& K HABER — Akşam Postast — K ı'min'ı'—ıf' KİİEMZL ZL z 'i Ingilterenin Av dersi piyasası İ ükcevi Çebidelikler | ktakınması Son hfta zarfında İstanbul »iyasasında 1000 den fazla sansar derisi satıldı. Fiyatlar geçen haf -| talara nisbetle yüzde 10 eksiktir. ! Bu eksilme Rusların dünya piya - salarına çok mal dökmelerinden ileri gelmektedir. Anadolu av derişi piyasası Lon- dradan gelen fiyatlardan çok yük sektir. Satışlar: İzmir ve civarı san- sarları çifti 19 ile 19 lira SO kuruş arasında.. Anadolu iyi mallar 21 ile 22 lira.. Karadeniz malları 22 ile 23 arasında., Karadeniz zerde- vaları 23 lira.. İngiliz lirasının boyuna düşme - si bizim av derisi piyasasına çok' tesir etmektedir. İngiliz lirasımım şimdiye kadar yüzde beş ve bizim piyasamızın yüzde 10 fiyatı ol- dukça mühim bir nisbettir. TİLKİ: Henüz hararetli işler başlama- dı fakat geçen hafta zarfında 5 6 bin parça tilki muhtelif fiyatlar- la satıldı. Urfa ve civarı tilkileri çifti 4! Hra.. İsparta—Burdur malları 475| ile 450 kuruş.. Eskişehir — Afyon ve Hatboyu malları 500 ile 550 kuruşta. Kara- deniz malları 550 ile 600 kuruşta.. ! Şehrimiz Kürkçüleri için Kara- deniz tilkileri 7 ile 8 lira arasında satıldı. TAVŞAN: Amerikada iş olmamakla bera- | ber Anadolunun iyi malları tanesi 13 ile 14 kuruş arasında satılmış - tır. İkinci mallar için 12 ile 13 ku- ruş arasında olursa - iş açılmasma | muhakkak nazarile bakılmakta - dır. Bu haftaki tavşan satışları: Ba- hkesir enalı 13 kuruş 20 paradan 4000 tane; Tavşanlı malı 14 kuruş ile 14 kuruş 20 paradan 10,000 ta- ne; Şebin Karahisar malı 13 ku- ruş 20 paradan 4.000 tane... | Bu satışlar muhtelif iskontolar- ladır... | ÇAKAL:ı Bu deriye istek devam etmekte- dir, Çifti 180 ile 185 kuruştan sa - tışlar olmuştur. PORSUK: Porsuk derilerine iyi İstekler devam ediyor; çifti 340 ile 345 kul ruş arasında büyük partilerde iş - ler oldu. KEDİ: Anadolu malları çifti 120 ile 150 kuruş arasında satılmaktadır. | Ufak tefek işler oluyor. Rumeli malları da 180 den 200 kuruşa ka- dar müşteri bulmaktadır. KURT: Bu cins deriler üzerine henüz iş başlamamıştır. VARŞAK VE KUNDUZ: Bunlar üzerine de alış verişler henüz başlamadı. Anadolu av derisi satıcılarının | bugünlerde İngiliz lirası temevvü- catile Avrupa piysalarının gidişi - ni takip etmeleri lâzımdır.. TİFTİK: Uzun zamandan beri durgun ve hiç işsiz devam eden tiftik piyasa- sında dün birdenbire Beypazar — Nallihan mallarından kilosu 54 kuruştan 60 kuruşa kadar 100 bal- ye tiftik satılmıştır. Bu — satışm hangi memleket hesabma yapıl - mış olduğu henüz malüm olmu- makla beraber Almanya için ol - ması çok kuvvetli bir ihtimal da- hilindedir. | kirlidir, hem de yapışkan bir kir. l bilenler, bu havadis karşısında hiç Geçiren : NA - Bİ Cebidelikler Şahı Açıkgözler Padişahı Ali Cengizin Başından Geçenler Odanın ortasında döşemeden tavana kadar uzayan bir soba borusu görürsünüz.. Sakın merak edip de sobasını aramayınız.. Kumkapıda Kalender ıdmdı[ bir sokak vardır. Bu en dar ve en pis sokağın evlerinden birinin çamurlu ve karanlık dehlızine gi- receğiz.. | Fakat, rica ederim, ayağmızı çok ustalıkla kullanınız; - yoksa, | — Allah göstermesin — kayarsa- | nız, düşer, üstünüzü, başınızı ça-| mura bularsınız. İşte şu karşıda gördüğünüz mer- diven.. Belki İstanbulun zaptın-| danberi yıkanmamış, temizlenme- miş basamaklarından üçüncü kata çıkacaksınız.. Elinizi trabuzanma mı koymak istiyorsunuz? Çabuk.. Hemen çekiniz. Çok Elinizi'berbat eder. Üçüncü katta, üzernide ııbqîvl ve kömür parçalariyle birçok ga-| rip şekiller çizilmiş bir kapı var: dır. Kenarındaki bir sicimin ucu- na bağlanmış at nalını çekerseniz kapı açılır.. Artık, içeriye girebi- Hirsiniz... Bir oda.. Burada üç genç otu -| rur. Bir tek odada üç kişi nasıl o - turur, diyorsunuz? Bu pek şaşılacak bir şey değil.. Bir odada üç ailenin oturduğunu de yadırgamazlar. Güzel terbiye ve tahsil görmüş olduğu halde akıllıca hareket ede- mermiş ne kadar aile çocukları, boş| gezen ne kadar işçi, iş bulmak içinL Istanbula gelmiş ne kadar genç k"w ve kadın vardır ki oturacakları yer yoktur, Bunlar için bir odanm üçte bi- rine sahip olmak büyük bir nimet- tir. Size serserilerden bahsetmi- yorum: Çünkü, onların wukaklar. da gecelemesi, Köprü altında va- kit geçirmesi, sur — kovuklarında sabahlamaları tabil şeylerdendir. Bu oda, üç pencereli ve geniş- tir.. - Fakat, loş... Kiracıları, — bu Üç pencereye asacak perdeleri ol- madığı için ve içerisinin dışarıdan görünmemmesini temin maksadiyle camlarını yanmış mantarla karart mışlardır. Bu yüzden ziya bile çok güçlükle süzülebilir. Odanın bir köşesinde, — eski, kurt yemiş tahta bir kerevet, üs- tünde bir ot minder, — bunun da üstünde o kadar ince, adetâ içi boş bir yatak kılıfı denilecek kadar ince bir şilte vardır. En üstte de her tarafı delik, lime lime olmuş bir yün battaniye atılmış, yastık yerine eski İkdam gazetelerinden, ambalâj kâğıtlarından büyük bir demet kâğıt konulmuştur. Biraz daha ötede, gene eski ve Ayni cins bir yatak taşıyan seyyar bir karyola var, Diğer eşyalar da şunlar: Tahtadan küçük bir ma- sa, biri üç ayaklı iki sandalye, du- var dibinde bir çamaşır sandığı ve köşede kapaksız boş büyük bir ambar... Oda duvarları vaktiyle kâğıtlı imiş, fakat bir şey sarmak için lâ- zım oldukça birer parçası koparıla koparıla bir şey kalmamış, yalnız. duğunu isbat edecek kadar parça- lar bırakılmış... Odada çoktanberi ateş yüzü görmemiş bir ocak da yok değil.. Çatlak ve parça parça kirli mermerinin üstünde göze çarpan el kadar bir ayna parçası, kutu- suz birkaç kibrit, şamdan vazifesi- ni gören bir boya şişeşi, bir küçük | şişe kolonya, demir bir bıçak ile üç çatal, bir leğen, bir tarak, gül kokulu bir sabun, bir de ılçıdııı: küçücük Napoleon heykeli var. Odanmn ortasında döşemeden tavana kadar uzayan bir soba bo- rusu görürsünüz.. Sakın merak e- dip de sobasını aramayınız: Çün- kü sobası bu odanın altındaki oda- dadır. Anlatışımıza göre burasımı, bel- ki hüznün ve kederin çöreklenip o turduğu yer sanacaksınız.. Aldan- mayınız.. — Sizi temin ederim ki, belki hiç bir saray, bu oda kadar kahkahaya, lâtifeye, eğlenceye şa- hit olmamıtşır. Burada sabahtan akşama kadar şarkı söylenir, ba- zan da akşamdan sabaha kadar eğlenilir. Burası bolluğun ve zev- kin yeri değilse de şenliğin, eğ- lencenin ve kayitsizliğin yeridir... Şüphesiz anladınız: Bu odada üç genç talebe oturuyor.. Şu sırada üçü de odadalar. Bi- ri masanın Öönüne oturmuş, yazı yazıyor. Bu iri vücutlu, mütenasip çehrelidir. Adı Nejat'tır. Yirmi üç yaşındadır. Tekirdağlıdır. Az çok servet sahibi biri ailenin oğ- ludur. Babası hukuk tahsili için Istanbula göndermişse de o, ro- man ve şiir yazmakla vakil geçi- rir, Odanın ikinci kiracısı, daha tahta karyolasından kalkmamıştır. Elinde tuttuğu kitabı güya oku - makla meşguldür. Saçları pek sa: rı, gözleri çil mavi olduğu halde yüzünün umum! görünüşü çirkin değildir. İzmirlidir; on sekiz ya- şındadır. Adı Demirdir. Babası oldukça zengin ve oğlunun İstan- bulda fena hareketlerde bulunma. | masını istiyen bir çiftçidir. Se- nede yüz yirmi lira ile — oğlunun hem yaşayacağını, hem de tahsil edeceğini düşünen — bir lLabadır. | kazandırıyor. Buğday benizli, kırmızı çehreli, fıldır fıldır dönen sözleri, biraz uzun ve iri burnu, büyük ağzı, koyun dişi gibi küçük dişleri, umumiyetle kendisini pek Je çirkin göstermiyor. Bu gencin adına da Ali Cengiz diyorlar. Bu sırada sırtıma kadın kami- zoline benziyen bir ceket kazak biçimi yapılmış eski bir keten pan- talon, son moda siyah saten bir yelek giymiş, odada dolaşıyordu. Ali Cengiz İstanbulda doğmuş- tu. Eyüpte namuskârane şekerci- lik eden babası, oğlunu, kendisi gibi şekerci yapmak İstemiş, fa - kat, sabahtan akşama kadar şeker yemesi, bu kararın — değişmesine sebebiyet vermiş nihayet avukat| yetiştirilmesinin hakkımda — daha hayırlı olacağı düşünülmüştü. Çün kü Ali Cengizin pisboğaz olduğu kadar da boşboğaz olması göz ö- nüne alınarak bu karara varılmış- tı. Babası oğlunun — avukatlıkta muhakkak şöhret kazanacağı ka naatindeydi, Gerçi küçük Ali Cengiz çok söylemeyi sevdiği kadar, okumak- tan ve çalışmaktan nefret ediyor- du. Mektepte gösterdiği tembelliği hukuk tahsilinde de göstermekte geri kalmadı. Zaman'dev adımla- riyle ileriledi. Bir gün şekerci öl dü; zaten bundan evvel de anne- sİ ayni yolu tutmuştu. Ali Cengiz birkaç yüz lira ile, birkaç yüz kutu şekerin varisi olarak yetim kaldı. (Devamı var) lranla afyon görşmesi İranın da Türk - Yugoslav af . yon anlaşmasına girmesi için bi - zim tarafımızdan yapılacak tek - lif dün uyuşturucu maddeler in - hisarı idare meclisinde tetkik edil- miştir. — Cevab İran mürahhas « larına bugünlerde verilecektir. Sale P Rd Soy adı Türkiye Ziraat Bankası Kay - seri şubesi müdürü Bay Hüseyin ve ailesi (Karadeniz) kelimesini soyadı olarak kabul etmişlerdir, Vö Yeni neşsrivat Üç ayda bir kere muntazaman o. tuz lira gönderir, oğlu bundan başka para istiyen mektup gönde- rirse cevapsız bırakır. Bugünkü gibi Mart ayında bir gün.. Yazı yazan genç pek ince giyinmiş.. Ayağında siyah panta- lom, arkasında eski bir gömlek var, Yalan gencin de arkasında göm- lek vazifesini gören bir bluz göze çarpıyor. | Odanım üçüncü kiracısı ayakta Devler kaldırımı Pierre Benoa'nın bu meşhur ese- ri Bay Halit Fahri tarafından tarafından dilimize çevrilmiş ve Akşam kitaphanesi tarafından sa- satışa çıkarılmıştır. 330 sayıfa - dan ibaret olan — bu kitabın fiyatı 75 kuruştur. Tevzi yeri: Ankara caddesinde Akşam kitaphanesidir. dolaşıyor, ara sıra kirli mermerin üzerindeki ayna parçasında ken- disine bakmak için duruyor. Bu yirmi beş yaşlarında, orta boylu, dolgunca vücutlu, güler ve lâkayt çehrelidir. Bütün bareket- lerinde, birçokları için metiyet sa- yılan kendini beğenmişlik görülü- yor. Ne güzel, ne de çirgindir. Gü- | bazı yerlerinde vaktile kâğıtlı ol.| ler yüzlülüğü kendi lehine bir not| Parmak izi Bu macera mecmuasının (5) « inci sayısı çıktı. (16) sayıfa, renk- li resimler, (5) kuruş. Göz Hekimi Dr. Sükrü Ertan Babıâli, Ankara caddesi Na 60 Telefon: 22566 Salı günleri meccanendir.. LA KU L AR L KKK d AA AA Loid Corcun plânı hü* kümetçe tetkik ediliyor Yeniden sıyasa işlerine mak hevesiyle İngilterenin kınması için büyük bir plân hazif” lryan ve bunun bakkında konfe ranslar vermeğe başlamış olan eski İngiliz Başvekili Loidcort — Bir ajans telgrafında da biıdf' rildiği gibi— nihayet İngiliz HÜ kümetinin Jikkatini uyandı tır, Önce, hiç tetkik lüzümu duyü! madan reddedilen plânmı !î"ö gözden geçirmek istemektedirle” İngilteredeki işsizlerin #f7 sında, son zamanlarda görü” yükselme ve parlâmentoda huw mete yapılan tazyik nihayet b” de bu yeni plâna itibar etmek #” ruretini ortaya koymuştur.. Loidecorç şimdi yeni plânmif ancak ana hatlarını kabataslâk olarak vermektedir. Bu plân uz!? bir tetkik neticesidir. Bilhasst mali ehemm'yeti, eski maliye N* zırı Lort Snovden tarafından &” rıca şerhedilecek olan, kala! bir eksperler araştırması mahsi” lüdür. ? İngiliz Başvekili Makdonaldı! Loidcorç plânmm teferrüatmı # tiyen mektubu üzerine Loidcofi — şimdi bütün eksperleri tekrar bi şma toplamış, ve plânm ana hat ları hakkında verdiği konferaff lardan sonra yapılan tenkit! göre, plânda bir değişiklik, ilâve yapmanın imkânı olup mıyacağını araştıracaktır, j Loidcorç bu hâdise nur'n:!' sıyasa muharririne şöyle di tire “Kabine toplantısma bi girerek siyasamı etrafiyle anlati” bilir'm.. Nazırların ileri ıund' herhangi sorguya cevap nıuvj hazırım. Saklıyacak bir” yoktur... Ben zaten plânımın t7 kik edilmesi gününü bekliyorum” ği pi | Singapor üssübarhri' * - ve Japonya S'ngapor'da konferans hali! bulunan İngiliz hava nazırı sek erkânının Hong — Koııg'a'" reket ettikleri bildiriliyor, Hong — Kong'da göze alın$” cak nokta, Vaşington müahedtli ile tespit edilmiş olan ı.ııdf; bağlarının bir yana bırakılma$! timalidir, Bu müahede Japonlar tarafı dan feshedilmiş bulunuyor. V.V günkü Uzak Şark müdafaâa nuşmaları da yeni bir ermemişt'r. Hong — Kong'a giden lı!":: zareti erkânı arasında hava (modörü Volş da - bolmmakttt ) Singapor'a 20 Martta d&wf»w dir. Diğer taraftan İngiliz 3'”: harbiye reisi Sir Ar'çbold M yoluna çıkmıştır. > ZAYI 2749) İstanbul gümrüğünün <* No: lu 31 — 5 — 34 tarihli B yannamesiyle muamelesi yap! Ülkü vapurunun İevazımına edi 131522 numaralı makpuz ;:ly kaybedildiğinden, yenisi ©* * cağından hükmü olmadığ! 330 ĞN lunur. karıf kak