İ ; 3 Payrs isminde — bi ini ö ; Polis Hafiyesi (X: 9) | SA z ae n 0 Türk matbuatında bir yenilik olarak sayılacak bu roman. birinci vetin asıl sahibi Evelin ismindeki yeğenidir. defa “HABER,, de çıkıyor. Bu romanı bir sinema seyreder gibi takib Polis hafiyesi x : 9 hırsızlar tarafın dan kaçırı | edecek, heyecandan heyecana düşeceksiniz. an genç kızı kurtarıyor. Ve çetenin relsini arıyor , TTTT ygyyılİİE go yagi BURAYA DNİÇİN KK S K - SAKLANDINIZ.? DUYUNCA BABAM SAKLANDIN. GELEİ NER.DE ERİN SİZ OLDU- UNUZU ZANNET: NS rT he Ü MEDİM .. İSTİNTAKTAN HOŞLANMADIĞI NIZI BİLİRİM, YALNIZ SİZE NE YAZDIĞINI BİLMEK j ÂİSTERDİM.. ) _7’ a Ş NU T İ | egişîorüwı_ / Ti GÖRMEK l8 : | | CAN SöÖYLÜYOR! g Ü TEDİĞİNİ * SUS BENİ, DİNLE! DEKSTE NSÖYLEDİ İSE:O YAPIL- a MALIDIR. PEKALA Lİ TBENİ DİNLEYİN ŞIŞMAN DOS. BDAYA BUYU- | | Tum. İÇERDEN DÖNÜŞÜM. RUN... |DE SİZİ EVELİNLE BURA- DA BULMALIYIM. ONDAN SİZ MESULSUNUZ! TAA ÇT YALNIZCA KONU. ŞABİLİR MİYİZ, DEKSTER? 202 BORJİYA BAŞ GA O BOöRİtYA B de ölmek istiyen Ragastan bütün kuv- | vetile müdafaa etse de gene hayatı tehlikede bulunuyordu. Dövüşe yıvışf yavaş ehemmiyet veriyor ve düşmanı- | nın mehareti fevkalâde hoşuna gidi -| yordu. İşte düşüncesinde husuüle ge - u değişiklik onu muhakkak - bir , den kurtardı. Bu andan itibaren n ustalığı ile bütün Mmeharetile dövüşmeğe başladı. Bu sırada Maletesta durmadan hü- cum ediyordu. Lâkin Ragastanın aklı- na parlak bir düşünce geldi. Ne ken - disini yaralamağa meydan bırakmak, ne de Maletestayı yaralamak!.. Bu suretle yapılan ilk çarpışış şa - hitleri hayrette bıraktı. Bunlar Ra- gaştanın düşüncesini anlamış olduk - Tarından kendisine karşı beslemiş ol - dukları güzel duygular bir kat daha artt.Çünkü Şövalye rakibini tehlikeli bir surette yaralamak fırsatını bir çok kereler ele geçirmiş olduğu halde bundan istifade etmek istememiş yal- nız müdafaa ile kalmıştı. Üç uzun çarpışmadan sonra Ragas- tan bu hali sona erdirmek için birbiri arkasından şiddetli atılışlarla Male - testayı şaşırtıp kılıcını elinden dü- şürdü. O devirde kılıcı düşerek silâhsız kalan düşmanı öldürmeğe izin - veri - Tirdi. Bu dövüşte ise iki taraftan biri- nin ölmesi muhakkak surette lüzımdı. Bunun üzerine Maletesta kollarını ye- | isle kavuşturarak: — Mösyöl.. Siz heryerde kazanıyor- sunuz .. Beni öldürünüz! dedi. Bu es- nada hattâ şahitler bile Janı ölmüş bir adam sanıyorlardı. Lâkin Ragastan hiç cevap verme - “den rakibinin yere düşen kılıcına doğ- ru seğirterek alıp ucundan tutmuş ol- duğu halde kabzasını delikanlıya u - zattı. » Bu o kadar saf ve o kadar — temiz kalplice bir hareketti ki orada bulu - nan atlılar bile Şövalyeyi alkışlamak- tan kendilerini alamadılar. Maletestaya gelince, ruhunda ha - kiki ve büyük bir değişiklik oldu. Göğ- sü kabardı. Gözleri doldu. Bir kaç sn- niye kadar tereddüt etti. Sonra bir - denbire kollarını açtı. Ragastanın mahir kılıcına olduğu gibi yüksek kal- bine de mağlâp olmuştu. İki delikanlı ayni duyguyla çarpan yürekleri üze - rinde birbirlerini sıktılar. Maletesta: —Primveri seviniz! Çünkü ona tam mânasile yalnız siz lâyıksınız, gözleri- ni mırıldandı. Ragastan: — Sizin gibi asil bir jantiyyomun istirabrna sebep olmamak için cennet- teki yerimden bile vaz geçerim. Lükin şimdi son derece elemli olduğunuzdan tuhaf bir şekilde aldanıyorsunuz doa- tum. Beatrisin sizi sevmemesi, süy- lediğiniz gibi, belki mümkün olabilir. Lâkin buhususta sizin kadar bahtiyar olmadığıma emin olabilirsiniz, ceva- bını verdi, . Bu bir kaç söz yavaş sesle söylen- mişti. Maletesta evvelâ başını önüne eğdi. Sonra Ragastanı elinden tuta - rak: — Senyörler, size kardeşimi takdim- ederim! dedi. Şövalye buna arkadaşının elini sık- makla karşılık verdi. Kiyolo d'Orsini: — Şövalye aramızda kalmağa; bi - zim için, bizimle beraber düşmanları- mızla vuruşmağa Tazı - olduğundan dolayı hepimizin kardeşidir! Sözleri - le umumi duyguyu ilân etti. Bu saf sözler Şöyalyenin hareketi- ni kararlaştırmıştı. Biraz evvel, Prim- ver artık ölmüş olduğundanı dücllo biter bitmez buradan uzaklaşmağa karar vermişken Örsininin sözleri ar- tık buna imkân bırakmıyordu. Buradan uzaklaşmak; — kaçmak, kendini kurtarmak demekti. Ragastan herşeyi kabul eder. Fakat kendisi için kaçtı!.. denilmesine katlanamazdı. Bunun için fazla düşünmeden ce - vap verdi: — Efendiler! Böyle güzel bir yurt uğruna ölmek de galip gelmek kadar şereflidir. Bundan sonra hepsi atlarıma bine- | rek Monteforteye döndüler, İ —H Ragastanla Jan Maletestanın ba - rışması şerefine olarak Orsini ertesi akşam bir ziyafet verdi, Sabahleyin, Ragastan yeni dostlarile — beraber Kont Almanın huzuruna çıkarak müt- telikler ordusunda çalışmağa karar | verdiğini söyledi. Kont bu karara son derece sevindi. Şövalyeye orduda en yüksek ve şeref- li yerleri vermek istediyse de harbe bir gönüllü gibi iştirak edeceğini söy liyen Ragastan bunları kabul etmedi, Kont daha fazla ısrar edince: — Pek âlâl.. Mademki Monsenyör bana muhakkak bir rütbe ve bir vazi. fe vermek istiyor topçu kumandanı: nız ben olayım. Montefortede bulu - nan topları, cephane ve barutu iste- diğim gibi kullanmaklığıma izin veri- niz! dedi. Bu da kararlaştırıldıktan — sonra Ragastan o günü dostlarile beraber geçirdi. Hep birlikte istihkâmları tef- tiş ederek muhasare edilirlerse hangi noktalardan nasıl müdafa edecekle - rine dair bir plân hazırladılar. Ve Prensg Manfrediye de göstermek üze- re sözleştiler. Sanra hepsi Orsininin konağında akşam yemeğini yediler. Yemek bitince Ragastan — kendisine ayrılan daireye çekilip orada bekli- yen İspada Kapyayı buldu. Eski kül- | hanbeyi: | — Efendi, artık İtalyayı terketmi - yeceğiz değil mi?.. diye sordu. — Hayır, şimdilik buradayız.. — Şövalye hâlâ kendisini öldürt- | Mmek düşüncesinde midir?... — Böyle bir düşüncede bulunduğu- mu nerden anladın?.. — Ben öyle sanmıştım. İşte çok şükür hem sağsınız hem de beni ter - ketmek istemiyorsunuz.. Elmaslar ne olacak?. — Ne! Elmaslar mı dedin?.. — Evet, ocağın üstünde duruyor. — Bak, bak! hâlâ onlardan bahset- mek istiyorsun.. Dikkat et, aklını ba - şına topla! Sonra karışmam ha!, Bu sözlerden müteessir alduğu hal- de belli etmek istemiyen Ragastan, İs- pada Kapyanın omuzunu okşadı. Son- ra aralarında ulçak sesle uzun ve giz- li bir konuşma oldu. Sonunda İspada Kapya: * — Pek âlâ Şövalye! Bu akşamdan sonra işe başlarım.. dedi. * * * , Bir kaç gün geçti. Bu sırada Ra « gastan her sabah bütün Senyörlerle beraber saraya gitti. Arada Prenses Manfrediye rastladıkça bir kelime söylemeden selâimlayıp geçiyordu. Her akşam Şöyalye tuhaf bir — işle uğraşıyordu. İspada Kapya üzeri ör « tülü küçük bir araba ile Monteforte « den dışarıya çıkıyor Ragastan da bu araba ile beraber gidiyordu. Kalaba: lık arasında bu muntazam harekete dikkat eden olmamıştı. Müttefiklerin ordusu Cehennem Bo- Bazının ilerisinde Pyanoza ovasında toplanıyordu. <“Sezar da ordusunu ve askerlerini buraya yığıyordu. İki or - dunun arasında ancak bir saatlik me- safe kalmış ve harp çok yakımlaşmış- tı. « Ragastan bir akşam her zamanki Kİbi esrarengiz seyahatinden döner « ken kalabalık arasında tanıyacak gi « bi olduğu bir kadın yüzü gözüne çarptı. Vücudunda bir ürperiş dolaş * tı. Hayvanını ileriye sürdü. Fakat ka- Tabalık ilerlemesine mâni oldu. Ve ka- dın köşe başında gözden kayboldu.