökük bir — sesle Ragastanı çağırdı. Genç Şöyalye ihti- yar Maganın benzi uçmuş ve gözleri dışarıya fırlamış olduğunu görünce ürktü! Maga kendisine korkunç — bir hayal gibi görünmüştü. İhtiyar kadım dedi ki: — Tİçiniz rahat olsun Şövalye! Ha. tırınız için imkânsız bir işe girişece. ğim.. Eğer dünyada Beatrisi kurtara- cak bir şey varsa o da bu gece tecrühe

Bu sayıdan diğer sayfalar: