ı | | | | | © Ünlarr aA0 S ahte pullzı—ı&ğalmış 1 Nevyorkta garip bir hırsızlık | hadisesi « Amerika donanma- sında hazırlık - İktisadi buhran / Nevyork, (Hususi) — Dün e- 1 pul kölleks'yoncuları toplana- | rı_k, sahte pullar meselesini tet- etmişlerdir. Bütün dünya Pulcularını alâkadar eden bu me- :'— Pul borsasında haylı dediko- 4 Uyandırmıştır. Meselâ Alman- Yânın kırk yıl önce neşrettiği iki Marklık mavi renkli pulların pi - Yasada mevcudu pek az olduğu '€ son zamanlarda aynı pul - k"" Piyasaya çıkarılması göze farpmış, ve yapılan tetkiklerde Pulların sahte olduğu anlasıl - Miştır, Pul meraklılarını telâşa düşü - Ten bu hastekârlık had'sesi zabr- taca ş ddetle takib edilmektedir. Spor klüblerinde | kadınlar Taymis gazetesinin bir ay ev- Vel yazdığı bir fıkrada kadmların *Por klüblerinde hiç bir yararlık | Söstermedikleri iddia edilm'şt. Bu makalede deniliyordu ki: “Kadımlar sıhhi hareketler yap | Max bahanesiyle evlerinden u- zaklaşıyorlar. Aile işleri bu yüz- den bozuluyor ve çocuk terbi&resi ihmal ediliyor.,, Amer'kalıları çok sinirlendi - ren bu fıkra üzerine spor klüble - rinde yazılı bulunan kadınlar ve genç kızlar ayrı ayrı toplanarak, | kadmra klüblere devam etmesi İ ünden Amerikan ailesinin ve Socuklarının hiç bir zaman müte- ;'_'î' olmadığını tesbit etmiştir.. '_ı"ı'.'l Amerikan kadını, spor | er'nde aileye Ffaydalı olacak | tekilde hazırlandıklarını iddia et- | ktedirler, Amerikan kadını | "m' klüblerine gitmekle evdeki | Sini ve çocuğunun terbiyesini de | etmemiştir. B ılııhııııuıı İngiliz gazetesini, | igp ttn inceliklerini görmemekle | m eden Ms Kepler, Amerika | k_dı"'k"mn iş hayatında olduğu “H“ir evde de aileye çok faydalı | ki, ““Pu söyledikten sonra diyor | 'Mukmerü“d' Ingiliz aristokra- Yetin n iflâs etmiştir. Cemi- safı larımı — erkeklerle bir ta düşünem ve tanzim eden kar Miz, ailede hattâ erkekten | aydalı bir unsurdur.,, | çok Bir hırsızlık hadisesi Ford Street caddesinde Nev * Olan €n silik simalarından biri H!rdmün" tüccarlardan Mister dan ::e"' gün birdenbire orta Mister Har yi m"f*ılıu: kaçakçılarar - ÇPUracaat etmiş. çı;;:)'mn ıurııı, bu eski ka ODa nı:ede'.ı süphelend'ğini * ©n gilti ni anlatıyor: Tn kaybolduğu son ge e&ve gelen Mistet i n kütüpma İ » eLEndeki anahtar &âm_ dnı.;l"' karışlırmağr z Sömnr — sokuldum nerede Olduğunu sor - vok bana: tunu .usı::'::"'în nerede oldu- Dedi. Ve merak ettiğimi gö - rünce gülümsedi: “— Zengin olacaksınız. rada eskiden yapılıp kalan bir mukavele arıyorum..,, Ahvalinden çok şüphe ettiğim bu adam, kocamın yazıhanes'n- den bir cok kâğıdlar alarak git - mişti. Bundan sonra kocamın yüzünü göremediğim gibi, meş - hur kaçakçının da - izini kaybel - tim.,, Mister Cook'un eski bir mulea- veleden istifade etmek kasdiyle müflis Hardyi hususi bir yerde hapsettiği Hardynin bir kalp sektesinden öl- | düğünü yüzde bir ihtimal ile ka - | bul etmek doğru değildir. Bu esrarengiz hadise, efkârı umumi- yeyi heyecana düşürmüştür. Amerika donanma- sında hazırlık Japonların deniz - teşkilâtını genişlettikleri ve bütçelerine bü- | yük zamlar yaptıkları gündenberi Amerikan donanmasında hum - malı bir faaliyet göze çarpmakta- dır. İhtiyat den'z efradı silâh - Tandırılarak — talim gemilerine sevk edilmiştir. Talim gemileri, Amer'kan do- nanmasının ikinci plânda kalan harb zırhlılarından başka bir şey değildir. Bu gemilerde tal'm gö- recek deniz efradı, talimden dön- dükten sonra birinci smıf harb gemilerine dağıtılacaklardır. Iktısadi buhran Amer'kalı — iktısad âlimleri, 1932 — 1933 senelerinde dünya- yı tehdid eden iktısadi buhranın hafiflediğini — söylemektedirler.. 1934 senesinde müvazene temini yolunu bulan Amerikan bütçesi - | nin yeni yıl ortalarnıda tamamile düzelmiş olacağını söyliyen mali- ye nazırı, yarının iktısadi vazi - yetini düme nazaran daha emin | görmektedir. Hakikat insana bu | derece emniyet yerici bir mahiyet te olmamakla beraber, evvelki senelerin iktısadi sarsın - tılarından âncak yüzde kırk nis- betinde buhran mevcud olduğunu söylenebil'r. Bu ölçü, yalnız A - merikanın iktısadi görüşüne göre- dir. Şurası muhakkak ki, buhran tedricen azalmaktadır. Ve bu va- Londrada yalnız kadınlardan aa —— — — — —— —— —- ——— YUŞ ÖL Nat T VUYELSİ Mae ee SAAT ÇAA y GÜT OAT S$ VU a TU0 Bt ÜY ea FD . Çok Gezen Çok Bilir jSeyahat Notları | tahmin edilmektedir. | geçen ve | . HABER -— Akşam Postası Meemir MyeAay ı z EEGDİNİVAR LA D ge BAA ç$ TÜ Vaz gPT a gaç BBT VÜN Ka pÜ a aat VÜN a ge Yü BPİ a Hindistanın cayır cayır yanan ovaları içinde, muazzam Cemna dağının yanında Agra şehri Man- | gol imparatorluğunun muhteşem | bir hatırası olarak — abideleriyle yükselir. Yalnız Agra ismi birçok şeyler hatırlatır: Timurlengin — yıkılan devletleri enkazı üzerinden Ba- miyle devası bir imparatorluk kurmuşdu. Ekber zamanında bü- tün Hindistan ve İranın bir kısmı kralliğın hükmü altmda idi. Fa- kat bu krallığın — bizzat ihtişamı mahvmma sebeb oldu ve ancak üç asır sürdü. Hintliler, Fransızlar ve İngilizler tarafından parçala- nan bu devlet şimdi Hindistanın bir vilâyetidir. Bütün dünyadan seyyahlar, imparator Şah Ciha- nın karısı Nurcihanın muhteşem türbesi olan Tacımahalı görmeğe gelirler. 'ye'han, büyük Mongolistan imparatorlarından — Şahcihanın çok sevdiği zevcesiydi. 1628 se- nesinde, Nurcihan, sekizinci ço- cuğunu doğururken öldü. Devle- tin en tantanalı zamanında mil- yonlarca tebaaya hüküm süren, bir işaretiyle binlerce hayata ni- hayet verebilecek iktidara sahip olan Şahcihan, ölümün — kudreti karşısında âciz kaldı. Dünyaya küsdü. Nurcihanın asıl ismi — Ercü- mend Banu Begün idi. lümü Şahcihanı büyük bir kedere koymuşdu. Şahcihan, Asaf ha- nın kızı olan karısmın hatırasını taziz için ona, en muhteşem sa- raylardan daha —muhteşem bir türbe yapdırmağa karar verdi. Mongol hanedanının ecdadı o- lan Tatar prens ve prenseslerinin, bir âdetleri vardı. Hayatlarında | iken güzel bir yer seçerler, etrafı- | na duvarlar çekdirirler, oraya on dırırlar, etrafına çiçekler diker- ziyet karşısında geniş bir nefes alarak bel'ni doğrultmağa mu - vaffak olan devletlerden biri de şüphesiz Amerikadır. Diğer büyük devletlerin iklısa- di vaziyetleri Amerika kadar dü- | zelm'ş olmamakla beraber, daha | az tehlikelidir. vÜ STYYEKERRKETEREREEN &$ S.. lacası mürekkey Ük Pran Moson açılmıştır. Bu tocaya İngiltere asilzade ailelerinden bir çok kadınlar dahildir. Onun ö- | | terdi. Sonra bu köşkün sahibi ö- | iki kapılı bir eğlence köşkü yap- [ , dar iyi muhafaza etmiştir k, insan Nur Cihanın türbesinde | bir Şah, büyük Mongolistan is- | ' Şah Cihanla gözdesinin türbesi tamamile beyaz mermerden yapıl mıştır. Büyük kubbenin yük- sekliği 70 metredir. Mongol imparatorlarının ihti- -amınr anlatmak için bir parça ta- lünce, orası türce olur, kapıları kapanır, bir daha orada — ne sa seş; ne de söz duyulurdu. he müracaat lâzım. Size, 1663 snesinde Mongnl imparatorların- dan birisinin hususi doktoru olmuş olan Perniye ism'nde bir Fransı- zın yazdığı bir mektuptan şu par- çayı tercüme ediyorum: *“Kral bizi büyük merasim sa- lonunda kabul etti. Ceketi beyaz setendendi. Üzerinde ipek ve sır- madan gayet ince işlemeler var- dı, Sarığının üzerinde kâmilen pırlantazlardan yapılmış bir kuş resmi ve küçük bir güneş gibi par kar gibi mermerden — asıl türbe | lryan muazzam bir pırlanta, boy- yükselir. Türbede öyle temiz bir | nunda, tâ göbeğine kadar inen iri beyazlık vardır, asırlar enu o ka- | taşlı elmaslardan bir gerdanlık vardı. Altı ayaklı bir takt üzerine bin bir ceş't, ve sayısız elmas, pır- lanta ve kıymetli taşlar kakı'ınış- tı. Tahtın yanına yaklaşmak kabil olmdığı icin taşları sayamadım. Yalynız öğrendiğime göre bu taht b'zim para ile altrarş milyon lira kıymetindeymiş. Salonun bütün sütunlarına sırmalı ve ipekli örtü- ler asılmıştı. Merasim salonunun hile tet'r edip iz bırakamaz. Tür- | dışmdaki taşlığa salon kadar bü- hbenin üzerindeki işlemlerin hari- | yük bir cadır kurulmustu. Buraya kulâdeliğ', âdeta mimari kıymeti- | bizler m'safir edilecektik,,. ni unultturur ve Mongol impara- | — Bugün, bu ihtişamın yerinde, torları için Avrupalıların söyledi. ! yalnız türbeler vardır. Yalnız bu ği şu sözü hatırlatır: “Mongol im- | türbeler iyi muhafaza edilmişt'r. paratorları devler g'bi tasavvur e- | Sarayların çoğu barabe halinde- derler ve kuyumcu gibi yaparlar,, | dir. Nurcihanın türbesinin içine dış kapıdan girilince büyük bir bahçe görülür. Yer, mermer dö- şelidir. İleride uzun — ve hazin serviler yükselir, hurma ağaçla- rı da vardı. Bahçenin havuzla—- rında sular, kıpırdamaz, aynalar gibi, türbenin muhtelif parçala- rını, servilerin akislerini gösterir- ler. Bu manzaranın — ortasında dört minare arasında bembeyaz, bu binanın hakiki olduğuna ina- | namaz. Bir hayal, bir rüya gö- rüyorum zanneder, Türbenin oy- maları işlemeleri, hatlarının te- mizliği ve inceliği o kadar nefis- dir ki, Nurcihanın — güzelliğinin mimari şeklinde vücut balduğu- na iman etmek lâzımdır. Bu şaheserin üzerine gölgeler