18 Mart 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

18 Mart 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çok gezen çok bilir Seyahat notl Derisi yüzü sağ &n 'i., Bir tek merakı vardı: Avcr'ık... Kendisiyle vapurda- tanıştık. vrupaya dönüyordum.. Benim Ürk olduğumu öğrenince: — Ya... dedi, Türkiyeye hiç 8tme'im.. Orada da avlanacak Yvanlar var mı?. — Var.. — Meselâ neler?. - Doğrusunu söy'emek lâzım ge- İirse pek iyi bilmiyordum.. Maa - Mafih şuradan bura'an duyduk - Tımı anlattım.. Bunlar dostları « Tn gidip vurluk'arı ördek, bıl - di Ülki, tavşan, — yaban kazı '!. aaidci, 5 , Amer'kat dudaklarını büktü: — Burlar, dedi, ehemmiyetsiz e Sizin memlekette yırtıcı yvanlar varmı 7. Bir düş'n 'üm.. Aslan, kap'an *lduğunu hatırlamıyordum.. Am - | Ma, yaban domuzu ve ayı olduğu- iyordum.. Bunlari da Fener - Saidin hatıra'arın'an o - '“lmuş. öğrenmiştim. Ayı hikâye- '"'n' de, her sene (Sonposta) nım İnlan yerde falan k'şi bir ayi ile 'Oğuşmuş diye en azdan iki kere fıkrarladığı havadislerden hatır- Unıştım. Amerikalı dostem bana bir su- * gordu: N —EBun'ar memleketinizin ne taraflarında bulunur. Bildiğiniz Maceralar var mı?. Acz'mi tamamen itiraf ettim ve Tu'abereye girmesi için Fenerli SS Aka Gündüzün adreslerini İbre V. ld merikalı, adreslerini defterine not stt'kten sonra: — Öy'e ise, dedi, ben s'ze ba - şımdan geçen ayı hikâyelerini an- latayım da dinleyin!.. Ve anla'tı: — B'r gün Amerikada Grizli den'len bir cins ayı avmna g'tmiş - | tim, Dağlı arazide yürüyordum. Bin iki yüz me're kadar yüksel . dikten sonra, dört kadem mürab - bar genişlikte küçük bir düzlüğe rast geldim. Tam oraya ayak ba- sazağım saniyede kocaman b'r ayı kaldırmasın mı? — Hemen | tüfağimi omuzlayıp ateş ettim ... | Beş düştü ve kaybollu.. Derin bir ’ nefes a'arak hayvanın — postunu” yüzmek üzere elimi belime attırm. | Bıçağımı aradım.. Başımı ka'dır - | d ğim zaman ne göreyim, Karşım- datekraravınm koca kafası! Gr'zli den'len — ayıların pek diri canlı olduk'arı malümunuzdur ... , Tekrar tüfeğimi omuzlayıp b'r da- ha ateş ett'm. Ar'ık bu sefer ayı vuru'muştu.. Ve kaya'arın arka - sına düşmüş olacaktı.. Çönkü arka | ayaklarının arkasıma kalkarak sırt üstü düşüp — kaybollduğunu gör « düm.. Fakat akabinde tekrar doğ- rulup gene koca kafasını kaldır - masın mı?, Bu kadar ani o'muştu ki tüfe . | gimi omuzumdan bile indirmeğe yakit bulamamıştım. Bir daha a - | teş ettim. — Ayı gene yuvarlandı.. | Fırsattan istifade ederek hemen | tüfeğimi do'durdum ve bek'edim. Artık bu sefer muhakkak ö'müş - “ü, zira beş dakika ka”ar bekle - neme rağmen artık hiç bir kıpır - Kİ SA SN 1 htiyar bir Amerikalı idi, zen - | vererek işin içinden sıyrıldım.. A- lanma eseri yoktu.. Binbir ihtiyat- 'a düzlüğe çıkıp ilerledim, ayınm lüştüğü tarafa yürüdüm. Bir ka yayı dönünce bir de ne göreyim” Üç ayı üstüste yığılmış ve üçü de beyinlerinden vurularak ölmüş ... Meğer benim bir tek ayı diye at tığım kurşunlar ayrt ayrı ayı'arır Saş'arıma isabet — etmiş ve bu ür ayı'an mürekkeb bir aile imiş. Ne dersiniz?, Ka'ıkahalarımı — zap'edem'yor düm, Amerikalı dostum da gülü yordu. — Gülmeyiniz, dedi, size dahı zaribin? anlataac$ım.. Bu bir şe- Yeğil. Kana?ada Re-5x dağ'arın 'a av'arıyor'um. — Yasım'a V arm'ızı derili var'ı. Bir — göle: sandalda idik. Sahi'de muazzar , bir ayı gördük.. Hem ben, hem , a TTTT HABER — Alkşam Postrsr ö |4 Yılda 180 . w 06 üğü halde Londra Muha . |birimiz yazıyor : Sinema yıldızı- na kâtip olmak | meselesi çöze al- | dırılmıyacak - ka- l dar zor iş erden- | dir. İçinizde söz- | lerime inanmı - Töyüled ni n eeei üeü e. kırmızı derili silâhlarımızı omuz ladık ve ateş ettik. Ayı devrildi ., | Ve sırt üstü düştü.. Hemen sahile yanaşarak bıçak'arımızı çıkardık ve ayının postunu yüzdük.. Arka- daşım kırmızı derili bu işte o ka - dar usta idi ki, çabucacık — ayıyı soymuştuk. Daha hayvanın üze - rinde duman tüterken — san?ala bindik.. İki kürek atmamıştık ki dünyanın en garib ve ayni zaman- da en korkunc manzarasiyle karşı- laştık. Öldü zannett'ğimiz ayı meğer ölmemiş.. Ancak kurşunalrın tesi- riyle, nasıl ameliyat olacak bir hasta — k'orö tılırsa sersem'err € sin ş'ıı-W dükten sonra ayılmış.. Ayı acı acı bağırarak sandalın peş'nden suya | at'amıştı. Var kuvveti bilekleri- bu yazılarımı oku - yuversin!.. yacak varsa, Londraya ko cası muharri: Mister Saun | ders'le — Lirlikte gelmiş olan, he - pinizin — tanıdığı Fay Wrayla gö - K rüşmeğe gitmiş - tim.. Söz arasın- da: — Size kâtibe olabilecek bir k> dında ne gibi şa: hadetname ve tav siyeler — arıyor « sunuz? Demek is tiyorum ki — sa -. layı koğulmıyacak, devamlı ? Cici yıldız. hiç. düşünmaden, şakarak sesiyle cevab verdi: — Arasıra olan fırtımalarda mize vererek küreklere yapıştık .. Eğer ayı sandala yetişse muhak - | kak dey'rir ve bizi b t Bere- | ket vers'n, buzlu su, postu yüzül. müş ayınım vücudunu dondurmuş - tu, ayı, bağıra bağıra geriye dön- | dü karaya çıktı. I Biz uzaklaşırken onun bağırtı- | larını duyuyor?uk ve itiraf ede- yim ki, derisi yüzülmüş ayınm bu can çekişme bağırmaları bir kaç gece ku'aklarımdan gitmedi.. Ve ne ya'an söyliyeyim, ayıya acı - dım. Müthiş bir hikâye değil mi? — Hakikaten müthiş.. İhtiyar avcı bana bir cıgara u- zattı. Yaktık.. Birer nefes çekme- | miştik ki kampana çaldı ... Yemek | vakti gelmişti. — Kalktık.. Salona | yürüdük.. Yemek — listesini e'ime alınca ilk gözüme çarpan şey “Av eleri,, oldu. Doğrusu işt'ham ka- panmıştı. YOLCU kafası kızışmıyacak ve serince dü- şüneb'lecek bir kızcağız bana ye - ter.., İş'erin kötü gittiği günlerde | de aldırış etmiyecek tabiatta ol - malıdır hal.. — Anlıyorsunuz ya: Mesele kuvvetli sinirli olmakta ... Bir film yıldızının kâtibesini üze - cek pek çok iş'er vardır. Fakat bu kız üzüntüsünü hiç göstermiyecek, serin kanlı ve diplomat — olacak - tır. İstenilen şartlar pek de olmıya- cak içler değildi.. Dedim ki: — Kolay... Kazın o'saydım he- men istidamı verirdim!.. Sözlerim Fay Wray'ı kandıra - mamıştı: — Yoco.. Pek — düşündüğünüz kadar kolay değil!.. Kâtiplikten başkca bir de benim telefon muha- beratımı idare edecek; — herkese çok nazik ve tatlı — davranacak; göremiyeceğim zevata karşı ince bir diplomasi — gösterecek; ben liralık çorap giyen kadın! Bir sinema yıldızının tuvalet masrafı nedir ? Sinema yıdızı Fay Vray — bir tilmde bahları erken kalkmadığından do| stüdyoda çalışırken ziyaretçilere bir. karşı kale kapılarını çok şıkı tuta « İ cak!.. — Hepsi bu kadar mı?, — N — Bilmem ki.. — Ben sabahları saat altıda kalkar ve stüdyodan geceleri dokuzda dönerim.. Kâti - bemin vazifesi her sabah vaktinde ka!kmama ve stüdyoya gitmeme dikkat etmektir. O otomobilimi ve kahva'tımı 1ısmarlar.. Benimle birlikte sahneye gelir ve elbisele « rin her resim çekişinde — düzgün durmasına bakar, Fay Wray yirmi altı yaşındadır. Londrada doğmuş sarışın bir gü « zeldir. Gündüzün ve gecenin he« men bütün saatlerinde çalışmak « tadır. Genc kızların sinema yıl « dızlığına hic bir vakit üzenmeme- lerini söyledi.. — Bir yıldızım süvare elbisesi kaça maloluyor?. — Aşağı yukarı kırk İngiliz Hi- rasma.. — (Dizim paramızla 250 lira).. — Peki bu güzel çiçeklere ne veriyorsunuz?. — Haftada 3 İngiliz lirası (19 | Türk 'irası).. — BPerbere?, a — Kendi aylık'ı berber'm var.. Yabancı berberlere saçlarımı el « 'etmem!.. Bu yıldızı bütün masraflarını tesbit edebildim.. Lon'rada otur - Tağu otele haftada 100 İnsiliz Ki - rası veriyör; senede 5090 'ngiliz ll rası e 'e.Kullandığı Patu levantası n şişes' 3 İngiliz lirasınadır. So- yede yalnız'evan'a masrafı 40 İne giliz tutuyor. — Ayak kabısım bir çiftini Holivud'da 6 İngiliz lirası « na yaptırıyordu. — Senede 30 çift kullandığına göre 180 İngiliz-li « ası harcamaktadır. — İpek çorab, * sevdiği şeydir. Bunların behe « ine bizim paramız'a — 750 kuruş vermekte ve herdefasında en az bir düzüne satın almaktadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: