22 Mart 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

22 Mart 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

N . . & . Te a Ç E - ST Ve — FU SEŞECE SNW O Hâf“—iıvesl(x: 9) ; Türk matbuatında bir yenilik olarak sayılacak bu roman birınci Y defa “HABER,, de çıkıyor. Bu romanı bir sinema seyreder gibı takib 0 edecek, heyecandan heyecana düşeceksiniz. t —. ee Gizli bir çete Pavrs isminde — bir zengini öl dürüp servetini elinden almak istiyor. Fakat ser vetin asıl sahibi Evelin ismindeki yeğenidir. Polis hafiyesi x : 9 hırsızlar tarafından kaçır! lan genç kızı kurtarıyor. Ve çetenin reisini arıyö! gll TTygggggyyilTE PN ggg gpp . ğ . || Si yYorRura. BANA EvELİmN İçÇİN yyrr e AAT KA © Şîg,.,,; e EMİRLERİ.MORi, _JJ S/ZE NE Z- EF GABAFINI ö GgTGf??îf(x)ıgü” î___f_"f vi he | AĞLAI OAA VE, LER. ONU SAK, ALAR TT PEKALAP Ver ıi eei F/ TANIMAZ.. LAMAMIZI VE : AALNA.. —rA ç ZAWNWEYTM İ BiLSEM DE SÖYy- HIRSIz.| J 3af YARUrA ÖE oL GUN yW LEMEZDİNA.. SONTA » : JLARI ' : ÖĞRENMEMİZİ , ŞEF BEN? ÖLDÜ. ' İSTIN. V: a v TU SABAM HAK- KINDA BIRŞEY , LÖĞRENDİNİZ Mij TESKİ YERİNİ ÖĞ- RENDIM . O RAYA gİDIYORU aat Ka deşçe bir hürmetim vardı. Lâkin onun karısı olmak bir an için bile aklıma gelimyen bir düşüncedir. Bana sevgi- lerini söyliyen öbür Senyörler hak - BOBJ'I_ZŞ KAÇMIŞ BULDUM. EVİNDE ORAYA GETRTİK. KENDİSİNİ B/R ÇOK KADINM ELBİSELER/ VAR. Ö, BUNLARI! * KİZİ İÇİN ALMIŞ OLACAK'T/.. - © A 3 4 ğ HAKLI.. HATTA BEN Bi- | LE SİZE, YARDIM EDE. BİLMEK iİÇİN G ı_lecs- T kında da hissim böyle idi. fikir yok, — Demek ki mecliste bulunanlar-| meşru bir dan hiç birisini sevmiyordunuz?. ğil mi?.. — Evet hiç birisini sevmiyordum, Bu sözl — Yemin eder misiniz?.. — Evet — Yemin ederim. Fakat bu yemine — Baba hacet var mı?, Eğer bu genç Senyör- lerden birine karşı ufak bir aşk duy - , muş olsaydım o anda onu kendime koca olarak seçmez mi idim?. ediniz kızım! bul etmek mecburiyetinde kalınca ak- Irma birdenbire siz geldiniz Prens! E- vet, bana kızım diyen sizi hatırladım.. Muhterem isminizin himayesi altında . bir baba kucağında imişim gibi kor - kusuz ve emin bir halde yaşıyacağıma hükmettim. Jendiniz.. Şahsıma gelince, aksaka - İrm... sözümü bitireyim. Evvelâ karmız ol - duğumdan dolayı kendimi çok mes'ut buldum. Fakat tehlikenin doğurduğu te'iş ve heyecan geçince bir tek kur- uT« çaresi olarak kabul ettiğim hal- de #temediğim, arzu etmediğim — bir emrtvaklin karşısında bulunduğumu anladım. Şimdi Prens, evlenmeği hiç B4alına getirmiyen bir genç kızın hattâ nişamanmadan birdenbire evlendiril- diğini görmesinden doğan meşru kor- kuyu anlarsınız değil mi7?.. Oh!.. So - nuna kadar söylemekliğime izin veri- niz. Bundan sonra böyle bir itirafa cesaret edemiyeceğim çünkül!.. Sizi boş yere üzdüğüm için yüreğim sızlı- yor. Fakat siz de biraz beni düşünü - nüz. Prens! Beni bir nişanlı yerine koyunuz. Ve artık genç bir kız olma - — O da doğru yal.. Neise devam İhtiyar — İki müthiş ihtimalden birini ka - — Üh ne Prens Manfredi içini çekti. — Evet anlıyorum. Siz ismimle ev- — Nede — Aldanıyorsunuz! Bırakmız — da gölgesinin tamamen rak yenide Manfredin dığım fikrine yavaş yavaş alışmaklı- ğıma müsaade ediniz.. Bana üç ay izin veriniz Prens. Yemin ederim ki kal - bimde size karşı başka ve meş'um bir Bundan dolayı babama da tarziye vermeniz lâzım de- erden içi acıyan Manfredi: hakkınız var!.. dedi, m gerçi evlenmemizi hoş gördü. Fakat o burada yok iken ve iz- ni alınmadan yapılan bu hareket her- halde içinde bir düğüm olmuştur. Ba- bamı çok iyi tanırım. Prens: — Durunuz. Sözü uzatmafa hacet yok. Her şeyi anlıyorum, yeter. Bu hususta artık bir kelime bile söyleme- yiniz!., Şimdi elimden tutunuz rum. Muhterem nişanlım, sizi daire -» nize götüreyim. dedi. ' yav- kadar iyi kalplisiniz Prens, Fakat müsaade edin de burada kala- yım, Kendi başıma düşünmek isterim, — Korkmaz mısmız?. n korkacağım?, Belki yüz defa burada gecenin sessizliği içinde yalnız başırma uzun saatler geçirdim. — Pek âlâ istediğiniz gibi yapınız. Prens yavaş yavaş uzaklaştı. Prim- ver ayakta olduğu halde onun yüksek karanlık arasında sendeli- yerek kayboluşunu seyretti, Manfredi gözden silinince — Beatris tekrar yerine oturdu. Kendisini için i- çin didikliyen bir üzüntüden kurtula- n hayat bulmuş gibi idi. - E KAFA KAYASI Ragastan o geceyi pek rahatsız ge- çirdi. Sarayın etrafında dolaşarak bi- rer birer sönen ışıklardan Prenses in odasını aydımnmlatanım hantisi olduğunu anlamağa — çalıştı. Yüzü sararmış ve kuvveti kalmamış olduğu halde büyük meydanı örten BORJİYK & BENİiM söyL£ajĞIMl PNMSEYE SÖYLE. EF î'î#a._ı'ıırm BABA- ZANNEDERSEM S ADAM ŞEFİ BU SÖZLERE NANALİM, GEN K ÖZUÜN |(MEZSENİZ BİLDİKLERİ ANLATIRIM ığııw ĞLDUR. y7 TANIYOROU.. B/RKAfF GÜN e:nı. SOKAO/ 63/ NUMAKRAYA Gıpfvoaa SO RĞU. |SONRA ŞEF BENİ * “TEynü VA> MEN 1Ç iN Wişin g:?“— KARL SOKAĞINDA GZ/NUMARA. SİZ !STIYTAKA DEVAM LARDAN 5 EDİYORHUMİ | DA OTURDUĞUNU ÖĞRENDİRNM.. EDİN --. z MADEM Ki V19- TİYORSUNUZ PEKALA | GELİNİZ . # b 1095 HS SNSNF çmarların altında sabahladı. Niha - yet: — Artık benim için her şey mahvol- | muştur, diyerek çekildi. Ragastan kendisine karşı büyük bir arkadaşlık gösteren Orsini'nin kona- ğında misafir bulunuyordu. Hemen buraya döndü. Derin bir uykuya da- lan İspada Kapyayı uyandırıp Kapi - tenin eğerini vurmasını emretti. Bu eski külhanbeyi: — Sizinle beraber gelecek miyim Mösyö?, diye sordu: — Hayır, beni burada bekle!.. Bi - raz geç geleceğim. Kapiten hazırlanmıştı. Ragastan: — Belki bir kaç gün gelemem. Bel- ki de geri dönmekliğim hiç mümkün olamaz... sözlerini söyledi, — Şövalye beni burada mı bırakı- yorsunuz?.. Rağastan cevap vermedi. Kaması- nın ucuyla belindeki Sezar Borjiya- dan aldığı kılıcının kabzasını süsliyen kıymetli taşları düşürdü ve: — Bak işte, bunlar benden ayrıldı- ğın için doğan kederini yatıştırır, de- di. İspada Kapya derhal bir adırm geri- ye çekildi... — Lana bak!.. Ne oluyorsun?. — Şövalye, beni servetle mi kandır- mak istiyorsunuzı. Teşekkür ederim. Hiç bir şeye ihtiyacım yoktur. Eski san'atıma döneceğim, Ragastan şimdi başını çevirip bak- mağa tenezzül etmediği bu bir kaç parça elması ele geçirmek için iki ay evvel Roma sokaklarında bir zengini öldürmekten çekinmiyen bu adama baktı. Onun gözlerinde okuduğu saf - Iıktan ve Tedakârlık hislerinden müteessir oldu: — Demek ki her ne olursa — olsun benden ayrılmak İstemiyorsun öyle mi?.. — Sizden ayrılmak düşüncesi — bile alnımı terletir. — Pek âlâl... Öyle ise haydi sen de gel Fakat İtalyayı büsbütün terket- mek istediğimi de unutma !, — Bu beni alâkadar etmez! — Bu güzel vatandan ayrılmağa demek razı oluyorsun?.. — Mösyö! İnsan biraz hür ve biraz da istediği gibi yaşadıktan sonra her yer bir değil midir? Ragastan daha ziyade ısrar etmi - yerek İspada Kapyaya kendisini — ta- kip etmesini işaret etti. İspada Kapya sevinçle hayvanma binerek: — Meryem hakkı için beni korkut- muştunuz Şövalye! diye bağırdı. Ragastan cevap vermedi. Bir çey - rek sonra şehir haricine çıktılar. Şüö- valye kendisi için artık yaşamağa lü- zum göremiyor ve Maletestaya karşı nefsini müdafaa etmemefe karar ve « riyordu. Fakat gene kalbinin —derin bir köşesinde belirsiz bir ümit ışığı parıldıyordu. " Asıl yapılacak şey günü Montefor- teden uzakta geçirmekti. Primveri, Manfrediyi görmeğe tahammül — ede- miyeceğini hissediyordu. Bu suretle bütün gün şehrin etrafında dolaştı. Bir taraftan da tuhaf bir itiyatla ka- lenin taarruza veya müdafaaya elve- rişli olan noktalarını belliyordu. Üğleden dört saat sonra, Kont Al « ma- ile birlikte geçtiği geçide hâkim yaylaya vardı. Bu anda İspada Kap « ya Şövalyenin yanma sokularak:; — — İşte bir kır lokantası, dedi. Bu sırada eliyle kulübemsi bir yeri gös- teriyordu. — Galiba çok acıktın?. — Hem de susadım. İkisi de sabahtan beri ağızlarına bir lokma bir şey koymamışlardı. İs- pada Kapya eğer efendisi açlıktan ölke meğe karar verdiyse ondan geri kal - mamayı aklına koymuştu. Fakat Ra - gastan : - ı — İyi oldu, açlığımı aklıma getir-

Bu sayıdan diğer sayfalar: