'i'* HABER'in Hikâyesi Ahmed... Kardeşim... — Söyle Mehmedciğim... — Ben seni ne kadnr severim, biliyorsun. » — Bilmez miyim? — Seninle ayni sene şuz. — Kırklıymışız. — AÂilelerim:z komşuymuş. — Ayni iptidat mektebe gittik. — Liseye de beraber devam et- | | tik, Sınıf arkadaşıydık. Sonra, | diplomalarımızı ayni sene aldık... Ayni mesleğe başladık... Eğlence âlemlerimizi birlikte tertib ettik... Ve nihayet... | İki arkadaş, birbirlerinin gözü içine, hazin hazin baktı: Mehmed: — Nihayet... rastladık... — Âh, Sabiha ah... — Ahmedciğim, hatırlarsın... İlkönce, o, benim metresim oldu... Sonra, sana intikal etti... Ve niha- yet evlenmeeğ kalkıştınız... Ben, sana: doğmu- *dedi.- Sabihaya “— Yapama bu işi... O kadın evlenilir mahlüklardan değildir! -dedim. “Dinletemedim, “Fakat, sen, dinlememekte hak | Hydım. Çünkü, herhalde samimi konuşmadığımı — anlamıştın. Ben de Sabihayı seviyordum... Onun 'sana geçmiş olmasmma içerlemiş- tim... Aranızım daha fazala kay- naşmasına mani olmak için böyle bir tavsiyede bulunuyordum. Yok sa, bizzat ben de onunla evlenme- ğe haydi haydi razıydım. “Kısacası, sen, beni dinleme- “in.., Evlendiniz.. Benim içim içi- me geçiyordu. ; “Bilhassa, şunun içindir ki, se- nirle evlendiği gece bile, Sabiha, benimle flirt etmekten kendini a- lamadı. “Benim ise, arkadaşmın karı- sıyle, hem de senin gibi bir arka - daşımın karısıyle, hiç bir ala*kam olmamalıydı. “Fakat, onu öyle seviyordum ki. “Nihayet, olan oldu: Karın, Mmetresim oldu... Bunu, sen de his- settin... Fakat, öyle seviyordun ki, ondan ayrlamıyordun... Benim de halimi anlamaktaydın... Cünkü, küçüklüğümüzden beri birbirimi- zin haleti ruhiyesini biliriz... İki arkadaş iç geçirdiler. — Peki, şimdi ne yapacağız? —Doğrusu, ikimizden birinin ortadan çekilmesi lâzım! -diye düşiünüyorum, — Ben de o fikirdeyim. — ÜÖyleyse? HABER — Akşam Postası Kimi seviyor? — Bak, ne düşünüyorum, azi- zim; Hangimizi hakiki bir aşkla seviyorsa, o, onun yanında kalsın. Öteki artık muhitini değiştirsin. Başka memlekete mi gidecek, ne yapacaksa yapsın... — Peki, bunu nereden anlıya- | lim? Hani, Nasrettin — hocanm “mavi boncuk kimdeyse benim | gönlüm ondadır!,, Siyaseti var. İşte, Sabihada, bize karşı o siya- seti takib ediyor. — Şöyle yaparız... İşte, o, içe- riki odaya öğle uykusuna yattı. | Kapıyı kilitledi. “Kimse beni ra- hatsız etmesin!,, emrini verdi. Bu rada, yalancıktan bir kavgaya tu- tuşuruz. “Senin olacak, benim o- lacak!,, diye bağırdıktan sonra, iki el silâh atarız... Göğsümüze şu kırmızı mürekkep şişelerini ön- ceden boşaltarak, sanki yaralan- mış gibi, elleriztizde tabanca, yer- de yatarız... “Tabif, gürültü üzerine, Sabi- ha, odasından çıkar... Bizi böyle | yerlerde yatmış görünce, birimiz- den birimiz üzerine “ah, sana ne oldu?,, diye atılır... Kimin üstüne atıldıysa onu daha çok seviyor demektir... Ötekine, artık, çekilip gitmek düşer... Kabul mü? — Kabul! Dan... İki el tabanca atıldı. Ahmedle Mehmed, yere yuvarlandılar. Kapı açıldı. Sabihanın başı uzandı. “Kan- ları,, ve “hareketsiz cesedleri,, bir mudd özden geçirdikt ş y eim Na — Artık dolaptan çık, Recebci- | ğim! -dedi.- Saklanmana hacet kalmadı... Çünkü, çok şükür, iki- si de öldü... Birbirlerini gebertti- ler. Nakleden: (Hadice Süreyya) Ihsan Yavuz Kadın ve erkek terzisi Bütün şıklar hep orada giyinirler Her keseye ve arzuya uygun el- bisenizi ancak orada — yaptıra- bilirsiniz. Istanbul Yeni- postahane kar- şısında Foto Nur yanında Letafet hanında. Almanyada geçenlerde bir bira haftası yapılmış, bu hafta zar- fında muhtelif müsabakalar tertib edilmiştir. Bu müsabakalar ara- sında birbiri arkasına en çok bira içmek müsabakası gibi olanları da vardır. Garson kızlar arasında da bir seferde en çok bira kadehi ge- tirmek müsabakası yapılmış, yirmi kadeh getiren bir kız birinci Son gelen gazeteler — Transil - vanyada Lugos şehrinde — geçen çok acıklı ve tüyler ürpertici bir hidseyi anlatıyorlar. Vak'a şudur: Bundan'on gün kadar önce Transilvanyada Temes nehrinin yanında devriye gezen jandarma- lar, uzakta nehrin yanında siyah bir örtüye bürünmüş olan birinin durmakta olduğunu — görmüşler. Hava çok soğuk ve karlı olduğun- dan böyle birin'n nehrin kenarın- da durması jandarmaları kuşku - landırmış, kendisine doğru ilerle- meğe başlamışlar. Jandarmaların gelmekte oldu- ğunu gören gölge de derhal ken - disini Temes nehrine atmış. Jan - darmalar bunu görünce koşmuşlar ve esasen bu mevsimde alçak a- kan nehirden kendisini kurtara- rak en yakın karakola götürmüş - ler. ; Bu, on üç, on dört - yaşlarında bir genc kızdır. Biraz sonra ken - disine gelmiş ve ağlıya ağlıya ba- şından geçenleri anlatmıştır. Din- liyenlerin yüreğini oynatan mace- ra şudur: — İsmim Lydia Savu'dur. On üç yaşındayım. Annemden kaçı- yordum. Çünkü böyle yapmasay- Cdim üanmnem öraürecekti. Dabamnıi - ve iki kardeşimi öldürdükten son- ra sıranın bana geldiğini sezmiş - tim, Babam Lugos istasyonu memur- larmdandı. Bundan on yıl önce daha biz pek küçükken bi'rden bire ölmüştü. Büyüdüğüm zaman babamın neden öldüğünü kimse- nin bilmediğini öğrendim. Her ne kadar babamda hafif bir kalb ağ- rısı var imişse de bunun öyle öl- dürecek bir derecede olmadığını söylüyorlardı. Fakat biraz büyüdükten sonra bir gün annem dostu ile münakaşa ederken işin iç yüzünü anladım. Annem dostu ile rahat yaşamak için babamı arsenikle — zehirliye- rek öldürmüştü. Babam öldükten sonra Lugos - dan ayrılarak — Begamonostor'da babamdan kalan bir çiftlikte otur mağa başladık. 1 Bizimle beraber annemin dos - tu olan Vasil Opresko ismindeki adam da gelmişti. Bu adam eski bir orman korucusu idi. Babam ta rafından akrabalarımız bize hiç gelmiyorlar, ve bu adama anne- min pek çok para yedirdiğini söy- lüyorlardı. Annem dostu ile, biz anlamıyo- ruz zannile, gayet açık konuşuyor du. Bir bün bizi “Baba,, diye hi- tab etmeğe mecbur ettikleri Op - vesko anneme açıkca şunları söy - ledi: — Bu çocuklar varken biz hiç b'r zaman rahat yaşayamıyaca - ğız, bunlar her gün rahatımızı da- ha fazla bozacaklardır. ÂAnnem ilk vakitler bizi müda- faa ediyordu. Fakat gün gerdikce o da düşüncesini — değiştirmeğe başladı. Nihayet Upreskoya hak verir oldu. ocuklarını birer birer öldüren canavar anne! Bu Kadın Dostu İle Birleşmek Için O Gece Koc.aS“'ı Sonra da Çocuklarını Ortadan Kaldırmış A Kocasiyle iki çocuğunu — ; zehiiliyen kadın i Annesi tarafından öldürülecekken kurtlulan kız Bundan sonra bize dayanılamı- yacak derecede zulüm yapmağa başladılar. Günde ancak bir defa yemek veriyorlar, kar yağdığı ve hava gayet soğuk olduğu halde bizi buz gibi odada yatırıyorlar - dı. İhtimal böylelikle ölmemizi beklemekte idiler. Biraz hastalanıp sızlanırsak cevab olmak üzere bi- zi dövüyorlardı. 1929 senesinde o vakit 6 yaşın- da olan Miron adındaki kardeşim birden bire öldü. Böyle buz gibi ocada yatarken soğuk almıştı. Annem ' ona bir çay pişirdi. İçdik- ten bir,gece sonra öldü. Ben o za- rüm, dedi. — - man yedi yaşında idim ve lî'h'j ten şeyleri pek iyi anlıyord“'”' tesi günü doktor gelip kardt?” w muayene ederken birdenbire taya çıkıp hakikati bağıra bâf söylemeğe karar vermiştim. '» nem vaziyeti anladı ve beni | odaya kapıyarak korkuttu; btf bir sşey yapamadım. . Bu esnada Opresko seyat” idi. Kardeşim öldükten bir **" kadar sonra müthiş sarhoş olar” geldi. Anneme: — O çocuğu uçurduk! | de sıra kıza geldi! diye bağl’dy | Ben bu sözleri duyar duy?” avazım çıktığı kadar ağlamt” kendimi yerden yere atmağa " ladım. Annem ile Opresko *” ağzımdan burnumdan kan g€" ciye kadar dövdüler ve bir 08 kapattılar. Ve ertesi gün de LW timarhanesine gönderdiler. * burada bütün bildiklerimi iofk dim. Fakat deli diye kimse ali” madı. Bir buçuk yıl kaldıktaf ” ra amcam beni çıkardı ve yâ” | aldı. Fakat malesef burada d8 " hat edemedim. Amcam gayet | surette hastalanarak hastaf| kaldırıldı. Bunun üzerine bef tekrar annemin yanına dönljh zaruretinde kaldım. 4 Tahamnıulıuz hayat yen'r başladı. ” ; j Bir gün gene annem kend” , bırakmak istiyen Opresko ile"| ga ettiği sırada bir cinayet * işlemiş olduğunu öğrendim timarhanede iken annem OP"' ' kodan bir çocuk doğurmuş V' dürmüştü. ) Artık on iki yaşmda ıdıul çocuk değildim. Annemin ? tabif ve müterdi bir yarad” olduğunu anlıyordum. Ü M | Di Bir gün vaziyet birden bir? || ğişti. Annem evde olmadığ! | İ’ sırada Opresko bana şimdiy€ ” dar asla yapmadığı bir muh:”,ı göstermeğe, beni sevmeğe mağa başladı. Ben birşey an'ı yordum. Fakat bana annetrlı ' receğini ve benimle evleııeody söylediği anda herşeyi anla? ğ Kendis'ni şiddetle reddettim: sefer de annem benden şüp :5 meğe ve bana tuhaf tuhaf b ğa başladı. Beni Piyer Kristâ | minde 50 yaşında zengin W çirkin bir adama para mukâ” | de vermek istedi. Ben bur” , reddett'm. Bunun üzerine İ;;' — Biz müşkül vaziyette 8? g' Bizi ancak sen kurtarabıllf:d'? ğer o adama varmayı redd B M gldi seni de kardeşlerin gibi Artık hiç bir ümidim k’g; mıştı. Bu şekilde t:ılnıekten.o i mayı daha iyi buldum. ) Bu sözler üzerine jand M? derhal iş başına geçerek V le Opreskoyu yakalamışll“' bası ile kardeşlerinin ces* 'jl' de muayene edilmek üzer? Ğ tıb dairesine gondermışlef Diğer taraftan vak'ayı ö köylüler de tevkifhaneye öii ederek bu katil ruhlu ada ,ılt“ navar dostunu İinc etmek ' ’Wl ' lerse de jandarmalar, güş bunun önüne geçmişlerdir. ü A