2 KA 5 GA * O B Dianci Kamun 1934 ' Ank-ara Telefouu% Devlet şurası Soy adı nizamnamesini tastik etti Ankara, 8 (Telefonla) — Soy- adı nizamnamesi bazı değişiklik - lerle Devlet Şürasınca tasdik edil- miştir. Bugün İçişleri Bakanlığı- na tebliğ edilmesi muhtemeldir. Gerek yapılan değişiklik ve ge- rekse nizamnamenin tatbik sureti hakkında İçişleri Bakanlığında sa- lâhiyetatr bir zatle görüştüm. De- di ki: — Nizamname henüz İçişleri- ne tebliğ edilmemiştir. Hususi su- rette aldığımız malümata göre Şü- ranın yaptığı tadilât arasında şun- lar vardır: " — Nüfus iskân müdürlüğünce yapılan nizamnamede ayni mahal- lede oturanların ayni soyadını ala- memaları esası vardı. Şüra bunu genişletmiş, bir şehirde oturan - larım ayni soyadını alamamaları esasını kabul etmiştir. Ayni şe - hirde oturmıyanlar ayni soyadını taşıyahileceklerdir. — Soyadları ne suretle tescil edilecektir?. — Nizamnamenin Şüradan gel- mesini mütecakip belediyelere, be- lediyeler olmayan yerlerd ihtiyar hyetlerine ümümi tebliğat yapıla - caktır. Buna göre Soyadları ev - velâ belediyeler, ihtiyar heyetle- rine bildirilecek va onlar tarafın- dan tasdik edilecektir. Belediye - lerle htiyar heyetleri birer defter tutmakla mükellef olacaklardır. Soy adı alanlar aldıkları soy a- dını, beyannamelerine yazıp bele- | diyelere ve ihtiyar heyetlerine ve- recekler, bunları sırasiyle kayde - dip ayni adın evvelce bir başkası tarafından alımıp alınmadığına ba karak tasdik edeceklerdir. Eğer soyadı başkası tarafından alın - mışsa tasdik edilmiyeceklerdir. Soyadı sahibi israr ederse soy - adının başına başka bir sıfat geti - rilecektir. Bubeyannameler nüfus idare - lerince ayrıca bir tetkikten geçi - rildikten sonra tescil edilecektir. Nüfus tdareleri de ayni adın bir başkası tarafından alınıp alınma - dığını kontrolla mükellef olacak - tır. Esasen soy adı olanlar yeniden ad almıya ve yahut tescile mecbur değildirler. Soyadı beyannamele- ri ve defterleri bastırılmaktadır . Bu nümuneler yakında dağıtıla : caktır. İsmet Inönü Kırklarelinde yürek- ten karşılandı Kırklareli, 7 (A.A.) — Başba- kan İsmet İnönü saat 17 de Kırk- lareline geldi. Havanın yağmur - lu ve soğuk olmasına rağmen bin- lerce halk, mektepliler, memurlar tarafından yürekden gelen coş - gunlukla karşılandı. General İs - met İnönü ayrı ayrı halka, mek - teblilere iltifatta bulundu. Bu ak;am belediyece şerefine bir ziyafet verilecekdir. Başbakan İsmet İnönü öğleden sonra Kırklarelinden ay- rılarzık Babaeski yoluyla Edirne - ye gelecekdir. Edirne Büyük Baş: bakanı hasretle beklemekdedir. yarın ponya Vaşington muahede- sini feshediyor Çünkü, kendisi içşm emniyetli bulmiıyor, ko- nuşmalardan ayrıl- mıya da sebeb görmiyor deniz konuşmalarında ikinci bir| birinden tâ temelden ayrılmakdadır. Bu | Tokyo, 7 (ALA.) — Huüsusi koönsey Vaşington muahedesinin feshi notasını yazacak dokuz azalık bir komite teşkil etmişdir. Vaşington, 7 (A.A.) — Amerikan hükümetine göre, japonyanın Londra ko nuşmaları yapılırken Vaşıngton muahe - desini feshetmesi Japonyanın bu konuş- malardan çekilmesi demekdir. Başlıca a- lâkadarlardan birinin çekilmesile de bu konuşmaların hikmeti vücudu kalmaz ve bunun bütün mesuliyeti çekilene ait - tir. Muahede şimdi feshedilse bile ancak 1936 sonunda hükümden düşecekdir. Amerika hükümeti, alâkadar diğer dev- letlere bu müddet içinde siyasal istikra- rı ve deniz ilâhlarınım temdidini temin edecek elbirliği imkânlarını bulabilecek- leri ümidindedir. Bundan da anlaşılıyor ki Amerikan hükümetinin hattı hareketi M. Norman Davis'in görüşlerine tama - miyle uygundur. Amerika şimdiye kadar resmen bildirmemiş ise de deniz silâh - larımım esaslı bir tarzda azaltılmasını is- temekdedir. Bahriye bakanı M. Svanson Amerikanım, İngiltere ve Japonyada ay - nen hareket ettikleri takdirde deniz si - Tâhlarının yüzde yirmi azaltılmasına mu- vafakat ettiğini bildirmişdir. Londra, 7 (A.A.) — Janon Amirali M. Yamamoto, Amerikan murahhası M. Norman Davis'in sözleri hakkında Roy- ter ajansına şu beyanatta bulunmuşdur: “—— Amerikan ve Japon plânları biri- ayrı'ığın en mühim noktası şudur: Birisi deniz silâhlarında bugünkü nisbetin mu- hafazasını diğeri ise bu nisbetten tama - mile uzaklaşmayı istemekdedir. Vaşington muahedesinin esasını teş- kil eden emniyette beraberlik prensibi - nin devam ettirilmesi hususundaki A - merikan tezine gelince, başka devletle - rin emniyet duygusu hakkında söz söy - lemeğe salâhiyetim yokdur. Ancak Ja - ponya bu muahede ile kendisi için ge - reken emniyeti elde etmiş olduğu ka - naatinde değildir ve 1922 de doğru ola « bilecek bir şey bugün değişmiş olabilir. Hava kuvvetlerinin artmış ve deniz iş - lerinin de çoğalmış olması bu değişikli - ğin başlıca âmillerindendir. Büyük zırhlıların tecavüz silâhı oldu- Bu mütaleasındayız ve bunların azaltıl- masmı istiyoruz. Biz azaltmama usulü- nün konulmasını değil fakat bugünkü vaziyete daha uygun bir muahede yapıl- masını istemekdeyiz. Vaşington muahedesinin feshi de be- nim buradaki vazifemden ayrılamk için bir sebeb teşkil etmez. Çünkü bu mua - | hedenin feshi ile hükümden düşmesi a - rasımda iki senelik bir müddet geçecek- dir ve bu iki sene içinde yeni bir mua - ahede hazırlanabilir.,, Londra, 7 (A.A.) — İngilizler, safhayı beklemektedirler. Bu i - kinci konuşmaların nerede olaca - ğı ve şimdiki murahhaslar ara - sında mı yoksa diplomatik — yol - larla mı yapılacağı — henüz belli değildir. 1935 deniz konferan - sını toplamadan evvel bazı teknik noktaların görüşülmesi lâzım gel- diği söylenmektedir. Bu noktala- rın başlıcaları şunlardır: 1 — Japonyanın da istediği an- da iştirak edebilmesi için, mecmu tonilâtoyu konuşmaların dışında bırakan bir İngiliz - Amerikan mukavelesinin akdi imkânlarımı araştırmaktır. Bu mukavele harp gemilerinin keyfiyet itibariyle a - zaltılması hakkında olacak ve di- ğer devletler de buna iltihak ede- bileceklerdir. 2 — Senelik deniz programla - rını birbirlerine bildirmek taah - hüdünü mutazammın bir muka - vele akdi imkânlarını araştırmak için de bütün devletlerle müzake - relerde bulunulacaktır. Bütün bu konuşmalar böyle bir mukavele yapılabileceğini göster- diği takdirdedir ki Londra konfe- ransı toplartacaktır. Aksi tak- dirde konferansın toplanmaması çok muhtemeldir. M. Yevtiç Macaristanı suliyetini isbat edecek Cenevre, 7 (A.A.) — Marsilya suikastı meselesini tetkik etmek üzere bu sabah toplanması karar- laştırılmış olan Milletler Cemiyeti könseyi bu toplantısını öğleden sonraya bırakmıştır. Cnevre, 7 (A.A.) — Yugoslav - yanın Dışişleri bakanı M. Yevtiç hükümetinin Cenevrede yapmış ol- duğu teşebbüsün Yugoslavya ile Macaristan arasında bir dava ol - ÜaK MT KF Sabah gazeteleri ne diyorlar? madığını ancak sulh ve süküna o - lan inanı tekrar canlandırmak lâ - zım geldiğini tasrih etmiş ve de - mişdir ki: — #0 Zorbalık hareketlerinde Macaristanın mesuliyetini isbat e - den belgeler göstereceğim ve mil- letler cemiyetinden sulhün muha- fazası olan vazifesini yapmağa | ve Balkan anlaşmsı murhhaslarını devam edeceğim. öğle yemeğine cağırmısdır. GGT Ü ÇÇ ZK E " , KURUN — Asım Us, bir kaç gün- denberi Atinadan gelen telyazıları üzerine “Doğru yoldan ayrılmayalım,, başlıklı bir yazı yazmışlır. Astm Us diyor ki; — Bizim bildiğimiz şudur ki; Tür- kiye ile Yunanistan arasında çok sıkı bir bağlılık vardır. Bu bağlılık bir gün iki ülke ordularının biribirleri için kan dökecekleri kadar ileridedir. Türkiye ile Yunanistan arasındaki bağlılık bu kertede olunca papasların sokak kıtlıkları değişecekmiş diye © denlü taşkınlıklara düşmek bir delilik olur. Öyle sanıyaruz ki İstanbuldaki papaslar nrasırnda pek yersiz ve çir- kin, alttan alta laşkınlık yapanlar vardır. Büyük Mület Meclisinin o- nalyadığı kanunun bir kelimesi değil, bir noktası hile #eğisemez., Kanunla belli olan altı ay pecince F*'kmü yeri nc gelirilir. CÜMHURİYET — Yunus Nadi, ruhani giyimleri kanunu ile Rum pa- pasları hakkında yazı yazmıştır. Yunus Nadi diyor ki; — Ruhantler sokaklarda, halk a- rasında ne için sarıkla, cübbe ile, kaftanla gezsinler? - Haham havrada, hoca camide, papas kilisede istediği kılığa girsin, ayni adamlar neden do- layı ruhani kıyafetlerini sokaklarda gezdirerek başkalarının vticdanları üs- | tünde göze batan bir diken görünüşü göstersinler? . Biz ne yaptığımızı biliyoruz, Yap- tığımızdan dolayı hiç kimsenin zerre hakkına el atmış değiliz. Gördüğü - müz iş bütün anlamlarında insanca - dır, ileridir. İşin bu özünü görerek herkesin doğruyu seçmede gecikme mesi, dostluklara eksiklik verebile - cek ileri geri yersiz. sözlerden vuz geçmesi en doğru olur. Umarız ki öyle yapılacaktır. MİLLİYET — Ahmet Şükrü Esmer | “Kılık türesi ve Yunanistan,, başlıklı makalesinde diyor ki: — Biz yazılan yazılarla Türk — Yunan doöstluğunun sarsılacağına ina- nanlardan değiliz. İki ulusun dilek - | lerine ve amaçlarına uygun olan bu dostlük çok derin ve sağlam temele dayanmaktadır. Ancak siyasal olan bu dostluğu iki ulusun yüreğinde kök- leşmesi için uğraşıyoruz. Bir kaç met- re kaftan ile bir külâh bu uğurlu ça- lışmalrırı duraklamasın. Düşüncemiz yalnız budur. SON POSTA — Basmakale yok- tur. Öz türkçe başlıklı yazıda sokak adlarının değiştirilmesi düşünülür- ken türkçe konmuş sokak adlarının da gözden geçirilmesi, bunların da aralarında biçimsizleri, yaraşıksızları olduğu yazılmakta, Türkiye sınırları CE0 e Cenevre,7 (A.A.) — Macaris - tan dış işleri bakanı M. Dö Kanya büyük devletlerin mümessillerile '. görüşmek üzere Cenevreye gelmiş- dir. M. Dö Kanya bu sabah M. La- val, Eden ve Aloizi ile ilk konuş- malarını yapmışdır. M, Laval Macat Dışbakanı ile görüşdükten sonra küçük anlaşma içinde bülün işlerin deneme tahtası olarak yapılmadığının gösterilmesi is- “tenmekledir. AKŞAM — Necmeddin Sadık “Süs kadını, iş kadını,, başlıklı makalesin- de: — Bültün Türk tarihi süreğince, kadını, süs düşkünü — görebileceğimiz bir devir yoktur. Türk kadınını, ata- larımizın bin bir ülkede ün saldıkları çağlarda erkekle yan yana ata binip savaşa gider, tarla sürüp ekin biçer, ulusla ulus işlerinde hep bir arada çalışır çabalar görürüz. Türk kadını erdemlidir. Süs kadı- nı değil, iş kadınıdır, diyor. ZAMAN — Ebüzziya zade “Kadın- ların mebusluğu,, başlıklı makalesin- de, kadınlara mebusluk hakkının ve- rilmesinde bir fevkalâdelik olmadığı - nı, böyle bir kanun on beş sene etv- vel çıksaydı kadınların fevkalâde se- vinmeğe hüakları olacağını söyledikten sonre diyor ki: — Yalnız her nimetin bir külfeti olduğu gibi her hakka mukabil bir vazife vardır. Bu vazifenin ne oldu- ğunu ise kadınlar birliği dünkü be- yanncanesinde şu vecize ile pek güzel fade ediyor: “Türk kadını, unutma ki Türk iç- eç RR S çi stakalılık telyazıları çekmıglerdır | larma hitap eden M. Venizelos ” Kadınların sevindi '* (Baş tarafı 1 ncidel — şekkür için toplandı. Hür memle ', kette verilen hakların şükran bof' cunu Türk kadmının nasıl ödiye” ceğini bilmiyorum. Ne yapsak; Y nasri teşekkür etsek gene azdır. Bundan sonraki nesle kadını e kekle müstakil ve bütün hakların& | sahip insanlar olarak bırakacı” ğız.,, Dünkü tezahürden başka ylf'" saat on altıda Türk kadın birliği merkezinde de büyük bir toplant! yapı'acak, verilen hak kutlulana” Piyar Ç F-i TÜ Ankara kadınları |h Ankara, 7 (A.A.) — AÂnkar? | Halkevindeki toplantı başkanlı * ğı divanından şu bildiriği aldık: | Türk kadımının sıyasal hatlar' |'a tükelleyen büyük kurultaya unüt Paj mazlığını bildirmek, saygıların! | sunmak için Halkevinde toı:ılıllln Ankara kadınlarının — başkanlır ı*l divanı, yurdun her yanından say' hıl sız telyazıları almıştır. Başkanlık divanı, bütün Tür * ı"h kiye kadınlığının Ankarada* | | arkadaşları ile özden bırlıiw | gösteren bu coşkun telyazıların * N dan duyduğu sonsuz sevinci ül t haj kenin her yanına yaymasını Â * ' nadolu ajansından diler. Bi Türkiye kadınları — ı Ankara, 7 (A.A.) — Türk W, D “dınma saylav seçmek ve seçilm” ft hakkının Büyük Millet Meclisin * İt ce kabulü memleketin her tarâ ' | fında büyük sevinç c'logurmugt'n" Dün bütün şehirlerimizde kadıt * lar toplanarak bayram yapm*ı'- Atatürk'e, Büyük Millet Mecli$i " ne, Cumuriyet Halk Fırkasın? büyüklerimize teşekkür ve ”A KA H K Venize!os ne di Sefirimiz Bay Ruşen Eşi*” dün M. Maksimosla uz“ş' müddet görüştü — Âtima, 7. (Hususi) — Ruhâf kisve meselesi üzerinde bugüN” bü R gazetelerde M. Venizelosun da 4 makalesi çıktı. Ankaradaki do" y İ makelesinde vaktiyle Moraton " yünde yaptıkları bir sandal gelî“ tisnideİsmet İnönüne söyl _ sözler: hatırlatarak patriğin " y l nf elbiseyi taşımasımın muvâ*” - değil, mutlak olmasını istiyor- | kales'nin Atatürke, Başbaknn"v. | Dış Bakanına hitap eden M. 4 nizelosle beraber kurdukları * T — Yunan dostluğunun daha #? de takviyesi lüzumunda. israr — — mektedir. İ Atina, 8 (Hususi) — T sefiri Bay Ruşen Eşref dün Haric'ye Nazırı M. Maksi saat onda ziyaret — etti ve müddet görüştüler.Bu görüşr sonra M. Maksimos ta f ü M. Çaldar'si ziyaret ederek £" “&f, meleri etrafında izahat verm” Portlanö'da van!Z“' Portland (Maine) 7 (A'A' Limanda çıkan bir yangın 4 binlerce dolar zarara sebeb muşdur. Alevler süratle yıylh“'" tezgâh, hagarlar, vagon çük gemiler yanmışdır. Viyanada casus t Viyana, 7 (A.A.) — yaya gizli belgeler veren Nazi casus teşkilâtı meY karılmış ve bir çok kims€ eşk' ' İN ıw“, timai hayatının temelisin.,, kif edilmişdir.