Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
-. S İkincikânun 1938 V DBenim görüşüm: j —— ——— Zelzeye dair Bugün için — yazacak başka — Mmevzuum vardı. Ona başladım. | Lâkin kalemim bir türlü işlemi * yor. Aklım fikrim hep zelzelede.. 1 İki saattenberi kalkıb kal - kıb Kandilliye telefon ediyorum, Hep meşğul, meşğul... — Şikâyet kalemini açıyorum; diyorlar ki: : — Oraya dört hat — vardır e- fendim... Zelzele olması üzerine / herkes malümat — edinmek için, - Rasathaneye telefon ediyor. Bek- leyin: Belki arada yollar boşalır. Başkası yerine — siz konuşursu * nuz, Bir buçuk saat kadar uğraş - “tıktan sonra, güçlükle Kandilli merkezini buluyorum. Fakat, o - radan da şu cevabı alıyorum: — Rasathaneyi çok aradıkla - rriçin rahatsız ediyorlarmış. Meşgul olduklarından cevab ve - - remiyeceklerini bildirdiler. —— Müdür Bay Fatin'i evinde a - rıyorum. Kendisi yok. Rasatha - nede meşğul... Bu sırada, aklıma bin ihtimal birden geliyor: Japonyada oldu- ğu gibi, denizler karalara yürür * se... Binlerce adam ölürse?.. Sev- diğim insanlar — bir dağ başına kaçar da ben başka bir dağ ba - şında kalırsam... İstanbuldan e - /-ser kalmazsa... — Hayal geniş... İşlet işlete bil * diğin kadar... Merci nevinden kitaplara baş vurarak, zelzele hakkında neler — yazılı diye okuyorum: Rastla - dıklarımı-size de anlatayım: >Son asırlarda dünyanın meş - hur zelzeleleri şunlarmış: 526 da, Akdeniz kıyılarında iki yüz bin kişinin ölümüne sebebiyet veren — bir zelzele olmuş. 1693 te Sicil - yada altmış bin adam bir zelze * — leye kurban gitmiş: 1755 te, Por- tekizin merkezi Lizbon şehrin - w — de, kırk bin kişi bir sarsıntıdan . 0'.'"4—'-%4 Luito'da 1797 de, kırk — bin kişi mahvolmuş... 1843 de Pointe - â - Pitre şehri yıkılmış. Nihayet meşhur Japon haileleri.. Okuyorum: Zelzeleler üç türlü olur; kür- rei arzın merkezine nazaran a - — mudi, ufki ve dalgalı. Üçüncüle- re daha fazla rastlanır. Zelzeleler, bir saniyenin kesri kadar kısa sürebileceği gibi, ay” ' _ıll'lı_ı da devam edebilir. Hattâ Japonya gibi, zelzelenin daimi “oOlduğu memleketler vardır. 1883 te İschia'da, Kazamissiola şehri- ni hâk ile yeksan eden zelzele an- — cak 16 saniye sürmüştür. Istanbulda, şimdiye kadar ta- rihin kaydettiği 3 zelzele olmuş, bunlardan en eskisi Milâdın 358 inci senesindedir. Son zelzeleler içinde 1894 yani hicri 1310 da olanı meşhurdur. Pek çok bina * — lar, çarşılar yıkılmış; halk, haf - — talarca çadırlarda — oturmuştu. —— Ondan sonra bilhassa ahşap bi - | nalara rağbet artmıştı. : Zelzelelerin — arz merkezine doğru derinliği de — hesap edil - mektedir. 1857 Kalabr zelzelesi on bir kilometre derinliğinde idi. 1869, Kaşar zelzelesi kırk sekiz — ve 1872 Almanya zelzelesi on se“ kiz metre derinliklerdeydi. — Geçer ayak şunu da hatıra ge tireyim: Türkiyede, eski itikatla- ra nazaran, dünya öküzün boy - Nuzundaydı. Öküzün vücudüne dinek konai, hayvan kafasını sal” h&h için zelzele olurdu. Fakat, 4 Simdi zelzeleyi izah eden en İ ©&7 slı na ariye, dünyanın or'ı * HABER — Akşam Postası * 4 : ış N &6 ğğ kiye il <—— ÇND taömale n e 1 5 Ha e e zala a nn l A Ti ada * | ——— — İthn Fada iki memleket yoktur,, Irak ve Iran_dış işleri bakanları dün şehrimizde görüştüler Dün sabah Ankaradan şehri - mize gelmiş olan İran Hariciye Nazırı Kâzımi Han öğleye ka - dar İran konsoloshanesinde kal - mış, ve bir ara Cenevre ile tele - fonla görüşmüştür. Bundan son - ra öğle yemeğini yemiş ve saat 16 da İrak Hariciye Nazırı Ge - neral Nuri Saidle görüşmek üze re Perapalas oteline gitmiştir. Perapalasta konuşmalar ya - rım saat kadar sürmüş, ve İrak Hariciye Naziriyle dışarıya çık - tıkları zaman General Nuri Said gazetecilere: — “Konuşmalarımız iyi neti- ce verdi. Görüyorsunuz ya, iki * miz de memnunuz,, demiştir. Kâzımi Han —bundan sonra Valiyi ziyaret etmiş ve daha son- ra Beyoğlunda bir sinemaya git - miştir. Sinemadan çıktıktan son- ra Bebeğe kadar otomobille bir gezinti yapmış ve konsoloshane * ye dönmüştür. | suvare verecektir. Gelmek “yen azaya davetnameleri Birlik Kadın birliğinin suvaresi Kadın Birliği, 10 İkincikânun akşamı Dağcılık — klübünde bir isti - merkezinden verilecektir. Bu esnada İrak Hariciye Na - zırı General Nüri Said, İrak elçi- si Naci Şevketle beraber İran konsoloshanesine gelmişler ve Kâzımi Hanın ziyaretini iade et - mişlerdir. « Kâzımi Han bu esnada Anka" ra İran elçiliği ile telefonla gö * | rüşmüş, bilâheza gazetecileri ka- | bul ederek sorulan suallere ce - cevapları vermiştir: — Biz İrakla dostuz ve her zaman dost kalmak istiyoruz. Hiçt bir şey bizi birbirimizden ayıramaz. İrakla aramızdaki ihtilâfın Milletler Cemiyetinde her iki ta* raf için memnuniyet verici bir şekilde halledileceğine eminim. Bugünkü konuşmalardan memnunum, Âramızdaki ihtilâ - fın halledilmesi için bir yol bulu- nacağını'ümit ediyoruz. Transit meselesine İran gelince bir çok transit yollarına muhtaçtır. Bunlardan en iyisi he- sındaki ateş soğudukça arzın ka- buğu ona uymağa uğraşıyor. Çö- küntüler ve yerine yerleşmeler neticesi sarsıntı husule geliyor. Fazla sarsıntılar, yerde, derin hufreler bırakabilir. Kalebr'de 1873 çukurları meşhurdur. Bun- Tarın bir tanesi iki kilometre u - zunluğunda ve on metre genişli- ğindedir. Hufrelerin içlerinden lâvlar da fışkırabilir. 1891 de, Japonyada 112 kilometrelik bir çukur açılmıştır. Bunun çok yer- lerine altı metre yüksekliğinde indifalar olmuştu. Yerden du - manlar ve alevler de çıkabilir. Yeni pınarlar — zuhur edebilir. Gümbürtülü sesler duyulur. Bazı zelzeleler geniş bir saha işgal eder. Bazırları da — pek dar bir muhit içinde olabilir. Havali kayalık olursa, zelzele, daha faz- la sirayet eder. Kumluk olursa, bu, sirayete manidir. 1886 da A- merikada, Çarlston'da, zelzele - nin saniyede beş kilometre süra” te kadar vardığı tesbit edilmişse de, bu, istisnaidir. Deniz civarındaki zelzele da - ha tehlikelidir. Su — basabilir. Kuvvetli meddücezirler olabilir. Fakat boğaz olan yerlerde en tehlikeli zelzeleler olur... Vay vay vay.., İşte bu cihet pek fenama git - ti... Tam İstanbulun tarifi.. Emin olunuz ki, şayet bu satıfları yaz - dığım sırada Bay Fatin'den, te" lefonla, yürek ferahlatıcı malü - mat almasaydım, devam edemi - yecektim: “Deniz, Babıâli cad - desinden — yukarıya ha çıktı, ha çıkacak!,, diye bekliyecektim... Bay Fatinin verdiği malümatı birinci sayıfada okuyun. (Vâ-Nü) & nı.fını Çocuğu yaralamış | Yerebatanda oturan Kalaycı | Ahmedin oğlu Mazlumu, müşteri çağırmak yüzünden - ayni yerde kalaycrı Osman Lehimci demiriy- le yaralamış, suçlu yakalanmış - tır. Yaralı Mazlüm Cerrahpaşa hastahanesine yatırılmıştır. Iki hırsız Sabıkalı hırsızlardan Çingene Ahmed ile Aziz arkalarında hır" sızlık malr götürmekteler — iken bekçi tarafından — yakalanmış - lar ve haklarında takibata baş - lanmıştır. Tramvaydan düştü Vatman İsmailin idaresinde * ki tramvaydan Mehmed isminde biri düşerek ayağından yaralan" mış ve tedavi edilmek üzere Cer- rahpaşa hastahanesine yatırıl - mıştır. Halı hirsızı Beyoğluna Kule sokağında Sen Piyer sokağında oturan Bay- ramın bir halısını çalan ayni han- dan Nikola yakalanmıştır. Sokakta çocuk Üsküdarda Gülfem Hatun ca- mii civarında kırk günlük bir ço- cuk bulunmuş ve Daı ülâ.ezeye gönderilmiştir. Kama İle;. Dün gece Horhor caddesinde oturan kapıcı Tahsin, Gönl Ha- mam sokağında sabıkalı İbrahi - mi kama ile kafasından yarala - mış, kendisi yakalanmıştır. Otomomobil kazası Şaför Zekeriyanın idaresinde- ki otomobil, ameleden Mustafa isminde birine çarparak ağırca yaralamıştır. Şoför yakalanmış - tır. Taşla.. Tekirdağ iskelesinde hamal — Abdullah ile Feyzi arasında bir kavga olmuş, neticede Feyzi Abr | dullahı taş ile ağır surette yara - lamıştır. Suçlu yakalanmıştır. | nüz tamamiyle ikmal edilmiyen Makü — Erzurum — Trabzon yoludur. Fakat dediğim gibi İra” nın bz kaç transit yoluna ihtiya- cı olduğundan İrak ve Suriye ü - zerinden Hayfa yolu da tecrübe edilmektedir. » Ankaraya hiç bir hususi iş H çin gelmedim. Ziyaretimden çok memnunum. Orada Atatürke ve General İsmet İnönüne ihtiram * İarımı arzettim. İranın Türkiye - ye karşı büyük bir sempatisi var- dır. Türkiye ile İran kadar birbi- rine dost iki memleket yoktur, diyebilirim. Nazır bundan sonra 21,45 te Sirkeci istasyonundan ekspresle Cenevreye doğru hareket etmiş- tir. İrak Hariciye Nazırı General Nuri Said de bu akşam ekspres- le Cenevreye doğru hareket ede- cektir. Bir çocuk On beş gündenberi ortadan kayboldu Kasımpaşada Havuzlar ida* resi fabrikala - rinda — çalışan “bir çocuk 15 günden — beri garip bir şekil- de ortadan kay” bolmuştur. Kasımpaşa- da, Küçük Pi - yalede — Eşref Paşa yokuşunda 30 numarada o turan Rizanın oğlu olan Vahidet” tin yedi aydan beri Kasımpaşada Havuzlarda çalışmaktadır; 15 yaşındadır. Vahidettin geçen Cumartesi günü gene her zaman- Vahidettin.. — ki gibi işine gitmiş ve her zaman- ki gibi çalışmağa başlamış. Yal - nız sık sık etrafındakilere saati sormakta imiş. Saat tam 11 de Vahidettin ustasından deponun anahtarını alarak eğe almak için depoya gitmek üzere havuzdan çıkmış. İşte gidiş o gidiş olmuş. Vahidettini zabıta ve jandarma * nın bütün aramasına rağmen bul- mak bir türlü kabil olamamıştır. Üsmiğ eeei Takdirname alan memurlar Eski senelerin püsrüzlü hesap- larını vaktinden evvel kanuna göre veren Kumkapı Maliye şu * besi Başmemuru Ahmedle arka” daşları Adil, Hakkı, Hasena, Burhan, Hayri, Riza, vilâyet in - zibat komisyonunun karariyle takdire şayan görülmüşlerdir. ___—...g.p-—- Yeni Italya elçisi geliyor Yeni İtalyan elçisi Bay Karlo Galli yarın şehrimize gelecektir. Bayramdan sonra itimatnamesi - ni vermek üzere Ankaraya gide - Caktirı 3 istiridye yemek rekoru İstiridye yemek rekorunu 18 yaşla- rında güzel bir Amerikalı kız olan Roz Roney kazanmıştır. Bu kızcağız, bir oturuşta tamam dokuz kilo istirid ye yiyormuş. iğneden iplik geçirme rekoru İğneden iplik geçirmek kolay bir iş değildir. Hele erkekler için. Fakat Amerikalı bir terzi çırağı olan Endu- ber, alelâde bir terzi: iğnesinden ta- mam on sekiz iplik geçiriyormuş. Böy lece Enduber deveyi iğne gözünden geçirmek teşbihini bir hakikat haline koymuş oluyor. - Elbise giymek rekoru “- Amerikada Grinvil şehrinde David Valdi isminde muhterem bir zat var- dır. Bu zat tamam 32 senedir ayni paltoyu giymektedir. Hoş, bu palto kendisine babadan miras kalmıştı ve oğlu da henüz yeni gibi görünen — bu paltoyu giyebileceğini ümit etmekte- dir. Muhterem David Valdi on beş senedir ayni ayakkaplarını giyiyor. Şapkası tam yirmi seneliktir, Bu aile- nin kullandığı baston ise, üç asırlık- tır ve babadan evlâda kalmaktadır. < Yumurta yemek re_lıı::g Pişmiş olan bir hayli yumurta ye- mek, omlet şeklinde olsun, sahanda olsun yemek kabildir, Fakat çiğ yu - murta yemek meseledir. Amerikalı Tevdor Frayhat, şöylece, ayak üzeri altmış çiğ yumurta sümürüvermiştir. Pek mahcup bir adam olan Frayhat rekoru yaptıktan sonra mahceup — bir şekilde gözlerini yere iğince, hakem heyeti reisi sormuş: — Pek mütevazisiniz, ne diye gözle- rinizi yere indirdiniz. Şampiyon yan gözle etrafını saran lara bakarak şu cevabı vermiş: — Doğrusu artık tavukların yüzü” ne bakmağa cesaret edemiyorum. Taymis 150 yaşında! İngilterenin en büyük ve cid- di gazetelerinden olan “THE Tİ- MES,, gazetesi 1935 yılına gir - mekle tam 150 yaş ihtiyarlamış oluyor. “THE TİMES,, 1785 yı - lında kurulmuştu. O zamandan bu zamana kadar bir çok safha- lar geçirmiş olan bu gazete son yıl içinde, büyük bir hâdise ola- rak, harflerinin biçimini ve eski usul başlığını değiştirerek yeni ve göze uyğun bir şekilde çık - mağa başlamıştı. Bununla bera” ber, içindekiler itibariyle öbür gazetelerinkinden farklı bir su - rette yazılarını yazarak havadis- — lerini verir. İngiltere içinde, hü * kümet mehafiline ve Parlâmen - toya dair olan biten şeylerin tam bir raporu daima bu gazetenin sütunlarında yer ayrılmaktadır.. Baş muharrirleri arasında dün - yanın en büyük gazetecileri bu * lunmuştur. -__._o—-— Muhtelit mahkemede Türk — Yunan muhtelit mah:- kemesi son celsesinde Evkafın, Tesalyada vaziyed edilmiş olan arazi ve çiftlikleri için, Evkaf na- mına Yunan hükümeti aleyhine açılan davaya bakılmıştır. Mu - hakeme, iki tarafın ajanları din lendikten sonra bir başka güne bırakılmıştır. Bundan başka sekiz on da « vaya bakılmış ve başka günlere bırakılmıştır. Reis Bay Boeg muhtelit mahkemenin Yunanis - tan ve İzmire muvakkaten nakli hakkında: “Böyle bir tasevvur | vardır. Fakat henüz kati bir ka - rar vaktur... deı'niıtir.