TfT Çok Gezen Çok Bilir w Seyahat Notları | ŞEMAi N yaan! H Yan glT TÜ yzafTİKAR yayı KP MTTR MAT TE AT tti HABER — Akşam Posfast YETMETTT Y ) gETTE YN HTt Tn at an | Elmas arayıcıları nasıl zengin oluyorlar? Yüksek dağlara çıkan dişli şi- mendiferler arasında mesafe iti- bariyle en uzunu (88 mil) Suriye- de Lübnan dağlarını dolaşan - şi- mendifer hattıdır. Bundan sonra Sumatra (33 mil) hattı gelir. Bunlardan çok — daha kısa mesafeli dağ şimendiferleri- de vardır. İsviçrede, Almanyada, Macaristanda ve İngilterede oldu- ğu gibi. Fakat bunların hepsi de dağla- rın etrafındaki meyilli yollardan dönerek yükselirler. Bir dağın te- pesine doğrudan doğruya çıkan dişli dağ şimendiferi yalnız (San Salvatore) deki Pilâtus Ra- ilway hattıdır. Bu hat sahilden dik olarak başlar ve son istasyon olan dağın tepesine yani (14,196) adım yükseklikteki noktaya çıkar. 150 yıldan beri dağ şimendife- riyle yukarıya cıkılması düşünül- düğü halde buna ancak (Salvato- re) İiler on iki yıl önce muvaffak olmuşlardır. (Pilatus Railway) dişli şimen - difer hattı resimde gördüğünüz gibi, bir yangm kulesinin tepesine çıkarcasma, dağın tepesine dik ©- larak döşenmiştir. Bildiğimiz iki motifin müteharrik - çengellerini | tutan ve birinden diğerine sektire- rek yürüten çelik dişler vardır. Şimendifer hattından tek uzun | bir vagonu evvelce bir. lokomotif çekerken, şimdi bu . vagon elek- | terikle tahrik edildiği için, tıpkı | bir tramvay arabasını hatırlat- maktadır. (Salvatore) şehrndeki Tdişli dağ şimendiferleri) hattm yanm- dan uzun bir elektrik teliyle yürü- | mektedir. Tramvay elektrik direk- * lerine benziyen direkleri yoktur. Araba âdeta kendi kendine gidi- | yor gibi görünür. Japonya, Berezilya, Şili Avusturyadaki dişli şimendiferler hâlâ kömür yakan lokomotiflerle yürürler. (San Salvatore) dişli şimendi- 1 fer hattı 300 metrelik asma bir | köprüyle şehire bağlanmıştır. Yolcular dağın tepesine yalnız eğlence veya yüksek bir noktadan etrafı seyretmek merakıyle çık- mazlar. Dağın zirvesinden geçilen küçük bir tünelden sonra, hat, yüz metre murabbarı genişlikte bir sa- hada durur. Burası dişli şimendi- fer yolunun son istasyonudur. Yolcular buraya (Elmas arayı- erları) nın çok meraklı ve esra- rengiz mesaisini yakından görmek için gelirler. Bu meraklılar arasında Ameri- kanın en uzak şehirlerinden gel- miş elmas tacirlerinin bir çokla- rıyle karşılaşırsınız. (Elmas arayıcıları) bu dağın tepesinde aylarca, hattâ senelerce : toprak içinde calışmaktadırlar. Işçiler için hususi binalar ya- pılmış ve her - türlü istirahatleri temin edilmiştir. | (Elmas arayıcıları) büyük ve maruf sermayedarlardan mürek- ve Dişli ları ile beraber yekünu yüz kişiyi geçmez. Elde edilen ham elmaslar mü- hürlü sandıklar içinde şehire indi- rilir ve orada kapitalistlerin huzu- runda açılarak işlenir, kesilir, tı- raştan geçerek dünya piyasasına çıkarılır. |Şimendöfer dağdan inerken| »Elde edilen elmaslar sandık- larla şehire indirilir.,, Tabirinden, bütün bu sandıkların elmasla dolu olduğu olur. Amelenin vazifesi maden kuyularındaki elmaslı toprakları olduğu gibi maktan ibarettir. Bazan bu sandıklardan bir veya birkaçmın içinden bir dirhem sik- letinde elmas bile çıkmadığı va- kidir. Beş sene evvel bu ocaklarda keşfedilen bir elmas damarı, ser- mayedarlardan üç kişiyi dünyanın en zengin adamları srrasına çıkar- mıştır. Bu zenginler arasında (talihli kız) diye anılan bir de kadin var- ır. Miss Fannie altın arayıcılarla beraber elmas dağma geldiği za- man mühendis mektebinden yeni şimendöfer dağın tepesinde kuvvetle giderken (köşede keşfettiği elmas damarından zengin mühendis Miss Fanni demir yolum ortasında ayrıca loko | ve mühendisleri, kâtipleri, doktor- perest bir kızdı. Burada erkek diş- hüküm vermek gülünç | sandıklara — doldur- | çiler gibi kollarını sıvadı, amele | pantalonu giydi, ve senelerce taş, | toprak aralarında yatmağa kat- landı. Nihayet ilk (elmas damarı) nı keşfeden Mis Fannie olmuştur. Mis Fannie'nin babası şirket kapitalistleri arasmda en az ser- mayesi olan bir adamdı.. Kızı ma- |den ocaklarında mühim bir rol | oynadı.. Keşfettiği büyük elmas damarını kimseye söylemeden, şir- | | kete şöyle bir teklifte bulundu: “Maden ocaklarında, hepinizi | biranda zenginleştirecek mühim bir elmas damarı keşfedersem, bana bu keşfimden dolayı büyük bir hisse verir misiniz?,, | Sermayedarlar o güne kadar | | iğne ile kuyu kazmak kabilinden, | dağın tepesinde çok fazla mesai sarfetmelerine ve fazla yorulma- | larma rağmen çok az istifade gör- dükleri için, genç mühendisin tek- lifini derhal kabul etmişlerdi. | Miss Fannie bunu hükümet nezdinde resmi bir mukaveleyle tespit ettikten sonra (gizli elmas | damarı) nı meydana çıkardı ve HABER'in Hikâyesi İki serseri, Tünel kapı karşılaştılar. — Merhaba Bomba. — Eyvallah Kene. — Nasılsın anam babam? — Bildiğin gibi. — Mesleği değiştirdiğini ber aldım doğru mu? — Evet şimdi arka sokaklar müfettiş oldum. — Nasıl iş bu? — Tenha yerlerde dolaşan şüp- heli eşhasın üstünü başını araştı- racaksın. Gümrük memurluğu gibi bir şey canım.. Böylece konuşmalarına devam ederek Taksime doğru yürürler- ken, bir apartımanın ilk katında ve pencere önünde muhteşem bir kasa gördüler.. Karmcalandılar, yutkundular ve sözleşmiş gibi, ayni anda birbi- | rinin gözü içine baktılar, — Bomba ulan. — Zırla. — Fena oluyorum. — Ben de. — İçinde kim bilir ne sarışın dilberler vardır ha? değil ki ekmek peynir bulunsun. — Fakat herifçi oğlu da malın gözüymüş. — Nerden anladın? — Elâlemin ağzının suyunu a- kıtmak için, kasayı camakâna ka- dar dayamış ta.. — Vay canma yahu, bü kasa dolusu para nasıl harcanır be? —Bana ne soruyorsun şaşkaloz. Tecrübe etmek nasip oldu mu ki?. — Ulan böyle'adamlar yer yü- zünün zevkini tamamen çıkardık- tan maada, ahrette de en seri pos- ta ile Cennete giderler, — Nerden biliyorsun? — Elbette. Bende bir kasa do- husu para olduktan sonra sırat köp rüsünden otomobille geçer de, Cen net kapılarını tâ ardına kadar aç- tırırım be, Bomba ile Kene, hemen o ge - ce, penceresinde kasa gördükleri apartımana misafir (!) gitmeğe karar verdiler. Ağır başlı akrep Efendi, hafif meşrep yelkovan hanımı, 12 üze- rinde yakaladığı zaman, Bomba ile Kene, kendilerini gerek dünya ve gerekse ahret cennetine götüre- sahibi oldu. İşte (San Salvatore) deki (dişli dağ şimendiferi) bundan sonra şöhret bulmuş ve herkes te (elmas dağı) na çıkmak merakı uyanmış- tır. Fakat, ne yazık ki, bugün (el- mas dağı) çelik bir kale gibi, elek- trikli tel ağlarla çevrilmiş ve el- mas kaçakçılarımın gizli teşkilâtı yüzünden, diğer yolcuların ziya- retleri de menedilmiştir. beş yıl içinde (yüz milyon dolar) - | Dişli şimendöter Salvator üzerinden geçiyor Bomba ile kene — Elbette be, bu yemek dolabı | cek olanın yanında alçak J' nuşuyorlardı: — Bomba, namusum Ü yemin ederim ki bu kat boştüf: — Misafirliğe mi gittiler sin? — Kim bilir, belki de biti hatsız etmemek için sokağâ mışlardır. Ne de olsa kibar lar canım. — Haydi iş zamanı geldi: | Kolları sıvadılar ve dn'ul aliyete gectiler.. İki saat büyük bir gayretle calıştıklar! ” de, kapağı yerinden bile madılar. — Kene: — Ne 0? — Vaziyet berbat. — Hakkın var, horozlar başladı. — İki gramlık yağım vardı dı eridi yahu. —Şu demire bütün kuvv' dayansana !.. — Pek âlâ, — Ha gayret sık dişini, — — Sıka sıka bir kabahat ecğim ulan. — Aldırış etme, —Öyle ya moruktan mari? sen, senin canın yanmaz Kkiw — Ulan bu kadar gayreti li bir işte sarfetseydin; | hakkı için şimdiye kadar ıııd/ Pi .-. o W S ASA PNY E - € vW GA olurduk. — Be birader senin de ağzın işliyor. Şu uğursuz larını kımıldat biraz.. — ..i O kadar uğraştılar ki; dj rı ve parmakları kan ıçl'j kaldı, Lâkin kapak ta yavaş aralanmağa başladı. — Ha gayret Bombacığıtf' ’ — Yaşa be Kene. Biraz | çek. | — Milyoner olmamıza bir dakika var ahbap. — Benim ismim, ıibuı-*J yarder Bomba Beyefendi. — Benimki de paşa zadt — Kene cenapları. v — Müşerref olduk anatf y bam. ö A — Eyvallah omuzdaş. . . * 4 Kapak birdenbire .çıhl, ikisi de sırtüstü yere yuv! lar ama, yaylı hokkabaz lar gibi, müthiş bir çevw rar masanın ağzına fırlad Gördükleri manzara dilleri tutuldu. Yutkundulâ? rardılar ve ayakta e başladılar. Zira kasanın iSİ boştu. Kene kekelemeğ? dı: — Bom.. Bom.. Bomb& 4; Şurada.. Bir.. Bir kâğrt v#'” kusana!.. ç Öbürü kâğıda sarıldı V© mağa başladı: Aziz misafirlerim. y | — Büyük zahmetlerle ı/ açmağa muvaffak oldu! y dünyanlık dolabı bir arkf dır. Geçenlerde kendi'iıâıb” lirasma bahse giriştik- v/ ) nn kapağımı açacak bi% mevcudiyetine ihtimal .“y '. Sizi üzdüğüme çok nezaketsizliğini gö ni söyledi. Bense aksini Ü, tim. Ve gördünüz ki V' B ) rim.. Ortalıkta hediyt kadar küçük bir eşya de, ayrıca affınızı diler: i ve teşekkürlerimin kl""î | ederim, L . ... a 0 L B ge x |ei ea — «i'sk' 8 aa ai h çıktım. aterdil y