KABER — Aıı!aın Postası —TT TCT CÜRTEE Ieşrlıı 1834 Romanın güzellik incisi Beatrıs Neden kafası kesi- lerek öldürüldü ? S;Im. Roma! hk Önesans devrinin bütün par- Bmı Cve onunla beraber bütün ti Üüğünü, eski — İmparatorla- E" ko(uıunu. en alçağımı yeni- ir takım şahıslarda yaşatan | ılıem fakat mütereddi Roma! mada Francesko Cenci na « z%l bir canavar bulunuyordu. kuğ in mi idi, zengindi! Çocuk - w"“ahn beri kepazeliğin, ahlâk 1ğin her türlüsüne alışmıştı. O- | Zîh uzaktan, yakından alâka- umo'ın!um hepsi mülevves — ve insanlardı. Üstelik herkesin “zünü o kadar yıldırmıştı ki bir Tse de onun kötülüğünden bah- #tdemiyordu. En kabadayılar bile İlnı;ı gelmektense onun şer - ı'!oen sakınmayı daha doğru bu- Tlardı. Zengiliği — yüzünden fında bir şürü kadife elbiseli "îlvuk daha doğrusu, bir çete topl '-lnnışıır Sevdiklerine bile e - Tiyet etmek, en — yakınlarının da nnt yakmaktan zevk alırdı. Ö Adar ki karısına ve çocuklarına '€nnem hayatı yaşatır, onların 'n"“P içinde kıvranmaları — ona Stah verirdi. Bu yüzden oğullarının üçünü *Panya mekteplerinde beş para - “2 birakarak tahsilden mahrum . Karısı ve çocukları bir odada 1"'em haftalarca kapalı kal- lar; ve bir zindan hayatı geçir- d“ın halde evinin içinde bin bir macerası, tarife sığmıya - ?bk derecede çirkin ve müstehcen tekilde geçerdi. Ara sıra adalet ona doğru de- Mir pençelerini uzattıkça, altınla- “1 bu pençeleri törpüler, o da ko - “Avlıkla kurtulurdu. Nasılsa bir kere altın hâkimler- n birinin gözünü kamaştırmadı- V_lçîn bu korkunç haydut ele geç- ve hapse atılmış, ailesi bu fır- 'an istifade ederek Papa Seki - i Klemana müracaat etmiş, o- himayesi sayesinde zulüm- İşkenceden kurtulmayı um - . Papa, bu zavallıları hima - *deceğine canavarın kafesini * ve onu salıvermişti! tancesko Cencinin çocukları Bamda bir güzellik incisi, bir ze- v:l"'lıı vardı ki adı Beatris'ti. P. ll sırada on beş yaşında - idi. 5— * © zamanın İtalyasmda on Yaşındaki bir kız yetişmiş bir h'tl Sayılırdı. Onun gözlerindeki ilik, altın saçlarındaki ihti - :İh, Romanın diline destan — ol- Tn San Üa P abu Franscako, evinin içinde Tis z; ğ Tnülhiş bir dayak yemişti | geçen faciaları saklamak, yahut ailesine uzanması muhtemel olan yardım ellerini kısmak için onları zindan içinde yaşatıyordu. Buna rağmen bu aile, bilhassa ailenin güzel kızı Beatris fırsat buldukça Papaya müracaat ediyor ve boş ye re merhamet dileniyordu. Çok geçmeden Beatris'in ablası evlendi ve yakayı kurtarmağa mu- vaffak oldu. Papanın tazyiki bu | kızı, babasının elinden çekip çı - kardı. Fakat Francesko bir daha böyle müdahaleye uğramamak i - çin, Papanın nüfuzundan uzakta bulunan bir şatosuna göçmeğe ka- rar verdi. Ve karısı ile kızmı at sırtma alarak Petrello şatosuna gö türdü. Şato büyük bir anfiteatrın orta- sında, tepelerle çevrelenmiş bir kâşane idi. Fakat burası gene bir zindan vazifesi görecekti. Üveyi ana ile kız buraya tıkıldılar ve ay- ni azap ve işkence hayatmma bura - da da kavuştular. Şatonun muhafızı, yaşı — kırka varmış, uzun boylu, sağlam yapılı, yakışıklı bir asker olan Olimpio idi. Efendisine son derece sadık olduğu için onun emirlerini — kör bir itaatle tatbik ediyordu. Franceskonun kendisi kâh bu- rada kalıyor, kâh Romaya gidi - yor, orada aylar geçirdikten son - ra geri dönüyordu. Onun bütün derdi, karısı ile kızmın — elinden kurtulmalarına çare bıirakmamak- tı. Zavallı deki balta ile ilerledi. Ve Frances- konun tepesine bir kaç darbe in « * dirdi. Francesko bir tek çığlık ko- y Bir aralık Beatris, şatonun hiz- | metçilerinden birini kandırarak Romaya bir mektup göndermek istemiş, fakat hizmetci yakalana - rak hapise atıldıktan başka Beat - ris babasının elinden müthiş — bir dayak yemişti. Francesko, kızcağı zı zerre kadar merhamet duyma - dan kırbaçlıyordu. Bir aralık kır- | baç kızın küçük parmağına isabet etmiş, parmağının etini ve tırnağı- nı ÇİZİP atmıştı. Kızın bütün kabahati bu inden kurtulmak, evlenmek veya manastıra kapanmak istemekti | Francesko buna imkân bırakmı - yordu. İnsan ruhu, zulme, tazyika, se- falete karşı isyan eder ve bu isya- nımı ifade icin muhakkak bir çare bulur. Beatris te bu — çareyi buldu. Saray muhafızı Olimpio gerçi evli idi, fakat Beatris'i canlı ve a - lâkalı gözlerle takip ediyordu. Be- atris karar verdi, bu adamın alâ - kaşını ilerletecek, sonra onu istis- mar edecekti. Çok geçmeden va - ziyet değişti. Olimpio herkesin gö zünden kaçarak Beatris'in odasma yaklaşıyor, gene bir kimseye sez - dirmeden onun pençeresine asıla- rak içeri giriyor ve gözlerden ni - han oluyordu. Beatrişin güzelliği bu adamın i- radesine hâkim olmuştu. İkisi Franceskoya karşı bir su- ikast hazırlamağa başladılar ve hazırladılar. Bir gece Olimpio, sadık bir ar- kadaşı olan Marzio ile birlikte Be- atris'in odasında toplandılar. Son- ra oradan kalktılar ve hafif bir ha- reketle Franceskonun karısı Luk - resyaya işaret verdiler. Lukresya kapıyı yavaşça açtı. Olimpio elin- bir | Hayatları daimi bir işkence idi parabildi. Sonra ortalığı süküt kapladı. İş tamamdı. Olimpio ile arkadaşı etrafı gö « zetledikten ve bir kimsenin bulun- madığını anladıktan sonra odanın balkonuna geçerek zeminde bir delik açtılar. Sonra Franceskoyu taşıyarak buradan aşağı yuvarla - dılar. Katil fiili bu şekilde saklan- | mış, Francesko bu delikten düşe - rek ölmüş olacaktı. Zavallı mazlümlar kurtulmuş - lar, esirler serbestiye kavuşmuş - lardı. Ertesi gün Franceskonun düşüp öldüğü şayi oldu ve etraftan her - kes koşuştu. Haberin doğru olup olmadığını anlamak istedi. Franceskonun öldüğünde şüp - he yaktu. Fakat bu adam bir kaza- ya mı kurban gitmişti, yoksa — öl- dürülmüş müydü? Romanın güzellik incisi —3 Cesedin kiliseye nakli üzerine Franceskonun katledildiğine dair kıza müthiş hissolunan şüpheler büsbütün kuv- | vetlendi. Kafadaki yara, yalnız ka za yarası değildi. Çok geçmeden, bu şüpheler Ro- maya vardı ve mahkemeler fasli - yete geçmek Tüzüumunu — hissetti. Bütün aile tarassut altma almmış, vak'a yerinde tetkikat yapılmış, | şatonun etrafında ikamet eden 1500 kişi ile birlikte Franceskonun bütün oğulları, ve ailesi — efradı tevkif edilmiş, bilhassa Papa Seki- | zinci Kleman Francesko aileşinin tevkifi için emir vermişti. Bütün mevkuflar, işkenceye uğ- | ratılarak itirafa sevkedilecekler - Beatris'in kolları, tavandan sar- kan bir iple arkasından bağlana - rak engizisyonun karşısına sevko- | lundu. Fakat bu işkenceye rağmen metanet gösterdi ve kendisinden | itiraf etmesi istendiği zaman her- şeyi itiraf edeceğini söyledi. O za- man ip biraz gevşetildi, o da, her- şeyi başından sonuna kadar anlat- tı. Hâkim, Guerra cürmün bütün saiklerini anladığı için (Beatris) e yardım etmek istedi. Böyle bir yar gdımi yapabilmek, herşeyden evvel, Olimpio'nun vücudunu kaldırma- ğa bağlı idi. Öyle de oldu. Çünkü bir kaç gün sonra bu adam maktul bulundu. Olimpio cürüm arkadaşı kaçmış ve bir izi bulunmamıştı, | davayı tahlil ederek hâkimleri suçluların daha fazla lehinde hr- rekete sevkedeceklerdi, Fakat Pa- | kukçusu Jarinaccio yapi Sözlerinin özü şu idi: “Beatris ile Franceeko ailesini taba katili diye tarife imkân yok- tur.Çünkü çocuklarmna karşı rikkat ve şefkat, nezih bir muhabbet duy mıyan bir adama babalık gibi mu- / Müdafaa vekilleride herhalde | pa, yalnız bir avukatım müdafaa | P yapmasına müsaade verdi ve bu | |— j müdafaayı o devrin en meşhur hu- | işkence — yaptlıyordu. kaddes bir sıfat verilmez. cuklarına karşı her eziyeti, Ço. her zulmü, ve her ahlâksızlığı reva gö- ven bir adam, baba değil, insan sayılamaz. Bu adam kendini bu bBaktan mahrum ettiği için bu va - ziyeti kabul etmek lâzımdır. Fakat bu müdafaa kâr etmedi ve müthiş bir hüküm verildi. Franceskonun katlinde methal- dar görülen oğlu Giakomo - siya - setgâha götürülerek vücudu kız - gin makaslarla parçalandıktan sonra cellât bir demir parçasını ka fasma indirecek ve onu öldüre- cekti. Beatris ile Lukresyanın kelle- leri, omuzlarımnın üzerinden vuru - lacaktı. Franceskonun küçük Bernardosu bu hükümlerin icrasmı gördükten sonra hapise atılacak ve daha son- va müebbet küreğe sevkolunacak- tı. Hükümler böylece icra olundu, İdam olunanların vücudu bir müd« det teşhir edildi. Roma halkı bu vahşeti çekeme- diğini, idam olunanların cesedi üzerine çiçekler atarak gösterdi. Papa Sekizinci Klemanın mak- sadı başka idi. Mahkümlarınm bü - tün mallarını müsadere ederek | kasasını doldurmaktı. Dilediği de oldu. ömer Rıza